“Dünyadaki dinamik ekonomiler enerjiye yön verecek”

‘Türkiye İçin Küresel Enerji Değerlendirmesi’ analizine göre, enerjide Türkiye’nin kendini sadece AB ve Almanya ile kıyaslamasının yanlış olduğu belirtilerek dünyadaki dinamik ekonomilerin gelecekte enerjiye ve enerji fiyatlarına, yön vereceği tespitinde bulunuldu.

“Dünyadaki dinamik ekonomiler enerjiye yön verecek”
Petroturk
  • Yayınlanma31 Ağustos 2024 07:00

Sibel Acar – ANKARA

EMO Üyesi Barış Sanlı, ‘Türkiye İçin Küresel Enerji Değerlendirmesi’ analizini paylaştı.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Üyesi Barış Sanlı tarafından hazırlanarak kişisel web sayfasında paylaşıma açılan ‘Türkiye İçin Küresel Enerji Değerlendirmesi’ raporuna göre enerjinin değişen ve artan ağırlıklarının olduğu bir dünyada, blokların bir diğerine alternatif olarak değil portföye eklenmesi gereken diğer bir pazar olarak görülmesi tavsiye edildi.

1970’lerdeki petrol krizinden önce Türkiye ticaretinin ana paydaşının Avrupa olduğunun belirtildiği raporda, petrol krizinin sert etkisinin Avrupa ekonomilerini zora soktuğu, Türkiye’nin petrol talebini dizginlemek yerine sübvanse ederek arttırmasıyla da büyük bir cari açık ve borç krizine düştüğü belirtildi. Bu krizlerin sonunda yapılan reformlar ve alınan kararlar neticesinde Türkiye’nin, Ortadoğu’dan petrol almak zorunda olduğu için ticaretini de Avrupa’dan, Batı kampından ayrılmadan Ortadoğu ile de çeşitlendirdiği aktarıldı.

Çalışmaya göre, Ortadoğu ve sonra Rusya’dan önce mal karşılığı sonra ise başka ürünlerle ticaretini arttıran Türkiye, tek bir bölge olan Avrupa’ya olan bağımlılığını çeşitlendirmiş 1980’lerin başında petrol fiyatları düştüğünde ise artık Ortadoğu ile ticaret Türkiye lehine değişmişti.

TÜRKİYE’NİN KÜRESEL ENERJİ DEĞERLENDİRMESİ

1970-80 döneminde yaşanan bu çeşitlendirme ve pazar büyütme stratejisinin, günümüzde küçülen Avrupa, sanayisizleşen ve kendi sanayisini korumak zorunda olan gelişmiş ülkelerin politikaları sonucunda önemli derslerin içerdiğinin vurgulandığı raporda, dünyanın, düşündüğümüzden daha büyük olduğu ve G7 ülkelerinin de yaptığı gibi ticaretin arttırılması gereken küresel ölçekte büyüyen blokların varlığı ifade edildi.

Enerji özelinde, Türkiye’nin kendini sadece AB ve Almanya ile kıyaslamasının yanlış olduğunun belirtildiği analizde dünyada yükselen güçler, nüfus ağırlığı artan kıtalar, ülkeler ve bir sürü diğer dinamik ekonomilerin olduğu vurgulanarak, “Önümüzdeki dönemde enerji talebi düşen bir Avrupa ile kıyaslandığında enerjiye, enerji fiyatlarına, büyük ihtimalle teknolojik gelişime de bu bölgeler yön verecektir” değerlendirmesinde bulunuldu.

1.4 milyarlık, 400 milyonluk ve 90 milyonluk bloklarla Türkiye karşılaştırmasının yapıldığı analizde önemli noktalar şu şekilde sıralandı:

Türkiye’nin küresel nüfustaki payı düşmektedir.

Türkiye’nin petrol haricindeki tüm diğer fosil kaynak tüketimlerindeki payı da düşmektedir.

Petrol talebi olarak Türkiye’nin son 5-6 senedeki talep hızlanması dünyada çok ender görünen bir durumdur. Tüketicinin vergi düşüşüne bu denli hızlı cevap vermesi, birçok göstergeyi etkilemiştir.

Gaz talebinde, dünyada bir yavaşlama dönemine girilmiştir. Özellikle Avrupa ve Dünya’da yaklaşık 9$/mmbtu üzeri fiyatlar katlanılamaz ve kömüre geçişi hızlandıran fiyatlardır.

Güneş artışı devam etmektedir. Bu AB ve Almanya’da çok hızlı iken, diğer bölgelerde tatminkar bir hızdadır.

Kömür talebinde Türkiye’de yüksek gaz fiyatları ve kuraklık dönemleri sonrası bir talep yumuşaması görülmektedir. Ama uzun dönemli eğilimin aşağı kırıldığı ama hızının zamanla belirleneceği görülmektedir.

Enerji dönüşümünün en önemli göstergelerinden olan elektriğin, tüm enerji tüketimindeki payının artmıyor olması, Çin hariç herkes için düşündürücüdür.

Emisyon ve fosil kaynaklarda dünya OECD ve OECD dışı olarak ikiye bölünmüş durumdadır. Bu iki birbirini dengelemeye çalışan bölge artış oranlarının yıldan yıla azalıp-artmasında karşılıklı olarak çekişmektedirler. OECD dışı enerji talebi hızlı arttığı sürece bu artışın durmasını beklemek güçleşecektir.

Afrika’da artan nüfusa rağmen enerji göstergeleri çok geridedir. Oysa Çin, Hindistan ve OECD gibi benzer G1.4 bölgeleri olarak ortalama bir büyüme yakalasalar, bunun küresel enerji sistemine etkisi çok dönüştürücü olabilir.

Çin etkisi birçok noktada kendini net olarak hissettirmektedir. Dünyaya bakarken Çin’i, özellikle yenilenebilir enerjide mutlaka, ayrıştırmak gerekmektedir.

Türkiye’de kuraklık ve gazın elektrikte kullanımının değişimi (baz yükten, dengeleyici tarafa doğru kayması), su akış rejiminin cari açık etkisini de düşündürmektedir. Türkiye’deki hidroelektriklerin uzun yıllara sari mevsimselliği diğer bölgelere göre daha yüksektir.

Analizin sonucunda, petrol krizlerinin Türkiye’nin Ortadoğu ile ticareti tekrar keşfetmesini ve Avrupa ticaretinin yanına eklemesini sağlamasının yanında korumacı bir dünyanın birçok bölgeyi yeniden keşfetmek için fırsat olabileceği işaret edildi.

Raporun tamamına https://t.co/9oXrDbOASV bağlantısından ulaşabilmek mümkün.