Gerçeği söylemek gerekirse, bu makalemi aşağıdaki grafik ve bir paragraf metinle bitirmek isterdim. Ancak, aklınıza gelebilecek yüzeysel soruları azaltmak ve kafanızda derin soruların oluşmasına yardımcı olmak için biraz açayım. Birinci perde: Buraya nasıl gelindi Grafiğin birinci kısmı 1990-2017 yılları arasında Avrupa Birliği (AB) doğal gaz üretim, tüketim ve net ithalat verilerini gösteriyor. 1996 yılında zirve […]
Gerçeği söylemek gerekirse, bu makalemi aşağıdaki grafik ve bir paragraf metinle bitirmek isterdim. Ancak, aklınıza gelebilecek yüzeysel soruları azaltmak ve kafanızda derin soruların oluşmasına yardımcı olmak için biraz açayım.
Birinci perde: Buraya nasıl gelindi
Grafiğin birinci kısmı 1990-2017 yılları arasında Avrupa Birliği (AB) doğal gaz üretim, tüketim ve net ithalat verilerini gösteriyor.
1996 yılında zirve yapan AB doğal gaz üretimi, 2004 yılına kadar nispeten yatay bir seyir izledikten sonra hızla düşmeye başladı. 2014 yılından sonra Hollanda’da bulunan AB’nin en büyük doğal gaz sahası Groningen’de çeşitli nedenlerden ötürü (asıl konumun dışına çıkmamak için bunlara girmiyorum) üretim miktarına getirilen kota nedeniyle bu düşüş hızlandı ve 2017 yılında 128 milyar metreküpe (bcm) geriledi. Yani, 1996 yılındaki zirvesinden bu yana AB doğal gaz üretimi yüzde 70’ten fazla düştü.
AB doğal gaz tüketimi ise 1990- 2006 yılları arasında neredeyse yüzde 50 arttıktan sonra 4 yıl zikzak yaptı ve sonrasında 2014 yılına kadar yüzde 20’den fazla düştü. Sonrasındaki hızlı toparlanmaya rağmen 2017 yılındaki gaz tüketimi (491 bcm) halen 2010 yılındaki seviyenin altında. Konuyu dağıtmamak için nedenlere burada girmiyorum. Zaten biliyorsunuz.
Gelelim birinci perdenin son sahnesi olan net gaz ithalatına. Tüketim ve üretim arasındaki fark açıldıkça haliyle AB’nin net gaz ithalatı da artmaya başladı. 2003 yılından itibaren AB’de tüketilen gazın yarısından fazlası ithalat yoluyla temin edilmeye başlandı. 2017 yılında bu oran yüzde 75’e dayandı.
İkinci perde: Gelecek nelere gebe?
AB’de doğal gaz üretim, tüketim ve net ithalatının gelecekte nasıl bir seyir izleyeceğini şüphesiz bilemeyiz. Ancak saygın kurum ve kuruluşlar tarafından birçok parametre dikkate alınarak yapılan 2030 ve 2040 yıllarına ilişkin tahminlerin ve senaryoların yer aldığı birçok çalışma bize biraz olsun ışık tutabilir. Bu konuda son birkaç yıldır yapılan hemen hemen tüm çalışmalara dayanarak hazırladığım özeti ise grafiğin sağında göstermeye çalıştım. Fakat burada kendime torpil geçtim ve halen çalıştığım kurumda 11 yıl önce yaptığım tahminleri de dahil ettim. Neden mi? Çünkü halen o tahminlerimin arkasında duruyorum.
Önümüzdeki 20 küsur yılda AB’nin doğal gaz tüketimi, üretimi ve net ithalat ihtiyacı ne olacak sorusuna cevap aramak çok abes gibi gözükebilir. Ancak milyar dolarlarla ifade edilen yatırımlar, bunların jeopolitik yansımaları ve politik mücadeleler göz önüne alındığında bu abeslik başka şekillere bürünür.
AB’nin gelecekteki doğal gaz talebi konusunda yapılan 20 farklı senaryoya bakıldığında ilk göze çarpan şey belirsizliğin ne kadar büyük olduğudur. Haliyle 2040 yılına doğru yaklaşıldığında bu belirsizlik gittikçe artıyor. En iyimser ve en kötümser tahmin arasındaki fark 2040 yılı için 250 bcm. Yani 2017 yılı AB gaz tüketiminin yaklaşık yarısı kadar. Kim haklıdır, kim haksızdır, kimin ki daha doğrudur diye bir şey söylememiz mümkün değil tabii ki. Bu yüzden medyan ortalamayı almak bence tarafsız bir seçim için makul bir yaklaşımdır. Yapılan tahminlerin yarısı medyan ortalamanın altında, diğer yarısı da medyanın üstünde kalacaktır. 2030 yılı için medyan ortalama 465 bcm, 2040 yılı için 455 bcm. Yani 2017 seviyesinin altında ki en son çalışmalarda da belirtildiği üzere AB gaz talebinin uzun vadede yatay bir seyir izleyeceği beklentisiyle uyumlu. Bahsettiğim medyan ortalamaları grafikte mavi dörtgenlerle belirttim.
AB’nin doğal gaz üretimi konusunda yapılan tahminler arasındaki fark talepte olduğu kadar büyük değil. Tüm tahminler AB gaz üretiminin düşmeye devam edeceği yönünde. Bazıları bu düşüşün yavaş olacağını, diğer bazıları da hızlı olacağını tahmin ediyor. Şimdiye kadar yapılan çalışmaların medyan ortalaması AB doğal gaz üretiminin 2040 yılında 75 bcm’e kadar düşeceğini işaret ediyor. Grafikteki kırmızı yuvarlakla gösterildiği gibi.
Mart ayı sonunda Hollanda hükümetinin aldığı bir karar sonrasında büyük bir olasılıkla ben hariç herkes AB doğal gaz üretim tahminlerini tekrar aşağı doğru revize edecek. Hatırlarsanız Hollanda, kıta Avrupası’nın en büyük doğal gaz sahası olan Groningen’de üretimi kademeli bir şekilde azaltarak 2030 yılında sıfıra indirilmesine karar vermişti. Ben hariç herkes revizyon yapacak dedim çünkü AB doğal gaz üretim tahminleri sıralamasında en kötümser tahmin benim 11 yıl önce yaptığım ve halen arkasında durduğum tahmin. Nasılsa er ya da geç herkes en azından benim rakamlarıma inecek.
Gelecekle ilgili üretim ve talep tahminlerinden bahsettik. Ya gaz ithalat ihtiyacı. Basit. Talep eksi üretim. Benzer şekilde medyan ortalamaları kullandığımızda AB’nin 2030 ve 2040 yıllarında net gaz ithalat ihtiyacı sırasıyla 370 bcm ve 385 bcm olarak karşımıza çıkıyor. Grafikte açık turuncu ile gösterilen çubuklar. 2017’de AB’nin net gaz ithalatı 363 bcm idi. Buyurun AB’nin gelecekte ne kadar ek gaz ihtiyacı olduğunu siz hesaplayın.
Üçüncü perde: bu gaz nereden gelecek?
Hepiniz Avrupa piyasasına doğal gaz temin amacıyla boru hatları ve LNG projeleri için kıran kırana geçen rekabete tanık oluyorsunuz. Rusya, Ukrayna transit ayağını keserek TürkAkım-2 ve Kuzey Akım-2 ile Avrupa’yı batıdan ve doğudan fethetme derdinde. Avrupa Birliği’nin tüm organlarında Rusya’dan gelecek yeni boru hatları konusunda bir meydan savaşı veriliyor. Danimarka, Kuzey Akım-2’ye izin konusunda tarihinin en büyük dış politika sınavlarından birini veriyor. Almanya’da seçimler nedeniyle meydanı bir süre boş bırakan Merkel AB’ye “burada benim borum öter” demeye devam ediyor. Baltık ülkeleri Amerikan LNG ile flörtünü artık her platforma taşımaya başladı. AB, Rus gazının Ukrayna geçişine devam etmesi için mücadele verirken, Ukrayna Katar’dan LNG getirme sevdasına düştü ama bunun kara bir sevda olduğunu henüz anlamış değil. “Boğazlardan LNG tankeri geçirtmeyiz” diye bir tepkiyle karşılaşmadığı için “bu sevdaya devam” diyor. Yukarıda verdiğimiz medyan ortalama esas alındığında, 2030 yılında AB’nin net gaz ithalatının %3’ü bile etmeyecek Azeri gazı veya Doğu Akdeniz gazı medyada heyecan yaratmaya devam ediyor.
Ya Putin? İnceden inceye tüm bu olan bitene gülüyordur herhalde. Nedeni basit. Satranç yanında matematik yapma kabiliyeti var. Bildiğiniz gibi AB’nin net gaz ithalatının yaklaşık %90’ı üç ülke tarafından sağlanıyor. Rusya, Norveç ve Cezayir. Norveç bir süre daha AB’ye rekor gaz ihracına devam edecek. Ama bırakın 2040’ı 2030 yılında bile geçen senekinden daha az gaz verebilecek. Cezayir ha keza. Norveç’in eksiğini kim doldurur sizce? Rus gazı mı, LNG mi? Bir boru hatları haritasına bakın (tercihen GIE’nin haritasına) bir de Norveç gazının son duraklarına. Kuzey Akım-2’nin Rusya için ne kadar önemli olduğu daha netleşecektir. Benzer şekilde Cezayir’i inceleyin ve kontratların neden yenilenmediğini düşünün. Sonra Nisan ayı başında İtalyan Snam şirketi CEO’sunun Moskova’da TürkAkım-2 için ne konuştuğunu göz önünde bulundurun. Üstüne bir de Gazprom’un Orta ve Doğu Avrupa’da fiyat ve kontrat şartları konusunda AB Komisyonu ile anlaşmasını ekleyin.
Bu liste uzar gider. Geçen yılki ISTRADE toplantısında yaptığım sunumda bunları bir giyim mağazasının yaptığı indirimi gösteren bir resimde özetlemiştim aslında. Mağazanın vitrinindeki mankenlere giydirilen pantolonlar dizlere kadar indirilmişti ve ekranda kocaman bir panoda şu yazıyordu: “Pantolonları indirdik sizleri bekliyoruz.” Rusya’nın mesajı açık: Buyurun gelin benle rekabet edin edebiliyorsanız.
Son birkaç yıldır AB’de bu kadar Rus gazı karşıtlığına, tedarikçi ve tedarik yolu çeşitlendirilmesi hakkında süslü söylemlere rağmen neden acaba Rus gazı ithalatında rekor üstüne rekor kırılıyor? Hani LNG kurtarıcıydı? Göklere çıkartılan Amerikan LNG’si ağırlıklı olarak nereye gitti? Parayı verenin düdüğü çaldığı pazarlara değil mi? Peki size bir soru sorayım. Rus gazı yerine daha güvenli olacağını hissettiğimiz tedarikçilerden ama daha pahalıya gaz alalım faturayı da nasılsa tüketiciler öder diye bir şey ortaya atılsa gaz talebi artar mı azalır mı?
Son perde: Kıssadan hisse
Göz ardı edilemeyecek büyüklükte kaya gazı potansiyeli olmasına rağmen kaya gazı üretimini yasaklayan ama kaya gazını LNG olarak ithal ettiği için sevinçten uçan bir zihniyet var Avrupa’da. Şaşırmamak gerekir. Mesela Fransa’da biz kediye kedi deriz derler ama şu anda devam etmekte olan büyük çaplı greve grev demezler de sosyal hareket derler.
Avrupa’daki resim ortada. Tek başına kaynak ve tedarik yolu çeşitlendirilmesiyle arz güvenliği sağlanamaz. Fiyatın da makul düzeyde olması gerekir. Ancak bu da yeterli değildir. Fiyat ucuz dahi olsa ithalat bağımlılığınız artıyorsa ülke refahından ödün veriyor, sanayi sektörünün dış pazarlarda rekabetini azaltıyor, ekonomiye yük bindiriyorsunuzdur. Milli enerji veya yerli üretim, nasıl adlandırılırsa adlandırılsın, dışa bağımlılığın azaltılması ve yerli kaynakların geliştirilmesi bu yüzden son derece önemlidir. Avrupa henüz bunu kavrayamadı. Umarım biz aynı hataya düşmeyiz ve bir an önce yerli gaz üretimi için çok daha çalışır ve kaya gazına üvey evlat muamelesi yapmayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Enerji bakanları, bölgesel işbirliğinin önemini vurguladı22 Kasım 202418:18 Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202417:54 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202416:49 Bakan Bayraktar, İEF kapsamında önemli temaslarda bulundu22 Kasım 202414:07 “65’ten fazla şehirdeki ağımızla büyümeye devam ediyoruz”22 Kasım 202413:57