Kazakistan’da nükleer santral tartışması: Kömüre alternatif olur mu?

Dünyanın en büyük uranyum rezervine sahip Kazakistan, yaklaşık yüzde 75’i kömüre bağlı olan elektrik üretimini ‘karbon nötr’ planı çerçevesinde nükleer enerjiyle desteklemeyi ve kesintilere neden olan kuzey-güney şebeke yükünü hafifletmeyi amaçlıyor.

Kazakistan’da nükleer santral tartışması: Kömüre alternatif olur mu?
SONER OKUR
  • Yayınlanma10 Temmuz 2024 08:41

Ülke, sonbaharda yapılacak referandum için başta Rusya olmak üzere nükleer reaktör üreticisi ülkeler de kurulması planlanan nükleer enerji santrali için hazırlanıyor.

Deniz Yaşayan / İstanbul

Kazakistan petrol bakımından zengin olmakla birlikte sahip olduğu gaz ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla yeterli elektriği üretme konusunda problem yaşayan bir ülke. Bundan dolayı elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 75’ini kömürden elde ediyor. Rüzgar, güneş ve su gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da bir hayli düşük bir payı olan toplam üretim çıktısında bundan ötürü nükleer enerjinin önemi daha çok artıyor.

Ülkenin nükleer enerji sektörünün başını çeken Kazatomprom’dan yansıyan görüşlere göre, Kazakistan enerjisinin “karbon nötr” kapsamında gittikçe 2060’a kadar çok düşük seviyelere çekilmesi hedeflense de uzun bir süre daha ülkenin batı ve kuzeyinde bol miktarda bulunan kömüre odaklı olacağı konusunda hemfikir. Bu da kısa vadede alternatif bir kaynağa yönelmenin pek mümkün olmadığı anlamına geliyor.

Karaçaganak ve Tengiz’den çıkan gaz da yeni sahalar keşfedilmedikçe artan elektrik tüketimini karşılamaya yetecek durumda değil. Bu durumda var olan uranyum rezervinin Rus nükleer teknolojisinin desteğiyle değerlendirilmesi ve ülkenin ana enerji şebekesine tam olarak bağlı olmadığından sık sık elektrik kesintilerine maruz kalan ülkenin batı kesiminde küçük modüler reaktörlere dayalı bir nükleer enerji santrali kurulması olasılığı gündeme geliyor.

1973’ten 1999’a kadar BN-350 reaktörüne sahip küçük bir nükleer santrale ev sahipliği yapan, etraftaki kasabaların ve bir tuzdan arındırma tesisinin elektrik ihtiyacını karşılayan ancak daha sonra kapatılan Mangistav’ın merkezi Aktav’ın “nükleere dönüş” için iyi bir başlangıç noktası olabileceği düşünülüyor.

NASIL BİR KATKISI OLACAK?

Kurulacak bir nükleer santralin Kazakistan’ın tamamının elektrik ihtiyacını karşılayabileceği hesaplanıyor. Kazakistan’da üretimin ağırlıklı olarak kuzeyde, tüketimin de güneyde gerçekleştiği düşünülürse güneyde kurulacak bir santralin bu kuzey-güney ağının yükünü hafifletmesi bekleniyor. Özellikle Özbekistan’daki elektrik kesintilerinden dolayı ülkenin güneyinde elektrik kesildiğinde bu şebeke yükünün yüzde 100’e çıktığını belirten uzmanlar, bu durumun Kazakistan’ın güneyinde elektrik kesintilerine neden olduğunu ve her biri 1200 MW’lık dört ünitenin güneydeki istikrar problemini çözeceğinin altını çiziyor.

2030 yılına kadar bölgede 2,7 GW’lık bir baz yük güç açığı olacağı tahmin edildiğinden sürekli artan açığın kapatılması için 2,8 GW’lık ilk nükleer enerji santralinin kurulması Kazakistan’ın bu sorununu çözebilir. Bu, 1008 rüzgar türbinine denk bir kurulu güç demek.

Astana için nükleer bir santralin en büyük avantajı ise kaynak bakımından dışarıya muhtaç kalmayacak olması, nitekim santralin asıl gereksinimi olan uranyumda dünyanın zirvesinde yer alan Kazakistan tam 590 bin ton uranyum rezervine sahip ve dünyadaki toplam uranyumun yüzde 13’üne, uranyum üretiminin de yüzde 24’üne sahip. Bu rezerv esas olarak Kırgızçe ve Kızılorda bölgelerinden çıkıyor.

SU TÜKETİMİ BİR SORUN MU?

Nükleer enerji fosil yakıt olmamakla birlikte hakim görüşe göre “yeşil enerji” kategorisine girmiyor. Nükleer enerji santrallerin çok fazla su tükettiği yönündeki iddialar da bu savı destekler nitelikte. Bununla birlikte Kazak enerji mühendisleri nükleer enerji santrallerinin ülkenin enerji üretiminde birincil role sahip olan kömür santralleriyle hemen hemen aynı miktarda su tükettiğinin, dolayısıyla santrallerin bu bakımdan ek bir dezavantajının olmadığının altını çiziyor.

Biraz daha detaya inmek gerekirse, bu santrallerde kömürle çalışan bir kazan yerine türbinlere buhar sağlayan bir nükleer reaktör var. Bu buhar, türbinlerin verimliliğini artırmak için gerekli olan kondenserlere gidiyor. Bu bağlamda somut bir örnek verecek olursak, bir nükleer santral yılda 63 milyon metreküp su tüketiyor. Bu da Orta Asya’nın en büyük göllerinden olan Kazakistan’daki Balkaş Gölü’nün doğal buharlaşmasının yaklaşık yüzde 0,3’üne tekabül ediyor. Ek olarak bu tür santrallerin ömrüyle ilgili de bazı soru işaretleri var.

Nükleer enerji santrallerinin ömrünün çoğunlukla 60 yıl olduğunu, ancak 80 yıla kadar da uzatılabileceği bilinse de Kazakistan’ın güneyinde kurulacak bir santraldeki reaktörlerin hizmet ömrünün 100 yıla kadar uzatılabilme potansiyeli var.

EĞİTİMLİ İŞ GÜCÜ YETİŞTİRİLİYOR

Kazakistan bir süredir bu proje için nitelikli iş gücü yetiştiriyor. Almatı’daki yüksek öğretim kurumları, Shakarim Üniversitesi, Doğu Kazakistan Teknik Üniversitesi bu doğrultuda öğrenci yetiştiren önemli yükseköğretim kurumları. Kazak Ulusal Üniversitesi’nin bünyesinde Moskova Mühendislik Fiziği Enstitüsü’nün bir bölümü de bunlara dahil edilebilir ve tüm bunlar Ulusal Nükleer Merkez’le eş güdümlü çalışıyor.

ÜÇÜNCÜ KEZ TARTIŞMAYA AÇILDI

Kazakistan nükleer enerji üretimi sorununu ilk kez tartışmaya açmış değil. İlk olarak 1996’da Balkaş’ta bir santral kurulması planıyla gündeme gelen bu konu, Sovyetler Birliği’nin çözülmesi sürecinin sonrasına denk geldiğinden maddi problemler nedeniyle halkın desteğine rağmen başlamadan kapanmış, hükümet kararı da çıkmamıştı.

Daha sonra 2000’de ikinci kez, bu kez Mangistav’ın merkezi Aktav’da bir santral kurulma planıyla gündeme gelen bu konu da hükümet kararının çıkmaması nedeniyle ertelenmişti. Oysa santral için her biri 300 MW’lık ikişer ünite düşünülmüş ve bunun fizibilite çalışması da tamamlanmıştı.

Her iki eski projede de VVER-600 gibi orta güçteki Rus reaktörlerinin kullanılması düşünülmüştü.

Bugün tekrar bu konunun gündeme gelmesinin sebebi yeşil enerji yatırımlarının artırılması konusundaki teşvikler, bu doğrultuda imzalanan ve karbon vergisi getiren anlaşmaların bağlayıcılığı. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ilan edilecek bir başkanlık kararnamesinin ardından bu tartışmanın halkoyuna sunulacağını açıkladı ve “Halk bu konuda nihai kararı verecek. Referandum bu sonbaharda yapılacak. Hükümet kesin tarihi belirleyecek” diye ekledi.

Kullanılma olasılığı olan nükleer rektörlerde OEC verilerine göre yıllık 500 milyon doları aşkın yıllık satışla dünyanın en büyük ihracatçısı konumundaki Rusya, bölgedeki tarihsel mirasının da avantajıyla öne çıksa da Fransa, Çin ve Güney Kore’nin de rekabete dahil olacağı düşünülüyor.

Kazakistan, komşuları Rusya ve Türkmenistan’a kıyasla nüfusunun tüketimini karşılayamayacak sınırlı gaz kaynaklarını da seferber edemediğinden şu an tek çare olarak öne çıkan kömürden elektrik üretimini azaltmak ve sürdürülebilir bir enerji sistemi oluşturmak istiyor.