Bakan Dönmez, bütçe görüşmelerinde konuştu

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez TBMM Genel Kurulunda görüşülen bakanlığın 2020 yılı bütçesi üzerinde konuşması öncesinde, ABD Senatosunun 1915 Ermeni olaylarını “soykırım” olarak tanıyan karar tasarısını kabul etmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Bakan Dönmez, “ABD Senatosunun almış olduğu bu kararı kınıyorum. Umut ederim bu hatalarından dönerler ve yıllardır müttefik olarak NATO ve çeşitli uluslararası […]

Bakan Dönmez, bütçe görüşmelerinde konuştu
Tolgahan Küçük
  • Yayınlanma12 Aralık 2019 10:19

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez TBMM Genel Kurulunda görüşülen bakanlığın 2020 yılı bütçesi üzerinde konuşması öncesinde, ABD Senatosunun 1915 Ermeni olaylarını “soykırım” olarak tanıyan karar tasarısını kabul etmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Dönmez, “ABD Senatosunun almış olduğu bu kararı kınıyorum. Umut ederim bu hatalarından dönerler ve yıllardır müttefik olarak NATO ve çeşitli uluslararası arenalarda ilişki kurduğumuz bu ülkeyle inşallah ilişkilerimizi de rayına oturtmuş oluruz.” diye konuştu.

Fatih Dönmez, daha sonra Bakanlığının 2020 yılı bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, arz güvenliğinin tahkimi, enerji verimliliği, enerji ticareti, bürokrasinin azaltılması ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi başta olmak üzere birçok alanda önemli projeleri de devreye alarak iyileştirme çalışmalarını sürekli devam ettirdiklerini söyledi.

Türkiye’nin her geçen gün artan elektrik ihtiyacının sorunsuz olarak karşılanması için 2000’li yıllardan beri sessiz bir devrime imza atıldığını belirten Dönmez, Türkiye’nin gerek kurulu güç gerekse üretim noktasında çok iyi bir yere geldiğini, bu sayede elektrik ve doğal gazda şu an itibarıyla arz güvenliği riskinin gündemden çıktığını ifade etti.

Kalkınma planlarına ve gelişmeye bağlı olarak arz güvenliği konusunun sürekli kontrol altında olmaya devam edeceğine dikkati çeken Dönmez, arz güvenliğinde ilerleme sağlanırken, elektrik üretim kapasitesinin çeşitlendirilmesine azami dikkat ettiklerini, bu sayede elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payında ciddi bir artış sağlandığını anlattı.

Dönmez, “Sadece son iki yılda devreye giren kurulu gücün yüzde 73’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmuştur. Ayrıca 2019 yılı ilk 10 ayında bir rekor olarak yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı yüzde 64 olarak gerçekleşmiştir.” dedi.

Bakan Dönmez, özellikle yenilenebilir enerji alanında teknoloji geliştirme yatırımlarının Türkiye’nin, küresel anlamda sürdürülebilirliğe daha fazla katkı sunmasını ve bir teknoloji üssüne dönüşmesini sağlayacağını dile getirdi.

Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modelinin hayata geçirildiğini hatırlatan Dönmez, şöyle devam etti:

“Böylece, teknoloji transferi sağlanarak yenilenebilir enerji alanında yeni ve yerli teknolojiler ülkemize kazandırılarak bu hususta Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirilecektir. Güneş enerjisi panellerini üreten fabrika teçhizatını tamamladı. Üretime yılbaşı itibarıyla başlayacak. Öyle tahmin ediyorum, Mayıs veya Haziranda ilk yerli güneş panellerini üretmiş olacağız. Rüzgar yakasında ise fabrika yine İzmir’de kuruldu. GES’le ilgili olan fabrika Ankara’da kuruldu; o da yine üretime hazır hale geldi, ilk ürünlerini 2022 yılında üretmeyi hedefliyoruz.”

Daha önce biner megavat olarak gerçekleştirilen güneş ve rüzgar YEKA’larına ek olarak, bin megavatlık YEKA RES-2 için 30 Mayıs 2019’da yerli ve yabancı firmaların büyük ilgisiyle büyük bir yarışmanın neticelendirildiğini kaydeden Dönmez, YEKA çalışmaları kapsamında güneş YEKA potansiyelinin yüksek olduğu bölgelerde yerli malı kullanım karşılığı tahsis yöntemiyle küçük ölçekli mini YEKA uygulamasının hayata geçirileceğini dile getirdi.

Dönmez, “İlk mini YEKA yarışma ilanının önümüzdeki hafta içinde yapılmasını planlıyoruz. Yarışmaların da 2020’nin ilk çeyreğinde gerçekleşmesini hedefliyoruz.” ifadesini kullandı.

“ÇATI UYGULAMALARI İÇİN 443 MEGAVATLIK BAŞVURU ALDIK”

Bakan Dönmez, bütçe görüşmeleri sırasında bazı milletvekillerinin “çatı uygulamalarını” eleştirdiğini anımsatarak, bunun eksik bilgilendirmeden kaynaklandığını söyledi.

Çatı ve cephe tipi mini GES uygulamalarının önünü açarak düzenlemeleri bu yılın mayıs ayında hayata geçirdiklerini ve önemli bir potansiyel olduğunu vurgulayan Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sadece son 5 ayda, çatılarda kurmak üzere 696 sanayi ya da ticari kuruluş, toplam 432 megavat kurulu gücünde elektrik dağıtım şirketlerine müracaat yaptı. Konutlarda ise bin 187 adet başvuru geldi, konutlarda 10 kilovat sınırı var, orada da yaklaşık 11 megavatlık bir başvuru aldık. Toplamda çatı uygulamaları için 443 megavatlık başvuru aldığımızı söyleyebilirim. Bunun yanı sıra daha önceki sisteme dayalı olarak çatılarında güneş enerji sistemi kurmak üzere başvuranların sayısı da 5 bin 402. Bu, bin 104 megavata tekabül ediyor. Bununla birlikte tüm lisanssız GES uygulamalarında 6 bin 206 megavata ulaşmış durumdayız.”

Fatih Dönmez, elektrik üretiminin yanı sıra iletim ve dağıtım sistemlerinin yenilenmesi ve geliştirilmesi için başlatılan hamle kapsamında şebekelerin modernizasyonu çalışmalarının da sürdürüldüğüne işaret etti.

Bu çalışmalara çağın gerektirdiği teknolojik ilerlemeler dahil edilerek elektrik kesintisi yapılmadan gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınarak canlı bakım yapılabildiğini anlatan Dönmez, şöyle devam etti:

“380 bin volt, 380 kilovatlık bir iletken hattın üstünde elektrik enerjisini kesmeden ya helikopter üzerinden ya da yerden merdivenli sistemle veya sepetli araçlarla iletken hattın üzerine çıkmak suretiyle bu bakımlar yapılabilmektedir. Dolayısıyla kesintisiz bir enerji arzını temin etmiş oluyoruz. Halkımıza kesintisiz ve kaliteli elektrik enerjisi sunabilmek amacıyla içinde bulunduğumuz 2016-2020 yıllarını kapsayan uygulama döneminde elektrik iletim ve dağıtım hatlarında bu yıl sonu itibarıyla güncel değerlerle yaklaşık 41 milyar liralık yatırım gerçekleşmiş olacak. Ayrıca, enerji ticaret merkezi olma stratejimiz kapsamında gerçekleştirdiğimiz reformların sonucunda enerji sektöründe 100 milyar doların üzerinde bir yatırım gerçekleşmiştir. Elektrik sektörüne yönelik olarak 2021-2025 yıllarını kapsayan uygulama dönemi plan ve programlarının hazırlanmasına ilişkin çalışmalara da devam ediyoruz.”

“ÖĞRENCİLERDEN 88’İ ŞİRKETTE GÖREVİNE BAŞLADI”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, dünya genelinde elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 11’inin nükleer enerjiden sağlandığına dikkati çekerek, ülkenin enerji talebinin karşılanmasında kaynak çeşitliliğinin artırılması için önemli alternatiflerden birinin de sıfır emisyonlu güç santralleri olduğunu söyledi.

Bu doğrultuda Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin birinci ünitesinin 2023 yılında devreye girmesine yönelik çalışmaların ve hazırlıkların devam ettiğini hatırlatan Dönmez, nükleer santrallerdeki üst düzey teknoloji ve “know-how” transferiyle bu alandaki yerli teknoloji ve üretim kapasitesinin artırılması çalışmalarının yanı sıra kalifiye insan kaynağının yetişmesi amacıyla yurt içi ve dışı eğitime yönelik çalışmaları da sürdürdüklerini dile getirdi.

Bakan Dönmez, “Bu kapsamda yurt dışına gönderdiğimiz öğrencilerden 88’i mezun olarak yurda dönmüş ve ilgili şirkette görevine başlamıştır. Yerlileştirme alanındaki çalışmalara ek olarak elektrik iletim ve dağıtımında kullanılan tüm malzemelerin testlerinin yurt dışı yerine ülkemizde yapılması için başlatılan Türkiye’nin ilk yüksek güç ve yüksek gerilim deney laboratuvarı projesi de devam etmektedir.” diye konuştu.

Enerji piyasalarında mali açıdan güçlü, serbestleşmiş, rekabete açık, istikrarlı ve şeffaf bir şekilde tesis edilerek yatırımların daha kolay ve daha hızlı yapılabileceği bir ortam oluşturulduğunu vurgulayan Dönmez, bu meyanda öngörülebilir piyasalar ve tüketicinin korunması amacıyla gerekli altyapı oluşturularak serbestleşmeye yönelik kuralların uygulanmasına da devam edildiğini kaydetti.

Fatih Dönmez, Enerji Piyasaları İşletme AŞ (EPİAŞ) ile enerji ticaretinde Türkiye’yi bölgesinde önemli bir noktaya da taşıdıklarını belirterek, EPİAŞ’ta yapılan işlemlerin, kurulduğu günden itibaren önemli bir hacme ve derinliğe de ulaştığını dile getirdi.

Dönmez, şunları söyledi:

“Sektörün ve piyasanın gelişimi doğrultusunda ileri tarihli fiziksel teslimatlı elektrik piyasası olarak da ifade edilen, vadeli elektrik piyasasını 2020 yılının sonlarına doğru katılımcıların hizmetine sunmayı da hedefliyoruz. Bunun yanı sıra enerji piyasası katılımcılarının risklerini yönetmelerini sağlayacak aylık, çeyrek ve yıllık vadelerde fiziksel teslimatlı doğal gaz ticareti yapılmasına imkan sunacak, vadeli doğal gaz piyasasının kurulmasıyla ilgili çalışmalar da devam etmektedir. Piyasa altyapısının yurt dışına yönelik kapasitesi arttırılarak Avrupa elektrik piyasalarıyla iş birliğini güçlendirecek olup piyasamızdaki öngörülebilirliğin daha da güçlenmesi, derinliğin ve rekabetin arttırılması hedeflenmektedir.

“3 YILDA 33 BİN 220 KM DOĞAL GAZ HATTI İNŞA EDİLDİ”

Bakan Dönmez, Türkiye’de 2000’li yıllarda sadece 5 şehirde doğal gaz kullanılırken bugün 81 ilin tamamında, 541 ilçe ve belde ile 162 organize sanayi bölgesine doğal gaz arzı sağlandığını, yıl sonunda ise bu rakamı 550 yerleşim yerine ulaştıracak şekilde çalışmaları sürdürdüklerini anlattı.

2000’li yıllarda 1,29 milyon olan doğal gaz abone sayısının 16 milyona çıktığını, Türkiye nüfusunun yüzde 81’ine doğal gaz kullanım imkanı sunulduğunu anlatan Dönmez, bu kapsamda doğal gaz arzı sağlanan yerleşim yerlerinin artırılmasına dönük talepleri de karşılamaya çalıştıklarına işaret etti.

Fatih Dönmez, “Son üç yılda 33 bin 220 kilometre uzunluğunda doğal gaz iletim ve dağıtım hattı inşa edilmiş olup toplam iletim ve dağıtım şebeke uzunluğu dünyanın etrafını 4 kez dolaşacak seviyeye 162 bin kilometreye ulaşmıştır.” diye konuştu.

Türkiye’nin doğal gazda arz güvenliğinin sağlanmasında ulusal ve uluslararası alanlarda aktif rol oynadığına işaret eden Dönmez, bu kapsamda TANAP projesiyle Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’ya doğal gaz arzının hazır hale getirildiğini dile getirdi.

Bakan Dönmez, Türkiye ve Avrupa’ya doğal gaz arz edecek diğer bir önemli projenin TürkAkım olduğunu vurgulayarak, “İki ayrı hattan oluşan TürkAkım Projesi’nin inşaat ve imalatı da tamamlanarak testlere başlanmış olup 2020 yılının ilk haftalarında bu açılışı Sayın Putin’in katılımıyla İstanbul’da inşallah yapmış olacağız.” açıklamasında bulundu.

“5 İLAVE DERİN SONDAJ PLANLIYORUZ”

Bakan Dönmez, Tuz Gölü ve Kuzey Marmara doğal gaz depolama tesislerinin mevcut kapasitelerinin artırılmasıyla, bu kapasite ve LNG depolarında yaklaşık 30-35 günlük doğal gaz talebini karşılama imkanına kavuştuklarını kaydetti.

Her iki projede de kapasite artırma ve inşaat çalışmalarının sürdürüldüğünü anlatan Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Doğal gaz depolarımıza ilişkin çalışmaların tamamlanmasıyla depolama kapasitemiz sadece bu iki tesiste 10 milyar metreküpe ulaşacak olup geri üretim kapasitemiz de 155 milyon metreküpe ulaşacaktır. Bunun anlamı şu: Şu anda biz sisteme gerek yer altı depolarımızdan gerekse LNG tesislerimizden günlük 310 milyon metreküp gaz verebiliyoruz. Geçtiğimiz yıllarda hatlardan herhangi birinde veya tesislerden herhangi birinde sıkıntı olduğunda doğal gaz arzını karşılamakta zorlanıyorduk. Başta ikincil yakıt kullanan elektrik santralleri olmak üzere, ikincil yakıta geçiyorduk ama son iki yıldır doğal gaz arzını, doğal gaz talebini rahatlıkla karşılayacak kapasiteye ulaşmış olduk.”

Bakan Dönmez, LNG alanında önemli yatırımların hayata geçirildiğini, yüzer LNG depolama terminallerinin devreye alınarak LNG tesislerinden ulusal sisteme gaz verme kapasitesinin üç yılda ikiye katlandığını söyledi.

Türkiye’nin sismik araştırma gemileriyle belirlenen lokasyonlarda, Fatih ve Yavuz sondaj gemileriyle bugüne kadar toplam 3 derin sondaj faaliyetinin gerçekleştirildiğini anımsatan Dönmez, buna yönelik iki sondaj faaliyetinin de devam ettiğini dile getirdi.

Fatih Dönmez, şöyle devam etti:

“Türkiye olarak Doğu Akdeniz yetki alanlarıyla ilgili tavrımızı gerek açıklamalarımızla gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir şekilde ortaya koyduk. Ülkemiz ne kendi hukukunu ne de Kıbrıs Türklerinin çıkarlarını çiğnetmeden Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon kaynaklarının barış eksenli ve adaletli bir şekilde paylaşımı konusundaki kararlılığını devam ettirecektir. Bu doğrultuda gemilerimizle gerçekleştirdiğimiz hidrokarbon arama faaliyetleri aralıksız sürdürülmekte olup 2020 yılı içerisinde de 5 ilave derin sondaj yapmayı planlıyoruz.”

Türkiye ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun TBMM’de kabul edilerek yasalaştığını hatırlatan Dönmez, “Bu teklife destek veren siyasi parti gruplarımıza da şükranlarımızı sunuyorum. Hiç şüpheniz olmasın, gereği yapılacaktır. Gerek Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğümüz ruhsatlandırma çalışmalarına ilişkin olarak gerekse Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı şirketimiz, kuruluşumuz hemen yıl başından itibaren ruhsatlandırılan bölgelerde sismik arama faaliyetlerine süratle başlayacaktır.”

2033’E KADAR 30 MİLYAR DOLAR TASARRUF HEDEFİ

Bakan Dönmez, Türkiye’nin enerji yoğunluğunu gelişmiş ülkelerin ortalaması seviyesine çekmesi gerektiğine işaret ederek, bu doğrultuda Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nın hayata geçirildiğini ve 2023 yılına kadar enerji verimliliği konusunda önemli bir mesafe alınacağını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile kurulan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı İzleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından ülke genelinde enerji verimliliği çalışmaları ile Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nda yer alan eylemlere ilişkin izleme ve yönlendirmelerin de yapılacağını anlatan Dönmez, “Plan kapsamında yer alan eylemlerin hayata geçmesiyle 2023 yılına kadar da sera gazı salınımında 66 milyon ton karbondioksit azalımı sağlanacak olup yapılacak 1 birim maliyetli yatırımla 3 birim tasarruf edilerek 2033 yılına kadar 30 milyar dolar tasarruf etmeyi hedefliyoruz.” dedi.

Dönmez, Türkiye’nin, dünyaya en az karbon salımı yapan ülkelerin arasında yer aldığını, bu konuda çevre mevzuatına uygun şekilde her zaman sorumluluklarının üzerinde hareket ettiğini dile getirdi.

Türkiye genelinde yer altı kaynaklarının tespit edilmesi amacıyla yürütülen jeofizik, jeokimya ve sondaj çalışmaları neticesinde MTA’nın kurulduğu 1935’ten bugüne kadar yapılan toplam sondajın üçte birinden fazlasının son üç yılda gerçekleştirildiğine işaret eden Dönmez, maden sektöründe dış ticaret açığının yaklaşık 20 milyar dolar olduğunu vurguladı.

Madende en çok bedel ödenen kalemlerden birinin altın olduğunu bildiren Dönmez, şöyle devam etti:

“Mevcut verilere göre, sırf geçtiğimiz yıl yaklaşık 10 milyar dolarlık altın ithalatı yaptık. Altını ulusça seviyoruz, bir kısmını rezerv olarak kullanıyoruz, bir kısmını ziynet eşyası olarak kullanıyoruz. Kuyum sektörümüz de iyi, ithal ettiğimiz altının bir kısmını da ihraç ediyoruz; yaklaşık 2-2,5 milyar dolarlık da altın ihracatımız söz konusu. Bu ithalatı azaltmanın yolu, madencilik sektörüne kurallara uygun ve çevre mevzuatına saygılı bir şekilde çalışmalar yapmasına izin verilmesinden geçiyor. Türkiye’de enerjide yerlileşme ve dışa bağımlılığın azaltılması hedefimiz doğrultusunda yerli kömür rezerv artırma çalışmalarımız da hızla devam etmektedir. Son tespitlerimizle birlikte bugün linyit ve taş kömürü rezervimiz 20 milyar ton seviyesine ulaşmıştır. Ülkemizin halen yıllık 39 milyon ton civarında kömür ithalatı yaptığı göz önünde bulundurulduğunda bunun için yılda yaklaşık 4 milyar dolar civarında döviz harcadığımızı görmekteyiz. Kömür kaynaklarımız yerin altında dururken ithal kömüre döviz ödemek yerine, yerli kömürümüzden faydalanmak büyük önem arz etmektedir.”

“VANDALİST BİR RUHLA, ÇEVREYİ TAHRİP EDEN BİR ALGIYLA KARŞILANIYORUZ”

Bakan Dönmez, mevzuatta yapılan düzenlemelerle iş güvenliği açısından gerekli iyileştirmelerin sağlandığını, maden işletmelerine dönük yapılan denetimleri de aralıksız sürdürdüklerini anlattı.

2019 yılı başından bugüne kadar 8 binin üzerinde denetim yapılmasıyla kaza oranlarında bir önceki yıla göre kayda değer bir azalma yaşandığına işaret eden Dönmez, “Bakanlık olarak çevreyi madene tercih eden bir pozisyonda değiliz. Çevreyle uyumlu madencilik temel kıstaslarımız arasında olup ne madenlerimizden ne de doğamızdan vazgeçme lüksüne sahibiz. Şimdi, zaman zaman kamuoyunda da maalesef, Enerji Bakanlığımız olarak çevre konusunda adeta Vandalist bir ruhla, çevreyi tahrip eden bir algıyla karşılanıyoruz; bu, doğru değil.” ifadelerini kullandı.

Yasal düzenlemeye göre madencilik faaliyeti sonrası rehabilitasyonun zorunluğu olduğunu ifade eden Dönmez, elindeki maden sahası fotoğraflarını gösterdi.

Söz konusu maden sahalarının madencilik faaliyeti sırasındaki görüntüleri ile rehabilite edildikten sonraki durumlarının arasıda önemli fark olduğunu dile getiren Dönmez, Kastamonu, Aydın, Konya ve Kütahya’nın da aralarında bulunduğu birçok ildeki maden sahalarında bu konuda güzel örnekler yer aldığını kaydetti.

Dönmez, “Hatta geçenlerde bir madencimiz geldi bana, zeytinyağı getirdi, dedi ki: ‘Uluslararası ödül aldık. Biz kömür madeni işletiyorduk, işletmemizi kapattıktan sonra zeytin ağacı diktik, zeytin ürünlerinden de zeytinyağı yaptık, altın ödülü aldık.’ dedi. Fırsat bulursam sizlere de göndereceğim inşallah.” diye konuştu.

Dönmez, CHP’li milletvekillerinin tepkileri üzerine de maden sahalarının durumunun düzelmesi, rehabilitasyon sürecinin tamamlanması için biraz sabırlı olunması gerektiğini dile getirdi.

Kritik ve stratejik madenlerin yurt içinde işlenmesi şartıyla uç ürünlere dönüştürülmesi için ilk ihaleleri yaptıklarını anlatan Dönmez, gelecek dönemde uç ürünlü ihalelere hız vereceklerini anlattı.

Bu model sayesinde istihdamın artacağını, sektörün ve Türkiye’nin büyümesinin sağlanacağını ve yüksek teknolojinin Türkiye’de üretilmesinin temin edileceğini vurgulayan Dönmez, şunları söyledi:

“Binalarımızdaki beton, agrega, demir çelikten tutun da bindiğimiz araçlara varıncaya kadar, yazdığınız kalemlere, içtiğiniz suyun bardağına varıncaya kadar birçok şeyi biz madenlerden üretiyoruz. Bunları yapmayacak kadar zenginsek yapmayalım. 25 milyar dolar ithalat yapıyoruz. Bunları azami kullanmak zorundayız, çevreye saygılı olmak zorundayız. Bu meyanda yüksek teknoloji temelli dönüşüm ve uç ürün üretme hedefi doğrultusunda geçtiğimiz ekim ayında temelini attığımız bor karbür üretim tesisinin kurulmasıyla birlikte katma değerli uç ürünlerinden ileri teknolojilere de geçişi de yapmış olacağız.”

Bakan Dönmez, Bakanlığının 2018 yılı bütçesi ödeneği toplamının 2 milyar 528 milyon 168 bin lira olduğunu, bu tutarın 2 milyar 350 milyon 101 bin 185 lirasının harcandığını belirterek, harcanmayan 178 milyon 66 bin 815 liralık ödeneğin yıl sonunda iptal edildiğini bildirdi.
Bakanlığının kesin hesap rakamlarına bağlı olarak 2018 yılı bütçe gerçekleşme oranının yüzde 93 olduğunu söyleyen Dönmez, “Bakanlığımız merkez teşkilatı için 2020 yılı bütçe teklifi 3 milyar 319 milyon 102 bin lira olup, bağlı ve ilişkili kuruluşlar (MAPEG, MTA, TAEK, EPDK, NDK, BOREN, NATEN) ile birlikte teklif edilen toplam bütçe tutarımız 4 milyar 182 milyon 474 bin liradır.” dedi.
Dönmez, 2020 yılı bütçesinin hayırlara vesile olması yönündeki temennisini dile getirdi.