Bakü Enerji Forumu’nda gündem ‘arz güvenliği’

Bakü Enerji Forumu’na AB’den Çin’e, Ortadoğu’dan Kafkaslar’a sektörün ileri gelen isimleri katıldı. Azerbaycan Enerji Bakanı, Hazar – Avrupa bağlantısında üstlendikleri kritik role değinirken uluslararası enerji kuruluşları ile sektörün başını çeken şirketlerin yetkilileri, artan enerji talebinin karşılanması için sürdürdükleri projeleri anlattı.

Bakü Enerji Forumu’nda gündem ‘arz güvenliği’
SONER OKUR
  • Yayınlanma30 Temmuz 2024 10:41

Deniz Yaşayan / Bakü

Iteca Caspian’ın Azerbaycan Enerji Bakanlığı ve SOCAR’ın iş birliğinde başkent Bakü’de düzenlediği 29. Bakü Enerji Forumu’na doğal gaz ve yenilenebilir enerji sektöründen 800’den fazla delege ve onlarca konuşmacı katıldı. Avrupa Birliği’nden (AB) Çin’e, Ortadoğu’dan Kafkaslar’a sektörün önemli isimlerinin bir araya geldiği forumda uluslararası enerji kuruluşları ile sektörün başını çeken şirketlerin yetkilileri yaptıkları sunumlarla küresel enerji gündemi ve mevcut projelerine ilişkin kamuoyunu bilgilendirdi.

“SOCAR-BOTAŞ ANLAŞMASI İHRACATIMIZI GÜÇLENDİRİYOR”

Forumu, “30 yıldır hedefimiz aynı: Bölgede enerji güvenliği ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak. Ülkemizin yenilenebilir enerji kapasitesi Hazar Denizi’nin kapasitesidir” sözleriyle açan Azerbaycan Enerji Bakanı Parviz Shahbazov, yeşil enerji dönüşüm sürecine bağlı olduklarının ve COP29’a gururla ev sahipliği yapacaklarının altını çizdi ve “İki güneş ve bir rüzgar olmak üzere bin MW’lık santralin temelini attık. Tüm uluslararası aktörlerle bağlantı kuracağız. Güney Gaz Koridoru’nun geliştirilmesi için Avrupa Birliği’yle çalışacağız. AB’ye gaz ihracatımız 2010’dan bu yana 8,2 bcm’den 12 bcm’e çıktı. Bu yıl, 24,3 bcm’lik gaz ihracatımızın yarısı AB’ye sağlandı. Trans-Adriyatik boru hattının 2026’ya kadar 1,2 bcm artırılmasını hedefliyoruz. Fosil yakıtlardaki ters ivmeye rağmen biz gaz arzımızı artırmaya devam edeceğiz. SOCAR’ın ikili anlaşmaları bunu teyit ediyor. Son olarak, SOCAR ve BOTAŞ arasında imzalanan anlaşma da ülkemizin gaz ihracatını güçlendiriyor. MASDAR’la birlikte 1 milyar dolarlık iki güneş ve bir rüzgar santrali inşaatına da başladık. Bu 2,3 milyar kWh elektrik üretecek, 0,5 bcm tasarruf sağlayacak ve emisyonları 943 bin ton azaltacak. BP ve Nobel Enerji’yle de Zengezur’da 240 MW’lık güneş enerjisi karbonnötr projesi yürütüyoruz. 2027’ye kadar yenilenebilir enerjinin kurulu güç içindeki payını yüzde 37’ye çıkaracağız. Bunun için 2 milyar dolarlık yatırım yapacağız. Bununla 5,3 milyar kWh elektrik tasarrufu gerçekleşecek” dedi.

KARABAĞ VE DOĞU ZENGEZUR YEŞİL SAHA İLAN EDİLDİ

Shahbazov, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Karabağ ve Doğu Zengezur kısmını yeşil saha ilan ettiğini belirttiği konuşmasında, “Bu, hiçbir fosil yakıt kullanılmaması demek. Talebin yüzde 100’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanacak. İletim şebekesinin güçlendirilmesini istiyoruz. İlk 50 MW’lık depolama kapasitemizi artırmak istiyoruz, bunun için Acwa Power’la da 200 MW’lık ek bir depolama anlaşması imzaladık. Nahçıvan’ı sıfırkarbon doğrultusunda yeşil enerji üssü haline getirmek istiyoruz” diye konuştu. “157 GW’lık offshore rüzgar potansiyeli olan Hazar Denizi’nde de önemli gelişmeler olacak” diye sözlerini sürdüren Shahbazov, uluslararası iş birliklerine ilişkin şunları aktardı: “Gürcistan, Romanya, Macaristan ve Bulgaristan tüm bu çabalarımıza ilgi gösteriyor. Kazakistan ve Özbekistan’la da enerji hatlarımızı bağlama konusunda anlaşmalar imzaladık. Türkiye ve AB’yle yeşil enerji koridoru çalışmasına da devam ediyoruz. 2022’e AB’yle enerji iş birliği için memorandum imzalamıştık. AB’ye gaz arzını da önümüzdeki yıllarda artırmak için anlaşmıştık. Gaz tedariğimiz de yüzde 40’ın üzerinde arttı. Şimdi daha çok artırmamız bekleniyor ama biz de uzun vadeli sözleşmeler istiyoruz ve altyapıların iyileştirilmesi konusunda da destek bekliyoruz. Çünkü büyük hacimlerde arz bunu gerektiriyor.”

“HİDROJEN SERTİFİKALARI VE YEŞİL BÖLGELER İÇİN GÜZEL BİR İVME VAR”

Azerbaycan’ın geleneksel olarak bir enerji ülkesi olduğunu belirten Enerji Bakan Yardımcısı Orkhan Zeynalov, “COP28, yenilenebilir enerji verimliliğine odaklanma, hidrojen dağıtımı, sıfır emisyon teknolojisi gibi fosil yakıtlardan uzaklaşmaya geçişte önemli bir katkı sağladı ve COP29’da da enerjide dönüşümü gündemimize daha çok alacağız. Enerji geçişinin temel unsurları olan net sıfır hedefini önümüze koyacağız ve bunun için finansmanı nasıl sağlayacağımızı tartışacağız. Yatırımların nasıl karşılanacağını düşünmek gerek. Bölgedeki ülkelerin hepsi aynı sorunla karşı karşıya. Tek bir ‘geçiş’ yöntemi yok. Gerekirse bu konuda çıkarılacak yasalarla özel şirketleri daha çok yatırım yapmaya nasıl teşvik edeceğimizi düşünmemiz lazım. Aynı gemideyiz. ‘Adlandırma’ ve ‘utandırma’ aşamasını çoktan geçtik. Karbonsuzlaşma amacına hizmet etmek için çalışmamız lazım. Bölgesel ve küresel çapta hidrojen sertifikaları, yeşil koridor ve bölgeler için güzel bir ivme var. Bunu değerlendirmeliyiz” dedi.

“SOCAR 2050’Yİ SIFIRKARBON İÇİN SON TARİH OLARAK BELİRLEDİ”

Azerbaycan’ın enerji devi SOCAR’ın başkan yardımcısı Ziba Mustafayeva, “Her şey değişiyor. İşletmeler yenilikleri tanıtmak için en güvenilir kurumlardır. Bu bağlamda düşünürsek gelecek jenerasyonlara sürdürülebilir yaşam sağlamak için göstereceğimiz çabalar, bilimsel ve teknolojik gelişmeler yeterli olmasa da şurası kesin ki derhal harekete geçmeliyiz ve SOCAR da bunu yapıyor” derken şirketin petrolle başladığını, ardından gaza odaklandığı, şimdi ise kurdukları ‘SOCAR Green’ şirketiyle birlikte yenilenebilir enerji alanına da geçiş yaptığını dile getirdi ve şunları aktardı: “SOCAR kurumsal stratejisini enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik olarak güncelledi ve 2050’yi de sıfır-karbon hedefiyle bir son tarih olarak belirledi. 2030’a kadar da sıfır metan salımını kendisine şart koştu. Bunlar için işletme modelimizi güncellememiz, değiştirmemiz gerekecek. Birçoğunu gözden geçirdik. SOCAR 20’den fazla ülkede ofisi olan dev bir şirket ve 70 bin çalışanı var. Bu değişiklikler için kompakt hale gelmeli, merkezileşmeliyiz. Farklı coğrafyalarda tek bir şirket anlayışıyla hareket etmeliyiz. Biraz da hem dıştaki hem de içteki iş birliklerine değinmek gerekiyor. DP, AIC, BP’yle güneş enerjisi projelerimiz var. MASDAR’la metan azaltma girişimlerimiz ve jeotermal, mavi hidrojen projelerimiz var. Sürdürülebilirlik bir tercih değil, zorunluluk. Bu sektöre daha fazla kadın çekmemiz, kültürel gelişimi ve inovasyonu artırmamız lazım. Yetenek programlarımızla bunu gerçekleştiriyoruz. Umut verici olan şu ki, eğitim merkezlerimizdeki mezunlarımızın sayısında kadın oranı sürekli artıyor. Ek olarak, SOCAR’ın yönetim kuruluna bakarsanız bu oranın artışını görebilirsiniz.”

“KÖMÜRDEN PETROLE, PETROLDEN GAZA, GAZDAN ‘YEŞİL’ ENERJİYE”

Bu yılın mart ayında SOCAR’ın bünyesinde kurulan SOCAR Green’in yöneticisi Elmir Musayev “MASDAR ve BP gibi ortaklarımız var. Enerji dönüşümünde çok önemli bir ana tanık oluyoruz. Bu insanlığın tanık olduğu ilk dönüşüm değil. Geçmişten günümüze birçok dönüşüm oldu. Kömürden petrole, petrolden gaza, şimdi de gazdan yenilenebilir ve daha temiz enerji kaynaklarına doğru bir dönüşüm var. Bugün iklim krizinin aciliyeti ve teknolojik ilerlemeler, dünyada daha temiz bir gelecek yaratmak için bizi heyecan verici bir sürece itiyor. Elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundayız. SOCAR’ın yan kuruluşu olarak sadece ülkemiz için değil bölgemiz için de biz bu gelecek için çok tutkuluyuz. Ortağımız MASDAR’la iki güneş ve bir rüzgar enerji santrali için 1 GW’lik bir proje imzaladık. Bu proje bizim adımıza ilk olması nedeniyle çok önemli bir adım. BP’nin tecrübelerinden de istifade ediyoruz.

ACWA Power ve Çinli şirketlerle hazırlanan başka projelerimiz de var. Offshoreonshore güneş ve rüzgar enerjisi santrali hazırlıklarımız var. Amacımız ülkemiz, bölgemiz ve dünyamız için maksimum değeri sağlamak” dedi.

“AZERBAYCAN BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR TEDARİKÇİ VE PARTNER”

Geçtiğimiz günlerde Azerbaycan’la enerjide iş birliğini genişletme konusunda mutabakata varan Slovenya’nın Çevre, İklim ve Enerji Bakan Yardımcısı Tina Sersen de forumdaki konuşmasında “Azerbaycan, AB için olduğu kadar bizim için de çok önemli. Biz AB’nin enerji cücesiyiz. Dünyadaki gazın yüzde 1’i kadarını tüketiyoruz. Yine de enerji tedarik güvenliğini sağlamak çok önemli, özellikle endüstri için. Biz geleneksel olarak Rus gazına bağlı bir ülke olarak, jeopolitikadaki bu dramatik değişimler bizim için yeni bir gerçeklik sunuyor. Çünkü biz de ‘Yeni partnerler nasıl bulunur?’ sorusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu bağlamda Azerbaycan bizim için çok önemli bir tedarikçi, iyi bir partner oldu. Karbon-nötr kapsamındaki çabalara destek veren bir ülkeyiz ve bu konuda Azerbaycan’ın çalışmalarını da takdir ediyoruz” dedi.

Sersen, Azerbaycan Enerji Bakanı’nın konuşmasından çok ilham aldığını eklediği konuşmasını, “Birçok konuda ortak noktamız var. Potansiyelimiz çok büyük ve yeni ortaklıklar yaratabiliriz. Güneş ve hidroelektrik enerjisinde AB’nin en önde gelen know-how’larından birine sahibiz ve bunu sizlere sunabiliriz” sözleriyle sonlandırdı.

“TÜKETİMİMİZİN YÜZDE 10’UNU GAZDAN KARŞILAMAYI HEDEFLİYORUZ”

Rus gazına Ukrayna’daki savaş öncesi yüzde 100, petrolüne de yüzde 50 bağımlı olduklarını belirten Çek Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Enerji Stratejisi ve Uluslararası İşbirliği Direktörü Petr Binhack de şunları kaydetti:

“Elektrik üretimimizin yüzde 40’ı da kömürden geliyordu. Bu bizim için kolay bir başlangıç değildi. AB dönem başkanlığını da yürüttüğümüz 2022’den itibaren enerji arzındaki bu kesintiyi çözmemiz lazımdı. Endüstri performansımız yıllık 9,5 bcm’den 7 bcm’lere düştü. Şu anda gazın yüzde 5 kadarının elektrikte rol alması, ısıtma ve soğutma için kurulum kapasitemizi 5 GW artırmak, tüketimimizin yüzde 10’unu da 2035’e kadar kömürden değil gazdan karşılamak hedeflerimiz arasında. Karbonnötr için belirlediğimiz tarih 2050 ve bunlar bizi ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki süreçte Rus petrolünün ithalatını da aşamalı olarak sonlandırmayı umuyoruz.”

“BAKÜ’NÜN GAZ VE TEMİZ ENERJİDEKİ DENGELİ YAKLAŞIMI DİKKAT ÇEKİYOR”

Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu (GECF) Genel Sekreteri Mohamed Hamel de yaptığı konuşmada Azerbaycan’ın petrol, doğal gaz ve yenilenebilir enerjide oynadığı kilit role değinerek, “Doğal gaz ve yenilenebilir enerjideki dengeli yaklaşımı dikkat çekiyor. GECF’nin bir üyesi olmasından da çok mutluyuz. Devam eden jeopolitik kriz, enerjinin modern toplum için önemini gösterdi. Paris Anlaşması’nın uzun vadeli hedeflerine ulaşmak için bu krizden etkilenmememiz gerekiyor. Uluslararası iş birliği bu bağlamda çok değerli” dedi.

Küresel enerji talebinin nüfus artışına bağlı olarak 2050’ye kadar yüzde 20 artacağının altını çizen Hamel, şunları kaydetti:

“Gelişmiş ülkelerde bu iki katına çıkacak. Hidrokarbonların en temizi olarak doğal gaz, enerji güvenliğinin sağlanmasında çok kritik bir rol oynuyor. Pişirme ve ısıtmada alternatif olarak hizmet ediyor. Kömürden gaza geçiş hava kalitesini artırıyor ve sera gazı emisyonlarını azaltır. Gıda güvenliğini destekliyor. Açlığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunuyor. Gaz talebinin 2050’ye kadar yüzde 34 oranında artacağı düşünülüyor ve küresel çıktıda da yüzde 23’ten yüzde 26’ye yükselmesi bekleniyor. Hidrolik kırma, yatay delme gibi çeşitli inovasyonlar üretimi artırdı ve pazarı büyüttü. Bu teknolojilerin doğal gazdaki sürdürülebilirlik açısından da önemi çok. İklim değişikliğine karşı mücadelede Azerbaycan’ın ev sahipliğindeki COP29 bir rehber işlevi görecek.”

“2030’A KADAR KARBONDİOKSİT SALIMINI YÜZDE 45 AZALTMALIYIZ”

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) Genel Direktörü Francesco La Camera ise “Bir geçiş var ama istenen ölçek ve hızda değil. Bunu değerlendirirken bilime bağlı kalmalıyız. Paris Anlaşması hedeflerinin gerçekleşmesi için 2030 yılına kadar karbondioksit salımını yüzde 45 kadar azaltmalıyız. Bunun için de kömür meselesini çözmeli ve en az bin GW’lık yenilenebilir enerji kapasitesi eklememiz lazım. Örneğin, nükleer enerji kurulu gücünü üçe katlasak bile arzın sadece yüzde 2 ila 4’ü arasını kapatabiliriz” dedi.

“KOŞULLARA ENTEGRE OLMAMIZ VE BAĞIMLILIKTAN KURTULMAMIZ LAZIM”

Çözülmesi gereken iki konu daha olduğunu belirten Camera, “İlki, eşitsizlikler. Mevcut enerji kapasitesine baktığımızda G20’nin 3 bin GW, Afrika’nın 62 GW olduğunu görüyoruz. Bu küresel ölçekte karşılaştırıldığında G20’nin yüzde 80, Afrika’nın ise sadece yüzde 1,6 pay sahibi olması demek. İkinci olarak da şunu belirtmek lazım ki bugün 116 ülke petrol, 112’si gaz, 116’sı da kömür ithalatçısı. Yani küresel nüfusun yüzde 86’sı fosil ithalatçısı. Gaza ihtiyaç var ama koşullara entegre olmamız ve bağımlılıktan kurtulmamız da lazım” diye konuştu.

“TRANS-HAZAR, İRAN VE AZERBAYCAN OLMADAN GERÇEKLEŞEMEZ”

Atlantik Konseyi Küresel Enerji Merkezi Genel Müdürü Landon Derentz, “Trans- Atlantik bir bakış açısından bakarsak, Orta Koridor’un gelişimi bizim için çok önemli. Amerikan perspektifine göre Azerbaycan, enerji güvenliğinin direğidir. ABD Başkanı Joe Biden da COP29 bağlamında bu ülkenin önemini vurguladı” diye söze başlarken Rusya’nın Ukrayna’daki askeri müdahalesinin ardından bölgede ortaya çıkan güvensizliklere işaret ederek şunları kaydetti:

“Trans-Hazar Projesi, İran’ın kaynakları ve Azerbaycan’ın siyasi liderliği olmadan mümkün değil. Bunun için talebe ve gaz ihracatının artmasına, kimya sektörünün gelişimine ve rafinerilerin artmasına bakmalıyız. 2030’a kadar petrol talebinin yüzde 30 düşeceği belirtiliyor. Bu, yenilenebilir enerji kaynakları için büyük bir fırsat olabilir. Almanya enerji çıktısının yüzde 35’ini hala petrolden elde ediyor. Rus petrolü üzerindeki yaptırımlar ve ticari akışın değişmesi, Washington ve Brüksel açısından Kazakistan’la ilişkiler bağlamında da Azerbaycan’ın önemini artırdı. Hazar Politika Enstitüsü’ne göre Orta Koridor’un ticaret hacimleri 2030’a kadar 11 milyon ton artabilir. Bu geleceği kucaklayalım.”