ADER’den kanun değişikliği açıklaması

Akaryakıt Ana Dağıtım Şirketleri Derneği (ADER) Başkan Yardımcısı Cemil Direkci, akaryakıt kaçakçılığıyla mücadeleye ilişkin kanun teklifiyle ilgili açıklamalarda bulundu.  “Akaryakıt sektöründeki haksız rekabetin engellenmesi amacıyla yasalara uygun çalışan dağıtıcı ve bayilerin korunması ve aynı zamanda devletimizin vergi kaybının önlenmesi için sivil toplum örgütleri olarak yıllardır mücadele etmekteyiz. Geldiğimiz noktada, kaçak akaryakıtın kurumca belirlenen seviyede veya […]

ADER’den kanun değişikliği açıklaması
Kubilay Aydeğer
  • Yayınlanma20 Nisan 2021 17:22

Akaryakıt Ana Dağıtım Şirketleri Derneği (ADER) Başkan Yardımcısı Cemil Direkci, akaryakıt kaçakçılığıyla mücadeleye ilişkin kanun teklifiyle ilgili açıklamalarda bulundu. 

“Akaryakıt sektöründeki haksız rekabetin engellenmesi amacıyla yasalara uygun çalışan dağıtıcı ve bayilerin korunması ve aynı zamanda devletimizin vergi kaybının önlenmesi için sivil toplum örgütleri olarak yıllardır mücadele etmekteyiz.

Geldiğimiz noktada, kaçak akaryakıtın kurumca belirlenen seviyede veya hiç ulusal marker içermeyen ürün olarak tanımlanması sebebiyle son derece başarılı gözüken mevzuat ve uygulamaların, vergi manipülasyonları yolu ile yapılan hileler bakımından son derece yetersiz kaldığı gözlemlenmiştir. 

Uzun yıllardır kayıt dışı çalışma sonucu ortaya çıkan kayıp ve kaçağın önlenmesi gayesiyle verdiğimiz mücadelenin amacına ulaşması için ilgili Kamu kuruluşlarına bağımsız dernekler olarak ilettiğimiz talep ve öneriler aşağıda maddeler halinde sunulmuştur. 

  1. KDV üzerinden yapılan manipülasyonların engellenmesi için akaryakıt ürünlerindeki KDV oranının düşürülerek, tercihen sıfırlanarak, bu miktarın ÖTV’ye eklenmesi yolu ile haksız kazancın ve sektörü bozucu etkilerinin engellenmesi ile aynı zamanda kamu maliyesinin gelir kaybının önüne geçilecektir.
  1. Lisans sahiplerinden alınacak teminat mektubu uygulamasının acilen türürlüğe konulması 

Her türlü kaçakçılığın sektörümüzden bertaraf edilmesi amacıyla daha kurumsal kriterlerle güçlendirilmesi gereken aşama şüphesiz ki lisans koşullarıdır. Lisans koşullarını bu amaca yaklaştıracağını düşündüğümüz önemli düzenlemelerden bir tanesi de, 14/2/2019 tarih ve 7164 Sayılı Kanunu’nun 30 maddesiyle EPDK’ya tanınan teminat mektubu alma yetkisidir. 

Lisans sahiplerinden mali yükümlülüklerinin tahsilinde kullanmak üzere talep edilebilecek teminat mektubu uygulamasının bugüne kadar başlatılmaması kötü niyetli kişilerin illegal fiillerini kolaylaştırmakta ve bu durum da sektörel rekabete  ve ülke ekonomimize zarar vermektedir.  

Bu nedenle, olabilecek en kısa sürede yeni lisans başvuruları ve lisans yenileyecek dağıtıcılardan başlanmak üzere,  mevcut tüm dağıtıcı lisansı sahiplerinden teminat mektubu (30-40 Milyon TL gibi) talep edilmeli ve alınmalıdır. Ayrıca, volümü yüksek dış satışı olan  bayilik lisansı sahiplerinin de bu uygulama kapsamına alınması önerilmektedir. 

  1. Otomasyon sisteminin uygulama alanının genişletilmesi ile otomasyon verilerinin etkin denetleme için paylaşımı

Kaçakçılıkla mücadele kapsamında ulusal marker uygulamasının yanı sıra en etkili yöntemlerden biri olan otomasyon sisteminin sadece bayiler ile lisanslı depoculuk faaliyeti gösterenler için zorunlu olması kayıp-kaçağın önlenmesinde yeterli değildir.  

Otomasyon sisteminin caydırıcı olabilmesi için uygulama alanının gümrükten itibaren tüm lisans sahiplerince zorunlu olarak uygulanması ve nihai olarak akaryakıt tüketimi yüksek olan fabrikaların, şantiyelerin, nakliye filosu işletmeleri vb. kendi ihtiyaçları için depoları bulunan son kullanıcıları da kapsayacak şekilde genişletilmesi önerilmektedir. Bu alanlarda deposu olanların ve/veya belirli miktarlardaki akaryakıtı bulunduranların serbest kullanıcı lisansı almalarının zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir. Böyle bir düzenleme yapıldığı takdirde denetim açığı bulunan bu noktalar resmen EPDK denetimi altına girerek otomasyona da bağlanabilecektir. 

Bu depoların otomasyon zorunluluğu dışında tutulması vergi kaçakçılığının yanı sıra güvenlik sorununu da beraberinde getirmektedir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde terör eylemlerinde kullanılan akaryakıtın denetleme açığı olan bu gibi yerlerden temin edildiği düşünülmektedir.

Diğer taraftan, denetimin çok daha etkin hale getirilmesi amacıyla otomasyon sistemi verilerinin sektörle ilgili denetim yetkisi bulunan Gelir İdaresi Başkanlığı, Vergi Denetim Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi Kamu Kurumlarıyla paylaşılacağı online bir platform oluşturulması, böyle bir platform var ise de, verilen Kurumların kendi denetim ihtiyaçları doğrultusunda sorgulama yapılarak temin edilebilmesinin sağlanması önerilmektedir. 

4. Otomasyon sisteminin izlenmesi ve denetlenmesi yükümlülüğünün dağıtıcı lisansı sahiplerinin üzerinden alınması

Petrol Piyasasında Dağıtıcı Lisansı Sahiplerinin Bayi Denetim Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Kurul kararı iyi niyetli olan dağıtım şirketleri tarafından eksiksiz bir şekilde uygulanmaktadır.  Dağıtım şirketleri de nihayetinde bayiler gibi ticari amaçla kurulmuş ve faaliyet gösteren kuruluşlar olup, kaçakçılık suçunun tespitine ilişkin yetkileri ve yeterlilikleri de bulunmamaktadır. Suç unsurunun tespitine dair yapılacak her türlü denetim yetkisi kamu kurumları ve kolluk kuvvetlerine aittir.

Ancak, ilgili Kurul kararı gereği dağıtım şirketlerine ayrıca bayilerini denetleme yükümlülüğü de getirilmiş olup, maalesef ki kötü niyetli dağıtım şirketleri ve/veya bayilerce bu yetki kolaylıkla manipüle edilmekte ve tüm sektör tarafları ve Kamu Kurumlarının tüm çabalarına rağmen engellenmeye çalışılan kayıp-kaçak sorununda önemli bir açık meydana gelmektedir.

Kanun, otomasyon sisteminin kurulumu yükümlülüğünü dağıtım şirketlerine vermiş olup, dağıtıcıların bayilerinde sadece sistem kurulumunu yerine getirmeleri ve sonraki aşamada bu sistemi kayıp-kaçağın daha etkin olarak denetlenmesini sağlamak üzere tamamen kamu kurumlarının denetim mekanizmasına teslim etmeleri önerilmektedir. Bu şekilde bir düzenlemenin bahsi geçen manipülasyonları önleyeceği ve başta EPDK olmak üzere diğer tüm kamu kurumları üzerinde yaratılan denetim yükünü de azaltacağı değerlendirilmektedir. 

  1. Otomasyon sistemi ile yazarkasa satışı ve satış sonrası hizmet verenlerin akredite edilerek yasal sorumluluklarının belirlenmesi 

Kayıt dışı ekonomi ile kaçakçılığın önlenmesi için yürürlükte olan yazarkasa ve otomasyon sistemlerinin manipüle edilmesi sadece sektöre bir şekilde girmiş kötü niyetli lisans sahipleri tarafından yapılamaz. Bu yasadışı amacın sahada teknik olarak düzeneğinin oluşturulmasına yardım eden ve bu sistemleri çok iyi tanıyan kişi ve kuruluşların da en az sektör temsilcileri kadar yasal takip altında olmaları gerekmektedir. 

Sektörde kullanılan yazarkasa ve otomasyon ürünlerini piyasaya temin eden, bunların satış ve montaj hizmetlerini yürüten firmalar da bu cihazları devre dışı bıraktıracak iş ve işlemleri yaptıran lisans sahipleri gibi kaçakçılık suçuyla cezalandırılmalıdırlar.

Otomasyon sisteminin devre dışı bırakılması, mali hafızaya dışarıdan müdahale edilmesi gibi yasa dışı uygulamaların önlenmesi için tedarikçi firmalara hangi Kamu Kurumu tarafından akreditasyon sağlanacağının tespiti konusunda başta EPDK ve GİB olmak üzere ilgili tüm Kamu Kurumları nezdinde bir çalışma yapılmasının önem arz ettiği değerlendirilmektedir.  

Yukarda bahsettiğimiz konular Derneğimiz ve sektör temsilcilerimizin de uzun yıllardır gündeme getirdikleri ve ittifak ettiği konular olup, gündemde olan ve komisyona gelen kanun teklifinde sektör taleplerimizin büyük ölçüde değerlendirildiğini görüyoruz. 

Kanun teklifini destekliyor, emeği geçen Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine ve EPDK yetkililerine kanunun hazırlanması için yaptıkları çalışmalardan dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.

Dernek olarak, Kayıp ve kaçağın önlenmesi ve kurallı bir piyasanın oluşması için çalışmalarımıza aralıksız olarak devam edeceğiz.”