Türkiye’de 16 büyük ölçekli reaktör kurulması hedefleniyor

10. Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES, 2 Temmuz’da başladı. Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’nın en büyük buluşması için nükleer enerji sektörünün liderleri İstanbul’a geldi.

Türkiye’de 16 büyük ölçekli reaktör kurulması hedefleniyor
SONER OKUR
  • Yayınlanma2 Temmuz 2024 15:04

Zirve’nin açılışında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, “Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil 3 sahada toplam 12 – 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz” dedi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Nükleer Sanayi Derneği (NSD) tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın destekleriyle hayata geçirilen 10. Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES, 2 Temmuz 2024 tarihinde Hilton Bomonti Konferans Merkezi’nde kapılarını açtı. İki gün sürecek Zirve’de nükleer enerji sektörünün sıfır karbon ekonomisindeki rolü, Türkiye’nin nükleer enerji alanındaki gelecek planları, en yeni teknolojiler ve sektörün finansmanı gibi başlıklar ele alınacak.

NPPES’in açılışını; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, ASO Başkanı Seyit Ardıç, NSD Başkanı Alikaan Çiftçi, Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) Başkanı Tim Yeo ile Şangay Nükleer Mühendislik Araştırma ve Tasarım Enstitüsü (SNERDI) Uluslararası Projeler Başkanı Min FEI gerçekleştirdi.

“Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil 3 sahada toplam 12 – 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, NPPES’te şu konulara dikkat çekti: “Akkuyu NGS’nin 4 ünitesi devreye girdiğinde yıllık 35 milyar kWh elektrik üretilecek. Bu rakam ülkemizin mevcut yıllık elektrik talebinin yaklaşık yüzde 10’una, İstanbul’un talebinin ise yüzde 90’ına denk geliyor. Ayrıca nükleer enerjiden elde edilecek bu elektrik üretimi sayesinde, yılda 35 milyon ton karbon-dioksit emisyonu ile 7 milyar metre küp doğalgaz ithalatının da önüne geçilmiş olacak.”

Ceylan sözlerine şöyle devam etti: “Haziran 2024 itibariyle dünyada 32 ülkede 416 reaktör işletmede, 19 ülkede ise 59 reaktör inşa halinde. Dünyadaki elektrik talebinin yaklaşık yüzde 11’i, AB ülkelerindeki talebin ise yüzde 22’si nükleer santrallerden karşılanıyor. Nükleer Enerji Ajansı (OECD/NEA) verilerine göre önümüzdeki 15 yıl içinde toplam 110 civarında yeni reaktörün inşaatına başlanması çeşitli ülkelerin nükleer programı dahilinde. Küresel ısınma endişeleri ve yeşil dönüşüm çabaları neticesinde nükleer enerjinin payının önümüzdeki 30 yıl içerisinde önemli ölçüde artması bekleniyor. Ülkemizin 2053 yılı net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak ve enerjide dışa bağımlılığımızı minimuma indirmek amacıyla yenilenebilir ve yerli enerji kaynakları ile nükleer santraller, baz yük olarak enerji politikalarımızın tam merkezinde yer alıyor. Bakanlığımızın yayımladığı Ulusal Enerji Planımıza göre; nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payını 2035 yılına kadar yüzde 10’un üzerine, 2053 yılına kadar ise yüzde 30 seviyelerine çıkarmayı planlıyoruz. Bunun için en az 20 GW nükleer kapasiteye ihtiyacımız var. 2053 yılında bu hedefi gerçekleştirdiğimiz takdirde dünyanın önde gelen nükleer güç sahibi ülkelerinden biri olacağız. Bu kapasiteye ulaşmak için Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil olmak üzere 3 farklı sahada toplam 12 ile 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz. Bu santrallere yönelik şu anda Çin, Güney Kore, Rusya gibi teknoloji sahibi ülkelerin şirketleriyle müzakerelerimiz devam ediyor. küçük modüler reaktörlerin gelecekte ciddi pazar potansiyeli olduğuna da inanıyoruz. Bu nedenle, bu teknolojilerin ülkemizde ticarileşmesinin önünü açacak, yerli sanayimizin sürece daha fazla dâhil olacağı yenilikçi iş modelleri ile yasal ve kurumsal çerçevenin oluşturulmasına yönelik de çalışmalarımız, teknoloji sahibi ülke ve şirketler ile görüşmelerimiz devam ediyor.”

Yerlileştirmeyi artırmayı başardık, insan kaynağımız gelişiyor

Ceylan: “Akkuyu Projesi kapsamında Akkuyu Nükleer A.Ş. tarafından harcanan paranın yaklaşık 5,87 milyar dolarlık kısmı yani yüzde 51’i Türk firmalarından alınan ekipman, malzeme ve hizmetlere ödenmiştir. Bu oran halihazırda bizim gibi ilk defa nükleer santral kuran BAE, Bangladeş, Belarus, Mısır gibi ülkelerle kıyaslandığında önemli bir başarıya ulaştığımızı söyleyebilirim. Bu ülkelerde ulaşılan en yüksek yerli katkı oranı yüzde 20’ler seviyesindedir. Diğer nükleer santral projelerimizde yerli katkı oranını kademeli olarak artırmayı ve nihayetinde nükleer alanda mal ve hizmet ihraç eden bir ülke haline gelmeyi, nükleer santral işletme ve bakımında öz yeterlilik kazanmayı hedefliyoruz. Akkuyu Sahası’nda büyük çoğunluğu Türk olmak üzere 30 bine yakın kişi çalışmakta. Bu hedefe yönelik olarak 358 Türk öğrenciyi Rusya’ya nükleer mühendislik eğitimine gönderdik. Amacımız bu sayının en az 600 olması. Santral işletmeye geçtiğinde ise 4 bin personele ihtiyaç duyulacak. İlk etapta bu işletme personelin yüzde 30’unun Türk olmasını planlıyoruz. Sonraki yıllarda ise bu oranın önemli seviyede artırılması öncelikli hedefimiz” diye konuştu.

Nükleer teknoloji karbonsuz baz elektrik gücü sağlıyor

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, “Ülkemiz, Akkuyu sahasında kazandığı tecrübeler ışığında, özellikle sanayinin etkin katılımıyla, uluslararası nükleer tedarik zincirinde söz sahibi olma hedefinde ilerliyor. Ankara Sanayi Odası olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın Kümelenme Destek Programıyla desteklenen Nükleer Sanayi Kümelenmesi – NÜKSAK, Türkiye çapında 75 öncü sanayicimize hizmet veriyor. Nükleer enerji alanında sanayicilerimizin tedarik zincirine dahil olması için mentörlük hizmeti veren NÜKSAK; bu alandaki girişimciler, start-up’lar ve teknoloji firmaları için bir arayüz fonksiyonu görmeye devam edecek. Odamız ve Nükleer Sanayi Derneği iş birliğinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın destek ve katkılarıyla düzenlenen Nükleer Santraller Zirvesi dünyanın sayılı nükleer etkinlikleri arasındaki yerini aldı. Ülkemiz adına bir marka değerine sahip bu etkinlik, nükleer teknolojide lider ülkelerin de katılımlarıyla her geçen yıl daha fazla ilgi görüyor” diye konuştu.

Ardıç sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa Yeşil Mutabakatı dahil Küresel İklim Krizi’nin ülkemiz üzerindeki olası ticari ve ekonomik etkileridir. Özellikle elektriği yoğun olarak kullanan biz sanayiciler de, nükleer enerjinin ülkemiz için ne kadar stratejik olduğunun farkındayız. Sürdürülebilir bir gelecek için enerji kaynaklarımızı çeşitlendirirken, yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte nükleer enerjiyi de etkin bir şekilde kullanacağımıza inanıyorum. Ayrıca Nükleer teknoloji, karbonsuz baz elektrik gücü sağlamasının yanında yenilikçi pek çok teknolojinin gelişimine de öncülük ederek ülke ekonomisine dolaylı katkı da sunuyor.”

Enerjide arz güvenliği nükleere olan ilgiyi artırdı

Nükleer Sanayi Derneği Başkanı Alikaan Çiftçi ise şunları söyledi: “NPPES, küresel nükleer sektörün oyuncuları ile Türk sanayicilerinin yeni nükleer enerji yatırım fırsatlarını görüştükleri ve iş birliklerine imza attıkları önemli bir platform olmayı başardı. Dünyada gözler yeniden nükleer enerjiye çevrildi. Bu kapsamda COP28’de, 2050 yılına kadar global nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma hedefi deklare edildi. Global nükleer enerji hedefleri, Türk sanayicileri için çok ciddi fırsatlar içeriyor. SMR’ler ve mikro reaktörler, modüler yapıları sayesinde sanayi kalkınmasına büyük katkı sağlayabilir. Türkiye, bu noktada global bir sanayi ve tedarik üssü olma potansiyeline sahip ve yine teknoloji geliştirme konusunda da avantajlı bir pozisyonda. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 2050 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kapasitesini 20 gigavatın üzerine çıkarma hedefi var. Bu kapsamda hem konvansiyonel hem de SMR ve mikro reaktörlerin geliştirilmesi için görüşmelere başlandı ve uluslararası iş birlikleri sağlamak üzere kararlılıkla atılan adımları NSD olarak yakından takip ediyoruz.”

Rosatom SMR alanında da Türkiye’ye çözümler sunabilir

Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı şunları aktardı: “Nükleer Düzenleme Kurumu, Akkuyu NGS’ye Aralık ayında 1. Ünite için devreye alma izni verdi ve böylece başlatma ve ayar çalışmalarının başlamasına izin verildi. Bu, bir NGS inşaatının son aşaması olup, daha sonra güvenli çalışması için temel sağlar. Bu çalışmalar şu anda tüm hızıyla devam ediyor. Akkuyu sahasında şu anda yüzde 80’i Türk vatandaşı olan 34 binden fazla uzmandan oluşan iyi koordine edilmiş, profesyonel bir ekip istihdam ediliyor. Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’nın 2050 yılına kadar Türkiye’nin enerji karmasına 20 gigawatt kurulu nükleer kapasite eklemeyi öngördüğünün farkındayız. Bu iddialı planlar ve Türkiye’nin bu planları uygulamadaki titiz yaklaşımı, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine ulaşma ve nükleer enerjinin kilit bir sütun olacağı düşük karbonlu sürdürülebilir bir ekonomi yolunda istikrarlı bir şekilde ilerlediğini gösteriyor. Türkiye’nin sadece yeni büyük nükleer kapasite için değil, aynı zamanda 5 gigawatt küçük nükleer kapasite için de öngörülen nükleer geliştirme planlarını yakından takip ediyoruz. Bu, toplamda en az 16 bireysel küçük modüler reaktör (SMR) anlamına gelir. Burada Rosatom’un sunabileceği çok şey var. Dünyada eşsiz olan Akademik Lomonosov yüzer NGS’imiz, Rusya’nın en kuzeydeki Pevek kasabası için dört yıllık işletme süresince 860 milyon kilovat-saat elektrik üretti. Rus Uzak Doğusu’nun Sibirya bölgesinde, en son RITM-200 reaktörüne dayalı küçük bir NGS inşası projesini uyguluyoruz. Santralin inşası, merkezi olmayan enerji arzına sahip uzak Arktik bölgelere istikrarlı ve temiz bir enerji arzı sağlayacak. Ve yaklaşık bir ay önce, Rosatom, toplam kapasitesi 330MW olan altı reaktörden oluşan küçük bir NGS inşa etmek için Özbekistan ile bir sözleşme imzaladı. Bu, yurtdışındaki SMR inşası için ilk ticari sözleşmemiz ve bu sözleşme geçen hafta yürürlüğe girdi. SMR ve konvansiyonel nükleer enerji santralleri birbirleriyle rekabet halinde değildir. Tam tersine, bu ikisi farklı işlevler görür ve böylece birbirini tamamlar.”

Şangay Nükleer Mühendislik Araştırma ve Tasarım Enstitüsü (SNERDI) Uluslararası Projeler Başkanı Min FEI ise şunları söyledi:

“Türkiye büyük bir ekonomiye ve enerji ihtiyacı açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve SPIC verimli görüşmeler yapmış ve yenilenebilir enerji ve nükleer enerji projelerinde iş birliğini derinleştirme niyetinde olmuştur. Açıklık, iş birliği ve karşılıklı saygıya dayalı çok etkili bir çalışma ilişkisi geliştireceğiz. SPIC, Türkiye’nin enerji dönüşümü için çalışmaya devam edecektir. SPIC dünyanın en büyük güneş enerjisi üreticisi, en büyük yenilenebilir enerji üreticisi ve en büyük temiz enerji üreticisi konumunda. Şu anda, SPIC’in 238.65 GW toplam kapasitesinin yüzde 70’ini temiz kaynaklar oluşturuyor ve SPIC, dünyanın düşük ve sıfır karbon hedeflerine önemli katkılarda bulunuyor. Lisanslı bir geliştirici ve işletmeci olarak, SPIC şimdi 8 reaktör filosuna sahip ve işletiyor. SPIC’in bir yan kuruluşu olan SNERDI, şu anda EPC müteahhidi olarak 6 Gen-III ileri reaktör inşa ediyor. Bu reaktörler arasında, 2 CAP1400/Guohe 1 ünitesi 2024 sonunda devreye girmeye hazır olacak. Aynı zamanda, SNERDI bu yıl Güney Çin’de 4 yeni ünite inşaatına başlamayı planlıyor.”

Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) Başkanı Tim Yeo açış konuşmasında şunlara dikkat çekti:

“Türkiye, henüz kendi enerji tedarik güvenliğinin keyfini çıkaramıyor. Enerjisinin büyük bir kısmı için, ithalata bağımlı ve bu ithalat bağımlılığı bazen fiyat artışlarına ve hatta arz kesintilerine maruz kalmasına neden oluyor. Türkiye’nin kendi nükleer reaktörlerini hızla inşa etmeye başlaması harika bir haber. Türkiye, Fransa, Japonya, Güney Kore, Çin, Kanada ve elbette Rusya gibi potansiyel ortaklarla birlikte 50 yıldır nükleer enerji kapasitesini geliştirme planlarına sahip. Türk hükümetinin akıllıca kararı sayesinde, Türkiye önümüzdeki dört yıl içinde devreye girecek yaklaşık beş gigawatt nükleer enerji kapasitesine sahip olacak. Türk hükümetinin aldığı bu kararın Güneydoğu Avrupa, Orta Asya ve ötesindeki diğer ülkelere de örnek olmasını dilerim. Böylelikle nesilleri tehlikeli ve geri dönülmez iklim değişikliğinin gerçekleşmesini önlemeye yardımcı olunacak ve gelecekteki nesiller Türkiye’ye, hükümetine ve halkına minnettar kalacak.”

INPPES Fuarcılık tarafından hayata geçirilen 10. Nükleer Santraller Zirvesi, bu yıl Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (New Nuclear Watch Institute – NNWI), Rusya’nın Nükleer Sanayii İnşaat Kompleksi Kuruluşları Derneği ve Kore Nükleer Derneği tarafından resmi olarak da destekleniyor.