
Madencilik, Türkiye’nin dış ticaretinde kayda değer bir yere sahiptir. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 2,26’sı madencilik sektörüne aittir.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Arı, Türkiye’nin yer altı kaynaklarını ve potansiyel gücünü AA analiz için kaleme aldı.
Madenler ekonomik büyüme ve kalkınma için önemli emtialar arasında yer almaktadır. Yer altı zenginlikleri enerji, sanayi, telekomünikasyon, ulaşım, sağlık gibi pek çok alanda yaygın bir kullanım alanına sahiptir.
Türkiye bulunduğu jeolojik kuşak itibarıyla mineral çeşitliliği bakımından dünyanın zengin ülkeleri arasında yer almaktadır. [1] Dünya çapında ticareti yapılan 90 mineralden 70’ine ev sahipliği yapan Türkiye, mineral çeşitliliği açısından dünyada 10. sırada yer almaktadır. Türkiye, dünyadaki endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,2’sini, kömür rezervlerinin yüzde 1’ini, jeotermal enerji potansiyelinin yüzde 0,8’ini ve metalik mineral rezervlerinin ise yüzde 0,4’ünü elinde bulundurmaktadır. [2] Madencilik sektörünün ekonomideki rolünü daha belirgin incelemek için Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) olan katkısına bakılmalıdır. Bu oran 2023 yılı için incelendiğinde Türkiye’nin madencilik sektörünün GSYH içerisindeki payı 270 milyar lirayla yüzde 1,02’dir. [3]
Türkiye, yer altı zenginliklerini hangi alanlarda kullanıyor?
Türkiye’nin mineral üretimi 2023’te yaklaşık 837 milyon tona ulaştı. Bu üretimin dağılımına bakıldığında yüzde 70 çimento ham maddesi, yüzde 12,4 endüstriyel ham madde, yüzde 10 enerji ham maddesi, yüzde 5,3 metalik mineraller ve yüzde 2,1 doğal taşlardan oluştuğu görülmektedir. [4] Türkiye, dünyadaki bor madeni rezervinin yüzde 73’üne sahiptir. Bor, ülke ekonomisine en fazla ihracat geliri oluşturan madenler arasındadır. 2023 yılının sonu itibarıyla Türkiye’nin bor rezervleri yaklaşık 3,2 milyar tondur. İç tüketimde kömür ve jeotermal kaynaklar öncelikli olarak elektrik ve ısınma ihtiyaçları için kullanılmakta; bor ise yoğun olarak deterjan, temizlik ve tarım gübresi olarak evsel tüketimde kullanılmaktadır. Diğer mineraller başta inşaat, demir-çelik, çimento, otomotiv, savunma, mücevher olmak üzere cam, seramik, fayans, elektronik, deterjan, tarımsal gübre üretiminde ham madde girdisi olarak kullanılmaktadır. Türkiye, çoğu cevherde tüvenan [5] ve konsantre ihracat yapmakta olup sanayiye ham madde sağlayacak ara ve uç ürün noktasında genellikle ithalatçı konumundadır. [6] Türkiye’nin yeraltı kaynaklarının büyük bir kısmı, özellikle bor ve feldispat gibi endüstriyel ham maddeler, ihraç edilmekte ya da ham veya yarı işlenmiş formlarda kullanılmaktadır.
Madencilik sektörü Türkiye’nin dış ticaretinde kayda değer bir yere sahiptir. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 2,26’sı madencilik sektörüne aittir. Bu ihracat 6 milyar dolar civarındadır. İhracatın yüzde 37,73’ü metalik cevherler, yüzde 37’si doğal taşlar, yüzde 22,68’i endüstriyel ham maddeler ve yüzde 2,60’ı enerji ham maddelerinden oluşmaktadır. Bu dönemde işlenmiş mermer 2,3 milyon ton ve 1,08 milyar dolarla toplam maden ihracatının içinde en fazla ihraç edilen maden olmuştur.
2023’te madencilik sektörü ihracatının başında 1,60 milyar dolar ve yüzde 30,56 payla Çin gelmektedir. Çin’i sırasıyla; 434 milyon dolarla ABD, 289 milyon dolarla Bulgaristan, 215 milyon dolarla Hindistan, 180 milyon dolarla İspanya ve 175 milyon dolarla İtalya takip etmektedir.
Türkiye’nin ithalatında madencilik sektörü yüzde 2,36’lık paya sahiptir. Yaklaşık 8 milyar dolar olan madencilik ithalatının yüzde 75,13’ü enerji ham maddeleri, yüzde 15,17’si metalik cevherler, yüzde 8,51’i endüstriyel ham maddeler ve yüzde 1,19’u doğal taşlardan oluşmaktadır. 2023’te en fazla ithal edilen maden grubu 41,19 milyon ton ve 6 milyar dolarla enerji ham maddeleri olmuştur. 2023 yılında, taşkömürü 40 milyon ton ve 5,7 milyar dolarla toplam maden ithalatı içinde en fazla ithal edilen maden olmuştur. Demir cevheri 8,47 milyon ton ve 1,06 milyar dolarla ikinci sırada yer almıştır. [7]
Türkiye’nin maden politikası nasıl şekilleniyor?
Türkiye, madencilik politikasını farklı boyutlarıyla ele almaktadır. Bu politikalara göre Türkiye, madencilik faaliyetlerinin bütünleşik bir yönetim sistemi ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde yürütmektedir. Bu minvalde, sektörde yatırım ortamının iyileştirilmesi, yurtiçi aramaların artırılması suretiyle maden, jeotermal kaynak, petrol ve doğal gaz potansiyelinin tespit edilmesi, madenlerin işlenerek ara ve uç ürünlere dönüştürülmesi yoluyla katma değerin arttırılması, ham madde arz güvenliğinin sağlanması ve dışa bağımlılığın azaltılması gibi unsurların temel amaç olduğu görülmektedir. [8] Bu amaçta, dikkat çeken çevresel ve iş güvenliği uyumluluğu güçlendirilmekte ve stratejik mineralleri yönetmeye yönelik bir strateji geliştirilmektedir. Ayrıca, ulusal maden rehabilitasyon bilgi sistemi kurularak Türkiye genelinde rehabilite edilmiş maden sahalarıyla madencilik sosyal sorumluluk çalışmalarının tespiti için adımlar atıldığı görülmektedir.
Ayrıca, Türkiye Varlık Fonu’nun maden yatırımlarıyla Türkiye’nin ithal bağımlılığının azaltılmasına ve dış ticaret dengesiyle cari işlemler açığının iyileştirilmesine katkı sağlayacak stratejilere yoğunlaşması oldukça önemli bir adımdır. [9] Bu amaçlar için atılmış somut adımlar arasında, Eti Maden tarafından araştırma ve geliştirme (AR-GE) faaliyetleri neticesinde ticari üretimi ölçeklendirmek amacıyla lityum karbonat ve nadir toprak elementleri oksitlerinin üretimi için Eskişehir Kırka’da yılda 10 ton üretim yapacak bir tesisin devreye alınması bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, Beylikova Pilot Tesisi nadir toprak elementlerini işleyerek yılda 1.200 ton oksit üreterek Türkiye’nin bu alandaki çalışmalarının devam edeceğini göstermektedir. [10] Bununla birlikte Türkiye’nin, denizaşırı maden arama ve üretimini birleşik bir yapı altında yönetmek için Maden Tetkik ve Arama Uluslararası Madencilik A.Ş.’yi (MTAIC) kurması, özellikle Asya ve Afrika’daki stratejik ortaklıklar ve kaynak anlaşmaları aracılığıyla yurtdışındaki madencilik ayak izini genişletmesine olanak tanımaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye yeraltı kaynakları açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Ayrıca, maden çeşitliliği ve üretimi açısından küresel olarak üst sıralarda yer almaktadır. Bu potansiyelin katma değeri henüz istenilen noktada olmasa da bu kaynakların ihracatta önemli bir yer almasına devam edeceği anlaşılmaktadır. İzlenen son stratejiler, yerel işleme kapasitesini artırma, AR-GE’ye yatırım yapma, sürdürülebilirliği ve stratejik kaynak yönetimini iyileştirme yönüne bir kayma olduğunu göstermektedir. Buna örnek olarak yeni tesislerin kurulması, kritik mineraller, döngüsel ekonomi alanındaki girişimler ve denizaşırı kaynaklarının keşfi sayılabilir. Bunlara ilave olarak ulusal değer zincirlerini güçlendirmek ve ithal ara ürünlere olan bağımlılığı azaltmak sürekli odaklanmayı gerektiren temel hedefler olmaya devam etmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 İzmir Doğalgaz’dan resim yarışması25 Nisan 202517:44 Volvo Cars, tamamen elektrikli EX30 modelinin üretimine Avrupa’da başladı25 Nisan 202517:32 İnci GS Yuasa, mesleki eğitime katkısıyla genç yetenekleri sektöre hazırlıyor25 Nisan 202517:30 Günsan Elektrik, iş ortakları için unutulmaz bir seyahat düzenledi25 Nisan 202517:29 AYEDAŞ enerji altyapısını güçlendirmeye devam ediyor25 Nisan 202517:27