Bir rüya gerçek mi oluyor?

Petrol ve doğal gaz arama-üretim sektörü ve bu alana yatırımlar Türkiye’de uzun yıllar boyunca enerjide en ihmal edilen konulardan birisi olagelmiştir. Türkiye gibi dinamik ve gelişen bir ekonomi için en temel ve önemli ihtiyaçların başında ise hiç şüphesiz enerji geliyor.

Petrolde yüzde 92, doğal gazda ise yüzde 98-99 oranında dışa bağımlı olan Türkiye için bu bağımlılık hem arz güvenliği hem de her yıl dışarıya giden 10 milyarlarca dolar ve artan ithalat faturası nedeniyle sürdürülebilir olmaktan çok uzak.

Bu gerçeğe rağmen petrol ve doğal gaz arama üretim yatırımları uzun yıllar gerekli önemi görmediği gibi, bu alanda faaliyet gösteren özel sektör şirketleri de aradıkları destek ve heyecanı bulamadığı için sektör önce yerinde saymaya sonra ise enerjisini kaybetmeye başladı.

Türkiye’de upstream faaliyetlerinin kaderini değiştiren ilk gelişme, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler nedeniyle 2013 yılında alınan Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisi oldu. Asıl ve en büyük atılım ise 2017 yılında açıklanan ve kısa sürede uygulamaya geçen “Milli Enerji ve Maden Politikası” ile oldu.

Stratejinin üç ana sacayağını arz güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasa oluştururken, başta denizler olmak üzere bugüne kadar ihmal edilen arama-üretim sektörleri de bu strateji kapsamında tekrar gündemin ön sıralarına geliyordu.

Denizlerde petrol ve doğal gaz arama hamlesinde bir sonraki kilometre taşı ise Fatih sondaj gemisinin alınması oldu. Türkiye’nin “Milli Enerji ve Maden Politikası” kapsamında Akdeniz’de ve Karadeniz’de sondaj yapma hedefleri bir süre sonra, ikinci sondaj gemisi Yavuz’un alınması ve Oruç Reis sismik araştırma gemisinin hizmete alınması ile güçlenirken aynı zamanda sismik araştırma ve sondaj seferberliği de başlamış oluyordu. Akdeniz’de sondajlar devam ederken 2020 yılında alınan üçüncü sondaj gemisi Kanuni ise Türkiye’nin denizlerdeki petrol ve doğal gaz arama seferberliğinde ne kadar ciddi olduğunu tüm dünyaya ilan etti.

Şimdi sadece dakikalar sonra Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı açıklamayı heyecanla bekliyoruz. Kesin bir açıklama henüz yok ama tüm işaretler Karadeniz’de bir hidrokarbon kaynağının keşfini gösteriyor.

Eğer beklenildiği gibi bir açıklama yapılırsa, bu keşif dünyada yapılan ilk hidrokarbon keşfi olmayacak ama Türkiye’nin kendi denizlerinde kendi sismik araştırma gemisi ile tespit edip kendi sondaj gemisiyle ve bu ülkenin evlatları tarafından bulunan ilk rezerv olması açısından önemli. Bu keşif Akdeniz’de, Karadeniz’de, Marmara’da bundan sonra yapılacak yeni keşiflerin kapısını aralayan, bu ülkenin insanına ve kendisine inanınca neler başarabileceğini gösteren ülkemiz, sektörümüz ve milletimiz için tarihi bir adım olacak.

Bugün açıklanması muhtemel keşif bundan sonra ülkemizin denizlerinde ve topraklarında yapılacak çalışmalar için itici bir güç olacağı gibi bu yolda ülkemizi güzel günlerin beklediğini de bizlere müjdeliyor.

Gece gündüz emek vererek yıllardır sabır, inat ve inançla çalışan gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ve TPAO’nun güzide çalışanlara ülkemiz ve milletimiz adına şimdiden teşekkür ediyor, bu ve bundan sonraki keşiflerin hayırlı olmasını diliyorum.