Yeşil Mutabakat

100 MW kurulu gücü olan enerji üretim tesisleri 50’den fazla fabrika bulunan OSB Enerji Yönetim Birimi kurmak zorunda. Ayrıca 500 TEP ve enerji tüketimi olan enerji verimliliği etüdü yapma zorunluluğu geldi. Yeşil Mutabakat Anlaşması ile hemen tüm sanayicilerin gündemi ve önceliği değişti. Bu anlaşma ile AB ülkeleri ürün alım/satım yapacağı ülkelerdeki fabrikalardan karbon salımlarını azaltmalarını […]

Yeşil Mutabakat
Bülent Şen
  • Yayınlanma30 Kasım 2021 12:47

100 MW kurulu gücü olan enerji üretim tesisleri 50’den fazla fabrika bulunan OSB Enerji Yönetim Birimi kurmak zorunda. Ayrıca 500 TEP ve enerji tüketimi olan enerji verimliliği etüdü yapma zorunluluğu geldi.

Yeşil Mutabakat Anlaşması ile hemen tüm sanayicilerin gündemi ve önceliği değişti. Bu anlaşma ile AB ülkeleri ürün alım/satım yapacağı ülkelerdeki fabrikalardan karbon salımlarını azaltmalarını ve yeşil sertifika almalarını isteyecek. Karbon salımı yüksek olan tedarikçiler sınırda karbon vergisi ödemek zorunda kalacaktır. Sınırda karbon vergisi için ise 30/50 Euro/ton seviyeleri konuşuluyor. 

Yani uluslararası arenada rekabetçi ortamda yarışmak isteyen tesisler, enerji verimliliği ve yenilebilir enerjiye geçmek zorunda kalacaktır. AB’nin şart olarak koştuğu karbon vergileri, Türkiye’nin enerji maliyetlerini azaltması için bir yol haritası ortaya çıkarabilir.

Bunun bir geçiş aşaması olduğu söylenebilir ama şirketler bu aşamada farklı politikalar benimsemek zorunda. Asıl mesele, enerji yoğunluğunu azaltacak projeler ve enerji verimliliği politikalarıdır. 

Aslında 25 Ocak 2020 tarihinde enerji verimliliğinin artırılmasına dair yönetmelik yayınlandı. 1.000 TEP ve üzeri harcama yapan endüstriyel tesisler için enerji etüdü ve ISO 500001 Enerji Yönetim Kalite Sistemi zorunlu hale geldi. 

100 MW kurulu gücü olan enerji üretim tesisleri 50’den fazla fabrika bulunan OSB Enerji Yönetim Birimi kurmak zorunda. Ayrıca 500 TEP ve enerji tüketimi olan enerji verimliliği etüdü yapma zorunluluğu geldi. Böylece enerji yoğunluğu azaltılabilir ve enerji işletme sistemleri kullanılarak enerji verimliliğinde sürdürülebilirlik sağlanabilir. Neticesinde daha az enerji, daha çok üretim ile karbon salımı azaltılabilir. Bu projelere ETKB tarafından yüzde 30 hibe desteği verilmektedir. 1 Milyon TL’ye kadar destek ve 5. Bölge enerji verimliliği yatırım teşviki ile de yatırım teşviklerinden faydalanılacaktır. (Endüstriyel tesislerde, yüzde 15 enerji yoğunluğunu azaltmak zorundalar).

Enerji verimli ekipman ve sistem kullanımı, yalıtım, rehabilitasyon ve proses düzenleme gibi yollarla; gereken enerji kullanımının, atık enerjinin, enerji kayıp ve kaçaklarının önlenmesi veya minimum düzeylere indirilmesi ile kullanılan enerji miktarının en aza indirgenmesi sağlanabilir. Bu kapsamda endüstriyel işletmeler, yatırımlar için destek ve teşviklerden faydalanabilir. 

Yaşadığımız büyükşehirlerin toplam yüz ölçümü, dünyamızın yüz ölçümünün yüzde 2’sini oluşturmaktadır. Yüzde 2’lik yüz ölçümde ise dünya nüfusunun yüzde 60’ı yaşamaktadır. Bu yüzde 60’lık nüfus, enerjinin yüzde 75’ini tüketmekte ve karbon salımının yüzde 80’ini oluşturmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) raporuna göre 2020 yılında elektrik talebinde yüzde 1 düşme yaşanırken; 2021 yılında yüzde 4,5 artış olacaktır. Temiz enerji yatırımında 2030 yılına kadar 4 trilyon dolar yatırım beklenmektedir. Yani fosil yakıtlar için yatırım finansmanı bulmak zor olacaktır. 

Enerji verimliliği projeleri ve iyileştirmelerle, son 20 yılın yatırım miktarı 3 katına çıkabilecektir. 2030 yılına kadar temiz enerji yatırımları 14 milyon kişiye iş imkanı sunacaktır. 2050 yılına kadar dünyada net sıfır emisyon G/7 – G/20 ülkeleri ile gerçekleşebilirse de bunun 2050 yılından sonraya kalabileceği de aşikardır. IEA, net sıfır emisyon raporuna göre, yılda 4-5 trilyon dolar enerji yatırımı gerekmektedir. Türkiye’nin enerji tüketimi, dünya enerji tüketiminin yüzde 1’i; basit bir hesaplama ile 40-50 milyar dolar yatırım gerekmektedir. 1750-1950 yıllarında 280 ppm olan Co2, 1950-2000’li yıllarda 411 ppm çıkmıştır. 2040 yılı için 450 ppm olması beklenmektedir.  

Karbon emisyonu oluşturan tüketicilere bakıldığında, dünya nüfusunun yüzde 1’ini oluşturan en zengin kesim yüzde 15 emisyon, yüzde 10’luk zengin kesim yüzde 34 emisyon, nüfusun yüzde 40’ını oluşturan kesim yüzde 44 emisyon, en fakir yüzde 50’lik kısım ise yüzde 7 emisyon üretmektedir. Yani zenginler yoksullara göre 100 kat fazla emisyon üretmektedir. 

Sonuç olarak, 2050 IEA net sıfır emisyon raporuna göre,

1. Kömürde tüketim 9’da 1’e 

2. Petrol tüketimi 4’te 1’e

3. Doğalgaz tüketimi 2’de 1’e düşecektir. 

IEA net sıfır emisyon değerlerine ulaşmak için;

1. Enerji verimliliği

2. Temiz enerji (Renewable)

3. Biyoenerji

4. Hidrojen bazlı yakıtlar

5. Karbon tutma 

6. Elektrifikasyon

7. Davranış değişikliği gerekmektedir.

Paris İklim Anlaşması ile; 

 • Sıcaklık

Küresel ısınma 2 °C altında tutulacak.

Sıcaklık artışı 1.5 °C ile sınırlandırılacak.

• Finansman (2020-2025)

Zengin ülkeler, 2020 yılından sonra 100 milyar dolar ödeyecek. 

• Emisyon Hedefleri (2050)

2050 yılına kadar emisyon hedeflerine ulaşılacak. 

• Masraf Paylaşımı

Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere destek verecek.

• İnceleme Mekanizması

Süreç her beş yılda bir gözden geçirilecek ve 2025 yılında ilk rapor yayınlanacak.

• İklime Bağlı Kayıplar

İklim değişikliği ile ilgili kayıp yaşayan ülkelere destek verilecek.

• Uzmanlık

Gelişmiş ülkeler, sera gazı emisyonlarını azaltmaya öncülük edecektir.