Elektrik ticaretinde kamunun yerinin yeniden yapılanması

Serbestleşme sürecine elektrik ile başlanılan Türkiye enerji sektöründeki tüm paydaşlar, mevcut durum itibari ile elektriği örnek alır ve idealize ederken, bu sürecin piyasayı getirdiği mevcut koşullardan hoşnut olmayan oyuncuların da sayısı azımsanmayacak kadar çok. Elbette bu gelinen durum için ne kamuyu ne de özel sektörü suçlamak doğru değil ancak de facto olarak yadsıyamayacağımız durumu da […]

Elektrik ticaretinde kamunun yerinin yeniden yapılanması
Mustafa Karahan
  • Yayınlanma28 Ağustos 2016 10:05

Serbestleşme sürecine elektrik ile başlanılan Türkiye enerji sektöründeki tüm paydaşlar, mevcut durum itibari ile elektriği örnek alır ve idealize ederken, bu sürecin piyasayı getirdiği mevcut koşullardan hoşnut olmayan oyuncuların da sayısı azımsanmayacak kadar çok. Elbette bu gelinen durum için ne kamuyu ne de özel sektörü suçlamak doğru değil ancak de facto olarak yadsıyamayacağımız durumu da inkar edemeyiz. Haliyle sorunumuz, bir suçlu ya da sorumlu arayıp bulmak değil, bu durumdan nasıl çıkacağımızın formüllerini üretmek olmalıdır.

“SEGMENTLER AYRI AYRI DEĞERLENDİRMEK GEREKLİ”

Elektrik piyasası özelinde paydaşları birkaç ana segment altında toplayıp bunları ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.Üretim, iletim, ticaret, dağıtım ve tedarik başlıkları yeterince genel anlamda bu kümeyi tamamlar gibi gözüküyor. Bu süreçlerin içerisine şimdilik piyasa işletimi vs. gibi detay fonksiyonları eklemeye bu aşamada gerek yok zira sorunların daha genel seviyelerde bile fazlasıyla biriktiği bir ortamdayız.

Ayrıca, yatırımcıların zamanında yanlış sinyaller alarak ya da yanlış fizibiliteler ile yaptıkları yatırımların sonuçları sebebi ile ortaya çıkan durumları da değerlendirmeye almak doğru değil. Tabii ki bu durumu dışlamak da mümkün değil ve görünen o ki, özellikle Bakanlık ve EPDK bu konuda gayretle çalışıyor.

“CİDDİ VERİM KAYBI UNUTULMAMALIDIR”

Üretim tarafında temel başlıklara bakacak olursak, yenilenebilir yatırımlar, yerli ve ithal kömür ile doğal gaz, özelleştirilen santraller gibi ana başlıklar var. Bu santrallerin piyasa fiyatı dışında onlarca ciddi sorunları var.

Sistem kullanım maliyetleri, bağlantı sorunları, katkı payı hesaplamaları ve hatta yenilenebilir kaynakların israf edilmesi gibi ciddi sorunlar halen olduğu yerde duruyor… İletim kısıtları, milli ve yenilenebilir kaynakların israfına ve ek maliyetlere sebep olurken, ciddi verim kaybını da unutmamak gerekir.

“YENİ YATIRIMLAR DEVAM EDECEĞİ ANLAŞILIYOR”

Tedarik tarafında rekabet konuları, kredi riskinin yönetilememesi ve veri tabanına ulaşılamama gibi sorunlar var. Ayrıca müşteri tarafında standardizasyon da önemli bir konu.

Bu yapısal sorunların çözümleri ile ilgili çalışmalar devam ederken, ana strateji olan serbest enerji piyasaları ile arz güvenliğinin sağlanması ekseninde yeni yatırımların da devam edeceği anlaşılıyor…

Bu dönem içerisinde daha hızlı çözülmesi gereken konuların başında ise halen kamuya ait portföylerin, miktarının da artacağını düşünerek, daha verimli çalışmasını sağlayacak mekanizmaların kurulmasını sağlamak gelmektedir.

“PORTFÖYLERİMİZİ OPTİMUM YÖNETMEK HEDEFİMİZ OLMALIDIR”

Gerek TETAS gerekse EUAS portföyünün daha optimum yönetilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış durumdadır. Ayrıca bu iki şirketin de mevcut yapısı ile piyasada kurallara göre oynayan ve iyi yönetilen şirketler olmasının önünde hiçbir engel gözükmüyor.

Ancak bu portföylerin ekonomik rasyoneller ile yönetilmesinin de önünde bir engel yok. Bu bizi kaynaklarımızı daha verimli kullanmaya götürürken, piyasadaki fiyatları öngörülmez şekilde etkilemeyi de engeller.

Hali hazırda elimizdeki en ucuz ve en temiz kaynak enerji verimliliğidir. Bu sebeple portföylerimizi optimum yönetmek, talep tarafının maksimum katılımını sağlamak öncelikli hedefler olmalıdır…