Yeşilde ve mavide petrol

Değerli Okuyucularım, Petrolün kökeni, güneş enerjisinin depolanmış hali olan bitkisel biyokütledir, yeşildir. Arap Yarımadası dışındaki petrolün ve boru hatlarının büyük çoğunluğu yeşilin ve mavinin en güzelindedir. Bu nitelik petrole aslına uygun yeşile ve maviye saygılı arama-çıkarma-taşıma-rafinasyon ve tüketim gerektirir. Hatta yaşamımızda petrol yeşili (nefti yeşil), petrol mavisi adlı renkler de vardır. Temmuz ortasında Kongo Cumhuriyeti […]

Yeşilde ve mavide petrol
Filiz Karaosmanoğlu
  • Yayınlanma4 Ekim 2019 16:05

Değerli Okuyucularım,

Petrolün kökeni, güneş enerjisinin depolanmış hali olan bitkisel biyokütledir, yeşildir. Arap Yarımadası dışındaki petrolün ve boru hatlarının büyük çoğunluğu yeşilin ve mavinin en güzelindedir. Bu nitelik petrole aslına uygun yeşile ve maviye saygılı arama-çıkarma-taşıma-rafinasyon ve tüketim gerektirir. Hatta yaşamımızda petrol yeşili (nefti yeşil), petrol mavisi adlı renkler de vardır. Temmuz ortasında Kongo Cumhuriyeti kuzeyinde, gördüğüm andan bugüne kadar hiç unutamadığım, inanılmaz derecede büyüleyici olan yağmur ormanlarının yemyeşilinde petrol bulundu. Kongo Havzası nehirlerin mavisiyle beraber bambaşka bir kıymetteki yeşil güzelliktir.

Damlası kıymetli petrolün kuyudan motor yakıtına ve kuyudan petrol kimyasalına teknolojisi, yaşam döngüsü boyunca mevcut en temiz teknoloji ile yönetilmelidir. Batman petrolünün motorine, Sibirya petrolünün dişli yağına, Azeri petrolünün etilene, Venezuela petrolünün plastiğe dönüşüm yolunda çevresel ve akçeli maliyeti yüksektir. Bu yolda kahverenginden siyaha değişen renklerdeki petrol, önce beyaz ve siyah ürünlere sonra oyuncakta kavuniçi rengine, Fenerbahçe formasında sarı-maviye gibi sürekli kullandığımız ürünlerde envai renklere dönüşerek yaşamımıza değer katar. Petrol, motor yakıtları olarak yakılmaması gereken, yaşam ömrü uzun petrokimya ürünleriyle günlük yaşamımızda olması gereken paha biçilemez değerli bir hammaddedir. Petrol egzoz veya bacada sera gazı salımı olarak güzelim yeşil-mavi gezegenemize iklim değişimi etkisi yapmamalı, petrol ürünleri bizlere uzun süre işlevsellik, konfor ve refah sağlamalıdır. Lakin günümüzde, henüz yaygın ve ekonomik petrol kökenli dışı motor yakıtı seçenekleri az. Giderek motor yakıtı tüketim yelpazesinde artmasını beklediğimiz yeni seçenekler petrolü, petrokimya sektörüne hediye edecek ve gezegenimiz insanoğluna bu başarısı için teşekkür edecektir.

Petrol sektörü keşfinden bugüne geliştirilmiş standartları ve teknolojisiyle güçlü olup, sektörün gelişimi iki dev sektör olan otomotiv ile kimya sektörleriyle eşgüdümde müthiştir. Böylesi dev bir sektörde devasa miktarlarda petrol ve petrol ürününün karada ve denizde sevkiyatını sorunsuzca yönetmek, kazalara müdahale ve kaza etkilerini de tümüyle ortadan kaldırmak kolay değildir.

Dünyanın en büyük petrol sahalarından biri olan Prudhoe Bay’in Alaska-Amerika Birleşik Devletleri’nde 1968 yılında keşfi ardından 1975 yılında Trans Alaska Boru Hattı inşaatı başladı ve ilk ham petrol 1270 km yol alarak Prudhoe Bay’den Valdez-Alaska’ya ulaştı.

Mart 1989’da, petrol şirketine göre 10,8 milyon galon, bazı değerlendirmelere göre ise 38 milyon galon üstünde ham petrol, 3 bin 800 mil kıyıya sahip, deniz ve kıyıda muhteşem vahşi yaşam zengini, ladin yağmur ormanı ve buzul ile çevrili ve de deniz buzulu da olan Prens William Sound’a döküldü (Kaynak: Valdez Müzesi). Exxon Valdez kazasından en çok kuşlar ve su samurları olmak üzere hayvanlar ve bitkiler zarar gördü. Rusya’yı vaktiyle Alaska’ya getiren su samuru kürkleri bugün nesli tükenen canlılardan birine ait. Yavrularıyla 13-15 ay birlikte yaşayan su samurları adeta bu kazanın sembolü oldu. Çünkü su samurunun, deri altındaki yağ tabakasıyla soğukta yaşayabilen diğer memelilerden farklı bir yalıtım sistemi var. Su samurunun kalın ve çok tüylü kürkü suyu iter (hidrofob), ancak kürk arasına hava hapseder. Hava izolasyonu sağlayarak soğuk suyu deriyle etkileştirmez ve su samurunun vucüt sıcaklığı düşmez. Doğadaki inanılmaz ısı taşınımı mucizesi. Ancak bu kürk petrolle kaplanınca, su samurları denizi kaplamış petrol üstünde yüzmeye çabalarken ısı taşınımı olamadı ve öldüler. Bu çok acı. Soldaki fotografta kaza ardından su samuru ve yavrusu, sağdakinde ise izlerken gülümsememin bitmediği yeni arkadaşlarım su samurları görülmekte (Foto: Seyyah Didem Şahan). Birinde kaygı, birinde mutluluk var.

Kazadan balıkçılık ve tüm bölge yaşamı etkilendi. Ekosistem için çok çalışıldı. Henüz vahşi yaşamın tümü geri kazanılmadı. Uğraş sürüyor. Alaskalılar kara geçmişten parlak geleceğe ilerliyoruz diyorlar. Müze duvarında yazan Tur Teknesi Operatörü Stan Stephens’ın 2009 yılındaki söylemi mühim: “Exxon Valdez’i hatırlamayı sürdürmek istemiyor ve ne yaptığımızı daha çok önemli buluyorum.”

Petrol sektörü bu kaza ardından derslerini alarak çift gövdeli tankerlere sahip oldu.

Alaska’da yeşile ve maviye baktığımda petrolün gücünü, ekonomiye kattığı değeri ve olası kazalar, sızıntılar ve yangınların güzelim doğamıza vereceği zararı gördüm. Bir de hidrokarbon zengini bir ülkenin başkanı olsa da Vladimir Vladimiroviç Putin, Alaska bizim olmalıydı diyor mu diye merak ettim. Mart 1867’de Rusya’nın Alaska’yı 7.2 milyon dolar bedelle Amerika Birleşik Devletleri’ne satması hakkında bildiklerimiz ve perde arkası anlaşmalara dair komplo teorileri var. Savaşları ve petrol savaşlarını açıklamak ve anlamak pek kolay değil. Ancak temiz üreterek ve tüketerek yaşamazsak, petrolü sürdürülebilir yönetmezsek, toprak-su-hava kirliliğine insanoğlunun her etkisine güzelim yerküremiz misli ile karşılık verecektir. Temmuz ve ağustos aylarında en yüksek sıcaklık rekorları kırılarak mevsim normallerinde yaşayamadık. Eylül de her zamanki eylüller gibi değildi. Eylül ortasında bir petrol rafinerisine silahlı saldırının neden olduğu yangın, kirletici etkilerini ve peterol fiyatlardaki dalgalanmayı da gördük. Sıcak hava dalgaları, kuvvetli yağışlarla gezegenimiz isyan ediyor. İnsanoğlu doğasına yaptığı tüm etkileri, petrol tüketimiyle sebep olduklarını değiştirmeli. Değiştirebiliriz.

Enerjinize ve çevrenize iyi bakınız değerli okuyucularım.