“Türkiye’ye 13,2 milyar dolarlık yatırım geldi”

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, Türkiye’nin, geçen yıl 13 milyar 163 milyon dolarlık uluslararası doğrudan yatırım miktarına ulaştığını ve en çok yatırım yapan iki ülkenin Hollanda ve Azerbaycan olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut ve SOCAR Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Zaur Gahramanov, ekonomi gazetecileri ile bir araya geldi. Geçen hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) […]

“Türkiye’ye 13,2 milyar dolarlık yatırım geldi”
Servet Uzun
  • Yayınlanma25 Şubat 2019 16:39

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, Türkiye’nin, geçen yıl 13 milyar 163 milyon dolarlık uluslararası doğrudan yatırım miktarına ulaştığını ve en çok yatırım yapan iki ülkenin Hollanda ve Azerbaycan olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut ve SOCAR Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Zaur Gahramanov, ekonomi gazetecileri ile bir araya geldi.

Geçen hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan 2018 yılı uluslararası doğrudan yatırım verilerinin değerlendirildiği toplantıda, Türkiye’ye son yıllarda gelen uluslararası doğrudan yatırımlar (UDY) ile bölgede ve dünyada değişen yatırım eğilimleri paylaşıldı.

Ermut, küresel ekonomide artan riskler ve korumacı politikalar nedeniyle global doğrudan yatırımların tüm dünyada yüzde 19 azaldığı söyledi.

Türkiye’nin, geçen yıl 13 milyar 163 milyon dolarlık uluslararası doğrudan yatırım miktarına ulaştığını belirten Ermut, 2018’de, Türkiye’nin yakaladığı yüzde 14’lük bu artışın çok önemli bir gösterge olduğunu vurguladı.

Ermut, bu artışın ayrıca Türkiye ekonomisine duyulan güvenin ve ülkenin potansiyelinin bir sonucu olduğunu, gelişmiş ülkelerin uluslararası yatırımlardan aldığı payın giderek azaldığını dile getirdi.

Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkelerin payının ise giderek arttığına dikkati çekten Ermut, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü’nün (UNCTAD) 2018 yılına ilişkin tahminlerine göre, gelişmiş ülkelere giden UDY’de 2018 yılında yüzde 40’lık düşüş kaydedildiğini aktardı.

Ermut, gelişmekte olan ülkelere giden UDY’de ise yüzde 2 artış yaşandığını, küresel piyasalarda doğrudan yatırımların yüzde 71’ini gelişmiş ülkelerin yaptığını belirtti.

“Doğrudan yatırımlardan aldığımız payı yüzde 1,5’e çıkarmayı hedefliyoruz”

Arda Ermut, 2002 yılında kadar yatırım çekme açısından Türkiye’nin çok rekabetçi olmadığını ve sadece 15 milyar dolarlık yatırım çektiğini söyledi.

Son 16 yılda her yıl ortalama 13 milyar dolarlık doğrudan yatırım rakamına ulaşıldığını vurgulayan Ermut, son 16 yılda Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırımların, sektör ve ülke dağılımında da giderek artan bir çeşitlilik gözlemlendiğini ifade etti.

Ermut, Türkiye’nin, dünyadaki doğrudan yatırımlardan aldığı payın 2006 yılındaki yüzde 1,36 ile rekor seviyesine ulaştığını anımsatarak, şöyle devam etti:

“Son 16 yılda aslında doğrudan yatırımlardan aldığımız payda istikrara kavuştuk. Payımızın yüzde 0,9 bandına oturduğunu görüyoruz. Yine, gelişmekte olan ülkelere giden yatırımlardaki aldığımız payı, 2002 öncesinde yüzde 0,7 iken, şu an yüzde 2,4’lere çıkardık. Dünyadaki doğrudan yatırımlardan aldığımız payın artmasını önemsiyoruz. Ancak bu artışı ve payı yeterli görmüyoruz. Kısa vadede bu payın yüzde 1,5’lere ve uzun vadede yüzde 2 seviyesine ulaşmasını hedefliyoruz. Türkiye, yatırım geçme açısından gelişmekte olan ülkelerin de üzerinde bir performans sergiledi.

Geçmiş dönemde Türkiye’ye yatırımların yüzde 71’i AB’den gelirken, özellikle 2011 sonrasında bu oranın yüzde 60’lara doğru indiğini görüyoruz. Asya ülkelerinde ciddi artış olduğunu görüyoruz. Asya bölgesi ülkelerinin payı yüzde 12 seviyesinden yüzde 27’lere çıkmış durumda. Batıdan doğuya doğru bir kayma görsek de Türkiye’ye yatırımlarda gelişmiş ülkelerin önemli payı var. Yatırım kaynaklarının çeşitlendirilmesi açısından bu önemli bir gelişme.”

Arda Ermut, geçen yıl Türkiye’ye en fazla yatırım yapan ülkenin Hollanda olduğunu, bu ülkeyi Azerbaycan’ın takip ettiğini söyledi.

Sektörel dağılıma bakıldığında geçmişte hizmetler alanında ciddi ağırlığın bulunduğuna işaret eden Ermut, son dönemde bunun imalat sektörü lehine artış gösterdiğini dile getirdi.

“SOCAR’ın Türkiye’de yaptığı yatırımlar 15 milyar dolara yaklaştı”

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, Türkiye’de yatırım yapan yabancı şirketlerin kaynak ülkelerinin değişebildiğini, global şirketlerin yatırım kaynağını takip etmenin kolay olmadığını belirtti.

Ancak bir fikir vermesi açısından büyük miktarda yatırım yapan şirketlerin kaynak ülkelerini de önemli bulduklarını söyleyen Ermut, “Azerbaycan örneğinde yatırımcı şirket olan SOCAR, çok doğal bir şekilde ortada ve söz konusu rakamlar yol gösterici. Bizim resmi rakamlarımızda, Azerbaycan’dan gelen yatırımlar toplam 6,3 milyar dolar gözükse de sadece SOCAR’ın Türkiye’de yaptığı yatırımlar, yaklaşık 15 milyar doları buldu.” ifadelerini kullandı.

Ermut, SOCAR’ın Türkiye’deki 2 bin 345 Azerbaycan şirketi arasında en önemlisi olduğunu vurguladı.

SOCAR’ın gelecek dönemde de Türkiye’de yaptıkları kritik ve önemli yatırımlara yenilerini ekleyeceğine inandıklarını söyleyen Ermut, Azerbaycan’ın Türkiye’de yaptığı yatırımları çok önemli bulduklarını ve Türkiye ekonomisinin SOCAR’ın global yatırım planları arasında önemli bir yere sahip olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, yabancı yatırımlara katkısına ilişkin soru üzerine Ermut, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yabancı yatırımlardaki karar alma mekanizmasında ciddi katkıları olduğunu, sistemin gelecek dönemde de birçok makro yatırımda ve yapısal değişikliklerde de etkisini göstereceğini söyledi.

Yatırımların önünün açılması ve hızlı koordinasyon anlamında devlet tarafından verilen desteklerin örneklerini görmeye başladıklarını ifade eden Ermut, yeni sistemle yabancı yatırımlarda karar alma süreçlerinin daha hızlı ilerleyeceğini vurguladı.

Ermut, yabancı yatırımları etkileyen en önemli konulardan birinin yatırım yapılan ülkedeki güvenlik algısı olduğuna işaret ederek, global şirketlerin yönetim kurulu toplantılarını tekrar Türkiye’de yapmaya başladığını dile getirdi.

Türkiye’nin kendi güvenliği için aldığı önlemler ve attığı adımların, yatırım ortamının gelişmesi açısından pozitif etkisi olduğuna dikkati çeken Ermut, Türkiye’nin yatırım açısından yurt dışındaki algısının olumlu olduğunu, bunu yurt dışındaki toplantılarda da gördüklerini anlattı.

Ermut, şöyle devam etti:

“Önümüzdeki dönemde, yeni sistemin (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) daha çok oturup daha iyi uygulanmasıyla birlikte, bunların etkilerini her alanda göreceğiz. Sistemin özellikle yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarında etkisini en hızlı şekilde göreceğiz. Bu da yatırımcılara doğrudan yansıyacak. İnşallah buna bağlı olarak rakamların da o oranda artacağını ümit ediyoruz.”

Arda Ermut, global ekonomide belirsizliğin ne kadar süreceğini tahmin etmenin zor olduğunu, ülkelerin yaptıkları doğrudan yatırımlardan aldıkları payı arttırmayı amaçladıklarını belirtti.

Belirsizlikle birlikte, bazı değişik yatırım kalemlerinde azalmalar olabileceğini ifade eden Ermut, “Bizim de onu tazmin edecek diğer yatırım alanlarına adımlar atmamız lazım. 2018’de gayrimenkul yatırımlarında bir artış var. 2017 yılına göre yaklaşık 1,5 milyar dolar seviyesinde artış gördük.” dedi.

Ermut, global ekonomideki belirsizlikle beraber azalan yatırımlara karşı Türkiye’nin vatandaşlık verilmesinin kolaylaştırılması ve yatırımcılara alan açılması gibi adımlar attığını, bunun sonuçlarını da doğrudan yatırım rakamlarında gördüklerini söyledi.

“Enerji ve bilişim sektörlerinde yatırımları takip edeceğiz”

Arda Ermut, yatırımların hızlandırılması ve bürokrasinin azaltılmasına ilişkin bir soru üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

“FETÖ ve paralel yapının, devlet içindeki güvenin zedelenmesi anlamında devlete öyle bir zararı oldu ki… İnisiyatif almaktan herkes çekinmeye başladı. Bütün kararı tamamen siyasi iradeden bekliyorlar. Bu da zincirleme, Cumhurbaşkanlığına kadar çıkan ağır bir bürokratik yüke dönüşüyor. Bunun böyle olmaması lazım. Yeni sistemde bunun tersi amaçlandı. Tam tersine yetkilerin sağlıklı bir şekilde aşağıya doğru dağılımıyla birlikte herkesin inisiyatif alması gereken bir sistem kurulması amaçlanıyor. Bunun gün geçtikçe etkilerini göreceğiz ama bürokrasinin kafasının değişmesi anlamında onları da rahatlatacak bazı önlemlerin alınması gerekecek. Yoksa biz devamlı denetleyici kurumlarla bürokratlar arasında ‘al gülüm ver gülüm’ hiçbir işin oluşmayacağı, herkesin birbirini kontrol altında tuttuğu bir sistemi devamlı kısır döngü olarak devam etmiş oluyoruz. Bu da ne yatırım ortamı ne de ülkenin genel performansı anlamında olumlu sonuçlar vermez. Bunun olumlu adımlarının da atılmaya başlandığını gördük. Bunların hemen rakamlara yansıması biraz zaman alacak. İnşallah önümüzdeki dönemde bunun olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız.”

“Gelecek dönemde hangi sektörlere doğrudan yatırımların geleceğini öngörüyorsunuz?” sorusuna, Ermut, “Bazı kritik sektörler, mesela; otomotiv, petrokimya, enerji sektörleri bunlardan bazıları. Petrokimya dünyada en büyük ithalatçısı olduğumuz sektörlerden bir tanesi. Bu; cari açığımıza negatif katkı ama aynı zamanda doğrudan yatırımlar anlamında pozitif potansiyel anlamına geliyor. Bütün ara kırılımlarda çekeceğimiz tüm yatırımlar, hem ülkemizi daha rekabetçi hale getirecek hem de daha çok yatırım çekeceğimiz alanlar oluşturmuş olacak. Petrokimya ve enerji alanlarında önümüzdeki dönemde yatırım çekmeye devam edeceğiz. Yatırımlar ülkemizi daha rekabetçi konuma getirecek. Enerji ve bilişim sektörlerinde de yatırımları takip edeceğiz.”  şeklinde cevap verdi.

“Önümüzdeki ay Japonya’ya ziyaretimiz olacak”

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, Honda’nın yeniden yapılanma kapsamındaki açıklamalarına ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:

“Honda enteresan bir vaka… Çünkü yakın bir zamanda kapasite artışları da olmuştu. Bize gelen olumsuz anlamda ‘şu sebepten dolayı gitmek üzereyiz, bize destek olun’ gibi bir şeyi olmamıştı. Dolayısıyla bizim temaslarımız da devam ediyor onlarla. Anladığımız kadarıyla global ve bölgesel stratejileriyle ilgili yeniden yapılandırma var. Burada halihazırda oluşmuş olan üretim kapasitesinin yararlı şekilde farklı bir alanda kullanılması önemli. Bunun için yakın dönemde önümüzdeki ay içerisinde Japonya’ya ziyaretimiz de olacak. Yeni otomotiv projeleriyle ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Biz bu alanın çok canlı bir alan olduğunu düşünüyoruz. Otomotivde piyasadan çıkma anlamında gelişme olmayacak ama yeni oyuncuların girmesi anlamında önümüzdeki dönemde bazı gelişmeler olabilir.”

2. Endüstri Bölgesi kurulmasına ilişkin soru üzerine Ermut, “Bunun için talepler var. Talepler Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı üzerinden değerlendiriliyor. Daha önce OSB olarak avantajını kullandık. Şimdi Endüstri Bölgesi yapısı bunun bir tık ötesinde. Daha esnek ve daha cazip bir yapıyla bize bu tip alanlar oluşturma imkanı sağlayacak. Bu sebeple çok önemsiyoruz. Bu sürecin bürokratik anlamda daha da kolaylaşması önemli oldu.” değerlendirmesini yaptı.

“Türkiye’den yatırımlar gidiyor’ gibi bir algıyı destekleyecek hiçbir veri yok”

Arda Ermut, dünyada hiçbir ülkenin, hiçbir uluslararası kuruluşun yurt dışına giden doğrudan yatırımlarla yurt içine gelen yatırımları karşılaştırıp “bu yatırımlar kaçıyor” gibi bir değerlendirme yapmadığını belirtti.

Eldeki verilerin de yatırımın Türkiye’den yurt dışına kaçtığı yönündeki iddiaları yalanladığına işaret eden Ermut, “Mesela Japonya’da yurt dışına giden yatırımların yurt içine gelen yatırımlara yüzdesi, yüzde bin 248. Almanya’da yüzde 214, Güney Kore’de yüzde 202, Malezya’da yüzde 122. Bunlar gelişmiş ülkeler. Diğer ülkelerden de örnek vermek gerekirse Hindistan’da bu oran yüzde 35, Polonya’da yüzde 22 ve bu Türkiye’de yüzde 20 seviyesinde. Dolayısıyla şu rakamlardan ‘Türkiye’den yurt dışına yatırım kaçıyor’ demeyi biz açıkçası çok iyi niyetli bulmuyoruz.” diye konuştu.

Ermut, global üretim modellerinde bir şirketin ayrılmasının ve başka bir şirketin ülkeye gelmesinin olağan ve görülen şeyler olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Birincisi ülke geliştikçe yurt dışına yapılan yatırımlar zaten artıyor. İkincisi ülkelerin zaten global ekonomisi, şirketlerin kendi rotasyonu, global politikalarıyla birlikte bazı değişik stratejileri olabilir. Dolayısıyla global üretim modellerinde bir şirketin gelip bir şirketin gitmesi, özellikle yabancı bir şirketin onun yerini doldurması görülen şeyler. Totaldeki rakamlarda ülkenin yatırım ortamıyla ilgili problem var mı, asıl ona bakmak lazım. Burada tekrar altını çizmek isterim ‘Türkiye’den yatırımlar gidiyor’ gibi bir algıyı destekleyecek hiçbir veri yok. Ve bunun özellikle doğrudan yatırımlar ya da yatırım ortamı anlamında negatif bir duruma işaret ettiğine dair zaten dünyanın hiçbir yerinde veri yok. Dolayısıyla biz bu verileri enteresan buluyoruz.”

“Türkiye’nin yap-işlet-devret modeliyle ilgili stratejisi ne olacak’ sorusu yöneltiliyor”

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, yatırımcıların zaman zaman bölgedeki gelişmelere yönelik de sorular yönelttiğini dile getirdi.

Türkiye’nin bölgede önemli bir politik aktör olduğu için kendi öngörülerinin sorulduğunu ifade eden Ermut, “Türkiye’ye gelen yatırımcılar aynı zamanda Türkiye’nin etrafındaki pazarlar için de gelmesi sebebiyle bu bizim açımızdan önemli. Bir de sektör özelinde, ilgili sektörleri ilgilendiren konulara göre, örneğin altyapı yatırımlarıyla ilgilenenler önümüzdeki dönem yap-işlet-devret modeliyle ilgili ‘Türkiye’nin stratejisi ne olacak’ sorusunu yöneltiyor. Aynı zamanda devletin bazı büyük sektörlerdeki stratejisi de önemli. Çünkü bunlardaki düzenlemeler doğrudan yatırım ortamını etkilediği için özellikle bu konudaki politikalar soruluyor. Bir de zaman zaman yatırım maliyetleri ve faiz oranlarıyla ilgili sorular da geliyor. Bunlarla ilgili en azından stabilizasyon sağlandıkça bu konularla ilgili gelen sorular da azalacaktır diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Ermut, geçen yıl Türkiye’deki bazı büyük yatırımlara ilişkin şu bilgileri verdi:

“Geçen yıl gelen yatırımlar arasında belli büyüklükteki bazı yatırımları çıkardık. Onlara baktığımız zaman rakam olarak aslında SOCAR yatırımı geçen yıl için en büyük yatırım olarak gözüküyor. İkinci sırada U.N. Ro-Ro’nun satın alması vardı, bu 950 milyon avro civarında bir operasyondu. Yine geçen yıl duyurulmuş olan Alibaba’nın Trendyol satın alımı var. İlk defa Tayvan’dan gelen Oyak Çimento’nun yüzde 40’ının satın alınmasıyla oluşan 640 milyon dolarlık bir yatırım var. Bunlar ilk etapta aklımıza gelen yatırımlar.”

Arda Ermut, Türkiye olarak dünyada doğrudan yatırımlardan aldıkları payı artırmayı hedeflediklerini belirterek,  “Dünyada doğrudan yatırımların yüzde 1,5’ini almak istiyoruz. Önce 18 milyar dolara, sonra da 20-25 milyar dolar bandına ulaşmak istiyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.

“Türkiye’deki kanunlar ve teşvikler hiçbir ülkede yok”

SOCAR Türkiye Üst Yöneticisi Zaur Gahramanov da SOCAR olarak son yıllarda Azerbaycan’daki yatırımlarının bazısını ertelediklerini ancak Türkiye’deki yatırımlarına devam ettiklerini söyledi.

Geçen yıl Türkiye’de Star Rafinesi’nin açılışı gibi önemli projeleri gerçekleştirdiklerini anımsatan Gahramanov, SOCAR’ın Türkiye ekonomisinin gelişimine katkı sunduğunu kaydetti.

Gahramanov, Türkiye’nin kapılarını yatırım için açtığını belirterek, “SOCAR olarak 15-16 ülkede iş yapıyoruz. Ancak Türkiye’deki kanunlar ve teşvikler hiçbir ülkede yok.” ifadesini kullandı.

Petkim’i 2008 yılında Özelleştirme İdaresi’nden alarak Türkiye pazarına girdiklerini anımsatan Gahramanov, 11 yılda 15 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdiklerini bildirdi.

Türkiye’nin bölgede potansiyeli en yüksek ülke olduğunu vurgulayan Gahramanov, şunları kaydetti:

“Türkiye’de faaliyetlerimiz, petrokimya merkezli olarak devam ediyor. 2018 yılında hem Türkiye hem de Azerbaycan ekonomileri için çok önemli olan Star Rafineri ve TANAP projelerimizin açılışını yaptık. 6,3 milyar dolarlık yatırımla kurulan Star Rafineri, yılda 10 milyon ton ham petrol işleyerek, yine yılda cari açığın 1,5 milyar dolarlık kısmının kapatılmasına katkı sağlayacak. Türkiye ve Azerbaycan devletlerinin stratejik yatırımı olan 8 milyar dolarlık yatırım değerine sahip TANAP’a ise haziran ayı itibarıyla ticari gaz akışı sağlandı. Bu iki dev proje dışında konteyner terminali, rüzgar enerji santrali gibi yatırımlarımız bulunuyor. Biz bu yıl temelini atmayı planladığımız yeni petrokimya tesisimizle yatırımlarımıza devam edeceğiz. Türkiye’nin ekonomik gücüne ve siyasi istikrarına güvenimiz tam. Türkiye ve Azerbaycan’ın ebedi dostluğuna ekonomik iş birliğini de ekleyerek bağlarımızı kuvvetlendirmek istiyoruz.”

AA

Elektrikte “tarımsal faaliyetler tarifesi” başlıyor