enerji

Yeni bir başlangıç

Siyasetine ya da ekonomisine, uluslararası ilişkilere, dengelere bakmaksızın Kıbrıs bizim ayrılmaz bir parçamızdır.  Bu nedenle şimdiye kadar Türkiye konusunda yaptığımız ve enerji ile ilgili tüm konuşma ve analizlerimizde aslında Kıbrıs ayrı bir parça olarak ele alınmadı.

Ancak, odağımızı biraz daha derinleştirince aslında Kıbrıs’ı ayrıca değerlendirmek gerekliliği de ciddi şekilde ortaya çıktı. Zira Kıbrıs, gerek dünyadaki konumu, gerekse kendine has özellikleri ile -ne kadar Türkiye siyaseti ile bağlı görünse de- aslında başlı başına ele alınması gereken önemli bir enerji gündemi…

Elbette adanın de facto olarak kabul edilmiş durumu öncelikle bölünmüşlük üzerinden gözüküyor olsa da ilerleyen dönemlerde “Doğu Akdeniz enerji” dengesi üzerinden önemli bir rol oynama potansiyeli bulunmaktadır.

Tüm dünyanın konuştuğu ve doğru kabul ettiği verilere göre İsrail, Mısır, Lübnan, Güney Kıbrıs ve hatta Suriye’nin dahil olduğu bölgede ciddi miktarda doğal gaz rezervleri bulunmakta.

İletimi zor ve masraflı olan elektrik ve doğal gaz gibi enerji emtiaları için önemli bir kural vardır; bunların piyasa optimumu üretimle tüketimin yakın olması gerekir. Zira bu ürünlerin taşıması için bir iletim sistemi gereklidir. Doğal gazda sıvılaştırma – gazlaştırma süreci ile iletim sistemi olmadan taşıma mümkündür ancak, bunun hem maliyeti hem de fiziki kısıt ve riskleri sebebi ile iletim hattından gelen gaz ile rekabet etmesi kolay değildir.

Bu nedenle, üretilen gazın boru hattı ile taşınması ve mümkün olan en kısa mesafede tüketiliyor olması en büyük avantajdır. Son yıllarda kaya gazı teknolojileri ve yatırımları nedeniyle üretimi büyük oranda artan ABD doğal gazının halen Rusya doğal gazına Avrupa için bile tam bir alternatif olmamasının altında yatan temel sebep buradan kaynaklanmaktadır. Ancak bu alternatifin varlığı Rus gazının fiyatı ve piyasaya giriş şekline etki etmiştir. Ve bu her zaman olduğu gibi tüketici lehine bir etki gibi gözükse de aslında sürdürülebilirliği sayesinde tüm taraflar için katkı sağlamıştır.

Doğu Akdeniz’e geri dönecek olursak… Bu bölgedeki tartışmasız en büyük pazar doğal olarak Türkiye pazarıdır. Üstelik sadece pazar değil aynı zamanda bir ticaret ve geçiş noktası olarak da pozisyonlanmıştır. Türkiye’nin stratejisine baktığımızda yakın bir gelecekte artık doğal gazın birçok giriş noktasından fiziki arzının sağlandığı, fiyatının ise arz ve talebe göre belirlendiği bir pazar yapısı oluşacak ve bu sayede hem alıcılar hem de satıcılar adil bir ticaret ortamına sahip olacaklardır. Aynı zamanda fiziki altyapı sayesinde bu girişler gibi çıkış noktaları da olacak ve bu sayede sınır ötesi ticaret de aynı şeklide yapılabilecektir.

Doğu Akdeniz’deki kaynağın bu denklem olmadan düşünülmesi sürdürülebilirlik açısında çok verimli değildir. Bu bakımdan Kıbrıs’ın bu denklemdeki yeri çok önemlidir. Bu sadece fiziki olarak bir geçiş noktası değil aynı zamanda ticaretin de yapıldığı bir merkez haline gelebilir.

Bu konuda gerek Türkiye tarafından başta EPİAŞ olmak üzere, tüm tarafların üzerinde söz söyleyeceği ancak sonucunda da herkesin avantaj ile çıkacağı formüller mutlaka üretilecektir.

Tüm bu bağlamlar açısından bakarken, yani konunun uluslararası ve jeopolitikası tarafından bakarken özellikle KKTC’nin de kendi içerisindeki enerji stratejisini ihmal etmemek gerekir. Bu sebeple Enerji Kıbrıs’ın ne kadar doğu bir zamanlama ile ne kadar doğru bir stratejinin ürünü olduğunun altını tekrar çizmeye gerek var sanıyorum. Enerji Kıbrıs’ın yayın hayatının başarılı olmasını ve gerek KKTC’ye gerekse Türkiye’ye ve bölgeye hayırlı olmasını diliyorum.