“Yüzer GES’ler ile su kaynaklarını korurken temiz enerji üretebilmek mümkün”

Su kaynaklarımızın aşırı buharlaşma etkisi ile kendi kendine yok olma tehlikesi olduğuna dikkati çeken ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, yüzer GES’ler ile buharlaşma yoluyla kaybettiğimiz su kaynaklarımızı korumamız, korurken de temiz enerji üretebilmemizin mümkün olduğunu ifade etti.

“Yüzer GES’ler ile su kaynaklarını korurken temiz enerji üretebilmek mümkün”
Petroturk.com
  • Yayınlanma19 Ağustos 2024 08:29
  • Güncelleme22 Ağustos 2024 11:22

Sibel Acar / ANKARA

ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, iklim değişikliğinin yoğun etkilerinin yaşandığı günümüzde su kaynakları ve bu kaynakları korumada önemli bir sistem olarak öne çıkan ‘Yüzer Güneş Enerjisi Santralleri (GES)’ ile ilgili gazetemize özel değerlendirmelerde bulundu.

Mayıs ayında TBMM’de kabul edilen yasa değişikliğine göre denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerde yüzer GES kurulumunun önü açıldı.

Buharlaşmayı önleyecek bu tesislerin kurulabilmesi için yapılması gereken düzenlemeleri değerlendiren Başkan Kalaycı, Türkiye’de içme suyu amaçlı kullanılan barajlar dışındaki göl, gölet ve barajlarda potansiyel yüzer GES kurulu gücünün 80 bin MW seviyesinde olduğunu bu santrallerin, karada kurulan GES’lere oranla daha yüksek verimlilikte enerji üretebildiğine dikkati çekerek 80 bin MW potansiyel kurulu güç barındıran bir kaynağın görmezden gelinmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığını ifade etti.

ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, ile yaptığımız röportajdan öne çıkanlar…

Öncelikle kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

1973 yılında Ankara’da dünyaya geldim. İlk, orta ve lise eğitimimi Bolu’da tamamladıktan sonra 1998 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum.

Mezuniyetimi takiben iş hayatıma başladım. 1998-2001 yılları arasında Türkiye’nin ilk rüzgâr enerjisi santrallerinin montaj ve bakım mühendisi olarak görev yaptım. 2001 yılı Aralık ayında, Ege Serbest Bölgesi’nde Türkiye’nin ilk kompozit rüzgâr türbini kanadı üretimini yapan Enercon Aero Rüzgar Endüstrisi şirketinde göreve başladım. 2009-2023 yılları arasında aynı şirketin ve İzmir Torbalı’da rüzgâr türbini beton kulesi üretimi yapan WEC Kule şirketinin Genel Müdürlüğünü sürdürdüm.

Yaklaşık bir yıl önce emekliye ayrıldım ve dışarıdan destek vermeye devam ediyor, EnConIQ Enerji Danışmanlık şirketinin Yönetim Kurulu Başkanlığı ve GENBA Group Yönetim Kurulu Üyeliği görevini sürdürüyorum.

Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) Başkan Yardımcılığı, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkan Yardımcılığı, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Temiz Enerji Çalışma Komitesi Üyeliği, Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerim de devam ediyor.

İzmir Kalkınma Ajansı, İZENERJİ, Ege Serbest Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (ESBİAD) ve Kompozit Sanayicileri Derneği’nde de bir süre Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptım.

2016 yılında Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (ENSİA) kurucu kadrosu ve Yönetim Kurulu içerisinde yer aldım. 2021 yılı Mart ayı itibarıyla da Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürüyorum.

ENSİA’nın enerji sektöründeki vizyon, misyon ve faaliyetleri nelerdir?

2016 yılı Temmuz ayında, aralarında benim de yer aldığım bir avuç temiz enerji gönüllüsünün girişimleri ile yola çıkan Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA); bugün itibarıyla 131 Kurumsal, 15 Bireysel ve 31 Akademik Üyesini çatısı altında buluşturan dev bir kümelenmenin adresi oldu.

60 binin üzerinde istihdam sağlayan Kurumsal Üyelerimiz, ülkemizde temiz enerji sektörünün gelişim sürecine en etkin katkıyı sağlayan şirketler arasında yer alıyor. Ana ve yan sanayiden mühendislik hizmetlerine kadar; değer zincirinin her halkasında etkin şekilde yer alan üyelerimizin Yönetim Kurulu’muzdan beklenti çıtaları da her geçen yıl artıyor.

Sivil toplum kuruluşlarının; üyelerine değer yaratan, kamuoyunu ve kamu otoritelerini doğru ve samimi bilgi ile besleyen yapılar olması gerektiğine inanıyoruz. ENSİA olarak sekiz yıla yaklaşan yolculuğumuzda bu gerçeği hiç aklımızdan çıkarmadık. Temiz enerji sektörünün tüm disiplinlerinde ülkemizin etkin ve yatırımcı dostu konumda yer alması için çalıştık.

2020-2023 yılları arasında Avrupa Birliği’nden 3 milyon Euro hibe desteği almaya hak kazanan Best For Energy projesinin İzmir Kalkınma Ajansı ile paydaşı olan derneğimiz, 2023 yılında iklime uyum ve çevrenin korunmasını amaçlayan; Bornova Belediyesi ve Almanya’nın Heidelberg Belediyesi ile birlikte başlatılan BORNBERG Projesi’nin farkındalık oluşturma çalışmasının paydaşı oldu.

2024 yılı ile birlikte “Karbon Yönetimi İçin Kümelerarası İş Birliği Projesi”nin başlangıcını yaptık. 1 Ocak 2024 itibarıyla uygulanmaya başlanan proje döneminde eğitimler, danışmanlıklar, yurtdışı çalışma ziyaretleri, çalıştaylar, uluslararası zirve gibi pek çok etkinlik gerçekleştirilecek. 520 bin Euro bütçeye sahip olacak proje üç yıl sürecek.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçılar Birliği ve İtalya’dan Co.Svi.G. Scrl’nin ortak olarak, İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA), İzenerji ve Eurosolar Türkiye’nin iştirakçi olarak yer aldığı bir diğer AB projemizdeki amaç ise sivil toplum kuruluşlarının ve ihracatçı sektörlerin Avrupa Birliği’nden iyi uygulama örneklerini Türkiye’ye aktararak, bilgi ve deneyim alışverişiyle güçlenmesidir.

1 Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması, demir çelik başta olmak üzere emisyon seviyesi yüksek sektörlerin rekabetçi yapılarına zarar verme potansiyeli taşıyor. Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ının bu uygulamadan farklı seviyelerde olumsuz etkilenme ihtimali bulunuyor.”

AB projelerinin dışında sahibi olduğumuz Temiz Enerji Ur-Ge projemiz devam ediyor. Sanayi Bakanlığı’mızın incelemesinde olan ve ülkemizdeki en geniş küme örneklerinden birisi olacak Temiz Enerji Kümesi Projemizde ise çok yakında üyelerimiz ve kamuoyumuz ile güzel haberleri paylaşacağız. Odağımızda sadece temiz enerji sektörüne ve üyelerimize değer yaratan bir STK olmak var.

“YÜZER GÜNEŞ ENERJİ SANTRALLERİ, DURGUN SULARDAKİ KAYIPLARI BÜYÜK ORANDA ENGELLİYOR”

Yüzer Güneş Güç Santralleri ile ilgili genel bir değerlendirme alabilir miyiz?

Hepimizin bildiği ve yaşayarak gördüğü gibi, iklim krizinin etkileri tüm ülkeleri olumsuz etkiliyor. Maalesef her yıl, bir önceki yılı aratan tabiat olayları ile geride kalıyor. Küresel sıcaklık artışı, gezegenin tümünde su toplama havzalarına sahip sığ derinlikteki baraj ve göletlerdeki buharlaşmayı artırıyor ve su kaynaklarını tehdit ediyor.

Yüzer Güneş Enerji Santralleri, bu noktada durgun sulardaki kayıpları büyük oranda engelleyen bir işlev yükleniyor. Türkiye’nin Temmuz 2024 sonu itibarıyla 111 bin Megavat (MW) sınırını geçen elektrik enerjisi kurulu gücünde güneş enerjisinin payı 16 bin MW seviyesinde. Bu santraller arasında, birkaç örnek proje haricinde hiç yüzer GES bulunmuyor.

ENSİA olarak, bu konuyu kamu otoritelerinin ve su yönetimi ile ilgili tüm birimlerin dikkatlerine sunmaktayız. Türkiye’nin bu anlamda çok yüksek bir potansiyel vaat eden bir temiz enerji kaynağıdır yüzer GES’ler.

İklim değişikliğinin etkilerini her sene artan oranda yaşayacağız. Aşırı sıcaklar ve aşırı yağışlar bu etkilerin görünen yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Görünmeyen yüzünde ise su kaynaklarımızın aşırı buharlaşma etkisi ile adeta kendi kendine yok olması tehlikesi var.

Yüzer GES’ler ile buharlaşma yoluyla kaybettiğimiz su kaynaklarımızı korumamız, korurken de temiz enerji üretebilmemiz mümkün. Bu sistemler, tüm gelişmiş ülkelerde hızla yaygınlaşıyor.

Kişi başına kullanılabilir su potansiyelimize baktığımızda, su stresi yaşayan ülkeler arasında yer aldığımız görülüyor. Önlem almazsak, su yoksulu ülkeler kategorisine düşmemiz sürpriz olmayacak. Bu nedenle suyun tasarruflu ve optimum verimlilikte kullanmamız büyük önem taşıyor. Kişi başına 216 litre olan su tüketimimiz de 150 litre olan Avrupa ortalamasının oldukça üzerinde seyrediyor. Yıllık 112 milyar metreküp olan su kaynaklarımızın yüzde 74’ü sulamada, yüzde 13’ü içme ve kullanmada, yüzde 13’ü ise sanayi suyu ihtiyaçlarının karşılanmasında tüketiliyor.

“YÜZER GES’LER KARADA KURULAN GES’LERE ORANLA DAHA YÜKSEK VERİMLİLİKTE ENERJİ ÜRETEBİLİYOR”

Bu santrallerin potansiyel olarak ekonomiye katkısı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de içme suyu amaçlı kullanılan barajlar dışındaki göl, gölet ve barajlarda potansiyel yüzer GES kurulu gücümüz 80 bin MW seviyesinde. Bu santraller, karada kurulan GES’lere oranla daha yüksek verimlilikte enerji üretebiliyor.

Az önce de ifade ettiğim gibi, bugün tüm kaynakların toplamında 111 bin MW kurulu güce sahip bir ülkenin, 80 bin MW potansiyel kurulu güç barındıran bir kaynaktan yararlanmaması, görmezden gelmesi kabul edilebilir bir durum değil.

Benzer bir çelişkiyi kısa adı DRES olan Denizüstü Rüzgar Enerji Santralleri’nde de görmekteyiz. Mavi Vatan’ımız olan denizlerimizdeki rüzgarlarda 75 bin MW potansiyel kurulu gücümüz var. Bu rakam, Dünya Bankası tarafından yayınlanan ve bilimsel ölçümlerin ortaya çıkardığı bir veri. Burada da sıfır noktasındayız.

Mayıs ayında TBMM’de kabul edilen yasa değişikliğine göre denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerde yüzer GES kurulumunun önü açıldı. Buharlaşmayı önleyecek bu tesislerin kurulabilmesi için bu alanda yapılması gereken düzenlemeler neler?

Haklısınız. Bu yılın Mayıs ayında TBMM’de kabul edilen yasa değişikliğine göre; denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerde yüzer GES kurulumunun önünün açıldı. Bu önemli adımı elbette alkışlıyoruz. Ancak bu alandaki mevzuat eksiklerinin tamamlanarak belirlenen su kaynaklarının bir an önce yatırımlara açılması gerektiğini de belirtmek istiyoruz.

Yukarıda belirttiğim tüm bu veriler, arazi kullanımı gerektirmeyen, istimlak sorunu yaratmayan yüzer GES projelerine vermemiz gereken önemin derecesini gösteriyor. Türkiye’mizin hemen her ilinde hatta beldesinde barajlar, yapay ya da doğal göller bulunuyor. Sulama, içme suyu ya da enerji üretimi amacıyla inşa edilen bu değerlerimizden, enerji kaynağı olarak yararlanabiliriz.

Bir hidroelektrik santral düşünün…

Aynı sudan iki temiz enerji kaynağını üretebiliyorsunuz ve bunun için kamu yönetimi olarak hiçbir ek maliyete katlanmanıza gerek yok. Enerji sektörü olarak beklentimiz, bu yüksek potansiyelin yatırımcılarımıza sunulması ve milli ekonomiye değer yaratması. Bu değeri yaratırken, en önemli varlığımız olan su kaynaklarımızın korunmasının sağlanması…

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Bu önemli konuya parmak bastığınız ve sayfalarınızda Derneğimizin kurumsal görüşlerine yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim.