
Enerji sektörünün kritik olan birçok özelliğinin yanı sıra en bilinen özelliği büyük finansman ve öz kaynak gerektiren yatırım ihtiyacıdır. Dünya genelinde bakıldığı zaman hemen hemen bütün piyasalarda enerji yatırımlarında büyük oranda dış kaynak yani borçlanma enstrümanları kullanılır. Dolayısı ile büyük yatırımların birçoğunda belirleyici ana faktör finansmandır ve dolayısı ile borcun geri ödenebilirliğidir. Türkiye özelinde ise, […]
Enerji sektörünün kritik olan birçok özelliğinin yanı sıra en bilinen özelliği büyük finansman ve öz kaynak gerektiren yatırım ihtiyacıdır. Dünya genelinde bakıldığı zaman hemen hemen bütün piyasalarda enerji yatırımlarında büyük oranda dış kaynak yani borçlanma enstrümanları kullanılır. Dolayısı ile büyük yatırımların birçoğunda belirleyici ana faktör finansmandır ve dolayısı ile borcun geri ödenebilirliğidir.
Türkiye özelinde ise, birçok ülkede olduğu gibi bu sorunsalın ikinci ve üçüncü boyutları da devreye girmektedir; yapılan yatırımların teknoloji tarafında yerel yeterlilik ve yatırımcıların öz kaynak yeterliliği…
ENERJİDE İHTİYAÇ BÜYÜYOR
Bu bakımlardan yılladır en hassas olduğumuz konuların başında gelen cari açık meselemiz ve dış borç stoku konularımıza rağmen gereken altyapısal yeterliliğe ulaşamadık. Ancak diğer taraftan enerjide ihtiyacın büyüyeceği ve hazırlıkların buna göre yapılıyor olması da yadsınamayacak şekilde stratejinin bir parçası.
NÜKLEER SANTRALDE CİDDİ ALIM GARANTİSİ MEVCUT
Türkiye, genel anlamda vatandaşının finanse edeceği “Alım Garantili” model ile dünyadaki diğer örnekleri gibi yenilenebilir yatırımları gerçekleştirmeye devam ediyor. Çok önemli görülen nükleer santral tarafında da ciddi bir alım garantisi mevcut.
Ancak yeni dönemde bu yatırımcıların profillerine bakıldığında, özellikle geçen 10 yıl içerisinde yatırım yapan Avrupalı şirketlerin daha fazla risklerini artırma gibi bir görüntüleri yok. Hatta bazılarının çıkmak istediği net şeklide konuşuluyor. Avrupa ile birlikte Türkiye’de de ciddi zararlar ettiler. Aynı şeklide Rusya kökenli finansman da petrol fiyatlarında oluşan denge sonucunda değişmiş gözüküyor.
AVRUPALILAR YENİLENEBİLİR TARAFINDA DEVAM EDECEK
Zaten genel anlamda bakınca, Avrupa kökenli yatırımcılar sadece yenilenebilir üretim tarafında devam edecek gibi gözükürken, Rus şirketleri büyük ihtimalle nükleer ile birlikte doğal gaz ile üretiminde kalabilirler. Rus şirketlerinin doğal gaz “talep güvenliği” açısından Türkiye’de çok düşük fiyatlardan santral sahibi olmalarında bir mantık olabilir.
TÜRKİYE’NİN İSTEĞİ ANCAK ÇİN’DEN GELEBİLİR
Ancak Türkiye’nin esas istediği yerli ve yenilenebilir kaynaklar ile bu kaynakların kullanılmasında yerli ekipman oranını artırmak konusundaki, teknoloji, sermaye ve borçlanma olanağı, bugünkü şartlarda ancak Çin’den gelebilir gibi gözüküyor.
Bu anlamda gerek YEKA mantığında geliştirilecek güneş santralleri gerekse yerli kömür santralleri ile ilgili konuların tümünde Çin kökenli şirketlerin daha aktif olacağı gözüküyor.
YERLİ ORTAK KONUSUNDA ÇOK HASSASLAR
Ancak Çinli şirketlerin Türkiye gibi prosedürleri zorlu ülkelerde tek başlarına iş yapmalarını beklemek mümkün değil. Ayrıca yerel ortak konusunda da çok hassas bir yapıları vardır. Çin sermayesinin temel özelliği kendilerince tanımlanan “güven kriterini” tamamladıktan sonra agresif olmasıdır yani yatırım iştahının açılmasıdır.
Bu bakımdan gerek YEKA gerekse yerli kömür yapılandırma ve yarışma süreçlerinde bu hassasiyetler kesin olarak göz önünde bulundurulmalıdır ve gerek ilgili bakanlıklar ve kurumlar, gerekse özel şirketler bu denge üzerinden bir politika izlemeliler diye düşünüyorum.
ÇİN DEVLETİ DESTEKLİYOR
Sonuçta uzun vadeli yapılacak bu yatırımlar ile Çin ile Türkiye arasında ciddi bir sermaye, borç ve teknoloji transferi ilişkisi kurulması hedefleniyor ve bu Çin devleti tarafından da tam anlamıyla destekleniyor. Umarım bu hedeflerde nükleer enerji dahil tüm tarafların memnun olduğu sonuçlara ulaşmak mümkün olur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Türkiye Avrupa’ya “yeşil hidrojen” ihraç edebilir konuma yakın19 Nisan 202518:29 ASPİLSAN Enerji, ürettiği pil ve bataryalarla savunma sanayisinin karbon ayak izini düşürüyor19 Nisan 202512:36 Rekabet Kurulu, Stellantis’in, Tofaş tarafından devralma işlemini onayladı19 Nisan 202512:34 ABD yönetimi, madencilik projelerinde izin süreçlerini hızlandırıyor19 Nisan 202512:33 Güneş enerjisine dayalı elektrik üretimi yatırımlarına ilişkin düzenleme19 Nisan 202512:31