Seçim öncesi enerji piyasaları

Türkiye genel olarak bakıldığında hedeflediğimiz gelişmişlik düzeyindeki ülkelere göre daha fazla seçim ortamı yaşayan bir ülke. Bu nedenle zaten volatiliteye alışkın olan piyasalarımız seçim durumuna da diğer piyasalara nazaran daha fazla alışkın. Bunun yanında her sene tipik olarak gördüğümüz ve batıda yılbaşı ve Noel gibi Ramazan ve Kurban Bayramlarımız var. Elbette nasıl tüm dünyada yılbaşı […]

Seçim öncesi enerji piyasaları
Mustafa Karahan
  • Yayınlanma14 Haziran 2018 09:09

Türkiye genel olarak bakıldığında hedeflediğimiz gelişmişlik düzeyindeki ülkelere göre daha fazla seçim ortamı yaşayan bir ülke. Bu nedenle zaten volatiliteye alışkın olan piyasalarımız seçim durumuna da diğer piyasalara nazaran daha fazla alışkın.

Bunun yanında her sene tipik olarak gördüğümüz ve batıda yılbaşı ve Noel gibi Ramazan ve Kurban Bayramlarımız var. Elbette nasıl tüm dünyada yılbaşı öncesi her şey ertelenme eğilimine giriyorsa bizde de bayramların buna benzer etkisi vardır.

Dolayısı ile bu kez hem bayram hem seçim atmosferini birlikte yaşayan bir piyasa içerisinde bulunuyoruz ve bu sebeple aslında başlıkta kastedilen beklentinin açılımı Türkiye enerji piyasalarında pek fazla hareketin olmadığı şeklinde yorumlanabilir.

Ancak bu demek değil ki stratejik olarak planlanan bazı hareketler beklemeye alındı ya da piyasadaki tüm oyuncuların seçin sonrasına sarkan beklentileri değişti.

Öncelikle ETKB tarafından atılan önemli iki adım, Akdeniz’e açılmak üzere yola çıkan derin sondaj gemimiz Fatih ve tabii ki 12 Haziran’da açılan TANAP.

Beklentiler ise hala aynı yönde… Yani piyasaların serbestleşmesi yönünde daha kesin göstergelerin ortaya çıkması ve bunların korunması. Hem elektrik hem doğal gaz ticareti ve üretimi tarafında bu biriken problemler sebebi ile yaşanan karsızlık ve hatta ciddi zarar birikimi meselesi, yapılan ya da satın alınan projelerde alınan kredilerin anapara geri ödeme dönemleri geldikçe piyasayı daha da sıkıştırıyor.

Mevcut karlılıklar içerisinde maalesef birçok enerji şirketi nakit sorunu da yaşamak üzere ya da yaşıyor. Bu sorun artık kredi faizlerinin dahi ödenmesi konusunda sorunlar çıkartıyor ve paranın artan maliyeti ve Türkiye’deki bankaların kredi kaynaklarındaki kısıntı ve vade sorunsalı nedeniyle durumu artık bankacılık sektörünün sorunu haline getirmek üzere.

Özellikle bu yıl içerisinde ortaya çıkan birçok büyük kredinin yeniden yapılandırılma haberi ile birlikte bankaların bu yeni talepleri nasıl karşılayacağı konusu en önemli gündem konusu olacak gibi gözüküyor.

Özellikle inşaat sektöründen gelen haberlere de bakılınca bu durum bankalar üzerinde ciddi baskıya sebep olacaktır. Hem kurun hem de faizin artması ile birlikte gelen maliyetlerin mevcut fiyatlara yansımadan bu arada absorbe edilmesini sağlayacak bir alan kalmamış şeklinde yapılan yorumları artık daha sıklıkla duyuyoruz.

Bu nedenle, Seçim/Bayram sonrası ilk olarak masaya yatırılması gereken konu enerji şirketleri ve dolayısı ile bu işin doğal parçası haline gelen bankaların acilen oksijen çadırına alınması gibi gözüküyor. Bankaların enerji şirketlerinin sahibi olması gibi kimsenin istemediği senaryo, piyasanın tüm kazanımlarının geriye gitmesine sebep olabilir. Karar vericilerin ve kamu kurumlarının meseleye bu gözlükten bakarak bir çözüm üretmeleri tüm sektör tarafından bekleniyor…

*Enerji piyasaları paydaşlarının favori kulübü olan Fenerbahçe’de beklenen yönetim değişikliği gerçekleşti. Sayın Ali Koç yönetimini sektörümüzün yakından tanıdığı bir isim olan A. Sertaç Komsuoğlu nezdine bir kez daha tebrik ediyorum. Galatasaray başkanından sonra bu seçim spor sektörüne enerji piyasası oyuncularının giderek daha fazla hakim olduğunu adeta kanıtlıyor gibi…