‘Doğu Akdeniz gazının pazarlara en ekonomik, en hızlı şekilde gidebileceği en iyi rota Türkiye’

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Zonguldak Filyos’ta aralarında Genel Yayın Yönetmenimiz Emin Kaya’nın da olduğu bir grup gazeteciyle bir araya gelerek 2022 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve 2023 yılına ilişkin hedefleri paylaştı. Arama üretimden doğal gaz ve elektriğe, enerji fiyatlarından Türkiye’nin bir doğal gaz ticaret merkezi olmasına ilişkin birbirinden önemli açıklamalar yapan ve […]

‘Doğu Akdeniz gazının pazarlara en ekonomik, en hızlı şekilde gidebileceği en iyi rota Türkiye’
Burak Karagöl
  • Yayınlanma21 Aralık 2022 13:59
  • Güncelleme21 Aralık 2022 14:00

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Zonguldak Filyos’ta aralarında Genel Yayın Yönetmenimiz Emin Kaya’nın da olduğu bir grup gazeteciyle bir araya gelerek 2022 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve 2023 yılına ilişkin hedefleri paylaştı. Arama üretimden doğal gaz ve elektriğe, enerji fiyatlarından Türkiye’nin bir doğal gaz ticaret merkezi olmasına ilişkin birbirinden önemli açıklamalar yapan ve basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Dönmez, Doğu Akdeniz gazının pazarlara en ekonomik, en hızlı şekilde gidebileceği en iyi rotanın Türkiye olduğunu ayrıca kısa vadede doğal gaz ve elektrikte fiyat artışının olmayacağını söyledi. Bakan Dönmez, önce mevcut durum hakkında değerlendirmelerde bulundu, ardından basın mensuplarının cevaplarını yanıtladı. İşte Bakan Dönmez’in açıklamaları ve basın mensuplarının sorularına verdiği yanıtlar…

DOĞAL GAZ

“Doğal gaz abone sayısı 19,2 milyon olmuş ve nüfusa baktığınızda da yüzde 80’in üzerinde bir erişim imkânı sağlamışız. 703 yerleşim biriminde şu anda aktif doğal gaz kullanılıyor.

Geçtiğimiz yıl yaklaşık 60 milyar metreküp doğal gaz üretmişken, bu yıl tahminimiz 53-54 milyar metreküp arasında gerçekleşecek, yani yüzde 10 daha az tüketeceğiz. Nedeni ne diye sorarsanız; yenilenebilirin payı giderek artıyor, dolayısıyla doğal gazın elektrik üretimindeki payı azalıyor. Biz yerli yenilenebilir kaynaklara öncelik verdiğimiz için doğal olarak ithal kaynaklara parayı azaltmış oluyoruz.”

KARADENİZ GAZI

“Şu anda Karadeniz’de 8 bin işçi çalışıyor projede. İlk etapta günlük 10 milyon metreküple başlayacağımız üretimi 4 yıl içerisinde kademe-kademe artırarak günlük 40 milyon metreküpe çıkartacağız.

Bir başka çalışmamız da, Çaycuma kuyusunda. Türkali-1 kuyusunun kuzeydoğusunda… Çaycuma-1 kuyusunda çalışmaları tamamladık arkadaşlarımız değerlendirmelerine, analizlerine devam ediyorlar. İnşallah oradan da böyle bir müjdeli haber verebileceğiz.

Karadeniz gazının karaya getirilmesinde kullanılan malzemeleri çok erkenden sipariş etmeniz gerekiyor. Çünkü hazır raf ürünü değil. Burada özel bir proje çalışılıyor o projeye uygun olarak bu ekipmanlar dünyanın dört bir tarafına bir kısmı tabi Türkiye’de yerinde gelip ürünü test etmeniz gerekiyor.

Projede çalışan personelin yüzde 85’i Türk vatandaşımız. Gemilerde çalışanlardan da başka ülkelerin vatandaşlığından Türk vatandaşı olanlar da oldu. Sayıları da 16 oldu.”

TPAO Genel Müdürü Melih Han Bilgin:

“Şimdi aslında bu işlerde teknoloji meselesinin iki boyutu var. Birincisi, ekipmanla ilişkili teknolojiler, ekipmanların üretilmesiyle ilişkili teknolojiler. Bu teknolojilerde aslında hemen projenin birinci evresinde yerli partnerleri devreye aldık, bize bu ekipmanları getiren firmaları yerli partnerlerle iş birliği ve yerli üretim yapmaları konusunda kuvvetli bir teşvik diyelim, hatta zaman-zaman zorlayıcı bir teşvik diyelim süreci içerisindeyiz. İlk etaptan başlamak üzere hemen yerli üreticilerimiz devreye girdi. Birçok yerli üreticimiz var, ama deniz tabanına indirdiğimiz ekipmanların büyük çoğunluğunu Türkiye’de ürettiriyoruz artık, … üretiyor. Olayın mühendislik boyutuyla ilişkili konunun ötesinde bir de servisler boyutu var. Yani bu işleri aldığınız zaman bu servisleri yapabilecek işte üzerinde 500 tonluk, 1.000 tonluk vinçler olan vesaire falan bu tip gemiler, bunlar ekspertiz gemileri. Bunlardan bir tanesini bir yerli hizmet firmamız, servis firmamız satın aldı, ismini Mukavemet koydu, gemi şu anda seyir halinde. Bu biraz önce bahsettiğimiz dağıtım haznelerinin deniz tabanına yerleştirilmesi işini bundan sonraki evresinde bir Türk gemisi yapacak, bir Türk firması yapacak, zaten Türk teknisyenleri yapıyor yabancılarla birlikte. Herhalde enteresan bir konu daha söyleyeyim Sayın Bakanım, altını çizmek lazım; bu firmamızı yurt dışına götürmek için, yani yabancı müteahhidimiz Türk alt yüklenicisiyle beraber yurt dışında iş yapmak istiyor. Dolayısıyla aslında Türkiye’nin ihracat potansiyelinden katkı sağlamak, aslında bizim fahri hedeflerimizin arasında. Elbette birincil hedefimiz projenin selameti, ama ikincil hedefimiz Türkiye’de Türk mühendisin istihdamını sağlamak, Türk firmalarını geliştirmek, buna da gayret ediyoruz.”

GÜNEŞ VE RÜZGAR ENERJİSİ TEKNOLOJİLERİ

“Yıllık 11 bin megavat güneş paneli üretebilecek kapasiteye ulaştık sanayi tesislerimizde. Mevcut üretim kapasitemizin Avrupa’da birinci olduğunu söylemiştim. Türkiye, Avrupa’nın toplamının ürettiğinden iki kat daha fazla güneş paneli üretiyor.

Rüzgârda yine beşinci büyük rüzgâr santrali ekipmanı üreticisi durumundayız. Avrupa’da ve geçtiğimiz yıl 50’ye yakın ülkeye 1,5 milyar euronun üzerinde rüzgâr türbini ve ekipmanı ihracatı gerçekleştirmişiz. Bu firmaların cirolarının neredeyse yüzde 70’lik, 80’lik kısmı artık ihracat gelirlerinden oluşur hale gelmiş durumda. Yüzde 60-70’ler mertebesinde Türkiye’de yerlileştirmeyi sağladık rüzgâr teknolojisinde.

Avrupa’nın tek parçalı en büyük güneş santralini (Konya Karapınar GES) yakında açacağız. Burada kullanılan güneş panellerinin tamamı Türkiye’de üretildi. Alan 2600 futbol sahası büyüklüğünde.

Burası tarım dışı, kurak bir alandı. Alan bozkırdı hiçbir bitki yetişmiyordu. Burayı değerlendirmiş olduk.  Burası da büyük oranda bitti. İnşallah Şubat, Mart gibi resmi açılışını yapacağız.”

HİDROJEN

“Son yıllarda sıkça konuşulan bir konu. Dünya sıfır emisyona gidecekse fosil yakıtlardan kurtulması gerekiyor. Bundan kısa süre içerisinde kurtulabilir mi? Bugüne kadar başaramadı, ama hep yeni arayışlar içerisinde insanoğlu. Hidrojen ciddi bir alternatif olarak duruyor. Çünkü hidrojeni yaktığınızda, kullandığınızda havaya karbon salımı yapmıyorsunuz. Hatta yanınca su buharı çıkıyor.

Hidrojen ekosistemi üretimi hidrojenin taşınması, depolanması ve işlenmesi, yakılmasıyla alakalı 2-3 evreden oluşuyor.

Burada ciddi bir fırsat ve potansiyel görüyoruz. Çalışmalarımız, yol haritamız büyük oranda tamamlandı inşallah kamuoyuyla da paylaşacağız. Elektrolizör kapasitemizi 10 yıla kadar 5 gigawata çıkarmayı hedefliyoruz. 2053 yılında iklim değişikliğiyle ilgili net sıfır hedefimizin olduğu yılda hidrojenin payını önemli oranda artacağını düşünüyoruz 70 gigawatt. Hidrojen özellikle doğal gazı ikame edecek alternatif yakıt olarak öngörülüyor şu anda. Çünkü elektriği belki yenilenebilir kaynaklardan elde edebiliyorsunuz, nükleerden de elde ediyorduk, ama doğal gazı sanayi kullanıyor, evlerimizde ısınma olarak kullanıyoruz. Şimdi vatandaşı elektrikle ısıtmak tabi dünyanın her yerinde en pahalı yakıt. Buna alternatif arayışlar devam ediyor. Hidrojen burada hakikaten ciddi bir alternatif olacak gibi gözüküyor. Görüştüğümüz yurt dışında bu teknolojilerin çalışan şirketler var. Yatırım yapmak için bize başvuranlar, gelenler var. Bunlara da her türlü desteği vereceğimizi ifade ediyoruz. Bununla alakalı belki birtakım regülasyonlara da ihtiyaç olacak. Hem piyasa regülasyonları hem de teknik anlamda bunu da yakın bir gelecekte kamuoyumuzla paylaşacağız.”

MADENCİLİK

“Madencilikle ilgili olarak ara ve uç ürünlü katma değerli ürünlerin üretilmesi konusunda adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Bunlardan ilki bor karbür. 2019 yılında tesisin temelini atmıştık, inşallah önümüzdeki ay bunu açacağız. Yıllık 1000 ton kapasiteli bir ürün olacak, bordan mamullü ürün. Biz daha önce borun tonunu yurt dışına 400-500 dolara satıyorduk, adamlar işleyip bunu 10 bin, 20 bin dolara bize geri satıyorlardı bor karbürü. Dedik bu böyle olmaz nasılsa bor kaynağı açısından en zengin ülkeyiz o zaman gelin burada bunu yapalım. Ve bu fabrikayı artık sonuna geldik açmak üzereyiz, Türkiye’deki ihtiyacımızı rahatlıkla kapasitesi itibariyle karşılayabilecek potansiyelde. Bor karbür savunma sanayinde çok yoğun kullanılıyor hafif ama mukavemeti yüksek bir ürün zırhlamalarda kullanılıyor.

Yine diğer bir bordan mamul ürün ferrobor. Ferrobor da yine düşük alaşımlı çeliklerin sertliğini artırmak için kullanılan önemli malzemelerden birisi. Bunu da yurt dışından ithal ediyorduk. Bunun da temelini attık inşallah önümüzdeki yıl bunu da tamamlayacağız. Burada da 800 tonluk bir yıllık üretim planlıyoruz.

Lityum ve nadir toprak elementleri bugün belki paranız da olsa alamayacağınız ürünler. Lityum özellikle mobilizasyon, elektrikli otomobil gündeme gelince enerjinin depolanması için sizin lityuma ihtiyacınız var demektir. Dünyada da her yerde bol ve çok bulunan bir ürün değil. Bazı ülkelerde bunlar var. Biz ilk defa teknolojisini de kendimiz geliştirmek suretiyle bor yataklarının içerisinde kalan lityumu geri kazanmayı başardık. Pilot tesisimiz şu anda çalışıyor, inşallah büyük ölçekli üretim içinde önümüzdeki yıl bu yeni fabrikanın temelini atacağız. Böylece iki fabrikada hem Eskişehir’de hem Bandırma’da 700 tona ulaşmış olacağız. Türkiye’nin yıllık ithalat miktarı 1200 ton civarında.

Nadir toprak elementleri de Eskişehir’de bulduğumuz. Dünyada 17 tane nadir element var bunlardan 7-8 tanesini bu sahada bulduk, burada da pilot tesis tamamlanmak üzere. Bunu da endüstriyel ölçekte üretimi içinde önümüzdeki yıl programına alıyoruz.

Madencilikte 20 yıl önce bizim ihracatımız 600 milyon dolarken, geçtiğimiz yıl rekor kırarak 5.9 milyar dolara çıktık. Bu yıl Kasım sonunda aslında 5.9 milyar doları yakaladık yani yeni bir rekor daha geliyor 6 milyar doların üzerine çıkacağız. Burada güvenli ve çevreci bir madencilik sektörü yaklaşımımız var. Gayri safi yurt içi içerisindeki madencilik sektörünün payını da yüzde 1’in altındaydı, şu anda yüzde 1,5’lara çıkarttık ama bizim için bu yetersiz bunu en az iki kat daha artırmamız gerekiyor. Aynı petrol ve doğal gazda olduğu gibi burada da yer altı kaynaklarımızı arayarak ekonomiye kazandırmak arzusundayız.

Bor madeninde dünyada birinci sıradayız, ama 20 yıl önce Eti Maden dünya pazarından sadece yüzde 30 pay alıyorken, bugün yüzde 62’ye çıkmış durumda. Dünyada bilinen rezervlerin yüzde 70’i bizde. Burada pazar lideriyiz. Geçtiğimiz yıl bir rekor kırmıştık ihracatta 1 milyar dolar sınırı aşmıştık. Bu yıl da inşallah bunu 1.25-1.250 milyon dolarla bu rekoru egale etmiş olacağız.”

VATANDAŞLARA SAĞLANAN DESTEKLER

“Geçtiğimiz yıl 80 milyar lira doğal gazda, 20 milyar lira elektrikte toplamda 100 milyar liralık bir destek vardı. Bu da hane başına baktığımızda 5 bin liraya tekabül ediyordu. Akaryakıtta geçtiğimiz yıl ÖTV alınmamıştı. Oradan da bir 65 milyar liralık dolaylı bir destek sağlamış olduk. Bu yıl destek artarak devam ediyor. Doğal gazda yüzde 75 hala hükümetimiz tarafından karşılanıyor. Elektrikte özellikle birinci kademede yüzde 50’ler civarında sübvansiyon yapılıyor. Sübvansiyon tutarı bu yıl geçtiğimiz yıla göre iki kattan fazla olacak. Geçtiğimiz yıl 100 milyar liralık elektrik ve gazda sübvansiyonlarda muhtemelen bu rakam bu sene 200-250 milyar liraya yaklaşır diye düşünüyoruz. Burada tabi biraz önce söylediğimiz TRT payının alınmaması, enerji fonunun kaldırılması, KDV oranındaki iyileştirmeler, yine doğal gaz tüketim desteği ve elektrik tüketim desteği gibi birçok konuyu birlikte götürdük. Bundan sonra da yine hükümetimiz vatandaşımıza, dar gelirli ve orta gelirli hane halkına artan maliyetleri yansıtmama konusundaki politikasını sürdürecek.”

TÜRKİYE ULUSAL ENERJİ PLANI

“Gelecek vizyonumuzu da şöyle özetleyebiliriz. Yakın bir gelecekte yılsonuna kadar inşallah Türkiye ulusal enerji planı uzun dönemli kamuoyuna açıklayacağız. 2021 yılında yüzde 71 olan birincil enerjideki dışa bağımlılığımızı önümüzdeki 10 yılda yüzde 50’nin altına, 2053 ise yüzde 13’ler seviyesine çekeceğiz. Enerji bağımsızlığı yolunda karada ve denizde yapılan ve yapılacak petrol ve doğal gaz keşifleri bizim en kritik, temel belirleyici unsurlarımızdan birisi olacak. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefiyle uyumlu olarak dünyada en fazla enerji arzı sağlayan ilk 10 ülke arasına gireceğiz. Nükleer enerji elektrik üretiminde önemli bir yere sahip olacak. Sektörlerin enerji verimliliği konusundaki dönüşümü artarak devam edecek. Elektrik ve ısı üretimi kaynaklı emisyonları 2053 net sıfır emisyon hedefiyle uyumlu olacak şekilde azaltacağız. Enerji üretiminde fosil yakıtların payını önemli ölçüde azalırken, yenilenebilir enerjinin payı da artacak.

Doğumuzda yer alan ülkelerin enerji kaynakları Batımızda enerjiye daha fazla ihtiyaç duyan ülkelere tedarik etme konusunda kritik rolümüz daha da aslında önem kazanacak. Bugün Avrupa’da TFF, MBB gibi Avrupa enerji piyasası için ne kadar önemliyse kuracağımız bu yeni merkezde enerji ticaret merkezi bölgemiz enerji piyasası için aynı düzeyde önemli olacak. Artık referans fiyatlardan biri de Türkiye’de oluşacak. Doğal gaz altyapımızın Avrupa ülkelerinin arz güvenliğine katkı sunma konusunda önemi artacak. Türkiye Petrolleri ve bağlı şirketleri denizlerde elde ettiği tecrübelerle uluslararası alanda aranan global enerji şirketleri haline gelecek. Hidrojen, hidrojen üretimi, depolanması ve dağıtımında oluşacak bir hidrojen değer zincirinin Türkiye’ye, ülkemize kazandıracağız. Elektrik üretim tesislerinin depolama yatırımlarıyla birlikte hayata geçirilmesi ağırlık kazanacak. Şu anda olağanüstü ilgi elektriğin depolanmasıyla alakalı olarak. Orada da aynı yenilenebilir de elde ettiğimiz başarıyı tekrarlayacağız. Madencilik politikamızı artık daha fazla uç ve ara ürün üretimi ve ticaretini öncüleyen bir yapıya dönüşecek. Yine enerji ve maden sektöründe kullanılan ekipmanlar yerli ve milli imkânlar ile azami seviyede üretilmeye devam edecek.

Geçen hafta Türkmenistan’daydınız, önemli bir toplantı vardı orada. Sayın Cumhurbaşkanı da yaptığı açıklamada üç enerji bakanının en kısa zamanda bir araya geleceğini söyledi. Ne zaman bir araya geleceksiniz? Yeni bir Hub’dan bahsediliyor biraz detaylı bilgi verir misiniz?

Geçen hafta Türkmenistan’da Azerbaycan, Türkmenistan ve Türkiye Cumhurbaşkanlarının başkanlığında üçlü zirve yapıldı. Aynı şekilde bakanlar düzeyinde Ulaştırma Bakanlığımızın, Enerji Bakanlığımızın ve Dışişleri Bakanlığımızın toplantısı oldu.  Her alanda bunu geliştirmek istiyoruz. Sadece üç Türk devleti arasındaki ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik değil, aynı zamanda diğer Türk devletleri arasındaki iktisadi, ekonomik, ticari, kültürel iş birliğinin artırılmasına yönelik açıklamalar da kamuoyuna yansıdı. Biz Türkiye olarak farklı kaynak girişinden yanayız. Türkmenistan ile gaz tedarikine ilişkin bir anlaşmamız var. Maalesef bir yol, güzergâh bulup gerçekleştirmedik. Türkmenistan fiziki olarak bizimle komşu değil. Bir başka ülke ya da ülkelerden bu gazı tedarik edebiliyorsunuz. Hazar’ın güneyinden İran üzerinden gazı temin edebilirsiniz ya da Hazar geçişli Azerbaycan, Gürcistan üzerinden gidebilir. Üç bakanın bir araya gelerek bu çalışmaların hızlandırılması talimatını aldık. Çalışma gruplarımızı oluşturduk. Çalışma grupları hızlıca tüm alternatifleri masaya yatıracak, ondan sonra üç bakan bir araya gelip değerlendireceğiz. Sonrasında da bu raporu tüm boyutlarıyla liderlerimize aktaracağız ve son değerlendirmeleri üç lider birlikte yapacak.

Takvimle ilgili olarak da ilk etapta bu ön çalışmayı 1 ay içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz. Sonrasında da liderler bir araya geldiğinde takvime uygun olarak bunu değerlendirmiş olacaklar.

Beklentimiz, Hazar’ın doğusundaki kaynaklarında hem Türkiye’ye hem de ihtiyaç halinde pazarlara götürülmesinden yana.

Trakya’daki enerji hub’ıyla ilgili olarak yol haritasının hazırlandığını söylediniz. Bir takvim verebilir misiniz onunla ilgili? Tam olarak bu yol haritası nasıl olacak? Bir de yakınlarda bu meseleye özel olarak Rusya’ya ziyaretiniz ya da karşı tarafın ziyareti söz konusu olabilir mi?

Bu konunun hukuki, ticari ve teknik yönden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekiyor. Avrupa’daki emsal borsalar, piyasalar nasıl çalışıyor, bunlarla alakalı bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler vardı. Bunları da tekrar masaya yatırarak hem alıcıyı, hem de satıcıyı tatmin edecek, memnun edecek, güvenle bu piyasada işlem yapabilecek bir merkez hedefliyoruz.

Hem Rusya’yla da hem de diğer kaynak ülkeleriyle görüşüyoruz. Sayın Putin’in böyle bir teklifi de oldu. O ve benzeri teklifler de bu sürecin daha hızlı ilerlemesine destek verdi. Bunları bütün paydaşlarla birlikte değerlendiriyoruz.

Takvimle ilgili olarak bugünden belki çok net bir şey söyleyemeyiz ama 3-5 ayda halledilecek bir konu değil şüphesiz. Bizim hedefimiz bir yıl içerisinde böyle bir piyasayı hayata geçirmek. Belki kalıcı bir piyasadan önce geçiş döneminde, daha sınırlı sayıda piyasayla başlayabiliriz. O zaman süre biraz daha öne çekilmiş olur.

AB yaptırımları ve Rus gazının Türkiye üzerinden ihraç edilmesi konusunda son gelişmeler nelerdir?

Sadece Rusya’dan doğal gaz gelmiyor, Rusya’yla bizim aramızda zaten kontratlara bağlı bir gaz ticareti söz konusu. Biz o gazı ihtiyacımız olduğu için alıyoruz. Bu piyasa için yeni tedarikçilere ve yeni kontratlara ihtiyaç var. Şöyle bir piyasada yanlış algı olsun istemem. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu, ki bizim tüketimimiz 55-60 milyar metreküp bir gazdan bahsediyoruz, Avrupa’ya ihraç edilecek, satılacak gazla ilgili olarak yeni kontratlara ihtiyaç var. O günün piyasa koşullarında kim tedarikçi olur, kim alır bilemiyoruz. Biz orada kimseye şuradan alın veya almayın demeyeceğiz. Pazar oluşacaksa onu satmak isteyenler de buraya gelecek, alıcılar da buraya gelecek. Biz aslında böyle bir teknik ve teknolojik altyapıyı buradaki piyasa katılımcılarına sunacağız. Dolayısıyla o bugünün konusu değil. Alıcı ve satıcı istediğinden istediği fiyata alabilecek, öyle değerlendiriyoruz.

Türkiye’de doğal gaz fiyatlarının belirlenmesi mevzusu var. Bununla alakalı çalışmalar ne aşamada? Özellikle karadaki doğal gaz keşifleri Gabar var. Şu anda Batman, Adıyaman, Diyarbakır hattında ve Adana, Erzurum’da da kısmı olarak var. Bunun dışında yeni verebileceğiniz bir müjde var mı? Yılbaşından sonra doğal gazda bir fiyat artışı olacak mı, bir fiyat değişikliği olacak mı?

Doğal gaz fiyatlarının belirlenmesine ilişkin biraz önce bu soruya da bir yerde cevap vermiş olduk. Arkadaşlar şu anda çalışıyorlar, ilk değerlendirmelere göre yılbaşında herhangi bir zam söz konusu değil. Kısa süre içerisinde takvimi açıklayacağız inşallah.

Şu an yoğunlaştığımız yerler daha önce petrol ve gaz bulduğumuz yerler. Çünkü potansiyel olarak güçlü alanlar. Ama İç Anadolu’da da, Ege’de de, Doğu Anadolu’da da araştırmalarımıza yoğunluk vereceğiz. Oradan da gelen veriler nasıl olursa ona göre ilerleyeceğiz. Daha önce Adana’da kimsenin aklına gelmezdi petrol veya gaz bulunacağı, orada keşifle birlikte yeni bir sayfa açılmış oldu. Karadeniz’i kimse düşünmüyordu belki, orada olumlu gelişmeler oldu. Araştırmadıkça buna net cevap vermek mümkün değil. Ama bizim için kara ve deniz alanlarımızın her birini potansiyel araştırma alanı olarak görüyor ve değerlendiriyoruz. O şekilde ilerliyoruz.

Avrupa Birliği’nin gaz konusundaki kararı Türkiye’yi nasıl etkiler? Türkiye’nin fiyatlarına yansıması söz konusu olur mu? İkincisi de petrol fiyatlarındaki düşüşle ilgili öngörünüz nedir? Bunu özellikle sokaktaki vatandaşı ilgilendiren tarafı da araç sahiplerine yansımasının az olduğunu söyleyen sürücüler oluyor. Benzin ve motorinde fiyatlar neye göre belirleniyor?

Rus gazıyla alakalı olarak Avrupa Birliği biraz ikiye bölünmüş durumda açıkçası. Tavan fiyattan yana olan ülkeler var, tavan fiyat getirirsek arz güvenliği riske girebilir diye çekinen ülkeler var. Henüz petrolde olduğu gibi gazda bir tavan fiyat uygulamasına gidememişlerdi. Eğer birlikte karar alınacaksa bazı rakamlar telaffuz ediliyordu ama konu sadece Rus gazı değil. Başka birçok kaynaktan da Avrupa gaz temin ettiği için farklı pazarlara gaz gidebilir endişesi var Avrupa’daki bazı kesimlerde. Ondan dolayı bir uygulama birliğine gidememişlerdi.

Petrol fiyatlarının düşmesine bağlı olarak bunun pompaya yansıması konusu var. Ham petrol fiyatları arttıkça ve düştükçe aslında pompa fiyatlarına, yani perakende fiyatlarına yansıyor ama gözden kaçan bir nokta şu;

Pandemi sonrası üretimde, ara tesislerde, maliyetlerde ciddi artışlar oldu. Kısacası rafinaj maliyetlerinde artışlar oldu. Daha önce bir varilin rafineride işlenme bedeli örneğin 100 iken, bu rakam 2 kat, 3 kat arttı. Dolayısıyla nihai belirleyen maliyet kalemleri içerisinde geçmişte ham petrol fiyatlarının ağırlığı daha fazla iken, arada rafinaj, dağıtım, depolama, lojistik gibi kalemlerde oluşan maliyetlerdeki artıştan dolayı pompaya, başka bir ifadeyle perakende satış fiyatlarına olan yansıma oranları değişti.”

YEKA-1 rüzgâr konusunda son durum nedir?

“YEKA GES’in ihalesi daha önce oldu. Şu anda bitmek üzere. Güneş paneli kadar kolay değil rüzgâr türbininin yerlileştirilmesi çünkü birçok parçanın tedarikçiler tarafından da üretiliyor olması gerekiyor. Tek üretim merkezinde bunlar olmuyor. Rüzgâr türbini üreticileri, Avrupa’da da benzer şekilde, mekanik aksamı bir yerden alıyor, elektronik aksamı bir yerden alıyor, sonra onu bir fabrikada topluyor.  Dizaynı o markaya ait oluyor. Dolayısıyla orada bir alt yüklenicileriyle birlikte bir tedarik süreci, bir ekosistem oluşturulması gerekiyor. Yüzlerce yan sanayi diyeceğimiz firmalarla da görüşmelerin yapılması gerekiyor. Bu biraz zaman aldı doğrusu. Ama biz de şirketlerle görüşüyoruz. Bir yerli marka da alternatif olarak şu anda gündemde. Yani uluslararası bir markadan ziyade Türkiye’de de böyle bir imkân da var gibi gözüküyor. O alternatif üzerinde de duruluyor. Yerli bir marka çıkabilir rüzgârda, henüz son aşamaya gelmedi.

Lisanslı depolamaya ilişkin de şunu söyleyebilirim. Orada hakikaten yoğun bir ilgi var. Elektrik depolama lisansına başvuran firmalara aynı zamanda depolayacakları elektriği rüzgâr veya güneş santrallerinden kurmak suretiyle bir imkân tanındığı için bu durum ilgi ve isteği artmış durumda. İlk ihalesi yapılanlarda bizzat firmaları sıkıştırıyoruz. Belirlenen süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getiremezlerse teminatları yanacak, çünkü ihalenin şartı o. Bunu yakından biz de takip ediyoruz.

Çaycuma’daki sondaj çalışması bitti, analizleri yapılıyor dediniz. İlk veriler olumlu demiştiniz. Son verilerle acaba bir müjde daha olur mu? Ayrıca Karadeniz’de yeni keşifler olduğunda yine aynı sistemle Filyos’a getirilecek dediniz. Liman devamında bütün o keşiflerle getirilecek gaza da işleme tesisi olarak ev sahipliği yapacak mı? Son olarak, o 540 milyar metreküplük gazın güncel fiyatı nedir?

Çaycuma’daki veriler olumlu. Biraz daha sabırlı olmak gerekiyor. Arkadaşlarımız netleştirince paylaşacağız olumlu bir gelişme olursa.

Karadeniz’deki gaz için hep Filyos mu kullanılacak? Bütün bunlar aslında yapılan çalışmalarla beraber rezervuarı iyice anlayınca, rezervuarı nasıl geliştireceğinizle ilişkili planlamalar bizi bu sonuçlara götürüyor. Şu anda kurduğumuz sisteme deniz tabanı üretim sistemleriyle saha geliştirme olarak adlandırıyoruz. Bunlarda bir hibrid geliştirme de yapabiliriz. Yani kısmen deniz yüzeyindeki platformlar, kısmen de deniz tabanındaki üretim sistemleri… Buna rezervuarın kendisi ve teknik ekip karar verecek. Ama biz kapasitemizi Türkiye’nin majör ihtiyacını karşılayabilecek bir altyapıya göre en azından mülkiyet olarak o şekilde yapılandırmak zorundayız. Sözün özü, Filyos Türkiye’nin doğal gaz tedariki açısından çok önemli bir merkezi olacak, onun altını çizebiliriz. Ama teknik olarak nasıl ilerleyeceğiz, ona teknik parametreler karar verecek.

Bugün itibarıyla 540 milyar metreküplük keşfin güncel ekonomik değeri için1440 dolarla çarpmak gerekiyor. Yaklaşık 700 milyar dolardan daha fazla bir değer ediyor. Tabi bütün kaynağı bir anda çıkarma şansımız yok. Altını çizmek istiyorum Güncel fiyatlarla hesaplandığında fiyatlar böyle ama 25-30 yıl sonraki fiyatları da çok öngöremiyoruz. Ama bugün pazara versek fiyatı bu anlamda söyleyebiliriz.

Doğu Akdeniz’deki çalışmalar şu an itibarıyla ne aşamada? Orada da arama çalışmaları sürüyor mu, sürüyorsa Doğu Akdeniz’den de müjde gelecek mi? Doğal gaza yılbaşında zam olmayacağını öğrendik, ancak elektriğe bir zam var mı?

Akdeniz’deki çalışmaları şu anda Taşucu’nda yürütüyoruz. Yörükler’deki çalışmada da Genel Müdürümüze de sorduk, oradaki jeolojik ekiple değerlendirmenin devam ettiğini söylediler. Tamamlanınca onu da açıklarız. Çünkü hemen var veya yok diyemiyorsunuz. Oradaki bulguları tekrardan bir değerlendirmeye tabi tutuyorlar.

Elektrikte de şu anda zam öngörmüyoruz arkadaşlar.

Geçtiğimiz yıllarda özellikle İran kaynaklı sıkıntılardan dolayı kış mevsiminde doğal gazda sıkıntı yaşadığımız kısa dönemler olmuştu. Ayrıca TANAP’ın kapasitesinin artırılması konusunda şu an hangi noktadayız?

Geçen kış İran’la gaz problemi yaşandı. O problemden sonra bu sene gerek bakanlar düzeyinde benim, gerekse de cumhurbaşkanları düzeyinde çeşitli vesilelerle bir araya geldiğimde en değişmez gündem maddelerimizden biri hep bu oldu. Tedarik sürekliliği, arz güvenliği konusu. Onlar da bize cevaben; biz tedbirlerimizi aldık, inşallah bu kış böyle bir sıkıntı yaşamayacaksınız dediler. Biz de takip ediyoruz, inşallah böyle bir problemi bu kış yaşamayız. Ama depolarımız dolu. Depolarımızın kapasitesini de artırdık. Daha rahatız.

TANAP’ın kapasitesinin iki katına artırmayla ilgili olarak hem boru tarafında hem de arama-üretim tarafında da önemli paydaşlardan birisiyiz. Orada yönetimlerde bunlar konuşuldu. İki katına artırmayla alakalı prensip kararları verildi. Hem boru hattı üzerinde kapasiteyi artırmaya dönük birtakım çalışmaların yapılması gerekiyor hem de üretim tarafında sahanın geliştirilmesi gerekiyor. Bize verilen bilgiler; üç-dört yıl içerisinde iki katına üretim seviyesinin çıkabileceği şeklinde. Bu kademeli olacak, yani her yıl bir miktar artarak gidecek.

Akdeniz’deki durumumuz nedir? Yakın zamanda önemli bir açıklamanız olabilecek mi orayla ilgili? Bir de, Rusya’yla ilgili özellikle AB ülkelerine enerjinin, ürünün geçiş noktasının Türkiye üzerinden olabileceği yönündeki haberler var. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz, ne söylerseniz, var mı değişik gelişmeler?

Rusya’nın konusunu, aslında AB’ye Türkiye’den geçişi onu demin de hat konusunda söyledim. Bunlar da bu uzun dönemli işler. Yeni bir boru hattı yapılmasını kastediyorsanız, onun için şu anda sıcak gündemimizde bir konudur. Mevcut boru hatları üzerinden bir kapasite artışını söylüyorsanız, Türkiye’ye geleni zaten Türkiye olarak biz kullanıyoruz.

Komşu ülkelerin potansiyelinden bahsettiniz, İsrail bölgede önemli bir potansiyele sahip. Böyle normalleşme sürecine de girmişken enerji konusunda da bir proje konuşuluyor mu, bir program da söz konusu olabilir mi?

İsrail’de yeni bir hükümet değişikliği yaşandı. Biz bundan önceki hükümet döneminde de diplomasiyi işletmeye başlatmıştık. Pozisyonumuzda ve söylemimizde bir değişiklik yok. Biz şunu iddia ediyoruz: Doğu Akdeniz gazının pazarlara en ekonomik, en hızlı şekilde gidebileceği en iyi rota Türkiye. Hele bir de Türkiye’de böyle bir doğal gaz ticaret merkezinin yakın bir tarihte hayata geçirileceği düşünüldüğünde bu onlar için de bir fırsat olacaktır, bunu bu şekilde değerlendiriyoruz.”

Türkiye’nin de enerjide daha farklı bölgelerde daha fazla enerjinin çıkabileceğini düşünüyor musunuz?

“2022’de 94 arama kuyusu, 56 üretim kuyusu açmışız. 2023’te 134 arama, 73 üretim toplam 207 kuyuya çıkacağız. Bunu daha da artırma kararı verdik dün arkadaşlarla da. Bu rakamları en az 2 kat daha artırmamız lazım. Türkiye’deki sondaj kule sayısı, personel, insan kaynağı, yetişmiş insan, bu tip şeyleri öyle bir anda bulmak kolay değil. Türkiye’deki kurulu kapasiteyi de endüstrinin sahip olduğu kapasiteyi de geliştirmemiz, insan kaynağı tecrübesini geliştirmemiz gerekiyor. Ama 150’den 200’e çıkmamız gerekiyor önce. Geçen sene de bu rakam 120’lerdeydi. Dolayısıyla her yıl zaten üzerine koyarak geliştiriyoruz.”