‘Dijital transformasyon bize verimlilik olarak geri dönüyor’

SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt gazetemizin sorularını yanıtladı. Gazetemizin sorularını yanıtlayan SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt ile dijitalleşmeyi, önemini ve kazanımlarını konuştuk. Irgıt; “Şu ana kadar hayata geçirdiğimiz dijitalleşme projeleri sayesinde önümüzdeki yıllarda yaklaşık 43 milyon dolarlık finansal katkı elde edeceğimizi söyleyebilirim. Nitekim bu adımlarımızın kazandırdığı esneklik ve hız, bize içinde […]

‘Dijital transformasyon bize verimlilik olarak geri dönüyor’
Kubilay Aydeğer
  • Yayınlanma21 Nisan 2021 11:32

SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt gazetemizin sorularını yanıtladı.

Gazetemizin sorularını yanıtlayan SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt ile dijitalleşmeyi, önemini ve kazanımlarını konuştuk. Irgıt; “Şu ana kadar hayata geçirdiğimiz dijitalleşme projeleri sayesinde önümüzdeki yıllarda yaklaşık 43 milyon dolarlık finansal katkı elde edeceğimizi söyleyebilirim. Nitekim bu adımlarımızın kazandırdığı esneklik ve hız, bize içinde bulunduğumuz pazarda önemli rekabet avantajı sağlıyor” dedi.

Dijital transformasyon nedir? Dijital transformasyonun şirketler ve sizin için öneminden bahseder misiniz?

Dijital transformasyon bize göre, hedeflediğimiz iş çıktılarına ulaşabilmek için dijital teknolojilerin ve metodların en üst seviyede kullanımını sağlamak, iş yapış şeklimizi ve süreçlerimizi bu yeni teknolojileri adapte ederek dönüştürmek, dijitalleştirmek ve bu sayede iş çıktılarımızda daha fazla fayda elde etmek, anlamına geliyor. Bu bağlamda hem teknolojik altyapımızı bu doğrultuda geliştirmek ve dönüştürmek hem de tüm çalışanlarımızın bu konudaki yetkinliklerini artırıp düşünce tarzlarını, kendi işimi teknolojinin sunduğu olanaklar ile ‘Nasıl daha iyi ve verimli yapabilirim?’ bakış açısına geldikleri bir seviyeye gelmeyi amaçlayarak dönüşüm sağlamaya çalışıyoruz.  Kısacası dijital dönüşüm bizim için dijital teknolojiler ile beslenerek gerçekleştirilmiş bir iş dönüşümü anlamını taşıyor diyebiliriz.

“ŞU ANA KADAR HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ DİJİTALLEŞME PROJELERİ SAYESİNDE ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA YAKLAŞIK 43 MİLYON DOLARLIK FİNANSAL KATKI ELDE EDECEĞİMİZİ SÖYLEYEBİLİRİM”

Dijital transformasyon anlamında bugüne kadar neler yaptınız? Bu çalışmalar sonucunda ne gibi kazanımlar elde ettiniz?

Türkiye’deki yatırımlarını birbirine entegre olarak planlayan grubumuzun en büyük önceliklerden birini bilgi teknolojileri ve dijitalleşme kapsamında hayata geçirdiği ve geçireceği projeler oluşturuyor. SOCAR Türkiye’nin entegre değer zinciri halkaları olarak ifade edebileceğimiz Petkim, STAR Rafineri, SOCAR Depolama ve SOCAR Ticaret, 2019 yılı Kasım ayında SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi Başkanlığı çatısı altında toplandı. İzmir Aliağa’daki tesislerimizde büyük verinin kullanılmasına olanak veren yapay zekâ ve makine öğrenmesi algoritmaları vasıtası ile operasyonel mükemmellik ve üretim verimliliğinde kayda değer artışlar gündeme geldi. 2018 yılı sonunda üretime başlayan ve son teknoloji ile donatılan STAR Rafineri, SAP S/4 HANA IS-OIL Projesi ile 50’den fazla ülkeden 3 binin üzerinde projenin katılımıyla Frankfurt’ta örnek proje seçilerek sektöre ödülle adım attı.

Dijitalleşme ekseninde biraz daha detaya girecek olursak, 2018 yılında Petkim’de başlattığımız dijitalleşme özelindeki çalışmalarımızı, 2020 itibarı ile SOCAR Türkiye ve grup şirketlerinin tamamında bir dijital dönüşüm programı çerçevesinde yapılandırarak çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bu süreçte büyüme potansiyeli çok yüksek olan petrokimya sektöründeki talebe yetişebilmek için önceliğimizi, bize hız, esneklik ve verimlilik katan Endüstri 4.0 uygulamalarını tüm iş süreçlerimize entegre etmek olarak belirledik. SOCAR Türkiye’nin iştiraki olan STAR Rafineri ve Petkim ile faaliyet gösterdiğimiz rafineri ve petrokimya alanlarında dijital dönüşüm ile birlikte; ‘yüksek kaliteli ürün’, ‘hız’, ‘yüksek verimlilik’, ‘en az çevresel etki’, ‘esnek üretim kabiliyeti’ gibi uygulamalarımız öne çıkıyor. Artık tüm iş süreçlerinin dijital sistemlerle birbirine entegre edildiği bir süreç yönetiminden söz ediyoruz. Böylesine büyük bir yapı içinde, Endüstri 4.0 olarak tanımlanan yeni nesil endüstri anlayışına, merkezine “dijital fabrika” ve “dijital düşünce tarzı” kavramlarını aldığımız, tüm iş sistemlerimizin dijital teknolojilerle entegre edildiği bir süreç yönetimi olarak bakıyoruz.

Bunun yanında ileri analitik ve makine öğrenmesi uygulamaları ile optimizasyon ve tahminleme yetkinliklerimizi geliştirerek tesislerimizin verimini, üretilen iş hacmini, enerji verimliliğini ve ürün kalitesini artırmayı hedefleyen birçok proje hayata geçirdik ve yeni birçok projeyi ilerletiyoruz. Bu sayede verdiğimiz kararlarda veriye dayalı hareket edebilme, değerlendiremediğimiz milyonlarca opsiyonu değerlendirebilme yetkinliği ile daha doğru ve hızlı karar verme ya da olası sonuçları önceden tahminleyebilme yetkinliklerimiz artıyor ve bu bize verimlilik olarak geri dönüyor.

Operasyon tarafında yaptığımız projelere ek olarak finans, satın alma, insan kaynakları gibi kurumsal birimlerin iş yapış şekillerinde de verimlilik ve iyileştirmeler sağladık. Bu iyileştirmelerin finansal sonuçlarımıza her geçen yıl daha da pozitif yansıdığını görüyoruz.

Şu ana kadar hayata geçirdiğimiz dijitalleşme projeleri sayesinde önümüzdeki yıllarda yaklaşık 43 milyon dolarlık finansal katkı elde edeceğimizi söyleyebilirim. Nitekim bu adımlarımızın kazandırdığı esneklik ve hız, bize içinde bulunduğumuz pazarda önemli rekabet avantajı sağlıyor.

Tüm yapılan projelerin yanında çalışanlarımızın bu konuda yetkinliğinin artırılmasına da büyük önem verdiğimizi söylemek istetirim. Bu bağlamda da, 2018 yılından bu yana çalışanlarımızın dijital alanda yetkinliklerinin artırılması ve bakış açılarının geliştirilmesi amacıyla Dijitalleşme Enstitüsü’nü hayata geçirdik. Bu enstitüde çalışanlarımıza “Dijital Farkındalık” ve “İleri Analitik” eğitimleri düzenliyoruz. Bugüne kadar üst yönetim üyelerimizden de dâhil olmak üzere 300’den fazla çalışanımıza verdiğimiz bu eğitimleri, yaşayan bir öğrenme süreci olarak kurguladığımız için halen sürdürüyoruz. Ayrıca, çalışanlarımızın operasyonel yüklerini azaltarak, stratejik işlere daha fazla odaklanmalarını sağlamak üzere Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) diye adlandırdığımız dijital asistanları devreye aldık. Söz konusu dijital asistanlar, çeşitli uygulamalarda bugün hayatımızda olan rutin, kural tabanlı, yüksek hacimli aktiviteleri bizim adımıza yapmaya başladı.

Pandemiyle birlikte özellikle operasyonel veriye, güvenli ve güvenilir veri toplama mekanizmaları doğrultusunda uzaktan erişim ön plana çıktı. Böylece teknik ekipler, üretim ortamlarını uzaktan izleyerek, gerekli aksiyonları ve yönlendirmeleri gerçekleştirebiliyor. Aynı şekilde, doğru karar verme mekanizmaları ile bu verinin anlamlandırılması; pandemi şartlarında üretim operasyonlarının devamlılığı açısından önem arz ediyor. Yine pandemiden önce başlattığımız dijital dönüşüm programımızın önemli bir ayağı; makine öğrenimi gibi ileri analitik uygulamalarla veriyi işleyerek algoritmaların da desteğiyle karar mekanizlamalarını güçlendirmek veya tamamen yazılımlara bırakmaktı. Bu uygulamalarla uzun yıllarda öğrenilmiş insana dayalı bilgileri ve karar alma yapılarını yedekleme, geliştirebilme fırsatımız oldu. Böylece pandemi gibi zorlu dönemlerde ekiplerimize destek olacak altyapıların temellerini attık.

Salgın sonrasında da bu tip uygulamaların öneminin giderek artacağını öngörüyoruz. Artan talebi ise öncelikle mevcut iş gücümüzde, bu alanlarda görev yapan arkadaşlarımızın gerekli eğitimleri almasını sağlayarak karşılamaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda oluşturduğumuz Dijital Enstitümüze büyük önem veriyoruz. Bunun yanında yeni işe alımlar ve köklü şirketlerden start-up’lara kadar özenle oluşturulmuş bir partner grubuyla da artan talebi adresleyeceğiz. Sonuç olarak; uzun süredir teknoloji ve dijitalleşme süreçlerine yapmış olduğumuz yatırımlar sayesinde pandemi sürecinde değişen bu ihtiyaçları çevik bir şekilde karşılayabildiğimizi belirtmek isterim. Benzer şekilde ilerleyen süreçlerde de bu dönüşümü geliştireceğiz.

Önümüzdeki dönemde bu alanda yeni proje ve hedefleriniz neler?

Dijital teknolojilerin gelişmesi ile birlikte artık iş yapış şekillerimizin nasıl ve ne boyutta değişeceği tahmin edilemez hale geldi. Dolayısı ile bu konuda sürekli bir biçimde mesai harcıyor olmak, sürekli yeni ve inovatif fikirler, projeler geliştirmek, bazı durumlarda deneyip yanılmak, bazı durumlarda ise denemelerimizden tahmin edemeyeceğimiz büyüklükte faydalar elde etmek yönünde bir çalışma biçimine geçmemiz, bunu benimseyerek tüm organizasyonumuzu da dönüştürmemiz gerekiyor.

Biz tüm plan ve projelerimizi bu vizyon ile gerçekleştiriyoruz. Şirketimizin verimliliğine katkıda bulunabilecek, teknolojik anlamda daha olgun seviyede olmamızı ve bu sayede teknolojik gelişmelerin sunduğu fırsatlardan kolayca yararlanabilmemizi sağlayabilecek şekilde çalışmalarımızı yürütüyoruz.

Verimlilik ve değişen koşullara hızlı ayak uydurabilme kapasitesi ve bunu destekleyen teknolojilerle ilgili atılan kritik adımlar önümüzdeki dönemde önemli ajanda maddelerimizden olacak.

‘PANDEMİNİN DİJİTALLEŞME ADIMLARIMIZI HIZLANDIRDIĞINI SÖYLEYEBİLİRİM’

Pandemi süreci dijital dönüşümü nasıl etkiledi?

Pandemi ile birlikte hayatımıza giren bazı değişimler, geri dönülmez bir şekilde yeni hayatımızın ayrılmaz bir parçası olacak. Özellikle low-touch economy dediğimiz fiziksel temasın azaldığı sosyal mesafenin arttığı bir döneme girdik. Bu çerçevede çalışanlarımızın ve paydaşlarımızın yeni döneme adapte olmaları için dijital teknolojilerle destekliyoruz.

Aslında pandemi öncesinde de dijitalleşme adımları şirketlerin gündeminde yer tutuyordu ve şirketler farklı hızlarda ilerliyordu. Ancak pandemiyle birlikte bu adımların birçoğu öncelikler listesinde çok hızlı bir şekilde yukarılara doğru çıktı. Daha önce para kazandıran teknolojiler ön planda olup, yönetimin öncelikli odağı durumundayken artık sürdürülebilirliği destekleyen teknolojik yaklaşım daha çok konuşulur halde. Örneğin uzaktan erişim, uzaktan birlikte çalışma, görüntülü görüşme gibi temel altyapıların önemi kaçınılmaz şekilde arttı. Bunun en güzel ve işimize yarayan örneklerinden biri, pandemi öncesinde çalışmalarına başladığımız ‘İleri Üretim Kontrol Projesi’ni, pandemi döneminde sahaya erişim sağlamaya gerek kalmadan, güvenli ve ölçeklenebilir alt yapılarımız sayesinde üretim ortamında devreye almış bulunuyoruz. Sahaya erişim yapmadan, tamamen uzak alt yapılar üzerinden ilerletilen bu proje, dünyadaki öncü uygulamalardan biri olarak değerlendirilebilir.

Tabii tüm bu altyapıların sağlaması ciddi bir teknoloji ekibi eforu gerektiriyor. Pandemi ile birlikte teknoloji ekiplerimizin iş yükü gerçekten de ciddi anlamda arttı. Teknolojik altyapı ve insan kaynağının şirketimiz için ne kadar kritik olduğu bir kez daha ortaya çıktı. İş sürekliliği, kriz yönetimi ve kurumsal dayanıklılık (resilience) yeni dönemde yoğun olarak sorumluluk üstlendiğimiz alanlar oldu. Operasyonel süreklilik, kesintisiz iletişim ve siber güvenlik konuları planlarımızda daha öncelikli olarak yer almaya başladı ve bu alanda çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Pandemi öncesinde ağırlıklı olarak teknoloji ekiplerinin (IT & Digital) yönlendirdiği dijitalleşme çalışmaları pandemi ile birlikle iş birimleri tarafından da aktif olarak gündeme alındı. Farklı departmanlardaki operasyonların daha verimli ve etkin yürütülebileceği dijitalleşme talepleri gelmeye başladı.

Yine müşterilerimize dokunduğumuz tüm noktalarda dijitalleşmenin pandemiden sonra artarak devam edeceğini düşünüyorum. Bunun etkilerini son tüketiciye hizmet veren doğal gaz iş birimimizde çok hızlı göreceğiz. Rafineri ve petrokimya iş birimimizde de tabii ki bu durum karşımıza çıkacak. Her ne kadar büyük oranda şirketlerle iş yapsak da dijitalleşme talebinin çok akışkan olduğunu, bireylerin taleplerinin şirketlerin talepleri olarak görülmeye başladığını gözlemliyoruz.

SOCAR Türkiye açısından baktığımızda pandeminin, dijitalleşme adımlarımızı hızlandırdığını ve daha katılımcı bir şeklide yürüteceğimiz yapıya bürünmemize etki ettiğini söyleyebilirim. Artık müşterilerimizle, hizmet ve ekipman sağlayıcılarımızla, çalışanlarımızla bir ekosistem kurmak; bu ekosistemi herkesin faydasına olacak şekilde yönetmek durumundayız. Bu değişim, taleplerin ve önceliklerin bu kadar hızlı değiştiği dönemlerde önemli faydalar sağlamakta. SOCAR Türkiye olarak ihtiyaçlarımıza göre kendi kaynaklarımıza ek olarak, hizmet ve ekipman sağlayıcı firmaların kaynaklarıyla bir bütün olarak yeni normale geçiş dönemimizi yönetiyoruz.

“DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE İNOVASYON ALANINDA ÜLKEMİZDEKİ ÜNİVERSİTELERLE İŞ BİRLİĞİ YAPMAYI SON DERECE ÖNEMSİYORUZ”

Bu çalışmaları gerçekleştirirken tamamen kendi şirket bünyesinde mi gerçekleştiriyorsunuz? İş birliği yaptığınız başka firmalar var mı?

Dünyanın en iyi teknik okullarından biri olan Massachusetts Institute of Technology (MIT) kurumuyla iş birliği içindeyiz. MIT’nin dünya genelindeki şirketler ile bilgi ve teknoloji alanında karşılıklı bağlantılar kurmak ve güçlendirmek amacıyla oluşturduğu Endüstriyel Bağlantı Programı’nın üyelerinden biriyiz. İşbirliğimiz ile bu kurumun engin deneyiminden yararlanarak, dijital dönüşüm sürecimizi bir adım daha ileri taşıdık.

Dijital dönüşüm ve inovasyon alanında ülkemizdeki üniversitelerle iş birliği yapmayı da son derece önemsiyoruz. Bu kapsamda İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ iş birliğiyle üretim ve süreç geliştirme üzerine projeler ve start-up’lar ile ortak projeler yürütmeye devam edeceğiz. Avrupa’nın en iyi ikinci, dünyanın ise en iyi üçüncü kuluçka merkezi olan İTÜ Çekirdek’in her yıl yeni girişimlerin en iyilerini belirlediği İTÜ Big Bang Start-up Challange’a 2019 yılında Petkim olarak destek verdik ve orada sunulan projeleri de yakından takip ettik. Böylelikle binlerce aday girişim arasından projeleriyle öne çıkan girişimcilerle buluşma ve iş birliği olasılıklarını keşfetme olanağı da buluyoruz.

‘STAR RAFİNERİ ‘WEF GLOBAL LIGHTHOUSE NETWORK’ÜNE SEÇİLEN DÜNYADAKİ İLK RAFİNERİ OLDU’

STAR Rafineri, Dünya Ekonomik Forumu’nun Global Lighthouse Network’üne seçildi. Bunun sizin için öneminden bahseder misiniz?

Dijital dönüşüm yolculuğumuz kapsamında yaptığımız çalışmalar şüphesiz bizi endüstride bir üst lige taşıdı. 2020 yılında Petkim olarak, Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) ‘Global Lighthouse Network’üne Türkiye’den seçilen tek şirket olduk. Bu yıl da STAR Rafineri, bu network’e seçilen dünyadaki ilk rafineri oldu. 2021 yılında da Türkiye’den bu ağa giren tek şirket olduk.

Bu network, dünyadaki inovatif ve dijital uygulamalar standardı konusunda şirketler arasında kıyaslama oluşturması ve Endüstri 4.0 teknolojilerini süreçlerine en iyi uygulayan şirketlerden oluşması nedeniyle son derece prestijli ve önemli. Bu platformda, dijital uygulamaları ile dünyanın farklı ülkelerinden örnek gösterilen 44 şirketten ikisi biziz. Elbette, Petkim’in dijital dönüşümde kendi sektöründe en yüksek standardı temsil ettiğini vurgulaması ve hayata geçirdiğimiz projelerin de örnek nitelikte değerlendirilmesinden de gurur duyuyoruz.

Global Lighthouse Network üyeleri, tüm sektörlerde ve coğrafyalarda 1.000’den fazla önde gelen üreticinin kapsamlı taranması ile belirleniyor. Sonra üretim tesislerini ve uygulamaların başarısını yerinde görmek amacıyla saha ziyaretleri gerçekleştiriliyor. Son aşamada ise, özel kuruluşlar, üniversiteler ve teknoloji öncülerinden oluşan 4. Endüstri Devrimi uzman panelinin değerlendirmesine sunuluyor.  Global Lighthouse Network’e üye olan kuruluşlar, gerçek ve sanal fabrika ziyaretleri ile dijital yolculuklarını, deneyimlerini, vaka örneklerini ve iç görüleri paylaşıyor, üretimde teknolojinin benimsenmesini ve yayılmasını hızlandırmak için yeni ortaklıklar kuruyor, sektörün iş modellerini dönüştürüyor.