Enerji diplomasisinin sahaya yansıması

Ülkemiz, dış politikası ile uyumlu olarak, enerji arz güvenliğini sağlamak için tek bir coğrafya ve bölge ile yakınlaşmayıp, mesafe gözetmeden tüm coğrafyalar ile temas kuruyor ve arz güvenliği, kaynak çeşitlendirmesi ve iş imkânlarının geliştirilmesi hususlarında birçok girişimde bulunuyor. Enerji diplomasisi uzun soluklu bir uğraş olup bir ülkenin genel dış politika stratejisinin parçasıdır. Türkiye yüzyılında enerji […]

Enerji diplomasisinin sahaya yansıması
Burak Karagöl
  • Yayınlanma15 Şubat 2024 15:31

Ülkemiz, dış politikası ile uyumlu olarak, enerji arz güvenliğini sağlamak için tek bir coğrafya ve bölge ile yakınlaşmayıp, mesafe gözetmeden tüm coğrafyalar ile temas kuruyor ve arz güvenliği, kaynak çeşitlendirmesi ve iş imkânlarının geliştirilmesi hususlarında birçok girişimde bulunuyor.

Enerji diplomasisi uzun soluklu bir uğraş olup bir ülkenin genel dış politika stratejisinin parçasıdır. Türkiye yüzyılında enerji diplomasisi ve uluslararası ilişkilerin iç içe geçtiğini gözlemliyoruz. Enerji kaynaklarına ulaşmak ve kaynakları kontrol etmek için farklı politikalar ve araçlar gündeme gelmesine karşın, enerji diplomasisinin temel amaçlarından belki de en önemlisi, mevcut gücü sürdürebilme ve yeni güç kazanabilme arayışı olmuştur. Birinci Dünya Savaşı içinde Irak petrollerinin önemi, İkinci Dünya Savaşında Trans Kafkasya enerji kaynaklarının belirleyiciliği, günümüzde Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkasya bölgelerindeki enerji kaynaklarının arz ettiği önem, enerji diplomasinin mevcudiyetini ve gerekliliğini sürekli kılmıştır. Değişen sahneler, aktörler ve mekanlara karşın enerji diplomasisi oyununun sergilendiği tiyatronun kapıları açıktır. Türkiye için oyun T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar döneminde istikrarlı ve daha güçlü uluslararası bir perspektifle devam ediyor.

Geleneksel diplomasi ve enerji diplomasisi arasında dikkat çeken bazı farklılıklar var. Geleneksel diplomasinin kısa dönemli amaçlara yönelmesi söz konusu iken enerji diplomasisi her zaman süreklilik arz eden uzun dönemli amaçlara yönelir. T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Alparslan Bayraktar döneminde izlediği enerji diplomasisi çerçevesinde süreklilik arz eden ve uzun dönemli amaçlar doğrultusunda rota belirleniyor. Enerji diplomasisinin hedefleri çerçevesinde Bakan Bayraktar’ın geleneksel diplomasinin hedeflerinden uzak bir anlayış kazandırması geleceğe yönelik senaryolar için özel önem taşıyor. Bu itibarla, enerji diplomasisi karar vericileri çok yönlü faaliyetler ve temaslarda bulunmaya devam ediyor.

Petrol ve doğal gaz alanında ülkemizde son yıllarda yapılan çalışmalar, özellikle Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’ndaki keşif sonrasında, kısa bir sürede üretime geçilmesi ilgi gördü. Çünkü çalışmalar kısa bir sürede ülkemizin sismik ve sondaj gemileriyle yapıldı. Bu vesileyle Libya’yla yapılan deniz yetki alanı anlaşması kapsamında, Türkiye Libya’nın deniz sahalarında aktif olmak istediğini çok net ifade etti.  İlerleyen dönemde, kısa bir zaman içerisinde Libya’ya Türkiye Tarafından bir ekibin gideceği söz konusu. Libya da çok ciddi bir güneş enerjisi potansiyeli var ve bunu ekonomiye kazandırma anlamında da Türkiye’nin tecrübesinden istifade edebilecekleri öngörülüyor. Libya’nın enerji altyapısına, elektrik iletim ve dağıtım altyapısına, enerji üretimine de sektörümüzdeki piyasa oyuncusu olan şirketlerin ciddi katkı yapabileceği belirtiliyor.

Öte yandan Güney Amerika’nın kuzeyinde, Karayip Denizi ve Kuzey Atlas Okyanusu kıyısında, Kolombiya ile Guyana arasında yer alan Venezuela ile olan temasların dikkat çekici sonuçları oldu. Yapılan değerlendirmede çeşitli stratejik iş birliği için temaslarda bulunduklarını, petrol ve doğal gaz yatırımları için mevcut fırsatların gözden geçirildiği belirtildi. Türkiye ‘nin hedefi Venezuela ile yapılan enerji ve madencilik alanındaki iş birlikleriyle iki ülke arasındaki ilişkileri daha farklı bir boyuta taşımak. Bakan Bayraktar, iki gün süren Venezuela ziyaretinde Petrol Bakanı Pedro Rafael Tellechea Ruiz, Ekolojik Madencilik Gelişimi Bakanı William Serantes Pinto ve Cumhurbaşkanı Başyardımcısı Delcy Rodriguez ile de ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirdi. Yapılan görüşmeler sonrasında Petrol Bakanı Ruiz ile Hidrokarbon Sektöründe İş birliğine İlişkin Mutabakat Zaptı, Ekolojik Madencilik Gelişimi Bakanı Pinto ile de Madencilik İş birliği Üzerine Mutabakat Zaptı imzalandı. Görüşmelere ilişkin yapılan açıklamada Petrol ve doğal gaz arama, üretim, ticaret ve servis hizmetleri alanlarında geliştirebilecek iş birlikleri değerlendirildi. Madencilik alanında yatırım ve iş birliği olanaklarını ele alındı. Eti Maden, MTA, TPIC gibi şirketlerin Venezuela’da faaliyet gösterebileceği alanlara ilişkin istişarede bulunulduğu biliniyor.

Ülkemiz dış politikası ile uyumlu olarak, enerji arz güvenliğini sağlamak için tek bir coğrafya ve bölge ile yakınlaşmayıp, mesafe gözetmeden tüm coğrafyalar ile temas kurmakta ve arz güvenliği, kaynak çeşitlendirmesi ve iş imkânlarının geliştirilmesi hususlarında birçok girişimde bulunuyor.

Öte yandan Dünya Bankası, Alman Kalkınma Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve benzeri finansal kuruluşlar ile enerji sektörünün geliştirilmesine yönelik projelerin hayata geçirilmesi süreçlerine son zamanlarda gerçekleştirilen diyaloglarla enerji dönüşümünde finansman ihtiyacına daha fazla hassasiyet gösterildiği gözlemleniyor. Ülkemiz bu ilişkileri, bütün paydaşlar açısından “kazan-kazan” temelinde, ülkemizin ve bölgemizin arz güvenliğine katkı sağlayacak şekilde ve dış politika ilkelerimizle uyumlu olarak sürdürmekte; enerjiyi çatışmanın bir unsuru değil, barışın bir teminatı görerek, başta komşularımız olmak üzere tüm önemli aktörlerle ikili ve çok taraflı iş birliği yürütüyor.

ÜLKEMİZ SON 10 YILDA GÜÇLÜ BİR BÖLGESEL OYUNCU HALiNE GELDİ

Ülkemiz geçtiğimiz on yılda dünyada ilk on ekonomiye girme hedefiyle, giderek daha önemli ve güçlü bir bölgesel oyuncu haline geldi. Enerji diplomasisini sadece enerji güvenliğini sağlamaya yönelik uluslararası faaliyetler olarak değerlendirmek doğru değildir. Enerji diplomasisini enerji alanında sürdürülen uluslararası temaslar manzumesi olarak sunmak da doğru olmaz. Enerji diplomasisini bir ülkenin gücünden ve biriminden kaynaklanan, genelde stratejik hedeflere ulaşmayı amaçlayan ve dış politika hedeflerinin gerçekleştirilmesine katkı sağlayan çok yönlü faaliyetler ve temaslar olarak nitelendirmenin daha doğru olacağı düşünülüyor.