Avrupa Birliği gaz arz güvenliğine en büyük tehdit

Avrupa Birliği’nin gelecekteki doğal gaz talebinin kaç milyar metreküp (bcm) olacağı hakkındaki belirsizlikler her geçen yıl artıyor. Bu belirsizliğin altında beş temel neden yatmaktadır. Nükleer santrallerin geleceği; bazı ülkelerdeki kömür kullanımı; yenilenebilir enerji kaynak kullanımının yaygınlaşması ve artması; bazı ülkelerdeki ekonomik büyümenin yavaşlaması ve özellikle AB’nin enerji ve iklim politikası. Durum böyle olunca, AB’nin 2030 […]

Avrupa Birliği gaz arz güvenliğine en büyük tehdit
Sohbet Karbuz
  • Yayınlanma3 Şubat 2017 10:23

Avrupa Birliği’nin gelecekteki doğal gaz talebinin kaç milyar metreküp (bcm) olacağı hakkındaki belirsizlikler her geçen yıl artıyor. Bu belirsizliğin altında beş temel neden yatmaktadır. Nükleer santrallerin geleceği; bazı ülkelerdeki kömür kullanımı; yenilenebilir enerji kaynak kullanımının yaygınlaşması ve artması; bazı ülkelerdeki ekonomik büyümenin yavaşlaması ve özellikle AB’nin enerji ve iklim politikası.

Durum böyle olunca, AB’nin 2030 ve 2040’lara doğru doğal gaz talebine ilişkin yapılan tahminler arasında çok büyük farklılıklar gözlemlemekteyiz. Geçen seneden bugüne kadar yapılan tahminler AB gaz talebinin 2030 yılında bugüne nazaran %10-15 fazla olacağını işaret ediyor.

2030’DA AB’NİN DOĞAL GAZ ÜRETİMİ BUGÜNÜN YARISINA DÜŞECEK

AB’nin gelecekte ne kadar doğal gaz üretebileceği konusunda yapılan tahminler de benzer şekilde farklılıklar gösteriyor tabii ki. Bu tahminlerin en kötümseri şu anda çalıştığım kurumda 2007 yılında yaptığım ve halen arkasında durduğum rakamlardır. Bu kötümserlikten dolayı birçok saygın kurum tarafından yıllarca kınandıktan sonra onların şimdilerde yaptığı tahminlerin benim 10 yıl önce söylediğime geldiğini görmek (ne yalan söyleyeyim) bana büyük bir zevk veriyor. Halen iddia ediyorum, 2030 yılında AB’nin doğal gaz üretimi bugünkünün yaklaşık yarısı kadar olacak.

O zamanlarda AB Komisyonu için yazdığım Avrupa’nın gaz arzı güvenliği konusundaki raporlarda şunun altını çiziyordum: Gaz talebi gelecekte aynı kalsa bile, yerli üretimin düşmesinden ötürü ithalat artmak zorundadır. Bu yüzden, kaynak ve güzergâh yolları çeşitliliğinin arttırılması için gerekli çalışmaların ve düzenlemelerin bir an evvel yapılması gereklidir.

Bugün de benzeri şeyleri söylüyorum. 2030 yılında AB’nin net gaz ithalatı %30 artacak. Dolayısıyla gelecekte AB’nin hangi ülkeden ne kadar gaz ithal edeceği ve daha da önemlisi AB’nin bulması gereken 100 bcm ek gazın nereden geleceği sorularına cevapları şimdiden aramak gerekir.

3 büyüklerin AB gaz ithalat pastasındaki payı 2030 yılına doğru düşecek.

Bunu açmadan önce AB’nin gaz ithalat yapısına bir bakalım. AB’de tüketilen gazın üçte ikisi ithal edilmektedir. Üç büyük ülkenin (Rusya, Norveç ve Cezayir) AB gaz ithalatındaki payı yaklaşık %90. Toplam ithalatın %87’si boru hatlarıyla, kalanı ise LNG yoluyla yapılıyor.

AB’de ve özellikle AB Komisyonu’nda gittikçe artan Rusya fobisini hepimiz biliyoruz. Her ne kadar Rus gazı fiyat olarak oldukça rekabetçi (ki buna LNG dahil) kalsa da, jeopolitik faktörler nedeniyle AB’nin Rusya’dan gaz ithalatını arttırarak kendisini daha da bağımlı hale sokacağını pek tahmin etmiyorum. Haklısınız, Rusya’nın 2016 yılında CIS ülkeleri dışında kalan Avrupa ülkelerine yaptığı ihracat 179 bcm’e çıkarak tarihi bir rekora ulaşmıştı. Bu artış yanıltıcı olmasın. Önümüzdeki 10 yıl içinde Gazprom’un birçok alıcıyla olan kontratları sona erecek. Bazıları uzatılmayabilir ama diğer bazı alıcılarla yapılacak yeni kontratlar nedeniyle Rusya’nın toplamda AB’ye boru gazı ihracı ileride hemen hemen bugünkü seviyeden pek farklı olmayacaktır. Eğer AB bugünkü söylemlerine sadık kalırsa tabii ki.

AB gaz ithalatında ikinci sırada yer alan Norveç’te gaz üretimi ve dolayısıyla ihracat ileriki yıllarda azalacak. Norwegian Petroleum Directorate (NPD) bile Norveç’in gelecekte gaz üretiminin azalacağını artık resmen ifade ediyor. Hâlbuki Norveç’in bugünkü ve NPD’nin şimdilerde bahsettiği gelecekle ilgili kaygıları 2009 yılındaki Offshore Mediterranean Conference’ta keynote speaker olarak yaptığım konuşmamda dile getirdiğimde Norveçli bakan bana çok sinirlenmişti. Bugün belki kulağımı çınlatıyordur.

Gelelim üçüncü büyüğe. Cezayir’in gelecekteki petrol ve gaz üretimi ve ihracatı konusunda geçmişte yaptığım tahminler benim başımı çok ağrıttı. Cezayirli yetkililer tarafından ifade edilen gaz ihracat hedeflerine ulaşmanın mümkün olmayacağını iddia ediyordum. O sıralarda Uluslararası Enerji Ajansı dahil bildiğim tüm kurumlar Cezayir için uçuk rakamlar veriyorlardı. Haliyle hiç kaile alınmadım ama Cezayirliler halen kızgın. Öyle ki, bir kaç hafta önce katıldığım uluslararası bir toplantıda Cezayir ile gaz alım müzakerelerinde bulunan herkesin yakından tanıdığı bir isim bana Cezayir gazı konusunda ölçülü konuşmam tavsiyesinde bulundu. Merak etmeyin, lazlık yapmadım ve tavsiyeye uydum. Kafamda önemli bir soru vardı ama sorma cesaretini bile gösteremedim. Yemedi açıkçası.

Yanlış anlaşılmasın sakın. Söylediklerim gerçekleşti veya gerçekleşecek diye ahkâm kesmiyorum. Benim işim gelecekle ilgili öngörülerde bulunmak. Tesadüf eseri olsa gerek çeşitli kurumlara yazdığım birçok raporda iddia ettiklerimde yanılmadım nedense, hepsi bu.

100 BCM EK GAZ NEREDEN GELECEK?

Üç büyüklerin AB gaz ithalat pastasındaki payı azalacaksa 100 bcm ek gaz nereden gelecek?

AB’nin en önemli üç gaz ithalatçısının 2030 ve sonrasında AB toplam gaz ithalatındaki payı düşecekse, AB’nin 100 bcm gaz ithalat açığı kimlerle kapatılabilecek?
“Avrupa’nın gazı Türkiye’den gidecek”, “AB’nin enerjide kurtuluş yolu Türkiye’den geçiyor” gibi haber başlıklarına bakarsak cevap Türkiye, daha doğrusu Türkiye üzerinden elalemin gazı.

Avrupa’ya hem kaynak hem de güzergah çeşitliliği sağlayan TANAP-TAP ikilisine hemen 10 bcm yazıyoruz tabii ki. Aslında Türkiye’de kalacak 6 bcm’i de buna ekleyebilseydik, yani bizim alacağımız gaz keşke bizi transit geçseydi.

Diğer yandan, belki en azından Azerbaycan’ın ihraç edeceği gaz kadar bir miktar da Doğu Akdeniz’den sağlanabilir. Bu durumda yuvarlak olarak 30 bcm Azerbaycan ve Doğu Akdeniz’den sağlanmış olurdu. TANAP’ta 31 bcm’i görebilsek çok daha iyi olurdu ama nerede Azerbaycan’da o kadar gaz.

Daha kendi gaz ihtiyacını henüz tam karşılayamayan Irak’ın ve hatta İran’ın Avrupa’ya gaz ihraç planları ne kadar gerçekçi ve ticari temellere dayanır bilmiyorum. Benzer şekilde, Türkmen gazının İran ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletilmesi konusunda yazılıp çizilenlerin gerçekleşmesi ne kadar olanaklı, onu da bilmiyorum. Trans-Hazar geçişini pek olası bulmadığımdan göz ardı ediyorum.

Yukarıdaki tablo AB’nin ihtiyaç duyacağı ek 100 bcm gazın önemli bir bölümünün Türkiye üzerinden sağlanabileceği gibi bir imajı yaratıyor ama bu imaj, bas bas ikinci bir Ukrayna istemiyoruz diye bağıran AB Komisyonunu gözardı ediyor.

Ya Libya? Eğer önümüzdeki 5 yıl içinde bir şekilde düze çıkabilirse ben Libya’nın gaz geleceğinden çok ümitliyim. Evet ama yetmez.

İKİ ÖNEMLİ ÇIKMAZ KARŞIMIZA ÇIKIYOR

Ya LNG? AB’nin çok üstünde durduğu ve hatta bir strateji belgesi ortaya koyduğu bir konu LNG. Burada iki önemli çıkmaz karşımıza çıkıyor. Birincisi, fiyat konusu. Buna daha önceki yazılarımda değinmiştim. LNG fiyatının rekabetçi bir düzeyde olabileceğini varsaysak bile ikinci çıkmaz yine karşımızda olacak. O da gazın batıdan doğuya (yani gaz arz güvenliği konusunda AB’nin yumuşak karnı olan Doğu ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri) nasıl gideceği.

Hatırlayacak olursanız AB’nin yaklaşık 200 bcm olan LNG yeniden gazlaştırma kapasitesinin %40’ından fazlası İspanya ve Portekiz’de bulunuyor. Kapasite kullanım oranı toplamda %25 bile olmayan bu tesislere LNG’yi yığmak da çare değil. Nedeni ise İspanya ile Fransa arasındaki boru hattı kapasitesinin yetersiz oluşu. İki ülke arasındaki interconnection kapasitesinin arttırılması konusunda AB Komisyonunun da zoruyla dostlar alışverişte görsün misali bir iyi niyet anlaşması yapıldı ama arkası gelmedi. Fransa’nın tutumundan ötürü arkasının geleceği de yok. Bu konuda Almanya hangi tarafta yer alıyor bilmiyorum ama Almanlar Nordstream-2 ile kendilerine daha fazla Rus gazı getirmek ve bu gazın önemli bir miktarını doğuya taşınma planlarıyla meşguller.

Bu beyin jimnastiğine yazımı uzatmamak için İtalya ve Yunanistan’ı katmıyorum.

Kısacası şunu demek istiyorum: AB’nin gaz arz güvenliğini teminat alması için Project of Common Interest listesinde yer alan projeler dahil bir an önce üye ülkeler arasında boru bağlantılarını hayata geçirerek tamamen birbirine bağlanmış bir altyapıya sahip olması ve aynı amaç için üye ülkelerin beraber çalışması gereklidir. Bunu yaparken de Türkiye’yi bir tehdit ya da risk unsuru olarak algılamaktan vazgeçmelidir. Aslına bakılırsa içimden AB’nin gaz arz güvenliğine en büyük tehdit genelde AB’nin kendisi, özelde ise Fransa ve Almanya’dır gibi bir ifade geçiyor ama tefe tutulacağım endişesiyle söylemek istemiyorum. Neme lazım.

Kalın sağlıcakla.