tesab elektrik

“Hedefimiz Türkiye’yi elektrik bazlı bir geleceğe hazırlamak”

TESAB’ın 16’ncı Genel Kurul Toplantısı kapsamında konuşma gerçekleştiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez; “Dünyanın gidişatına baktıkça artık elektrik bazlı bir geleceğe doğru ilerlediğimiz aşikâr. Hedefimiz Türkiye’yi bu yönde hazırlamak” diye konuştu .

Sibel ACAR-ANKARA/ Türkiye Elektrik Sanayi Birliği (TESAB) 16. Olağan Genel Kurulu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Fatih Dönmez’in katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi.

Genel Kurul toplantısına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yanı sıra; TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş, TESAB Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Alagöz ve çok sayıda enerji sektörü çalışanı katıldı.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, TESAB’ın kurucuları arasında yer olduğunu ifade etti.

“TÜRKİYE BUGÜN ROL MODEL ALINAN BİR ÜLKE KONUMUNA YÜKSELDİ”

Türkiye’nin son 18 yılında büyük bir değişim yaşadığını ifade eden Dönmez, enerji ve doğal kaynaklar alanında da büyük dönüşümler gerçekleştiğinin altını çizerek; “Enerji ve doğal kaynaklar alanı da bu değişim ve dönüşümden fazlasıyla nasibini aldı. Özellikle elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti konusunda Türkiye bugün örnek gösterilen, rol model alınan bir ülke konumuna yükseldi. Türkiye’nin her sektöründe, şehrinde ve bireyinde rahatlıkla görebileceğimiz bu dönüşüm; enerji sektörümüzde de çarpıcı bir şekilde ortaya çıktı. Enerji sektörümüzün yirmi yılda yaşadığı dönüşümle dünyayı yakaladık. Bir zamanlar emekleyerek gittiğimiz bu yolda şimdi koşar adım yeni hedeflere yürüyoruz. Dünya enerji piyasalarının vazgeçilmez bir parçası ve merkezi olma yolunda dev adımlar atıyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin büyüdükçe, güçlendikçe; kabullenen, geri çekilen ve ürken yatırımcı profilinin yerini enerjik, özgüveni yüksek ve sürekli bir üretim mücadelesi veren bir yatırımcı profiline bıraktığına dikkati çeken Dönmez, hiçbir yatırımcının yarınını öngöremediği bir sektör ve ülkeye yatırım yapmayacağını bildiklerini ifade etti.

“KAPALI BİR SİSTEMİN ELEKTRİK SEKTÖRÜNE HÜKMETTİĞİ GÜNLER GERİDE KALDI”

Enerji sektörünün gerçekleştirdiği bu sessiz yükselişin ise vizyon ve felsefe değişikliğine borçlu olduğuna vurgu yapan Dönmez; “Kamu ve özel sektör birlikteliğine çok şey borçluyuz. Bu örnek birlikteliğin ve rekabet temelli yeni anlayışımızın en iyi uygulandığı sektör olarak da elektrik sektörümüzü görüyoruz.  Eskiden üretim, iletim ve dağıtımın dikey entegre bir anlayışla kamu tarafından yapıldığı kapalı bir sistem elektrik sektörüne hükmediyordu. Kalite ikinci planda, profesyonel anlayış yok olmuş, rekabet var dahi olmamıştı. Ne kamu gerçek bir değer üretebiliyor ne tüketicinin istekleri karşılanabiliyordu. Köhnemiş ve aksamaktan ilerleyemeyen bir sektör söz konusuydu. Diğer taraftan, dünyada ise teknolojik ve dijital dönüşümün temeli atılıyordu. Avrupa, entegre bir elektrik piyasası için ciddi mesafe kaydetmiş, teknik altyapıyı adım adım kuruyordu. Bu tabloyu ortadan kaldırmak ve ülkemizi dünya standartlarında bir elektrik piyasasına kavuşturmak için rekabeti ve kaliteyi merkeze alan bir elektrik piyasası hedefimizi ortaya koyduk. Özel sektörün etkin ve hızlı şekilde sürece dâhil edilmesini ve kalitenin hızla artmasını sağladık. Aslında TESAB’da bu felsefemizin sonuçlarından birisi olarak ortaya çıktı ve bugün kamu-özel sektör birlikteliğine bayraktarlık yapıyor” dedi.

“HEDEFİMİZ TÜRKİYE’Yİ ELEKTRİK BAZLI BİR GELECEĞE HAZIRLAMAK”

Bugünkü elektrik sektörünün dünün aksine entegre, rekabetçi ve serbest piyasa gerçeklerine dayanmasıyla dikkat çektiğini belirten Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Üretim, iletim ve dağıtım sektörleri birbirleriyle çok daha fazla iç içe girerken rekabet de yoğunlaşıyor. Bu yoğun rekabetin sonucu olarak da üretim, kurulu güç, iletim ve dağıtım ağı gibi temel göstergelerde eskiyle kıyaslanamayacak kadar ilerideyiz. 2002 yılında 31 bin MW civarı olan kurulu gücümüzü sadece 18 yılda üçe katlayarak 91 bin MW’ın üzerine çıkarmamız bu başarının en önemli göstergesi.

Yerli ve yenilenebilir kaynaklı üretim anlayışımız bu artışın belkemiğini oluşturdu. Milli Enerji ve Maden Politikamızın temellerinden birisi olan ve ‘daha fazla yerli, daha fazla yenilenebilir’ mottomuzla vücut bulan bu anlayışımızda her gün yeni mesafeler kat ediyoruz. Bugün kurulu gücümüzün yüzde 60’dan fazlası yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklı. Sadece yenilenebilir kaynaklı kurulu gücümüz ise neredeyse yüzde 50 seviyelerine ulaştı.2019’da elektriğin yüzde 62’sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretmemiz hep birlikte ulaştığımız bir başka başarı. 2019 Mayıs’ta ise önemli bir rekora imza atarak elektriğimizin yüzde 75’ini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elde ettik.

Bu başarıyı YEKA yarışmalarımızla ve yatırımcılara sağladığımız sonsuz destekle elde ettik. Şimdi ise Mini YEKA yarışmalarımızla yüksek katılımlı bir sektöre doğru ilerliyoruz. Esen rüzgârdan, parlayan güneşte ve akan sudan ‘Büyük ve Güçlü Türkiye’ idealimiz için sonuna kadar faydalanacağız.

Mini YEKA yarışmalarımız için şartname ve sözleşme taslağı hazırlıklarımızı tamamladık. Bu hususta yasa değişikliği tamamlanacak. İnşallah yakın zamanda Resmi Gazete’de yarışma ilanını yayımlayacağız ve 2020’nin ilk yarısında ilk yarışmamızı gerçekleştireceğiz.

Dünyanın gidişatına baktıkça artık elektrik bazlı bir geleceğe doğru ilerlediğimiz aşikâr. hedefimiz Türkiye’yi bu yönde hazırlamak. Elektrik özellikle pek çok ülkenin kontrol edemediği petrol ve doğal gaz fiyatlarının oluşturduğu dalgalanmaya karşı ülkeleri koruyan bir kalkan haline geldi.  Akıllı şehirler, akıllı araçlar, yapay zekâ, nesnelerin interneti gibi pek çok kavram geleceğe dair önemli ipuçları veriyor. Şimdi hedefimiz Türkiye’yi bu yönde hazırlamak. Elektrik sektörümüz açısından bir başka kırılma ve ivme kazanma noktasına doğru da aralıksız ilerliyoruz.

Tamamlandığında Ankara ve İzmir’in toplam elektrik ihtiyacına denk bir üretim gerçekleştirecek olan Akkuyu Nükleer Güç Santralimizdeki çalışmalar kesintisiz devam ediyor. Elektrik üretiminin çok ötesinde bir teknolojik dönüşüm ve know-how transferi projesi olan Akkuyu’nun ilk reaktörü 2023’de devreye girecek. Böylece hem nükleer teknolojiyle tanışıp çevre dostu üretim bakış açımızı güçlendireceğiz hem de ülkemizin yarım asırlık bir hayaline hayat vereceğiz.”