Kuraklık nedeniyle elektrik üretiminde gaz santrallerinin payı yeniden yükselişe geçti

Türkiye’de geçen yılın son aylarında etkisini göstermeye başlayan kuraklık, elektrik üretiminde dengeleri tersine çevirdi, hidroelektrik santrallerinin düşük üretiminin yerini doğal gaz santralleri aldı. Türkiye’nin hidroelektrik kurulu gücü son 10 yılda yaklaşık yüzde 80 artışla 31 bin megavat seviyesini aştı. Artan kapasiteye rağmen, kuraklık veya bol yağış görülen dönemlerde hidroelektrik santrallerinin toplam üretimdeki payı değişkenlik gösterdi. Hidroelektrik […]

Kuraklık nedeniyle elektrik üretiminde gaz santrallerinin payı yeniden yükselişe geçti
Kubilay Aydeğer
  • Yayınlanma9 Temmuz 2021 12:32

Türkiye’de geçen yılın son aylarında etkisini göstermeye başlayan kuraklık, elektrik üretiminde dengeleri tersine çevirdi, hidroelektrik santrallerinin düşük üretiminin yerini doğal gaz santralleri aldı.

Türkiye’nin hidroelektrik kurulu gücü son 10 yılda yaklaşık yüzde 80 artışla 31 bin megavat seviyesini aştı. Artan kapasiteye rağmen, kuraklık veya bol yağış görülen dönemlerde hidroelektrik santrallerinin toplam üretimdeki payı değişkenlik gösterdi.

Hidroelektrik Santralleri Sanayi İş Adamları Derneği (HESİAD) verilerine göre, son 10 yılda ana havza barajlara gelen su miktarında en yüksek rakama 81 milyar 852 milyon metreküple bol yağış görülen 2019’da ulaşıldı.

Barajlara gelen su miktarı kurak geçen 2014’te ise 29 milyar 592 milyon metreküp seviyesinde kalmıştı.

Türkiye’de geçen yılın son aylarından beri etkisini gösteren kuraklık nedeniyle, ana havza barajlara gelen su miktarı 2020’de 59 milyar 463 milyon metreküp oldu.

Kuraklığın etkisinin sürdüğü ocak-mayıs döneminde ise barajlara 24 milyar 357 milyon metreküp su geldi ve bu miktar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50 azalış olarak kayıtlara geçti.

HİDROELEKTRİK SANTRALLERİNİN ELEKTRİK ÜRETİMİNDEKİ PAYI SON 10 YILDA ORTALAMA YÜZDE 23,2 OLDU

Danışmanlık şirketi APLUS Enerji verilerine göre, 2014’te hidroelektrik santrallerin elektrik üretimindeki payı yüzde 16’ya kadar geriledi. Hidroelektrik santrallerin üretimdeki payı 2019’da ise en yüksek seviyeye ulaşarak yüzde 29,2’ye kadar çıktı.

Geçen yıl hidroelektrik santraller toplam elektrik üretiminin yüzde 25,6’sını karşıladı.

Son 10 yılın ortalamasına bakıldığında hidroelektrik santrallerin toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 23,2 olarak hesaplandı.

Hidroelektrik santrallerde yaşanan üretim düşüşü ağırlıklı olarak doğal gaz santralleriyle karşılandı. Son 10 yılın en kurak dönemi olan 2014’te doğal gaz santrallerinin elektrik üretimindeki payı yüzde 48’e kadar yükselirken, bol yağış görülen 2019’da yüzde 18 oldu.

DOĞAL GAZ SANTRALLERİNİN ÜRETİMDEKİ PAYI ARTIŞA GEÇTİ

Gaz santrallerinin elektrik üretimindeki payı 2020’de ise yeniden yükselişe geçti ve toplam elektriğin yüzde 22,7’si söz konusu santrallerden karşılandı.

İthal, yerli ve taş kömürü santrallerin toplam payı ise 2020’de yüzde 34,8 olarak kayıtlara geçti.

Bu yılın ilk 5 aylık döneminde hidroelektrik santrallerin elektrik üretimindeki payı yüzde 21,7 olurken, doğal gaz santralleri yükselişini sürdürerek toplam içerisinde yüzde 27,3 pay aldı. Kömür santrallerinin payı ise bu dönemde yüzde 31,9 seviyesinde gerçekleşti.

PİYASA FİYATLARINDA AYLIK BAZDA ARTIŞ YÜZDE 77’Yİ BULDU

Kuraklık, elektrik piyasasında fiyatlarda da etkisini gösterdi. Piyasa takas fiyatı 2019’da bir megavatsaat için ortalama 260,3 lira olarak gerçekleşirken, bu rakam 2020’de 278,7 liraya çıktı.

Ocak-mayıs döneminde elektrikte ortalama piyasa takas fiyatı ise bir megavatsaat için 314,3 lira olarak hesaplandı.

Bir megavatsaat elektriğin ortalama piyasa takas fiyatı nisanda, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 72,3 artışla 312 liraya, mayısta yüzde 77 artışla 360 liraya, haziranda yüzde 38 artışla 402 liraya yükseldi. Geçen yıl nisan ve mayıs ayında salgın nedeniyle elektrik talebinde düşüş görülmüştü.

Temmuz ayının ilk haftasında ise ortalama piyasa takas fiyatı 571 lira olarak hesaplandı.

KURAKLIK, ELEKTRİK FİYATLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ NİSANDA GÖSTERMEYE BAŞLADI

Danışmanlık şirketi APLUS Enerji’nin ortaklarından Volkan Yiğit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2011-2020 döneminde toplam elektriğin yüzde 31,9’unun kömür, yüzde 35,2’sinin doğal gaz, yüzde 23,2’sinin hidroelektrik ve yüzde 9,7’sinin ise diğer yenilenebilir kaynaklardan elde edildiğini ifade etti.

Son yıllarda yenilenebilir enerjinin kurulu gücü ve üretimdeki payının sürekli artış trendinde olduğunu ve bu artışın sistemde genellikle doğal gaz santrallerinin payını düşürdüğünü vurgulayan Yiğit, şunları kaydetti:

“2020 yılında hidroelektrik hariç yenilenebilir enerji santrallerinin payı, düşük talebin etkisiyle birleşince yüzde 16,8’e kadar yükseldi ve hidroelektrik dahil toplam yenilenebilir payını yüzde 42,4 seviyesine yükseltti. Elektrik üretiminde son 10 yıldaki en büyük artış rüzgar santrallerinde görüldü. 2011’de yüzde 2 seviyesinde gerçekleşen rüzgar enerjisinin payı 2020’de yüzde 9’a kadar yükseldi. Geçen yıl yüzde 3,7 oranında payla üretime katkı yapan güneş enerjisi santrallerinin 2011’de üretimde olmadıklarını da düşünürsek, bu tarafta da önemli bir artıştan söz edilebilir.”

Toplam üretimde yenilenebilir enerji payının artışının fiyatlarda düşürücü etki yaptığını fakat fiyatların belirlenmesinde en önemli etkenlerden birinin hala doğal gaz fiyatı olduğunu aktaran Yiğit, şöyle devam etti:

“2019 yılındaki gibi sulak bir dönemde fiyatlar nasıl düşürüyorsa, kurak dönemlerde ise fiyatlar artış eğilimi gösteriyor. Kuraklık, nisan ayından itibaren elektrik fiyatları üzerindeki etkisini göstermeye başladı ve son dönemde fiyatlarda hatırı sayılır bir artış yaşandı. Nisan ve mayıs aylarını geçen yılın aynı dönemiyle kıyaslarken, geçen yıl aynı dönemde ülkemizde salgına karşı alınan sıkı tedbirler nedeniyle talebin düştüğünü unutmamak gerekir. Haziranın ikinci yarısından itibaren ise artan sıcaklığa paralel şekilde büyüyen elektrik talebiyle birlikte birden fazla faktör elektrik fiyatlarındaki tırmanışı tetikledi.”

ELEKTRİKTEKİ FİYAT ARTIŞINI ETKİLEYEN DİĞER FAKTÖRLER

Yiğit, özellikle son 2 haftada elektrik fiyatlarında görülen artışını aynı anda yaşanan birkaç faktörün tetiklediğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kuraklık nedeniyle hidroelektrik santrallerin üretimindeki düşüş, yaklaşık 4 bin megavat seviyesinde doğal gaz santrali kapasitesinin arızada olması, geçtiğimiz dönemde düşük fiyatlar nedeniyle kapatılan veya yurt dışına taşınan daha küçük kapasiteli gaz santralleri ki bunların kapasitesi de yaklaşık 2 bin megavat, yüksek kömür fiyatı ve tedarik problemleri nedeniyle ithal kömür santrallerinin bu döneme düşük stokla girmesi, yaklaşık 5 bin megavatlık linyit santrali kapasitesinin teknik kısıtlarla emre amade olamaması ve düşük rüzgar üretimi, fiyatların artışında etkili oldu. Maalesef tüm faktörlerin kombine etkisi nedeniyle elektrik fiyatlarında bir tırmanış görüyoruz. Arızadaki kapasitenin geri dönmesi, rüzgar üretimindeki artış ve sıcaklıkların biraz düşmesiyle birlikte düşecek elektrik talebi sistemin tekrar dengeyi bulmasına yardımcı olacaktır.”

AA