“Rüzgara desteğin artarak devam etmesi gerekiyor”

TÜREB’in ‘Rüzgar Enerjisinin Pandemiye Dayanıklılığının Nedenleri Covid Sonrası Analizi’ başlığıyla düzenlediği video konferansta konuşan Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol; “Türkiye’nin rüzgarda çok büyük bir potansiyeli var. Bunu değerlendirmemek olmaz. Türkiye sektörde ve Avrupa’da çok daha önemli bir rol oynayabilir. Tüm bu sebepler göz önüne alındığında rüzgara olan desteğin devamı değil artarak devam etmesi gerekiyor” diye konuştu. 

Sibel ACAR-ANKARA/ Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından gerçekleştirilen ‘TÜREB Talks’ toplantısında ‘Rüzgar Enerjisinin Pandemiye Dayanıklılığının Nedenleri Covid Sonrası Analizi’ konusu sektörün önde gelen isimleri tarafından masaya yatırıldı.

TÜREB Talks’un online olarak gerçekleştirilen ikinci toplantısında, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol’un  yanı sıra WindEurope CEO’su Giles Dickson ve TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Yıldırım, dünyada, Avrupa’da ve Türkiye’de yaşanan gelişmeleri aktardılar.

Toplantıda ayrıca, enerji arzının en düşük olduğu pandemi sürecinde sürdürülebilir, erişilebilir ve güvenilir kaynak olan rüzgar enerjisinin pandemiye gösterdiği dayanıklılığının sebeplerini de tartışıldı.

“TÜRKİYE’NİN ARTAN ENERJİ İHTİYACINI KARŞILAMADA RÜZGAR ÖNEMLİ ROL OYNAYACAK” 

Türkiye’nin Karadeniz’de gerçekleştirdiği tarihi gaz keşfi sonrası, rüzgar enerjisinin enerji portföyündeki önemine değinen Birol, Türkiye’nin Karadeniz’deki doğal gaz keşfinin enerji sektörü için son derece önemli olduğunu belirterek bu keşfin tek başına yeterli olamayacağını söyledi.

Türkiye’nin Avrupa ülkelerine göre daha fazla artan enerji ihtiyacı sebebiyle rüzgar ve güneşin bu talebi karşılama yönünden oldukça önemli iki stratejik alan olarak öne çıktığını belirten Birol konuyla ilgili; “Sakarya gaz sahasından gelecek olan gaz toplam tüketimin üçte birine eşit olacak. Yeni bir keşif gerçekleşmemesi durumunda tükettiğimiz gazın üçte ikisini hala ithal etmek zorunda kalacağız. Bu sebeple Güneş ve Rüzgar bu talebi karşılama yönünden oldukça önemli. Rüzgar ve Güneş’in doğal gaz çıkarılmasından daha zahmetsiz olması sebebiyle, cari açığımız kapatılması noktasında rüzgarın oynayacağı kritik ve önemli bir rol var. Bugünkü rakamlara baktığımızda potansiyelimizin yüzde 15 daha aşağısını kullanıyoruz. Karar vericilerin rüzgar ve güneşe de verdiği önem sayesinde cari açığın kapatılması noktasında rüzgarın daha iyi noktalara geleceğini düşünüyorum” dedi.

“RÜZGARA OLAN DESTEĞİN DEVAMI DEĞİL ARTARAK DEVAMI GEREKİYOR” 

Dünyadaki tüm ülkelerin şu anda ‘Sağlık ve ekonomi’ başlıklarından oluşan iki gündeminin olduğunu belirten Birol; “Şu anda tüm ülkelerin ana gündem maddesi Covid-19 ve ekonomik toparlanma. Bir çok hükumet içerisinde bulunduğumuz bu kriz döneminden kurtulabilmek için büyük teşvik paketleri hazırlığında. Hangi enerji türleri bu teşviklerden yararlanacak bunu belirlemek gerekiyor. Rüzgar sektörü bu teşviklerden yararlanabilecek büyük bir potansiyele sahip bir alan. Dünya çapında yapılan toplantılarda da rüzgarın ekonomik toparlanmalarda öne çıkan bir konu olduğunu gözlemliyoruz. Bu sebeple şu anda rüzgara yapılan yatırımlar sadece ekonomik bedenlere dayalı. Rüzgarın diğer endüstrilerin önüne geçecek bir sektör olduğunun altı çiziliyor .Ülke olarak bizler de gelinen bu başarılı noktada emeklerimizi heba etmeden güçlü ve önemli adımlar atmak zorundayız. Bu sebeple sektör için gerekli süre uzatımının verileceğine olan inancım tam” diye konuştu.

Birol sözlerine şöyle devam etti: “Bu yıl yenilebilir enerjide ve özellikle Rüzgar’da Covid-19’a karşı direnç gördük. Bunun nedeni  dünyadaki projelerin yüzde 90’ından fazlası sabit fiyatlara bağlı olması . Bu sektöre ciddi bir rahatlık veriyor. Rüzgar ve güneş arasında önemli bir fark var. Güneşte tedarik zinciri ile ilgili ciddi sorunlar oldu. Rüzgar daha global olduğu için sektörde güneşe göre daha az sorunla karşılaşıldı. Türkiye’nin bu konuda çok büyük bir potansiyeli var. Bunu değerlendirmemek olmaz. Türkiye sektörde ve Avrupa’da çok daha önemli bir rol oynayabilir. Tüm bu sebepler göz önüne alındığında, rüzgara olan desteğin devamı değil artarak devamı gerekiyor. Bu yüzden desteğin artarak devamını diliyorum.”

“RÜZGAR SEKTÖRÜ DİRENÇLİ OLDUĞUNU KANITLADI” 

İçerisinde bulunduğumuz süreçte yenilebilir enerjiye büyük rol düştüğünü belirten WindEurope CEO’su Giles Dickson, dünyada ve Türkiye’de rüzgar çiftliklerinin kurulmaya devam ettiğini bu sebeple kriz döneminde Rüzgar sektörünün ne kadar dirençli olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Türkiye’de sektör gelişiminin devamı için önerilerde bulunan Dickson; “Bu konuda dikkat edilmesi gereken iki husus var. Birincisi esnek olun. Kapasitelerin işletmeye alınması konusunda lütfen esnek davranın. Dünyanın her yerinde bu tür gecikmeler yaşandı.  Son tarihler dünyanın her yerinde uzatıldı. Umarım Türkiye de bu süre uzatımını gerçekleştirecektir. İkinci olarak, sektörde öngörülebilirliği sağlayın. YEKA ve YEKDEM sonrası yerine getirilecek mekanizma mümkün olduğunca basit, gözle görülür ve açık olmalı. Sektör açısından yatırımın nereye yapılacağından çok ne zaman yapılacağını bilmek daha önemli. Öngörülebilirlik, yatırımı çekecek ana güçtür” diye konuştu.

Dickson, son olarak YEKA ihalelerinin TL olarak yapılmasını değerlendirerek konuyla ilgili fiyat artırma mekanizması önerisinde bulundu. Dickson, enflasyon dengesinin ancak bu sayede sağlanabileceğini belirtti.

YILDIRIM’DAN SAĞLAM MEKANİZMA VURGUSU  

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Yıldırım ise sektörde sağlanan başarının ardından yapılacak tek şeyin sağlam bir mekanizma ile yola etmek olduğunu söyledi.

Rüzgar sektöründe son 10 yılın Türkiye’nin gurur duyacağı yeniliklerle geçtiğini ifade eden Yıldırım; “Ülkemizde yaklaşık 8 bin 300 megavat kapasiteli rüzgar santrali kurduk. Bugün itibarıyla 94 farklı yatırımcı, 197 farklı rüzgar santrali, 3 bin 351 tane dönen rüzgar türbini var. Salgın dönemi boyunca Rüzgar enerjisi elektrik üretimini karşılamada yüzde 11’e kadar yükseldi. Türkiye’de 70 değişik firmada 15 binin üzerinde istihdam söz konusu. Ülkemiz, kanat, jeneratör, ankraj demiri, conta, cıvata ve çelik plakalarına kadar her şeyi imal ediyor. Bu gurur duyulması gereken bir noktadır. Bu noktaya düzenli, tutarlı politikalar olmadan bu noktaya gelmek rüyaydı. Bundan sonra kurulacak sağlam bir mekanizma ile yolumuza devam etmeliyiz” diye konuştu.

Doğru mekanizmayla Covid-19 sürecinden bile başarıyla geçildiğini ifade eden Yıldırım; “Rüzgar’ın genetiği çözülmüş durumda. Yapılacaklar artık net. Rüzgar’da finanse edilebilir, öngörülebilir bir mekanizma kurmak şart. Dünya’da bu yüzden rüzgar sektörü çalışmaya devam etti. Bugün Covid-19 var yarın bambaşka kriz olabilir. Yerli kaynaklar bu sebeple çok önemli” dedi.