30. maddenin şifresi

7 Aralık’ta AK Parti Milletvekilleri tarafından verilen Kanun teklifi, akaryakıt ve LPG piyasalarını da yakından ilgilendiren önemli düzenlemeler içeriyor. Peki, özellikle dağıtıcı lisansına ilişkin önemli değişiklikler getiren 30. maddenin amacı ve gerekçesi ne? Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinin 30. maddesi, Petrol Piyasası Kanunu’nun 3. Maddesinde değişiklik yapıyor. Buna göre, EPDK’nın, […]

30. maddenin şifresi
Emin Kaya
  • Yayınlanma26 Aralık 2018 17:13

7 Aralık’ta AK Parti Milletvekilleri tarafından verilen Kanun teklifi, akaryakıt ve LPG piyasalarını da yakından ilgilendiren önemli düzenlemeler içeriyor. Peki, özellikle dağıtıcı lisansına ilişkin önemli değişiklikler getiren 30. maddenin amacı ve gerekçesi ne?

Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinin 30. maddesi, Petrol Piyasası Kanunu’nun 3. Maddesinde değişiklik yapıyor. Buna göre, EPDK’nın, dağıtıcı lisansı başvurularında bayi sayısı, depolama kapasitesi gibi sayısal büyüklüklerle sınırlama yapamayacağı şeklindeki hüküm tamamen kaldırılıyor.
Bu düzenlemenin gerekçesi ise kanun teklifinde şöyle açıklanıyor:

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun 3’üncü maddesinde “lisansların tabi olacağı usul ve esaslar” düzenlenmektedir. Kanun lisans sahiplerine, yüklediği yükümlülüklerin yanı sıra birçok hak da sağlamaktadır. Özellikle dağıtıcı lisansı sahipleri çok geniş yetkilere sahip olup Kanun’da, dağıtıcı lisansı sahiplerinin petrol piyasasındaki asli faaliyeti bayilere akaryakıt ikmali olarak belirlenmiştir. Yıllar itibarıyla yürürlükte bulunan dağıtıcı lisansı sahibi sayısı ciddi ölçüde artmıştır. Dağıtıcı sayısındaki bu artış petrol piyasasında rekabeti iyileştirmesi bir yana özellikle ÖTV ve KDV usulsüzlükleri yapan şirketler vergi zayiine neden olduğu gibi piyasadaki rekabeti de bozucu etkiler gösterdiği görülmüştür. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından dağıtıcı olma ve dağıtıcı olarak faaliyet sürdürme kriterlerinin belirlenmesi konusunda yetkisinin genişletilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. EPDK tarafından belirlenecek ilave kriterlerin piyasada sürdürülebilirliğe ve rekabet ortamına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Özetle, 100’ün üzerinde bulunan dağıtıcı sayısının rekabet ortamına katkısı bulunmadığına, aksine ÖTV ve KDV usulsüzlükleri yapan bazı şirketlerin vergi kaybına neden olduğuna ve bu durumun piyasadaki rekabeti bozucu etkiler yaptığına vurgu yapılıyor.

Madde teklifi yasalaşırsa ne olacak?

EPDK öncelikle dağıtıcı lisansı için bayi sayısı ve depolama kapasitesi şartı getirecek. Bunun için de aynı 60 bin ton uygulamasında olduğu gibi şirketlere lisans tarihinden itibaren belirli bir süre verecek. Verilen süre sonuna kadar, belirlenen kriterlerin yerine getirilmesi istenecek. Aksi halde lisans sonlandırılacak.

Yine teklifin 30. maddesiyle, Petrol Piyasası Kanunu’na önemli bir fıkra ilave ediliyor. Fıkra aynen şöyle;
“Kurum, lisans sahiplerinden bu Kanun kapsamındaki mali yükümlülüklerinin tahsilinde kullanmak üzere Kurulca belirlenecek hususlarda teminat mektubu talep edebilir. Teminat mektubu alınacak lisans türleri, teminat mektubunun miktarı, türü, hangi şartlarda paraya çevrileceği ve diğer hususlar Kurumca yapılacak düzenlemeler ile belirlenir.”

Peki, bu ne demek?

Lisans sahiplerinin, EPDK’ya ödemekle yükümlü oldukları katılma payı gibi ödemelerle, idari para cezalarının tahsilinde yaşanan sıkıntıların önlenmesi için EPDK şirketlerden teminat mektubu isteyebilecek. Buna ilişkin ayrıntılar EPDK tarafından ikincil düzenlemeyle belirlenecek ancak teminat mektubunun lisans başvurusu sırasında istenmesine kesin gözüyle bakılıyor. Böylece firma, EPDK’ya ya da devlete karşı herhangi mali bir yükümlülüğünü yerine getirmediğinde teminat mektubu devreye girecek.

Her iki düzenlemenin de temel amacı, piyasada gerçekten de kurallı, disiplinli ve dürüst bir şekilde faaliyet gösteren şirketlerin varlığını sağlamak. Dağıtım şirketi unvanı altında başka amaçları olan firmaların sektöre girişlerinde caydırıcı olmak hedefleniyor. İlk bakışta piyasaya girişi zorlaştırıcı düzenlemeler olması nedeniyle serbest piyasa mantığına aykırı gibi gözüken bu düzenlemeler, özünde sağlıklı bir serbest piyasanın oluşması için yapılıyor. Kısaca, “Gerçekten bu işi yapacak olanlar gelsin, diğerleri içeri giremesin” deniliyor.

Sektörün görüşleri dikkate alınmalı

Kanun teklifinin petrol ve LPG piyasalarını yakından ilgilendiren en önemli hususlarından birisi de cezalarla ilgili düzenlemeler. Bilindiği gibi kaçakçılık dışındaki idari para cezalarının caydırıcı olmaktan çok öldürücü düzeyde olduğu yıllardır tartışılan bir konu. Yeni düzenlemeyle kanuna aykırı fiillerin düzeltme imkanı olan fiiller ve düzeltme imkanı olmayan fiiller olarak ayrıştırılması son derece yerinde. Birçok konuda cezadan önce ihtar mekanizmasının işletilecek olması da yerinde bir karar. Ancak yine düzeltilebilecek fiiller için uygulanacak idari para cezalarının, yeni düzenlemede de oldukça yüksek tutulduğu görülüyor. Sektörün beklentisi, cezaların elbette caydırıcı olması ancak özellikle düzeltilebilecek fiillerde ölçünün iyi ayarlanması. Yine düzeltme imkanı olan fiilin iki yıl içinde tekrarı halinde ihtar dahi edilmeksizin direkt olarak faaliyetin 60 gün süreyle durdurulmasına ilişkin hüküm de sektör için endişe kaynağı. Komisyon’da yapılacak görüşmelerde sektörün görüşlerinin dikkate alınmasında fayda var.

Kanun Alt Komisyon’da

Kanun Teklifi’nin TBMM Enerji Komisyonu’ndaki görüşmelerine 25 Aralık’ta başlandı. Komisyon’da tüm partilerin ortak önergesiyle Kanun Teklifi’nin öncelikle kurulacak bir alt komisyonda değerlendirilmesine karar verildi. 8 milletvekilinden oluşacak Alt Komisyon, sektör temsilcilerinin de görüşlerine başvurarak teklifi son haline getirecek. Alt Komisyon çalışmalarının 1 Ocak haftasında başlaması bekleniyor. Kanun Teklifi’nin Ocak ayında yasalaşması bekleniyordu ancak Alt Komisyon çalışmaları nedeniyle Şubat ayına sarkabileceği belirtiliyor.

Batman endişesi

Kanun Teklifi’nde, yerli ham petrol alımlarında metodolojinin değişmesi sonucu rafinerilerin alım maliyetinin artması riskinin doğması üzerine Batman Rafinerisi’nin kapatılabileceği şeklinde bazı haberler basına yansıdı. Olayın aslını TÜPRAŞ Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu Komisyon toplantısındaki konuşmasında şu şekilde açıkladı: Batman Rafinerisi’nin hem bölge ekonomisi hem de Batman ekonomisi için ne kadar önemli olduğunun farkındayız ve hiçbir zaman da Koç Topluluğu olarak kısa vadeli düşünmüyoruz, kısa vadeli kararlar da almıyoruz. Nitekim bu nedenle de özelleştirmeden beri Batman Rafinerisine yaptığımız yatırım 600 milyon liranın üzerinde. Dolayısıyla kapatılması düşünülen bir rafineriye bu kadar yatırım yapılmayacağını takdirlerinize bırakıyorum. Bizim oradaki önerilerimize ilişkin dikkat çekmek istediğimiz husus, rafinericiliğin ve tabii ki doğal olarak ham petrolün uluslararası bir mal olduğunu, rekabetin oldukça yoğun olduğunu, fiyatlandırmasının da son derece hassas bir şekilde yönetilmesi gerektiği, aksi takdirde bunun rekabeti bozacak uygulamalar, rekabeti bozacak ek maliyetler doğuracağını ve bunun da gerçekten önemli rakamlar edebileceğini göstermek için yaptığımız bir bilgilendirmeydi. Bu bilgilendirme çerçevesinde ben önerilerimizin de Komisyon’da dikkate alınacağını ve daha rekabetçi, uluslararası uygulamalara da daha uygun bir fiyatlandırma metodolojisinin tercih edileceğine inanıyorum.
Yani herhangi bir kapatma söz konusu değil. Yalnızca yeni bir metodoloji önerisi var.