2018 yenilenebilirin yılı oldu

2018 yılı başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerjide rekorların yılı oldu. Green Power, yenilenebilir enerji sektörü temsilcilerinin 2018 yılı değerlendirmelerini ve 2019 yılından beklentilerini masaya yatırdı. GENSED/Halil Demirdağ:  Panel bazında önemli yerlilik oranına ulaşıldı 2019 yılı ve sonrasında zor günlerle karşılaşmamak için stabil ve sürdürülebilir bir büyümenin gerektiğini söylemeliyiz. Güneşte önemli atılımlar yapmaya, […]

2018 yenilenebilirin yılı oldu
Servet Uzun
  • Yayınlanma11 Ocak 2019 10:16

2018 yılı başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerjide rekorların yılı oldu. Green Power, yenilenebilir enerji sektörü temsilcilerinin 2018 yılı değerlendirmelerini ve 2019 yılından beklentilerini masaya yatırdı.

GENSED/Halil Demirdağ: 

Panel bazında önemli yerlilik oranına ulaşıldı

2019 yılı ve sonrasında zor günlerle karşılaşmamak için stabil ve sürdürülebilir bir büyümenin gerektiğini söylemeliyiz. Güneşte önemli atılımlar yapmaya, yatırımlarını bu tükenmeyen enerji kaynağına vakfetmeye hazır bir sektör söz konusu.  Türkiye şu anda panel bazında yüzde 50’den, GES bazında ise yüzde 75’den fazla yerlilik oranına ulaşmış durumda.

GÜNDER/Kutay Kaleli:

Güneşte kurulu güç 4 yılda 100 kat arttı

Güneş enerjisinde, çatı ve cephelerin yaygınlaşması noktasında, en büyük etken mahsuplaşma. Mahsuplaşmanın bağlantı gücüne kadar, olamıyorsa 1 MW’a kadar veya öz tüketim için sınırsız hale getirilmesi gerekiyor. GES kurulu gücünü 4 yılda 100 katına çıkaran ülkemiz, 2017 yılında dünyada güneş enerjisi kurulu gücünü en çok artıran beşinci ülke oldu.

GÜYAD/Cem Özkök:

Güneşte yeni bir ivme yakalanacak

Güneş enerjisi açısından 2019 yılının ikinci yarısında ülkemizde yeni bir ivme yakalanmasını bekliyoruz. Öztüketim modelinin başı çekeceği bu yeni dönemde, finansal koşulların düzelmesi, yasal altyapının tamamlanması bu dönüşü-mü hızlandıracaktır. Henüz kurulmamış lisanssız ve lisanslı kapasiteler önemli oranda tamamlanmış ve Yıl sonuna kadar devreye girmiş olacaktır.

JESDER/Ali Kındap:

Jeotermalde teşviklere devam edilmeli

Jeotermal kaynaklarımızın daha yaygın kullanımına dönük gerekli mevzuat ve destek mekanizmalarının geliştirilmesi 2019 yılı hedeflerimiz arasında. Santrallerimizde enerji verimliliğini arttırmak, maliyetleri düşürebilmek ve yerli ekipman kullanımının artışı, devlet destek ve teşviklerinin devamı ile yeni teşviklerin sağlanması yönünde çalışmalarımıza devam edeceğiz.

TÜREB/Mustafa Serdar Ataseven:

Kapasite artış talepleri açıklanabilir

Rüzgar sektörü için 2018 yılı hazırlıklar ve izin süreçleri ile geçti. 2017 yılında yapılan yarışmaları kazanan projeler ön lisans ve inşaat izinlerini tamamlama süreçleri içine girdiler. Bu yıl bizim için en önemli gündem maddesi kapasite artış taleplerinin açıklanması olacak. Yıl sonunda kurulu gücümüz 8 GW’ı aşabilir.  2019 ve 2020 yılları sektör adına yoğun geçecek.

Haberin Tamamı

2018 yenilenebilirin yılı oldu

2018 yılı başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerjide rekorların yılı olarak geride kaldı. Green Power, güneş ve rüzgarda sektör temsilcilerinin 2018 yılı değerlendirmelerini ve sektörlerin 2019 beklentilerini masaya yatırdı.

JESDER Başkanı Ali Kındap:

Destek ve teşviklerin devamı ile yeni teşvikler sağlanmalı

Her yıl olduğu gibi bu yıl da yatırımlar açısından yoğun geçti. Arama projeleri ve yeni keşifler ülkemizde jeotermal kapasitenin çok zengin olduğu fikrini daha da pekiştirdiği gibi bu amaçla yatırımların devamlılığı gerektiğini de ortaya koymuştur. 2017 yılında jeotermal kaynaklı elektrik üretimimiz 3.927 GWh, 2018 yılı üretimimiz ise 6348 GWh olarak gerçekleşmektedir. Özelikle son aylarda birbiri ardına devreye alınan santrallerimizden dolayı; 2017’de 1.100 MW dolaylarında seyreden kurulu gücümüz bu senenin sonunda 1.347 MW‘a ulaşmıştır. Yüzde 1.4’den yüzde 2’ye yükselttiğimiz toplam elektrik üretimi içerisindeki payımız ise gelecek için oldukça umut vericidir. 2020 hedefimiz olan 2.000 MW’a ulaşmak için sektör yoğun çabalarına devam etmekle beraber; sektörün elektrik üretimi dışında yarattığı ilave istihdam, yerli imalat sanayinin geliştirilmesi ve yeraltı kaynakları aramada oluşan bilgi birikimi, tecrübe ve gerekli teknolojilerin geliştirilmesinde sağladığı fayda ile de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır.

Ülkemiz jeotermal enerji potansiyelinin açığa çıkarılması, enerji ve diğer kullanımlarda farkındalığın artırılarak jeotermal kaynaklarımızın daha yaygın kullanımına dönük gerekli yasa, mevzuat ve destek mekanizmalarının geliştirilmesi 2019 yılı hedeflerimiz arasındadır. Bunun yanı sıra yatırım ve işletmelerimizin yoğun olduğu bölgelerde sosyal sorumluluk ve eğitim amaçlı projeler geliştirme çabası da ayrıca önemsediğimiz konular arasındadır.

Santrallerimizde enerji verimliliğini arttırmak, maliyetleri düşürebilmek ve yerli ekipman kullanımının artışı, devlet destek ve teşviklerinin devamı ile yeni teşviklerin sağlanması yönünde ilgili kurumlarla görüşmelere devam edeceğiz. Örneğin santrallerimizde iç tüketimimizde kullandığımız elektrik için yenilenebilir kaynaklı hibrit projeler geliştirmeyi amaçlıyor, bu konuda görüşmeler yapıyoruz.

Jeotermal enerjinin diğer kullanım alanlarından; şehir ısıtma, seracılık, balıkçılık, meyve kurutma, depolama, karbondioksit gazının tarımda verim artışında kullandırılması konularında ihtiyaç duyulan mevzuat ve teşviklerin sağlanması yönünde çabalarımızı da önümüzdeki yıl yoğun bir şekilde devam ettireceğiz.

GÜYAD Başkanı Cem Özkök:

Türkiye’nin güneşte 2019’un ikinci yarısında yeni bir ivme yakalamasını bekliyoruz

2018 Yılı güneş enerjisi yatırımları açısından başarılarla dolu olmuştur. Dünya genelinde 100 GW/yıl’ın üzerinde kurulum yapılmış olacaktır. Bu kurulumun yarıdan fazlası Çin’de yapılmıştır. ABD, Hindistan, Japonya gibi ülkelerdeki büyük kapasiteli kurulumlar yanında, Avrupa’nın da oyuna tekrar geriye döndüğünü gördük. Öncelikle Çin panellerine uygulanan anti-damping vergileri Avrupa’da kaldırıldı. Özellikle panel fiyatlarının düşmesi ile birlikte en ucuz elektrik üretim teknolojisi güneş enerjisi olmuştur. Bu sayede geçen yıl kurulan santrallerin yarıdan fazlası, güneş santralleridir. Bu santrallerin önemli bir kısmında piyasa fiyatıyla satış yapılmakta, bu yatırımlara rahatlıkla finansman bulunabilmektedir. Güneş ekonomisine geçişteki en önemli teknolojik bileşenler; enerji depolama, block-chain, dijitalleşme gibi teknolojiler.

2018 yılında Türkiye’de, güneş enerjisinde 5 GW sınırı geçilmiştir. Bu başarının yakalanmasında Kamu Destekleri, yatırımcıların sektöre güveni ile bu sektörde faaliyet gösteren tüm paydaşların özverili çalışmaları büyük rol oynamıştır. Bu başarıdaki en önemli bileşen lisanssız santrallerdir. Lisanslı santrallerde 100 MW seviyesine yeni ulaşılabilmiştir. İlk YEKA GES ihalesi kapsamındaki fabrika kurulumu devam etmekte olup, 2. YEKA GES için de Şanlıurfa, Hatay ve Niğde’de toplam 1 GW olarak ihale süreci başlatılmıştır.

2019 Yılında kurulum maliyetlerinde yüzde 15 daha düşme beklenmektedir. Bunun yanında verim artışı sağlayan birçok teknoloji (half-cell, bi-facial, mono-perc, vb.) ile izleme sistemlerinin artan oranlarda kullanımını göreceğiz. Düşen yatırım bedelleri ile birlikte destekleme fiyatları yerini hızla piyasa fiyatlarına bırakacaktır.

Yeni dönemde öztüketim modeli başı çekecek

Güneş enerjisi açısından 2019 yılının ikinci yarısında ülkemizde yeni bir ivme yakalanmasını bekliyoruz. Öztüketim modelinin başı çekeceği bu yeni dönemde, gerek finansal koşulların düzelmesi, gerek yasal altyapının tamamlanması (aylık mahsuplaşma gibi), gerekse güneş elektriğinin maliyetindeki önemli düşüşler bu dönüşümü hızlandıracaktır. Diğer taraftan, henüz kurulmamış lisanssız ve lisanslı kapasiteler önemli oranda tamamlanmış ve 2019 sonuna kadar devreye girmiş olacaktır. YEKA 1 GES ile ilgili olarak fabrika kurulumunun tamamlanması ve bileşen üretimin başlatılması, YEKA 2 GES ihalesinin başarıyla yapılması, ülke sathına yayılacak daha küçük kapasitelerde (10-50 MW) yeni bir YEKA’nın ihale sürecinin başlatılması beklenmektedir.

Sektörün ayakta kalabilmesi için yeni kapasitelerin açılması ve sürekliliğin sağlanması şarttır. Finansal konjonktür gereklilikleri, yapılan ihalelerden alınan deneyimlerle birleştirilerek yenilenebilir enerji kapasite ihale sistematiği öncelikle gözden geçirilmelidir.

Mevcut projeler için kapasite artışları ivedilikle verilmelidir. Kendi elektriğini kendisi üretip kullanmak veya kendi müşterisine satmak isteyenlerin önü açılmalıdır.

Türk finans sistemine, yenilenebilir enerji projeleri için, konut finansmanında olduğu gibi özel finansman paketleri getirilerek yeni limitler yaratılmalıdır.

Yenilenebilir Enerji üretimine yatırım yapmak isteyen kişiler teknik zorunluluk dışında bir engelle karşılaşmamalıdır. Başvurular ve işlemler tek durak prensibi ile internet üzerinden yapılabilmelidir. Önümüzde başarılı uygulaması olan bir imar barışı başvuru sistemi var.  Sektörümüz için güzel bir örnek teşkil etmektedir.

Sonuç olarak; 2019’dan beklentilerimiz kısaca,

  • Hem yatırım sahaları hem de finansal sahalarda öngörülebilirliğin güçlendirilmesi,
  • Nakit akışların tıkanmadığı piyasa yapılarının sağlanması,
  • Devletten destek beklemeyen yatırımcılara projelerini hayata geçirme şansı tanınmasıdır.

2019 yılında güneş enerjisi yatırım trendinin yukarı yöne çevrilmesi ile birlikte ithal ikame kaynaklara olan talebin azalacağına ve cari açığın kapatılmasında önemli bir katkı sağlayacağımıza inanıyoruz.

GENSED Başkanı Halil Demirdağ: 

Panel bazında %50, GES bazında ise %75’in üzerinde yerlilik oranına ulaşıldı

Güneş enerjisi sektörü, 2017 yılını daha da güçlenerek ve büyüyerek tamamlama başarısını gösterdi. Ancak, 31 Aralık 2017 tarihine kadar kabulü yapılmasına rağmen inşaası henüz tamamlanmayan projelerin 2018 yılına sarkması ile birlikte 2018 yılındaki büyüme önceki yıla kıyasla düşmeye başladı. Türkiye’nin güneş enerjisi kurulu gücü, yıl sonu itibariyle toplam 5 gigavat (GW) sınırını aşmış durumda. 2014 yılında kurulu gücün 40 megavat (MW) seviyesinde olduğunu düşünürsek, son 3-4 yıl içinde sektörümüzün büyük bir hızla kapasitesini arttırdığını görebiliriz. Yani, coğrafi olarak güneş enerjisi potansiyeli çok büyük olan Türkiye’nin, güneş enerjisinin değerini daha iyi tanımaya ve bu alandaki yatırımlara hız vermeye başladığını söyleyebiliriz. Güneş enerjisi kurulu gücümüzdeki bu önemli sıçrayış, yenilenebilir enerjiyi ve milli enerji politikalarını destekleyen devletimizin ve de tabii ki küçükten büyüğe güneşe yatırım yapan özel sektörümüzün bir başarısıdır. 2019 yılı ve sonrasında zor günlerle karşılaşmamak için stabil ve sürdürülebilir bir büyümenin gerektiğini söylemeliyiz. Güneşte önemli atılımlar yapmaya, yatırımlarını bu tükenmeyen enerji kaynağına vakfetmeye hazır bir sektör söz konusu. Evet, güneş enerjisi sektörü olarak hedeflerimize ulaşmak için hızla koşuyoruz ve çok da iyi ilerliyoruz; ancak, Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeli öylesine büyük ki, yolun daha çok başında olduğumuzu ve de her zaman daha iyisini yapmak için çalışmamız gerektiğini de biliyoruz. Destek gördüğümüz taktirde daha da büyüyeceğimizden, büyüdükçe Türkiye ekonomisini kalkındıracağımızdan ve yarattığımız yeni istihdam olanaklarıyla insanımızı refaha kavuşturacağımızdan eminiz.

Hücrenin yerlileştirilmesi GES’lerde yerliliği artırmak için önemli bir adım olacak

Bildiğiniz üzere 2018, yerli ve milli üretimin tüm alanlarda öne çıktığı bir yıl oldu. Biz güneş enerjisi sektörü olarak bu alanda da üzerimize düşeni yaptık ve yerlileşme yolunda ciddi adımlar attık. Güneş enerjisinde Türkiye şu anda panel bazında yüzde 50’den, GES bazında ise yüzde 75’den fazla yerlilik oranına ulaşmış durumda. Ülkemizde en hızlı yerlileşen sektörlerin başında güneş enerjisi geliyor. Bakanlığımızın öngördüğü şekilde milli ve yerli enerji benimsenmeli ve mevcut yerlilik oranı artırılmalıdır. Şu anda güneş paneli, trafo, orta gerilim koruma sistemleri, çelik yapılar ve kablo gibi bileşenler yerli. Devletimizin sektöre kapasite güvencesi devam ederse hücre de hızla yerlileşecektir. Hücrenin yerlileştirilmesi; GES’lerdeki yerlilik oranını artırabilmek adına önemli bir adım olacaktır. Yerlilik oranının artması ise, enerji bağımsızlığımızı sağlayacak ve arz güvenliğine katkıda bulunacaktır.

Güneş enerjisi alanında Türkiye’de atılacak daha çok fazla adım var. Biliyoruz ki, Türkiye ekonomisinin enerjide dışa bağımlılık ve cari açık gibi çözüm bekleyen önemli problemleri bulunuyor. Halbuki yenilenebilir enerji, bilhassa güneş bu açıkları kolaylıkla çözüme kavuşturmanın önünü açabilecek potansiyele sahip. Bu potansiyel nasıl en iyi şekilde değerlendirilebilir sorusuna verilebilecek en iyi yanıt ise, elbette sektördeki yatırımların sürmesi olacaktır.  Güneş enerjisine yatırım yapmanın maliyetinin geçmişe kıyasla çok daha ucuzladığı ve güneşin veriminin arttığı düşünülürse, aslında yatırım için çok elverişli bir ortam oluşmuş durumda. 2019 yılı ve sonrasında da sektörün daha da gelişmesi için yeni kapasiteler yaratılarak üreticiye destek verilmesi bizim en büyük beklentimiz. Yeni kapasiteler yaratılması, aynı zamanda ülkemizdeki GES sayısının artması anlamına da geliyor.

Güneş enerjisi sektörü olarak bir diğer beklentimiz ise, ülkemizde çatı yatırımlarının önünü açacak adımların atılması. 2019 yılında daha çok mesken ve daha çok fabrikanın kendi temiz enerjisini üretebilecek hale gelmesini, ürettiğini komşularına satabilmesini ve de böylece Türkiye’de sürdürülebilir ve yeşil enerjiye olan erişimin artmasını istiyoruz. Çatılarda elektrik üretiminin önündeki belirsizliklerin kaldırılması da sektör olarak talep ettiğimiz konulardan biri. Bunun yanında, YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) projelerinin devam etmesini de arzu ediyoruz. Yapılması planlanan birer GW’lık projelere kıyasla çok daha ucuza elektrik üretebilecek 10/20 MW’lık mini YEKA’lar, özellikle kendi arazimizde yapılma hakkı verildiğinde sektöre çok ciddi ivme kazandıracaktır.

Son olarak şunları söylemek isterim ki; sektör olarak olumlu bir havayı arkamıza aldığımızı, el ele vererek güneşte önemli atılımlar gerçekleştirdiğimizi ve daha da gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum. Güneşin değerinin daha fazla anlaşıldığı bir gelecek için sektör olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Çünkü güneş bizi gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaştıracak en önemli kaynak ve Türkiye’de fazlasıyla var.

GÜNDER Başkanı Kutay Kaleli: 

Güneşte kurulu güç 4 yılda 100 kat arttı

Güneş enerjisi sektörü için 2018 yılı, çatı pazarı için mevzuatın kalan çok ufak eksikler ile düzeltildiği, çatıda kurulumun önünün açıldığı yıl oldu. Türkiye’deki güneş enerjisi kurulu gücümüz 2018 yılı itibariyle 5.002 MW’a ulaştı ve güneş enerjisine dayalı elektrik üretimi, ülkemiz kurulu gücünde yüzde 5’i yakaladı. Şu anda kurulu gücün yaklaşık olarak yüzde 15’i çatılardan sağlanıyor. Solar termal sektöründe ise Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun en büyük üreticisi ve ihracatçısı konumundayız. Solar termal alanında çatılarda 20 milyon metrekare güneş kollektörü bulunuyor.

Sektörde son 2 yılda, inşaat ruhsatlarının kalktığını, çatıda elektrik üretiminden elde edilecek gelirlerden doğan vergilerin sıfırlandığını, bağlantı ve başvuru maliyetlerinin oldukça önemli bir seviyede azaltıldığını, bağlantı başvuru yöntemlerinin kolaylaştırıldığını, net-metering dediğimiz mahsuplaşma yönteminin ise taslağının hazırlandığını görüyoruz. Çatı ve cephelerin yaygınlaşması noktasında, en büyük etken mahsuplaşma. Mahsuplaşmanın bağlantı gücüne kadar, olamıyorsa 1 MW’a kadar veya öz tüketim için sınırsız hale getirilmesi gerekiyor. Şebekeye vermemek üzere 5 MW’ye kadar çatı kurulumu yapılabilir ama şebekeye verilemediği için mahsuplaşma söz konusu değil. Mahsuplaşmanın çıkması gerekli, aksi halde geri dönüş süreleri uzadığı için sektörün gelişim hızı düşecektir.

Güneş enerjisi kurulu gücünü 4 yılda 100 katına çıkaran ülkemiz, 2017 yılında dünyada güneş enerjisi kurulu gücünü en çok artıran beşinci ülke oldu. Güneş enerjisi istihdam verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 50 bin kişi güneş enerjisi sektöründe ve 3.000 montajcı termal güneş enerjisi alanında çalışıyor. Çatılardaki PV kurulumları için hazır bir bayii ve montajcı ağımız fazlası ile mevcut. Kısa ve uzun vadeli perspektifte; güneş enerjisindeki kurulu gücün; 2023 yılında en az 14 GW, 2030 yılında ise en az 38 GW’a yükselmesini bekliyoruz.

Bugün ülkemizde kurulu, sayısı 30’un üzerinde güneş paneli üretimi fabrikası bulunuyor. Aktif çalışmaları durumunda 3.000 MW üzerinde paneli rahatlıkla üretebilecek durumdayız. Bununla beraber YEKA-1’de ihalesi yapılan, ihale dışında ayrıca girişimcilerimiz tarafından kurulan ve kurulması devam eden 2 hücre üretimi fabrikamız yakın zamanda hizmet vermeye başlayacak. Hücre üretimi noktasında teşvik alan projeleri de eklediğimizde 5 hücre fabrikası için sektör paydaşlarımız çalışmalarını devam ettiriyor. Panel ihracatımız başladı ve hücre ihracatımızın da yapımı devam eden fabrikalarımızın tamamlanması ile kısa sürede başlayacak. İkincisi ihale edilen ve üçüncüsünün de yolda olduğunu bildiğimiz, yerlilik şartının zorunlu tutulduğu YEKA projeleri ile güneş enerjisi yerli sanayisi gelişimini sürdürecek. Yeni kapasiteler ile birlikte üretilen ürün kalitesi de en üst standartlara ulaşacak.

GÜNDER olarak, 2018 yılındaki eğitim faaliyetlerimiz ile yaklaşık 1000 kişiye ulaştık. Artık saha kurulumları değil; çatıya yönelik eğitimler müfredatımızın temelini oluşturuyor. Bu eğitimleri, sadece kurulum açısından değil, farkındalık yaratmak noktasında da değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Yenilenebilir enerji alanında eğitim gören öğrencilerinin yeterliliklerinin arttırılarak sektörde istihdamın artırılmasına yönelik olarak, Millî Eğitim Bakanlığı ile Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolü imzaladık. Ayrıca, güneş enerjisi alanında Mesleki Yeterlilik Merkezi kurma çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunun dışında, bu alanda eğitim veren yüksekokullar, endüstri meslek liseleri ve dershanelerin tefrişatı veya eğitimlerine yardımcı malzemelerin sağlanması ve müfredatlarının uyumlaştırılması ile ilgili de pek çok çalışmamız var.

2019 yılında binlerce kişinin istihdam edildiği, sürekli büyüyen, devamlı gelişen ve ihracat yapmayı planlayan bir güneş enerjisi sektörü için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Güneş enerjisi endüstrimiz için öngörülebilir ve sürdürülebilir bir piyasaya sahip olmak bu işin anahtarı.

TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven: 

2018 rüzgar sektörü için hazırlık ve izin süreçleri ile geçti

Rüzgâr sektörü için 2018 yılı hazırlıklar ve izin süreçleri ile geçti. 2017 yılında yapılan yarışmaları kazanan projeler ön lisans ve inşaat izinlerini tamamlama süreçleri içine girdiler. YEKA 1 projesinin nihai alanları 29 Eylül’de resmen ilan edildi. Gelinen noktada 406 MW Kırklarelinde, 294 MW Edirne’de, 160 MW ve 90 MW olarak iki ayrı alanda Sivas’ta ve 50 MW Eskişehir’de proje sahaları netleştirildi. Ön lisans Ocak sonuna doğru verilir diye düşünüyoruz. Sonrasında 24 ay içinde izinler alınacak ve lisanslama sürecine geçilecek. Her bir projenin 36 aylık süre içinde işletmeye alınması bekleniliyor.

Ekonomide yaşanan dalgalanmalar proje finans maliyetlerini arttırdı. Bu nedenle bazı projeler zorlandı. Yatırımcı, belirsizlik gördüğü alanlarda riske girmek istemedi, yeni adımlar atarken daha temkinli ve dikkatli olmaya gayret etti. Fakat dalgalanmalara rağmen rüzgâr sektörü ve rüzgâr sanayisi büyümeyi sürdürdü.

Geçtiğimiz yıl ilk altı ayda 140 MW’lık bir santrali işletmeye alabildik. Son altı ayda da (daha veriler netleşmedi) 300 MW’lık santralin işletmeye geçebileceğini tahmin ediyoruz. Yani 2018 yılında 400-450 MW’lık bir santrali işletmeye alıp, toplam 7.400- 7.450 MW arasında bir kurulu güç ile 2018 yılını kapatacağız.

Çoğu projenin 2020 sürecini yakalayacağını düşünüyoruz

Biliyorsunuz 2020 yılı sonuna kadar işletmeye girecek tesisler, işletmeye girdikten sonra on yıl boyunca YEKDEM’den faydalanabilecek. Bundan dolayı firmalar projeleri 2020 yılı sonuna kadar işletmeye almaya çalışacaklar. Tabi 2018’de yaşanan ekonomik çalkantılar, Türkiye’deki finans maliyetlerini arttırdığından, bazı projeler zorlanabilir. Yine de çoğu projenin 2020 sürecini yakalayacağını düşünüyoruz.

2019’da en önemli gündem kapasite artış taleplerinin açıklanması olacak

Bu yıl bizim için en önemli gündem maddesi kapasite artış taleplerinin açıklanması olacak. TÜREK 2018’de Bakan Yardımcımız Sayın Abdullah Tancan kapasite artışlarının önünü piyasa takas fiyatı üzerinden yapılması koşuluyla açacaklarını ifade etmişti. Sektörün heyecanla beklediği kapasite artışları ile ilgili karar, bu yılın ilk üç ayı içinde açıklanırsa, 2019 yılının sonunda kurulu gücümüz 8 GW’ı aşabilir. Yani 2019 ve 2020 yıllarının sektör adına yoğun olacağını ve performansının yüksek olacağını söyleyebiliriz.

Ayrıca, yine Türkiye Rüzgâr Enerjisi Kongresinde, Mart 2019 içinde YEKA RES 2 alanları için başvuruların alınacağı ve bu sene dört yarışmanın yapılacağı bildirildi. Çanakkale, Balıkesir, Muğla ve Aydın’da 4×250 MW şeklinde gerçekleştirilecek yarışmalar tek bir firma tarafından değil, dört farklı firma tarafından yapılabilir. Şimdiden sektöre hayırlı olmasını temenni ediyoruz.

Bu yıl, 2020 yılı sonrası düzenlemelerini ve ihale takviminin netleştirilmesini de bekliyoruz. Ayrıca inşaat izinleri ile ilgili süreçlerin standart hale getirilmesini, kısaltılıp basitleştirilmesini, son yaşanan ekonomik gelişmelerle birlikte artan finans maliyetlerini azaltacak özel fonların sağlanmasını da istiyoruz.