Kuzey Kıbrıs’ta yenilenebilir enerjiye bakış

KKTC’de mevzuatların tamamlanması ile birlikte 2015 yılında yenilenebilir enerji uygulamalarına başlandı. Güneş Enerjisi (Solar Enerji) diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına göre ülkemizde uygulanabilecek verimliliği en yüksek kaynak türüdür. Şöyle ki; özellikle güneş panellerinin son yıllarda artan verimlilikleri ile birlikte 1 kWp güneş enerjisi kurulumu ile yılda ortalama 1,700 kWh’a kadar elektrik enerjisi üretebilmekteyiz. Güneş enerjisi verimliliği bakımından dünyadaki birçok ülkeden daha büyük potansiyele sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde 1 kWp ile ortalama 1,450-1,500 kWh üretilebildiği düşünüldüğünde ülkemizdeki güneş enerjisi kapasitesi daha net şekilde görülebilir.

KKTC’de yenilenebilir enerji kurulum izinleri Ekonomi ve Enerji Bakanlığı bünyesinde bulunan “YEK Kurulu’na (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kurulu)” bağlıdır. Bu izinler KIBTEK ile yapılan teknik değerlendirmelere göre verilmekte ve Net Metering de dediğimiz mahsuplaşmalı uygulamaya devam edilmektedir. Buna göre, ev veya iş yerlerine yapılan kurulumlar her ay şebekeden alınan elektrik enerjisi ile üretilen enerji miktarının “mahsuplaşılması” prensibine dayanmaktadır. Tek faz konutlarda 5 kW ve üç faz konutlarda 8 kW’a kadar izinlendirmeler devam ederken, konut dışı tüketiciler ise 50 kW’a kadar güneş enerjisi kurulumu için başvuru yapabilme hakkına sahiptir.

Ada ülkelerinin çoğunda olan elektrik şebeke sorunları bizim için de fazlasıyla geçerlidir. Çok küçük bir şebekeye sahip olmamız ve başka ülkeler ile (Güney Kıbrıs hariç) şebekesel bağlantıya sahip olmamamız yenilenebilir kaynaklardan faydalanabilme açısından önümüzdeki en büyük engeldir. Bu sebeplerle YEK izinlendirmelerinde önceki uygulamalara göre daha kısıtlayıcı bir politika izlenilmek gerekliliği oluşmuştur.

Temmuz 2020 sonu itibari ile yaklaşık 65 MW kurulu güneş enerjisi santrali üretim yapmakta ve bu rakam yıllık tükettiğimiz enerjinin yaklaşık olarak yüzde 6’sını güneşten karşıladığımız anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra kurulum izni verilmiş ve bir yıl içerisinde devreye girmesi beklenen yaklaşık 60 MW’lık YEK kurulum izni de söz konusudur. Bu rakamlara baktığımız zaman ülkemizde bir yıl içerisinde ulaşılacak kurulu güç miktarı 125 MW’a ulaşacaktır. Bu miktardaki YEK kurulu gücünün şebeke sağlığı açısından riskleri vardır. Her ne kadar son dönemde yeniden düzenlenen izinlendirmeler ile dağıtık ve daha küçük ölçekli YEK izinlerine yönelme olmuş olsa da, gerek KIBTEK şebekesi gerekse de dağıtım ve iletim tesisleri için yatırımların yapılması önümüzdeki dönemde olası şebeke problemlerini önlemek açısından son derece önemlidir. Ayrıca yıllardır konuşulan Türkiye ile enterkonnekte bağlantı seçeneğinin de söylemden öteye geçerek planlama içerisinde yerini alması gerekmektedir.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla faydalanabilmek için yapılabilecek belli başlı hamleler vardır. Bunlar; enterkonnekte bağlantı ile şebeke stabilitesinin güçlendirilmesi veya depolama gibi seçeneklerdir. Bunun dışında, şebeke kapasitesinin artırılması YEK kullanım kapasitesinde kısmı bir rahatlama sağlasa da gerçek manada sorunu çözmeyecektir.

KKTC şebekesinin en büyük sorunlarından bir tanesi yaz aylarında oluşan aşırı talebin karşılanmasıyla ilgiliydi. Güneş enerjisi kurulumlarının hızla devreye girmesi ile birlikte yaz puant yükü (peak load) ciddi oranda düşmüştür. 2018 yılında 339 MW olarak gerçekleşen yaz puant yükü 2019 yazında 311 MW olarak gerçekleşmiştir. Yaklaşık yüzde 8 olarak gerçekleşen bu düşüşün en büyük sebebi kuşkusuz ki artan güneş enerjisi kurulumları olmuştur. Fakat bir önceki yazımda da belirtmiş olduğum gibi Enerji Verimliliği mevzuatlarının yürürlükte olmaması sebebi ile bu kez de kış puant yükünde artışlar yaşanmaya başlamıştır.

Yenilenebilir enerji kaynakları bizim gibi ülkeler için son derece önemli hatta bana göre olmazsa olmazdır. Hem çevre dostu ve temiz enerji kaynağı olması hem de güneş enerjisindeki yüksek potansiyelimiz göz önüne alındığında bu yatırımların ülkemizde devam etmesi hayati derecede önemlidir. Mevcut kapasitemiz ile bu yatırımların devam ettirilmesi çok zordur. Bu yüzden hem şebeke ve dağıtım tarafına yatırımlar yaparken, enterkonnekte seçeneklerinin mutlaka değerlendirilmesi ve üzerinde çalışılması gerekmekte ve enerji verimliliğinin yenilenebilir enerji ile entegre şekilde devreye girmesi mutlaka sağlanmalıdır. Dünyada yapılan akademik çalışmalar 2025 yılı itibari ile güneş enerjisinin yenilenebilir enerjideki en büyük paya sahip olacağını göstermektedir. Özellikle yüzen güneş panelleri (floating pv) ve konsantre güneş santrallerinin (CSP) hızla gelişmesi ve devreye girmesi ile birlikte yenilenebilir enerji sektöründe, solar enerji liderliği ele geçirecektir. Ülkemizdeki tüm planlama ve yatırımların bu büyük büyük potansiyel göz önünde bulundurularak yapılması gelecekte enerji yönünden daha özgür bir ülkede yaşayabilmemiz açısından büyük önem taşımaktadır.