Gas&Power’ın sorularını yanıtlayan Pure Energy Kurucu Ortağı ve ETD Yönetim Kurulu Üyesi Servet Akgün, 2018 yılında anahtar kelimelerin; fırtına, pusula ve telsiz anonsu olduğunu söyledi. Pure Energy Kurucu Ortağı ve ETD Yönetim Kurulu Üyesi Servet Akgün, Türkiye doğal gaz ve elektrik piyasalarına ilişkin 2018 yılını Gas&Power’a değerlendirdi. Gazetemizin sorularını yanıtlayan Akgün, “2018’in en majör gelişmesinin […]
Pure Energy Kurucu Ortağı ve ETD Yönetim Kurulu Üyesi Servet Akgün, Türkiye doğal gaz ve elektrik piyasalarına ilişkin 2018 yılını Gas&Power’a değerlendirdi.
Gazetemizin sorularını yanıtlayan Akgün, “2018’in en majör gelişmesinin Bağdat durağına gelindiğinin anlaşıldığı olduğunu düşünüyorum yahut umuyorum, önümüzdeki bir iki yılın da bu durakta kimlerin inip kimlerin trenin yeni yolcusu olacağının belirginleşeceği bir dönem olduğunu düşünüyorum” dedi.
2018 yılı Türkiye’de elektrik ve doğal gaz piyasaları açısından nasıl geçti?
Sanıyorum bir roller-coaster deneyimi, geçtiğimiz yılın bizim piyasalar için nasıl bir yolculuk olduğunu özetlemek için en iyi benzetmelerden olur.
Yüksek hızlı ve derinlikli iniş ve çıkışları ile birlikte keskin dönüşleri olan bir yolculuğu geride bıraktık piyasa tarafında. Hem elektriğin hem de doğalgazın fiyatlamasında temel fiyat belirleyicilerden ziyade makroekonomik dalganın etkisinde fiyatlamalarla karşı karşıya kaldığımız bir yıl oldu. Gerek kur gerek petroldeki yüksek volatilite hem karar alıcıları hem de oyuncuları çok ciddi oranda zorladı bu dönemde. Bu da, tahmin edilebilir/ hesaplanabilir bir öngörü oluşturabilme ve buna göre strateji belirleyerek iş yapmak yerine oyuncuları tayin edilen/ilan edilen bir yoldan ilerleyerek ve “ikinci bir duyuruya kadar”ın ötesinde bir vadesi olmayan bir öngörü anlayışına doğru bir iş yapış şekline doğru evirdi piyasayı.
Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında 2018 yılının benim için anahtar kelimeleri; fırtına, pusula ve telsiz anonsu oldu diyebilirim.
2018’de sektördeki en önemli 5 gelişme neler oldu?
Sektör olarak Bağdat durağına geldiğimizi düşünüyorum, yanlış hesabın geleneksel olarak döndüğü o durak. Yapılan yahut yapılmayan hesaplamaların sonucunda geliştirilen fizibiliteler, yapılan bu fizibilitelere ve iş modellerine odaklanmak yerine en kötü senaryoyu telafi etmek için alınan teminat ve ipoteklere dayalı ve hedge-free banka finansmanları ve sonrasında piyasaya gerçekleri ile karşılaşıldığında yara bandı yahut sargı bezi için gidilen Başkent eczanesi sarmalı ile karşı karşıyayız. Unutmamamız gereken bu sarmalın son durağındaki her reçetenin finansal üstlenicisinin esasen yine bizler olduğu ve finansal sürdürülebilirliğin yol haritasının gerçekten de bu olmadığıdır.
Sanıyorum temel problem risk ve ödül konusundaki büyük yanlış anlaşılmadır. Riskleri almak tercih sebebidir ve büyüme, gelişme yolunda büyük ölçüde gereklidir. Fakat ödüller her halükarda cepte değildir. Zaten böyle olsa idi risk tanımına aykırı bir durum söz konusu olurdu. Ödüllerin olmadığı senaryoda önceden saptanan yahut göz ardı edilmiş riskler gerçekleşmiş olur ve yeni gerçekler karşımıza çıkar. Esasen yönetim ve strateji bu riskler gerçekleştiğinde en kısa yoldan değil de en sürdürülebilir bir şekilde nasıl bir yol izlenilebiliri ortaya koyduğu oranda başarılıdır diye değerlendiriyorum. Daha spesifik olmak için örneğin, bundan 4-5 yıl önce global enerji sektörü trendlerini okuma yetkinliğine sahip bir organizasyon yüz birim yatırım yaparak geliştirdiği varlık portföyünü belli bir iskontoya razı olarak doksan birime elinden çıkarma şansına sahipken bugün sanıyorum bu değer elli birimin oldukça aşağısında bir yerlerdedir. Böyle bir senaryoda alıcının kazanabilmesinin tek yolu da elbette ölçeğe ve daha iyi bir operasyona sahip olmaktan geçmekte.
Yukarıda belirttiğim gibi 2018’in en majör gelişmesinin Bağdat durağına gelindiğinin anlaşıldığı olduğunu düşünüyorum yahut umuyorum, önümüzdeki bir iki yılın da bu durakta kimlerin inip kimlerin trenin yeni yolcusu olacağının belirginleşeceği bir dönem olduğunu düşünüyorum. Burada karar alıcıların en büyük zorluğu herhangi bir tren kazası yaşamadan ve belki ara çözümler ile yolculuğun devamını sağlayacak iradeyi ve kararlılığı göstermek olacaktır. Bu ara çözümlere bir örnek kabiliyetli ellerde devlet destekli bir private equity yaklaşımı olabilir diye düşünüyorum.
Kısaca özetlemeye çalıştığım bu konu ve etrafındaki etki alanı sanıyorum geride bıraktığımız yılın en önemli gelişmesidir. Bunun dışında çok sevindirici en temel gelişme doğal gaz tarafında yapılan yatırımların meyvesini aldığımız ve arz sıkıntısı hissinden söz hiç söz etmediğimiz ilk tam yıl oldu diyebilirim ve bu bağlamda emeği geçenleri gönülden kutlarım.
Diğer bir çok temel ve güzel gelişme elektriğin ve gazın fiyatında maliyetlerin yansıtıldığı nihai fiyatların son kullanıcılara yansıtılma çabası (Son Kaynak tedariki, doğalgaz tarifelerinin yeni yapısı vb.) ve bunun etrafında atılmış önemli adımlardır ve çok değerlidir. Bu konudaki en büyük “keşke” sanıyorum aynı adımların petrol fiyatları 30 USD/varil civarındayken atılabilmesi ve bu yolla geçiş dönemi sancılarının en aza indirilebilmesi olurdu. Neyse ki bugünlerde petrolün yeniden 45-55 USD/varil civarına yaptığı yolculuk bizler için tekrar bir fırsat penceresi yaratması bağlamında çok değerlidir.
Türkiye enerji piyasalarının 2019 öngörüleri ve karar alıcılardan beklentileri neler? Önümüzdeki yıl piyasanın nasıl bir seyir izlemesini bekliyorsunuz?
2019 yılı sanıyorum piyasamız açısından sürpriz miktarının bu yılı aratmayacağı bir yıl olacak. Öncelikle borçların ve şirketlerin yeniden yapılandırılacağı bir yıl bekliyorum ancak bunu artık bir teknik gereklilik olarak değerlendireceğimizi ve gerçek bir gündemden ziyade sancılı fakat tamamlanacak bir süreç olarak görmekte fayda olacağı kanısındayım. Karar alıcılardan temel beklentim her ne kadar zor bir dönemden geçiyor olsak da piyasanın ruhuna direkt etkisi olan mekanizmaları tasarlarken serbest piyasa şiarından bizleri uzaklaştıracak adımlardan- kısa dönemli pozitif etkileri çekici bile olsa, imtina etmeleri olacaktır. Çünkü esasen bugün olduğumuz yerden geriye doğru baktığımızda gördüğümüz en net resim sanıyorum orta ve uzun vadeli bakış açısından ziyade kısa dönemli iş yapış biçiminin karar alma mekanizmalarımızda etkisidir.
Elektrik piyasası için önümüzdeki yıl ile ilgili – piyasamızın başladığı günden bugüne olmak üzere ilk kez yıl ortalaması baz yük fiyat tahminim yok. Doğal gazda ise beklentim en azından bir yıl geçerliliği korunacak bir formülün daha önce belirtildiği gibi sektör oyuncuları ile paylaşılması.
2019’da öne çıkmasını beklediğiniz başlıklar neler?
Global enerji piyasalarında 2018 nasıl geçti? 2019 beklentileriniz neler?
2018 yılını üç beş kelime ile özetleyecek olursam, petrol ve gaz tarafında hem ekonomik hem de jeopolitik tabanlı sert iniş ve çıkışlı bir yıl olarak, elektrik tarafında ise hem yenilenebilir enerjinin damgasını vurduğu hem de bunun etrafında filizlenen iş modellerinin iyiden iyiye kendini hissettirdiği bir yıl olarak tanımlayabilirim. Bir yandan maliyet düşüşleri ivmelenirken diğer yandan petrol/gaz dünyasının majör oyuncularının da dahil olduğu ve de aktivitesini arttırdığı bir yıl oldu diyebilirim. O cephede geriye kalan en majör soru petrol talebi peak’ini beş yıl sonra mı yoksa on yıl sonra mı yapmış olacak. Buna paralel olarak da elektirifikasyon denilen yer değişim tam olarak hangi yılda tipping noktasına ulaşacak. 2019’dan beklentim esasen hali hazırda global piyasalarda da buzzword yahut pilot uygulamalardan öteye geçememiş olan blockchain – microgrid – yeni tüketici iş modelleri, tarzı dijital iş modellerinden gücünü alan ilk unicorn’un (milyar dolarlık değerleme) herhangi piyasada doğması yahut bu emarelerin belirmesi. Gönül ister ki, bu emareler bizim ülkemizden ve bu topraklardan çıksın. Kim bilir?
2018 yılında döviz kurlarındaki artışlar, ikili anlaşmaların feshi gibi gelişmeler ticaret ve şirketleri oldukça etkiledi. Sektörün son durumu ve beklentileri nasıl?
Güven, organizasyonlar ve onların ekosistemi olan piyasalar için yokluğunun gerçek maliyetinin varlığının hissedilen değerinden çok daha yüksek olduğu bir temel değer/varlıktır ve piyasalar onun etrafında vücut bulur, şekillenir. 2018 yılı bu bağlamda oyuncuların birbirine ve domino etkisiyle piyasaya güveninin dibe vurduğu ve ticaret hacimlerinin yıllar öncesine gerilediği bir kayıp yıl oldu maalesef. Bu dönemde çokça aranan ve değeri hızla artan iki kavram çeviklik (agility) ve basiret (prudency) oldu diye düşünüyorum. Önceki dönemlerde karşı karşıya kaldığımız B2C kontrat fesihleri yanlış olmasına rağmen nasıl genel kabul görür bir hal almışsa bu dönemde B2B kontratlarının arkasında durmamak ve ne pahasına olursa olsun zararı göğüsleyememek yapanın sayısı arttıkça normal yahut zorundalık olarak değerlendirilmiştir. Unutulmaması gereken bu tip dönemlerin sonradan bakıldığında bir turnusol kağıdı yahut bir filtre işlevi gördüğüdür. Bakış açıları ve iş yapış biçimleri ile süreci basiretli bir şekilde yürüten organizasyonlar yarını şekillendirirken, bunun aksini yapanlar kısa dönem kar maksimizasyonlarını yahut zarar minimizasyonlarını kar sayacak, fakat zaten hali hazırda değer zinciri baştan aşağı şekillenen ve büyük dönüşümün tam ortasındaki bu sektörde oyunun kaybedeni olacaklardır. Bu yolculuk gerek yerelde gerekse globalde aynı yolculuktur ve de temeldir, bizim piyasalarda tek fark geciktirmenin/yüzdürmenin ne kadar daha “uzatma dakikası” satın alacağının bilinmeyen oluşudur.
Esasen 2016 kış krizi ile başlamış olan bu hacim/güven daralması sanıyorum oyuncular ve alışkanlıkları değişmedikçe ticaret araçları (EPİAŞ fiziksel teslimat, clearing house, CP ratings vb.) yahut platformlar geliştirsek de, ki bu tasarım ve uygulamanın kusursuz işlemesi en az iki yıl gerektirecektir, önümüzdeki yıllarda ticaret tarafında hiç istemediğim kadar karamsarım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Bakan Kurum: “Yenilenebilir enerjinin payını yüzde 50’ye çıkaracağız”14 Kasım 202418:05 Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi, COP29’da iki panel düzenledi14 Kasım 202417:56 “Ülkemiz için yenilikçi projelere yatırım yapmaya devam edeceğiz”14 Kasım 202417:23 Sürdürülebilir kalkınma hedefleri için ulusal iklim planlarında “adil geçiş” önem kazanıyor14 Kasım 202415:00 Küresel petrol arzı ekimde günlük 300 bin varil arttı14 Kasım 202414:59