Türkiye’de enerji sektörünün genel yapısı ve geleceği

Sanayi devriminin başlaması ile birlikte, dünyanın enerjiye olan ihtiyacın artması ve enerjisiz kalma korkusu aslında oldukça uzun bir tarihsel süreçtir. 19. Yüzyıldaki bilim adamlarından, Lord Kelvin 1881’de Britanya Bilimsel Kurumu’nda yaptığı konuşmada dünyada artık kömür madenlerinin hızla tükendiğini ve enerji kaynakları konusunda tek umutlarının rüzgar motorları ve rüzgar değirmenleri olduğunu belirtmesinin üzerinden tam 139 yıl geçti. 1880 yılında New York gazetesinin mucit Edison ile yaptığı mülakatta çarpıcı bir ifade vardı. Edison “Elektriği o kadar ucuz hale getireceğiz ki, ülkede sadece zenginler mum yakacak” diyordu. 1914 yılında ABD’deki enerji şirketleri bu ifadeyi reklam amaçlı olarak kullanmışlardır. Günümüzde halen 1 milyarın üzerinde insanın elektriğe ulaşımı olmadığını düşünürsek, Edison’un 1880 yılında dediği kadar elektrik, hiç bir zaman ucuz ve kolay ulaşılabilir olmadı.

1758 yılında başlayan sanayi devrimi ile birlikte yaşantımızı değiştiren enerji, günümüzde sosyal ve ekonomik yaşantımızın vazgeçilmez bir unsuru olduğu gibi devletlerin diğer devletlere olan üstünlüklerini belirlemede de kilit bir rol oynamaktadır. Gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye’nin enerji kaynakları tarihçesine sırasıyla bakarsak, ilk olarak enerji talebini 1820’li yılların başından itibaren fosil yakıt kömür ile ve daha sonra hidrolik enerji santralleri ile karşılanmış, 1990’lı yılların başından itibaren sisteme doğal gaz çevrim santralleri katkıda bulunmuş ancak İthal edilen doğal gaz ve kömür ile birlikte, artan maliyetler ve dışa bağımlılığın yarattığı arz güvenliği kaygısından dolayı 2000’li yılların başından itibaren ülkemizde yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji üretimine ağırlık verilmiştir. Birincil enerji tüketimimiz son on yılda ortalama yüzde 3,61 oranında artmış ve 2018 yılı itibari ile net enerji ithalatımız yaklaşık 33 milyar dolar civarındadır.( Birincil enerji tüketimimizin yaklaşık yüzde 72’sini ithal etmekteyiz.) Bu nedenle enerji yatırımlarını mümkün oldukça kamunun elinden çıkarıp ülke tabanına yaymak zorundayız. Mevzuatlarda yapılan önemli değişikliklerle enerjide klasik tüketicinin rolü de değişmeye başlamıştır. Artık bireyler ve özel şirketler artık enerjiyi salt tüketen değil de aksine enerjiyi tüketim noktasında üreten haline geldiği ve ürettiği enerjiyi iç tüketimde kullanabilen ve ihtiyaç fazlasını sisteme satarak kar elde edebilen bir role de kavuşmuş haldedir.

Enerji Piyasaları kavramını anlayabilmemiz için özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra enerji ihtiyacının küresel ölçekte benimsenmesi ile finans ve sermaye piyasaları ve ticari uygulamalar ve teknolojik gelişmeyle birlikte elektrik sektörüne bakışta değişiklikler olmuştur. Başlarda elektrik enerjisi yatırımlarının büyük ölçekli olması ve kamu eliyle yapılması, zaman içerisinde kamuya ciddi maliyetler getirmesi ve verimli işletilememesi nedeniyle elektriğin bir ürün olarak rekabetçi serbest piyasa ortamında satılmasını gündeme getirmiştir. Elektrik piyasalarında ilk reform hareketi beklenenin aksine gelişmiş ülkelerden başlamamıştır. 1980’li yılların başında Şili’de başlayan reform hareketinin başarılı olmasıyla 1990’lı yılların ilk yarısından sonra İngiltere, Arjantin ve Norveç elektrik piyasalarında reform hareketlerine başlamıştır. Elektrik piyasalarındaki reform hareketlerinin amacı; üretim, iletim, dağıtım ve ticaretten oluşan elektrik ve doğal gaz piyasası faaliyetlerinde özelleştirme yoluyla rekabeti arttırarak sektörde verimliliğin ve AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi, böylelikle ekonomik performansın arttırılması amaçlıdır.

Özellikle enerji alanında kamu şirketlerinin özelleştirilmesi ile elde edilecek gelir ve yeni yatırımların özel sektör tarafından yapılacak olması nedeni ile reform hareketleri gelişmekte olan ülkeler tarafından cezbedici olarak görülmüştür.

Kısaca reformların hedefi dikey bütünleşik yapıda olan üretim, iletim, dağıtım ve ticaret faaliyetlerinin mali ve hukuki acıdan ayrıştırılarak verimliliğin artırılması ve rekabetçiliğin sağlanması ve bütün faaliyetlerin piyasa koşullarında kendi içinde yürütülmesi esas alınmıştır.

Dünya’daki örnekleri incelendiği zaman enerji piyasalarındaki reform hareketleri genel olarak aşağıdaki unsurları içermektedir;

1-Enerji sektöründe serbestleşmeyi sağlayan kanun ve mevzuat düzenlemelerinin gerçekleşmesi,
2-Sektöre yönelik bağımsız bir düzenleyici kurumun oluşturulması,
3-Dikey bütünleşik yapıdaki üretim, iletim, dağıtım ve ticaret gibi ana faaliyetlerin ayrıştırılması ile piyasa faaliyetlerinin yatayda ayrıştırılması,
4-İletim ve dağıtım faaliyetlerinde üçüncü kişilerin şebekeye erişim hakkının sağlanarak tarifelerin oluşturulması,
5-Rekabetçi toptan enerji piyasalarının kurulması,
6-Kamu mülkiyetindeki varlıkların özelleştirilmesi,
7-Özel üreticilerinin piyasaya girmesi,
8-Perakende satış faaliyetlerinin serbestleşmesi,
9-Tüketiciye kendi tedarikçisini seçme hakkının verilmesi.

Dünya Bankası, enerji reformlarının gerçekleşmesi ve ülkelerin elektrik sektörünün yabancı yatırımcılara açılması için 2000’li yıllar içerisinde ciddi oranda yapısal reform kredisi sağlamıştır. Belirtilen dönem içerisinde 76 ülkenin elektrik sektörüne toplam 187 milyar dolar aktarılmıştır.

Doğal gaz piyasalarında ise AB ülkeleri doğal gaz tedarik ettikleri ülkelerle yapılan uzun dönemli gaz alım sözleşmelerinin bir kısmını özel sektöre kaydırmış, doğal gaz iletim, dağıtım, üretim ve toptan satış kısmını dikey bütünleşik yapıdan ayırmıştır. Avrupa’da en son 2011 yılında Portekiz doğal gaz piyasalarında serbestleşmesini sağlayarak genel olarak doğal gaz reformunu gerçekleştirmiştir.

Aslında hangi model esas alınırsa alınsın bu şekilde bir reformun temel amacı ülkenin özel koşullarına ve ihtiyaçlarına cevap verecek bir düzenleme yapılması önemlidir. Bu da ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal koşulları ile büyük ölçüde ilişkilidir.

TÜRKİYE’DE ELEKTRİK VE DOĞAL GAZ PİYASALARI

Elektriğin yapısı gereği depolanmasının zor ve maliyetli olması, iletim sisteminde her an üretim ve tüketim miktarının birbirine denk olması gerekliliğinden dolayı sistemin dengelenmesi ulusal elektrik sistemlerinin en önemli önceliklerinden biridir.

Elektrik piyasalarında serbestleşme sonucu rekabetçi piyasa şartları altında özel sektörün kar amacı ile dahil olduğu elektrik ticareti ve tedariki piyasanın yönetilmesini daha da zorlaştırmaktadır. Sistemin dengede kalması sağlanırken elektrik fiyatları da sürekli değişkenlik göstermektedir. Ayrıca elektrik ticaretinde taraflar arası belirlenen miktarlar ile fiziki gerçekleşen miktarların farklılık göstermesi de dengelemeyi hassas hale getirmektedir.

ELEKTRİK PİYASALARI

Günümüzde ise elektrik piyasaları incelendiğinde ticaretin serbestçe yapıldığı, dengelemenin ise çeşitli piyasalar aracılığıyla gerçek zamana doğru yapıldığı bir piyasa modeli ile karşılaşılmaktadır. Şu anda işletildiği şekli ile Elektrik piyasaları Fiziksel Piyasalar ve Fiziksel Olmayan Piyasalar olarak ikiye ayrılır.

FİZİKSEL PİYASALAR

1-Spot piyasalar; Gün öncesi piyasası (GÖP) ve Gün öncesi piyasası (GİP) olarak ayrışır.
2-İkili anlaşmalar piyasası
3-Dengeleme Güç piyasasından oluşur.

Piyasaların zaman içerisinde işleyişini ve işlevlerini anlatan yapı Şekil-1. Şekilden görüldüğü gibi uzun vadeli ve riskten korunmaya yönelik piyasalar şeklin başında yer almaktadır. Türev Piyasalar BİST altında yönetilen VİOP piyasalarıdır. Gerçek zamana yaklaştıkça organize piyasalar devreye girmektedir. Spot Piyasalar EPİAŞ tarafından ve Dengeleme Piyasaları TEİAŞ tarafından işletilmektedir.

EPİAŞ hali hazırda spot elektrik piyasaları olan gün öncesi ve gün içi piyasaları ile spot doğal gaz piyasasını işletmekte, bu piyasa işlemlerine ilişkin uzlaştırma, teminat, temlik işlemleri, avans-fatura ödeme ve tahsilatı, YEKDEM tutarlarının uzlaştırması ile bu işlemlerin muhasebeleştirilmesi faaliyetlerini gerçekleştirmektedir.

DOĞAL GAZ PİYASALARI

Türkiye, yıllık ortalama 45-50 milyar m3’lük doğal gaz tüketimi ile Avrupa’nın en büyük gaz piyasalarından birisine sahiptir. EPİAŞ piyasanın daha şeffaf, etkin ve rekabetçi olabilmesi amacıyla Organize Toptan Doğal Gaz Satış Piyasasının (OTSP) kuruluşunu gerçekleştirmiştir.

OTSP, Sürekli Ticaret Platformu (STP) vasıtasıyla sürekli ticaret yöntemi ile işletilir ve doğal gaz piyasasındaki oyunculara, Günlük ve Haftalık kontratlarda ticaret yapma imkânı sağlar. Ayrıca İletim Şirketi sistemin dengesini sağlama amacı ile yapacağı dengeleme gazı alış ve satışlarını öncelikli olarak STP üzerinde gerçekleştirir.

OTSP sayesinde Türkiye’de piyasa koşullarında, arz ve talep dengelerine göre değişiklik gösteren günlük ve haftalık referans fiyatları oluşmakta, STP aracılığı ile tüm Türkiye enerji piyasası paydaşları ile paylaşılmaktadır. Yine Sistem Kullanıcıları ve Piyasa Katılımcılarının günlük dengesizlikleri nedeniyle maruz kaldığı Dengeleme Gazı Alış Fiyatı (DGAF) ile Dengeleme Gazı Satış Fiyatı (DGSF) STP üzerinden ilgili paydaşlar ile paylaşılmaktadır.

İletim Şirketi ile anlaşma imzalamış, iletim sisteminde gaz taşıtan tüm paydaşların dengesizlik hesaplamaları, uzlaştırmaları ve teminat yönetimleri, kendisine mevzuatta verilen görevler kapsamında EPİAŞ tarafından BOTAŞ İletim adına ifa edilmektedir. Bu kapsamda sistem kullanıcılarının ve piyasa katılımcılarının dengesizliklerinin takibi, bildirimleri ve iletişimi yine STP üzerinden sağlanmaktadır.
Organize Toptan Doğal Gaz Satış Piyasası genel işleyiş prensipleri aşağıdaki gibidir:

1-OTSP’de sunulan teklifler piyasa katılımcıları arasında ayrım gözetilmeksizin değerlendirilir,
2-Piyasa işlemleri, sürekli ticaret esasına dayanır ve STP üzerinde gerçekleştirilir,
3-Piyasa işlemlerinin uzlaştırmasında, her bir kesinleşmiş eşleşmenin sonucunda oluşan fiyatlar kullanılır,
4-İletim sistemindeki günlük dengesizlik miktarlarının azalmasına yardım edilir ve iletim şirketine gün öncesinden mümkün olduğu ölçüde dengelenmiş bir sistem sağlanır,
5-Piyasa katılımcılarına, ikili anlaşmalarına ek olarak ilgili gaz günü için doğal gaz alım/satımı yapma fırsatı oluşturulur.
2019 yılı içindeki tüm piyasa eşleşme miktarının (1,275 milyar Sm3) yüzde 59,3‘ü (0,755 milyar Sm3) ilave dengeleme işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Aynı dönemdeki günlük ortalama eşleşme miktarı ise 3,494 milyon Sm3’tür

2019 yılı içindeki tüm Piyasa Eşleşme Tutarının (1,882 milyar TL) yüzde 59,5’i (1,120 milyar TL) ilave dengeleme işlemlerinden (BOTAŞ’ın doğal gaz iletim sistemini dengeleme işlemlerinden) kaynaklanmaktadır. Aynı dönemde gerçekleşen günlük ortalama eşleşme tutarı ise 3,08 milyon TL’dir. Spot Doğal Gaz Piyasası ürünleri arasına haftalık olarak gazın satışına imkân sağlayan haftalık ürünler mevcut spot piyasa kurgusu içerisinde gerçekleştirildi. Katılımcılar günlük kontratlarla yaptıkları işlemlerin yanı sıra hafta sonu (HS), hafta içi (HI) ve hafta tümü (HT) kontratları için de işlem yapabilecek duruma geldiler. Böylece katılımcılar dengelemelerini son güne bırakmadan hafta içerisinde gerçekleştirme esnekliğine sahip oldular.

Enerji piyasalarında öne çıkacak başlıklara baktığımızda, gelecekte öncellikli başlıklar aşağıdakiler gibidir.

1-Vadeli Elektrik Piyasası (VEP); elektrik piyasasındaki katılımcıları fiyat riskinden korumak ve geleceğe yönelik fiyat beklentilerini görme imkanı verecek,
2-Vadeli gaz piyasası (VGP); doğal gaz piyasasındaki katılımcıları fiyat riskinden korumak ve geleceğe yönelik fiyat beklentilerini görme imkanı verecek,
3-Talep tarafı yönetimi; elektrik piyasalarında üretim ve tüketimin anlık olarak dengelenmesi faaliyetinde üretim tesislerine verilen talimatlar ile arzın kısılmasına ve artırılmasına ek olarak talep ile oynayarak daha efektif bir şekilde sistem dengelenmesinin sağlanması,
4-Yenilenebilir enerji kaynak garanti (YEK-G); yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjiyi tüketmek isteyen tüketicilere kaynağı belirli ve belgelenmiş ürün vermeyi esas alacak sistem,
5-Yeşil tarife (YETA); yenilenebilir enerji tüketmek isteyen tüketiciler elektrik tedarikçisine başvurarak yeşil tarifeye geçebilmesine imkan verecek,
6-Dekarbonizasyon; yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması, enerji verimliliği, hidrojenin kullanım alanın geliştirilmesi, yenilenebilir gaz tanımının yapılması gibi başlıkları içermektedir.
7-Dağıtık sistemler; dijitalleşmenin artırılması, yenilenebilir enerji ve depolama teknolojilerinin ucuzlaması ile birlikte tüketicilerin üretici konumuna geçiş süreci.