Türkiye LUKOIL için stratejik önem taşıyor

LUKOIL’in İkmal ve Satış’tan Sorumlu Başkan Yardımcısı Vadim Vorobyov, Türkiye’nin petrol ürünleri piyasası LUKOIL için stratejik önem taşıdığını ve şirketin pazar payını artırmak için seçenekleri sürekli araştırdıklarını ifade etti.   Şirketin Moskova’daki Ana Merkezinde Türk gazetecilerle bir araya gelen Vorobyov şirketin mevcut durumu ve gelecek beklentilerinden Türkiye’deki yatırımlarına kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulundu.   […]

Türkiye LUKOIL için stratejik önem taşıyor
Servet Uzun
  • Yayınlanma14 Ağustos 2017 15:07
  • Güncelleme16 Ağustos 2017 09:32

LUKOIL’in İkmal ve Satış’tan Sorumlu Başkan Yardımcısı Vadim Vorobyov, Türkiye’nin petrol ürünleri piyasası LUKOIL için stratejik önem taşıdığını ve şirketin pazar payını artırmak için seçenekleri sürekli araştırdıklarını ifade etti.

 

Şirketin Moskova’daki Ana Merkezinde Türk gazetecilerle bir araya gelen Vorobyov şirketin mevcut durumu ve gelecek beklentilerinden Türkiye’deki yatırımlarına kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulundu.

 

 “TÜRK PİYASASI BİZİM İÇİN ÇOK CAZİP”

 

Şu an Türkiye piyasasının yüzde 5-6’sına sahip olduklarını ve Türkiye’de 1 milyar dolarlık yatırımlarının olduğunu söyleyen Vorobyov, “Kriz durumundan dolayı önümüzdeki 3-4 yıl içinde Türkiye’deki faaliyetlerimizi büyütmeyeceğiz diye düşünüyorum ama Türkiye’deki şirketlerle işbirliğine de hazırız. Türkiye’nin petrol ürünleri piyasası LUKOIL için stratejik önem taşıyor ve şirket, pazar payını artırmak için seçenekleri sürekli araştırıyor. SOCAR ile de Türk pazarında üçüncü tarafların varlık satışlarının ortak edinimi konusunda fırsatları değerlendirdik. Bu konularla ilgili, henüz sonuçlanan bir durum söz konusu değil. Şirketimize çeşitli teklifler geliyor. Türk piyasası bizim için çok cazip, bizim bayi zincirimiz yıllık 1,5 milyon ton satış gerçekleştiriyor. Türkiye kendi taleplerini karşılamak amaçlı birçok petrol ürünü ithal ediyor. Ve LUKOIL şirketi Türkiye’ye petrol ürünü ithal eden şirketler arasında bir numara. Esas alan dizel, biz bu dizeli hem Rusya’daki hem de Bulgaristan’daki tesislerimizden getiriyoruz. Aynı zamanda Antalya ve Hatay bölgelerine İtalya’daki tesisten de ürün temin ediyoruz. Biz Türkiye’yi kapsamış durumdayız ve Türkiye bizim için cazip bir ülke” dedi.

 

TÜRKİYE PİYASASINDAN ÇEKİLMEYİ DÜŞÜNMÜYORUZ

 

2000-2010 arası Türkiye’deki dağıtım marjlarının Avrupa’ya kıyasla biraz fazla olduğunu ve bu konuda son yıllarda yapılan düzenlemelerin olumsuz etkilediğini ifade Vorobyov, “Türkiye pazarına bir milyar doları bulan yatırım yaptık ama bu marjlarla ilgili düzenlemeler olumsuz etkiledi. Bu düzenlemelerin elbette bazı nedenleri vardır. Belki de geçici bir durumdur. Bu tür sınırlayıcı düzenlemeler Avrupa’da da oluyor. Ama Türkiye piyasasından memnuniyetsiz değiliz, çekilmeyi de düşünmüyoruz. Şu an itibarıyla uygun bir proje olursa değerlendiririz ama kesinlikte Türkiye piyasası ‘cazip değil’ diyemeyiz” değerlendirmesini yaptı.

 

TÜRKİYE’DE PETROL ARAMA-ÜRETİM PLANIMIZ YOK”

 

Şirketin Türkiye’de petrol arama-üretim ve rafineri yatırımı düşünüp düşünmediğine ilişkin sorulan bir soruya ise Vorobyov, “Petrol çıkarılması konusunda Türkiye’de bir planımız yok, Petrol dünyanın her noktasında var zaten ama her yerde aynı masrafla çıkaramazsınız. Petrol rafinerisi konusunda ise yeterli kapasiteye sahip olduğumuzu düşünüyoruz ama şu an itibarıyla hem Türkiye hem Avrupa’da rafineri konusunda gereğinden fazla tesis var zaten, Bundan dolayı yeni bir petrol rafineri tesisi kurulması noktasında bir lüzum görmüyorum. Bu konuda bize bir teklif gelmesi noktasında bunu değerlendiririz ama bize henüz bir teklif ulaşmadı, LUKOIL’in mevcut tesislerinde devamlı yatırım gerekiyor, ürünlerimizin kalitesini ve verimliliğini arttırmak için bunlar gerekli. Avrupa’daki mevzuata göre ekoloji standartları da çok yükselmiş. Şu an hem düşük petrol fiyatlarını da göz önünde bulundurduğumuzda yeni bir yatırım için fazladan paramız yok şu anda” yanıtını verdi.

 

“TÜRKİYE’DE SANTRAL YATIRIMI PLANIMIZ YOK”

 

Türkiye’de elektrik santral yatırımına ilişkin soruya, Türkiye’de elektrik santrali konusunda bir planlarının olmadığı yanıtını veren Vorobyov, “Elektrik enerjisi sektöründe Rusya’nın güneyinde çalışıyoruz. Kuzey Hazar bölgesindeki projelerimizi yüzünden elektrik enerjisine girme zorunluluğu doğdu. Bu bölgede hem petrol ve gaz sektöründe iki projemiz var, burada aldığımız gazın o bölgelerde kullanılması için boru hattı getirdik. Elektrik enerjisini hem tesis için kullanıyoruz, hem de oradaki insanların ihtiyaçlarını karşılamak için de kullanıyoruz. Şimdilik 2 milyar metreküp kapasiteli bir tesis kurduk, ve şu an itibarıyla bu borulardan geçen gazın hacmi ise 1,5 milyar metreküp. Bu bölgedeki işlerimiz daha da yoğunlaştıkça 5 milyar metreküpe kadar bu kapasiteyi arttırabiliriz. Bu ürettiğimiz gazın satışı için de yardımcı oluyor” şeklinde konuştu.

 

“MEKSİKA VE İRAN’A YATIRIM YAPMAK İSTİYORUZ”

 

Dünyanın 40 ülkesinde faaliyet gösteren dikey entegre olmuş bir şirket olduklarını söyleyen Vorobyov, çeşitli sektörlerde faaliyetlerini sürdürdüklerini, esas işlerinin ise jeoloji araştırmaları, petrol arama-çıkarma, petrokimya ve doğalgaz sektöründe olduğunu ve faaliyetlerini sürdürdüklerini ve aynı zamanda ürettikleri ürünlerin de satışlarını yaptıklarının altını çizdi.

Vorobyov sözlerine şöyle devam etti: “Elektrik enerjisi ise daha yeni başladığımız genç bir faaliyet alanımız ama Rusya ve Rusya dışında elektrik enerjisi sektöründe yavaş yavaş gelişiyoruz, Lukoil bünyesinde 100 bini aşan kişi çalışıyor ama en büyük faaliyet alanımız petrol çıkarma. En fazla Kuzey Hazar bölgesinde çalışıyoruz. Batı Sibirya’nın kuzeyinde bulunan özerk bir bölge var, orada da faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.  Yurt dışında ise en çok önem verdiğimiz ülkelerden birisi Irak. Irak’ta Batı Kurna denilen bölge bizim için önem teşkil ediyor ama geleceğe yönelik çok önem verdiğimiz ve yatırım yapmak istediğimiz iki ülke Meksika ve İran.  Gaz konusundaki projeler açısından baktığımızda ise Özbekistan bizim için önemli. Petrol rafinaj alanında 7 petrol rafinerimiz var, bunlardan 4’ü Rusya’da, Bulgaristan, Romanya ve İtalya’da da birer rafinerimiz var. Bunlardan bir tanesini Total ile birlikle işletiyoruz. Batı Sibirya ve Volbograd’da gaz işleme tesislerimiz var. Petrokimya sektöründe de yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Stavrolen şirketiyle birlikte, şirketimizin ürettiği ürünler polietilen. Ukrayna’da da petrokimya alanında çalışan bir şirketimiz var, geçen yıl onu sattık, gaz sektöründe de birkaç tesisimiz var. Enerji sektöründe en çok Rusya’nın güneyinde çalışıyoruz, Yurtdışında ise enerji sektöründe Bulgaristan ve Romanya’da çalışıyoruz. Petrol, petrol ürünleri ve gaz satışı konusunda ise tüm dünyaya açığız” dedi.

 

“DÜŞÜK FİYATLAR GELİRLERİMİZİ 10-11 MİLYAR DOLARDAN 5 MİLYARA DÜŞÜRDÜ”

 

Düşük petrol fiyatlarının şirkete etkilerini de değerlendiren Vorobyov kendilerinin de rakipleri kadar etkilendiğini ama son yıllardaki sonuçlara bakıldığında hala stabil olarak gelir elde ettiklerini, 2014, 2015, 2016 yıllarında en az 5 milyar dolarlık bir gelirleri olduğunu önceki dönemlerdeki yıllık gelirlerinin ise 10-11 milyar dolar olduğunun ifade etti.

 

Vorobyov, “Bizi etkileyen unsurlardan birisi de mevzuatların değişmesiydi ve bizi çok etkiledi. Bu süreçte, daha verimli olarak çalışmak için önemli icraatlarda bulunduk. Bunlardan birincisi, hem petrol çıkarılması hem de rafineri sektöründe projelerimizi askıya aldık ve en çok gelir ettiğimiz projelere yöneldik ve onların üzerinde yoğunlaştık. Petrol çıkarılması konusunda daha çok stokun olduğu bölgelere ve ulaştırılması daha kolay bölgelere yoğunlaştık. İkinci olarak, giderlerimizi çok büyük oranda kestik. Hem Rusya’da hem de yurtdışında sahip olduğumuz aktiflerin de bir bölümünü de sattık, Ukrayna’daki rafineri tesisini, Kıbrıs, Macaristan, Litvanya ve Estonya’daki satış noktalarımızı da sattık, Bizim bu konuda oluşturduğumuz yeniden yapılandırma programımız var, ona göre hareket ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

“ABD’NİN UYGULADIĞI YAPTIRIMLAR PROJELERİMİZİ ETKİLEDİ”

 

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) tarafından Rusya ve Rus şirketlerine uygulanan yaptırımların kendilerini ve yatırım planlarını olumsuz etkilediğini söyleyen Vorobyov, “Yaptırımlar kesinlikle etkiledi, Rusya’da zor çıkarılan petrol projelerimiz vardı, ilk olarak onları etkiledi ama Rusya’da biz temel teknolojilere sahip değiliz. Bunun için dünyada olan teknolojileri uygulamak istedik burada ve biz bu konuda TOTAL ile bir işbirliği yaptık.  Bizim için bu projelerin iki nedenden dolayı cazibesi var. Batı Sibirya’daki bölgelerin potansiyeli düşüyor sürekli, eskisi kadar verimli değil ama o bölgenin petrol çıkarmadaki altyapısı sağlam. Bu bölgelerde verim düşüyor ama gelirimiz düşmesin diye bu sahalardan petrol çıkarmak istedik, ambargo bu projeyi çok etkiledi. Biz de petrol çıkarmada deneyimli bir şirketiz, tesisimiz var ama her türlü yöntemi arıyoruz, yeni maceralar aramaktansa dünyadaki mevcut yöntemleri uygulamak daha iyi bizim için. Bu örneklerden birisiydi, bu konuda birçok örnek var. Örneğin, yurtdışındaki projelerimiz ne olacak onu da bilmiyoruz şu anda. Eski ambargo sadece Rusya sınırlarını kapsıyordu, şimdiki ise daha geniş kapsamlı. O yüzden bundan sonra daha da sıkıntılı olacak diye düşünüyorum” diye konuştu.

 

“AVRUPA’DAKİ MEVZUAT 20 SENEDİR SERTLEŞİYOR”

 

Çevresel kaygılardan dolayı Avrupa’daki mevzuatın son 20 senedir her sene daha da sertleştiğini belirten Vorobyov, “Rusya’da son yıllarda ekolojik açıdan uyumlu olan ürünlere geçmeyi başladı. Bununla ilgili standartlar var, bu standartlara uygun olmak için diğer ülkelerdeki tesislerimizde de yenileme çalışmalarımızı sürdürdük. Her gün bu konuyla ilgili yeni bir kanun çıkıyor, bu Rusya’da da böyle. Bu konulardaki masraflarımız da önemli bir pay oluşturuyor, yıllık 100 milyon dolara yakın masraf yapıyoruz, daha fazla da olabilir” dedi.

 

LUKOIL’in Hazardaki Dev Offshore Yatırımı V. Filanovsky Sahası

 

Hazar denizi LUKOIL ve Rusya’nın petrol üretim stratejisinde en önem verdiği alanlardan birisi durumunda. geçtiğimiz yıllarda önce Azerbaycan’ın sonrada Kazakistan’ın Hazar’da bulduğu dev petrol rezervleri sonrası bu alanda faaliyetlerini yoğunlaştıran Rusya’nın Hazar’daki en önemli sahalarının başında ise V. Filanovsky geliyor.

 

LUKOIL’in Hazar denizindeki V. Filanovsky offshore petrol üretim platformuna gerçekleştirilen ziyarette platforma ilişkin verileri paylaşan LUKOIL yöneticileri platformun Dünya’daki en yeni ve ileri teknolojiye sahip offshore platformlardan birisi olduğunun altını çizerken bu yılın sonunda ikinci platformunda üretime geçeceği bilgisini paylaştı.

 

HAZAR’IN ALTINDAKİ 1 MİLYAR TONLUK DEV REZERV

 

LUKOIL, Hazar’daki Rusya sektöründe yer alan hidrokarbon kaynaklarının gelişimine öncülük eden önemli şirket. Rus sektöründe şuana dek keşfedilen üretilebilir hidrokarbon kaynaklarının toplam büyüklüğü 1 milyar ton petrol eşdeğerin üzerinde. Sahalarda petrolle ve gaz birlikte çıkarılıyor.

 

Bölgede keşfedilen 9 sahadan şuan 2 tanesinde üretim gerçekleştiriliyor. 2002’den 2016’ya kadar 14 yıllık dönemde Hazar denizindeki projelerin geliştirilmesi için 8.7 milyar dolarlık yatırım yapıldı.

 

2002’den 2016’ya kadar Hazar Denizi projelerinin geliştirilmesine yönelik kümülatif yatırım yaklaşık 8,7 milyar dolar.

 

V.FİLANOVSKY SAHASI

 

Rusya’nın Hazar Denizi’ndeki sektöründe Astrakhan’ın 190 km güneyinde, 7-11 metre su derinliğinde 2005 yılında keşfedilen V. Filanovsky sahası 129 milyon ton petrol ve 30 milyar metreküplük üretilebilir doğalgaz rezervi ile Rusya’nın en büyük offshore petrol sahalarından biri.

 

31 Ekim 2016’da Rusya Devlet Başkanı V. Putin’in de katılımıyla petrol üretimine başlanan platform projenin iki fazından ilkini oluşturuyor.

 

Sahanın 1. Aşama altyapısı, Yükseltici Birim (RU), Buzla Dayanıklı Platform (IRP), Merkezi İşleme Platformu (CPP), Yaşam Alanı Platformu (LQP) ve Kıyı On-shore Tesisleri (HOF) içeriyor.

 

Sahada üretilen petrol Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu (CPC) tarafından işletilen boru hattı aracılığıyla ihraç edilmektedir. TBM tarafından sürdürülen petrol kalite bankası, şirketin yüksek kalitesini yansıtan adil satış fiyatlarına kavuşmasını sağlıyor. 2017’den itibaren sahada petrolle birlikte üretilen petrol gazının Stavrolen petrol ve gaz kimyasal kompleksine tedarik edilerek pazarlanabilir doğal gaz ve petrokimyasal ürünlere dönüştürülmesi planlanıyor.

 

Bugün itibariyle LUKOIL, Filanovsky sahasının ikinci faz geliştirme çalışmalarına ve platform inşaatına devam ediyor.  İkinci Aşama platform inşaat ve montaj işlemlerinin 2017 yılı sonunda tamamlanarak ikinci platformun da üretime başlaması bekleniyor.

 

2017 yılının Temmuz ayında LUKOIL tarafından Hazar Denizi’ndeki Vladimir Filanovsky sahasında üretilen üç milyon ton petrol önemli bir kilometre taşı oldu.

 

Bugün itibarıyle, şirket altı kuyunun kazılmasını tamamlarken yedinci kuyunun kazılma çalışmaları ise devam ediyor. Şu anki günlük ortalama üretim ise yaklaşık 14 bin ton.

 

YU. KORCHAGİN SAHASI

 

2000 yılında keşfedilen Yu. Korchagin sahası Hazar’daki LUKOIL tarafından keşfedilen ilk saha olup 2010 yılında üretime başladı.

 

2017 yılının Haziran ayı itibariyle sahanın kümülatif üretimi 7.5 milyon ton petrole ulaştı.

 

Yu. Korchagin Field, Rusya’nın Hazar Denizi’ndeki sektöründe 11-13 m arasında derinliklerde bulunuyor.

 

Sahanın inşaat projesi iki aşamadan oluşuyor. Birinci aşama altyapısı, sondaj tesisleri, yaşam alanı platformu ve V. Filanovsky alanına ilgili tesisler devreye sokulmadan önce ham petrol taşımak için kullanılan bir offshore aktarma tesisine sahip buza dayanıklı bir platformdan oluşuyor.

 

Yuri Korchagin’in ikinci etabının 2018’de faaliyete geçmesi planlanıyor.

 

ÇEVRECİ SIFIR DEŞARJ PRENSİBİ

 

LUKOIL’in çevre politikasının 21. yüzyıldaki en önemli hedeflerinden birisini denize “sıfır deşarj” ilkesi oluşturuyor.

 

“Sıfır deşarj” teknolojisi, kıta sahanlığında (Barents, Baltic ve Hazar Denizleri) uygulanan projelerinin yüzde 100’ünde şirket tarafından uygulanan çevre güvenlik sisteminin bir parçası.

 

LUKOIL’in Baltık Denizi’nin doğal ortamını koruma çabalarında elde ettiği deneyim, Baltık bölgesinde faaliyet gösteren petrol platformlarından çevreyi korumak için Eylem Planı geliştirdiği Baltık Deniz Çevre Koruma Komisyonu (Helcom) tarafından dikkate alındı. Eylem Planı, doğrudan Baltık tarafında faaliyet gösteren tüm ülkelerin “sıfır boşaltma” ilkesine uyma gerekliliğini ifade etmektedir.

 

“Sıfır deşarj”, sondaj teçhizatında üretilen, güç ünitelerinin harici soğutma devresin-deki su haricindeki tüm operasyonel atığın arıtıldığı, nötralize edildiği ve geri kazanıldığı kara tesislerine alınması anlamına geliyor.

 

DÜNYANIN EN İLERİ OFFSHORE İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİM MERKEZİ

 

LUKOIL tarafından V. Filanovsky sahasının geliştirilmesine paralel olarak hayata geçirilen iş güvenliği eğitim ve simülasyon merkezi alanında dünyanın en ileri ve gelişmiş merkezi durumunda.

 

Açık denizde Helikopter kaza-kırımdan kurtulma, denizde hayatta kalma, platform güvenliği, yangın söndürme ve arama-kurtarma, ilk yardım, iş güvenliği alanlarda offshore platform ve diğer karada konuşlu tesislerde çalışacak şirket ve diğer şirketlerden personellere eğitim verilmesi amacıyla kurulan tesiste bugün sadece LUKOIL bünyesindeki personele eğitim verilmiyor. Rus devlet kurumları ve şirketleri ile dünyadaki bir çok ülke ve şirketten personele eğitimler verilerek offshore platformlardaki kazaların önüne geçilmesi hedefleniyor.

 

Galeri için tıklayınız…