Yıllardır bahsettiğimiz konuların başında gelir… Doğal gaz ticareti serbestleşmeden elektrikte tam serbest bir piyasadan söz etmek mümkün değildir… Aslında sadece elektrik piyasası serbestleşsin diye değil, doğru fiyatın herkese geçerli olması için de önemli bu serbestlik… Tabii ki bu konu hemen karar verip uygulanacak bir konu değil… Sebebi de belli: bu kaynağın neredeyse tamamını ithal ediyoruz […]
Yıllardır bahsettiğimiz konuların başında gelir…
Doğal gaz ticareti serbestleşmeden elektrikte tam serbest bir piyasadan söz etmek mümkün değildir…
Aslında sadece elektrik piyasası serbestleşsin diye değil, doğru fiyatın herkese geçerli olması için de önemli bu serbestlik…
Tabii ki bu konu hemen karar verip uygulanacak bir konu değil… Sebebi de belli: bu kaynağın neredeyse tamamını ithal ediyoruz ve bu ithalat da belli bir formüle bağlanmış alım zorunluluğu olan bir kontrat. Hatta o kadar ki; dönemin kanun koyucusu, BOTAŞ dışında başka bir tüzel kişinin bu piyasalardan ithalatına dahi izin vermemiş…
Böyle bir tedarik modeli varken serbestleşme olma olasılığı nedir derseniz, maalesef bunun gerçekleşmesini beklemek biraz gerçek dışı olur.
Elektrik tarafında işler nispeten daha kolay… Doğal gazın fiyatını aynen yansıtırsanız, elektrik fiyatları da serbest olursa bu sağlanır ancak pratikte durumun farklı zorlukları var.
Birinci zorluk elbette petrol fiyatına bağlı formülden kaynaklı. Doğrudan arzı ya da talebi ile alakası olmayan bir formüle bağlı bir fiyata hem alıcı hem de satıcının maruz kaldığı bir ticaret modeli var ortada…
İkincisi ise özellikle alıcı açısından oluşan kur riski meselesi. Elbette bunun revalüasyon dönemlerinde tersi de geçerlidir ancak sanıyorum ihracatçı ülkeler açısından bu bir risk olarak algılanmıyor… Kur artışı sebebiyle olan fiyat değişimlerini her zaman iç piyasaya yansıtmak mümkün değil.
Diğer taraftan “al ya da öde” taahhütleri sebebiyle gelen ek maliyetlerle birlikte “adil” ve “rekabetçi” bir ticaret modelinden bahsetmek mümkün değil.
Bu sebeple de içeride, bu şekilde ithalatı yapılan bir ürünün adil ticaretini beklemek doğru olmaz. Aslında piyasanın da buna yönelik bir beklentisi var denilemez. Ancak en azından daha uzun vadeli bir tahmin yapmak gibi bir beklenti oldukça gerçekçi. Sanıyorum bu konuda bakanlıkta bazı çalışmalar devam ediyor ancak BOTAŞ konunun ne kadar içerisinde ya da destekliyor o konu sanki bir muallak gibi bir hava var piyasa oyuncularında…
Uzun vadede elbette BOTAŞ’ın yapısının strateji belgesinde öngörüldüğü gibi değişmesi gerekiyor. Ancak esas olan doğal gazın tedariğindeki model farkı.
Türkiye bu emtiayı gerçek ticaret koşullarında almadığı sürece, içeride hangi modeli uygularsa uygulasın maalesef önemli olmayacaktır. Gaz ihracatçıları Türkiye’deki talebe göre pozisyon alıp buna göre stratejilerini geliştirmek zorundadırlar.
Bu şeklide gelişen bir piyasa modelinde, kaynağı neresi olursa olsun tüm gaz kaynaklarından gelen hammaddenin rekabeti ile hem fiyatın optimum olması sağlanır hem de elektrik dahil tüm etkilenen piyasaların daha adil çalışması sağlanmış olur.
Türkiye’nin, doğal gaz sözleşmelerin son tarihi yaklaştıkça düşünmesi ve kurgulaması gereken temel konu budur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Sorokin, Türkiye’nin enerjide merkez ülke olmasının önemini vurguladı22 Kasım 202411:06 ‘İstanbul Energy Forum’ başladı22 Kasım 202410:39 Bakan Bayraktar, Bulgar mevkidaşı Malinov ile Avrupa’ya elektrik ve gaz tedarikinin artırılmasını görüştü22 Kasım 202410:35 İç güvenlik alanında düzenlemeler içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi22 Kasım 202407:00 Zorunlu kış lastiği uygulamasında tarih belirlendi21 Kasım 202418:48