
TOBB Doğal Gaz Sektör Meclisi Başkanı, EgeGaz Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Akbal, Petrotürk TV Genel Yayın Yönetmeni Emin Kaya’nın sorularını yanıtladı. TOBB Doğal Gaz Meclisi Başkanı, EgeGaz Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Akbal Petroturk TV Genel Yayın Yönetmeni Emin Kaya’nın konuğu oldu. Akbal, küresel LNG piyasaları ve Türkiye doğal gaz […]
TOBB Doğal Gaz Sektör Meclisi Başkanı, EgeGaz Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Akbal, Petrotürk TV Genel Yayın Yönetmeni Emin Kaya’nın sorularını yanıtladı.
TOBB Doğal Gaz Meclisi Başkanı, EgeGaz Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Akbal Petroturk TV Genel Yayın Yönetmeni Emin Kaya’nın konuğu oldu. Akbal, küresel LNG piyasaları ve Türkiye doğal gaz piyasalarındaki son gelişmeler, gelecek beklentileri ile EgeGaz’ın faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
2020 yılının ilk 10 ayını değerlendirdiğimizde bu süreç doğal gaz sektörü için nasıl geçti? Pandemi sektörü nasıl etkiledi?
2020’ye beklenenin üzerinde bir hızla başladık. 2020 yılının Mart ayı ortasına kadar, geçmiş dönemlerle mukayeseyle, çok daha ileride tüketim ve taşıma kapasitesi ile çalıştık. Ancak, pandeminin birden hayatımıza girmesi bu durumu sekteye uğrattı ve sektör neredeyse durma seviyesine gelecek kadar yavaşladı. Haziran ayının ortasından itibaren yavaş yavaş toparlanma dönemi başladı. Eylül sonu itibarıyla artık rayına oturdu. Şimdilerde ise önceki yıllardan daha yüksek bir seviyede iyiye doğru gittiğimizi memnuniyetle söylemek isterim. Özetle 2019 yılıyla 2020 yılını karşılaştırdığımızda bir önceki yıldan biraz daha iyi olacağımızı söyleyebilirim.
Sektörün gelişimi açısından geldiğimiz noktayı değerlendirebilir misiniz?
2001 yılında ‘Doğal Gaz Piyasası Kanunu’ ile tanıştığımız dönemde Batı Avrupa ülkelerinin çoğu da benzer piyasa kanunlarıyla tanışarak hayata geçirdi. Çok seri bir şekilde doğal gaz kullanımını hem ülke geneline yaydık hem de dünyanın en hızlı büyüyen doğal gaz alt yapısı ve gelişen sektörü olduk. Bunlar çok önemli vakalar. Bir diğer önemli tarafı güzide kurumumuz EPDK kendini piyasaya çok iyi adapte ederek mevzuatı oluşturdu ve epey mesafe kat etti. Diğer yandan BOTAŞ gerekli yatırımları yaparak ve ileriye doğru desteklerini sürdürerek piyasayı geliştirdi. Depolama tarafına gelecek olursak Batı Avrupa tüketim ülkelerinde yaklaşık yüzde 15 ila 20 seviyelerinde bir depolama hacmi söz konusu. Ülkemizde de son yıllardaki kapasite büyütme ve rezervuar çabalarıyla yüzde 10 kapasiteye hızla yaklaşıyoruz. Dolayısıyla çok iyi bir yerdeyiz. Bir diğer önemli hadise olarak, 2016 yılından itibaren başlayarak dünyadaki gelişmeleri iyi izleyerek geliştirildiği üzere LNG altyapısını ve kapasiteleri büyütmek, yeni giriş noktaları açmak ve LNG’den daha fazla istifade sağlamayı söyleyebiliriz. Bu yolda da çok iyi gittik ve şu an dünyadaki iyi örneklerden biriyiz. 2020 yılında en çok LNG tüketen ülkelerden biri olduk. Bu aynı zamanda ucuzlamış fiyat ekonomisinden istifade ile doğal gaz maliyetlerinde de dolayısı ile enerji faturasında da düşmelere sebep oldu. LNG tesisatları ile bugün 117 milyon Sm3 günlük LNG kapasitesine eriştik. LNG, İstediğiniz zaman üretime girebilme avantajıyla oldukça esnek ve mobil bir ürün. Türkiye’de doğal gaz kapasitesinin pik yaptığı günlerden birini ele aldığımızda o tüketimin neredeyse yüzde 30’unu LNG’den tedarik edecek duruma geldik. Önümüzdeki dönemlerde yeni giriş noktaları ve genişlemelerle bu kapasitenin daha da büyütülmesi söz konusu olabilir.
Bildiğiniz üzere Vadeli Doğal Gaz Piyasası’nın hazırlıklarında son aşamalara gelindi. Sektörün bu piyasadan beklentileri ve piyasanın sektöre katkıları neler olacak?
EPiAŞ’ı çok uzun süre sektör olarak hayal ettik, konuştuk, tartıştık. Neticede hayata geçirdik ve akabinde öncelikle elektrik piyasası uygulamaları gelişerek nihayetinde OTSP devreye girdi. OTSP geçtiğimiz 2 yılda beklenen yüksek kapasiteye erişemese de bir mutlu haberi de buradan paylaşalım açıklanan Ekim verisine göre OTSP’de 332 milyon hacmi yakaladık. Bu rakam şu ana kadar kırılmış bir rekor. Bu gibi yapıların ileriye yönelik geliştirilmesi için, önemli enstrümanlardan olan güvenilir piyasa, sürdürülebilirlik ve öngörülebilirlik ve şeffaflık unsurlarına ihtiyaç var. Dolayısıyla maliyet bazlı fiyatlandırmaya dayanan çoklu emtia girişlerine imkan sağlayan bir yapı çok daha fazla istifade sunacaktır.
Doğal gaz piyasasının serbestleşmesi hususunda sektör beklentileri ve son gelişmeleri bizlerle paylaşır mısınız? Piyasanın serbestleşmesi Türkiye’nin doğal gazda ticaret merkezi olma hedefine ne gibi katkılar sağlayacaktır?
Piyasa kanununun ruhunda ekonomik ve kaliteli ürünü özel sektör eliyle geliştirerek kamunun kullanımına sunmak var. 2001 yılından beri seri bir şekilde kendimizi bu hayata adapte ettik. Piyasayı geliştirirken bazı konularda aksaklık yaşadık. Bunlardan bir tanesi de özel sektörün daha fazla katılımına imkan sağlayamamak oldu. Kanun ile gelen kontrat devri ve tamamlanmış kontratların özel sektör tarafından yenilenmesinin dışında son 18 yılda yeni bir gelişme yaşayamadık. Arzulanan ise özel sektör yoluyla çoklu giriş, kaynak çeşitliliği ve rekabet sağlayacak bir seviyeye erişmek. Peki serbest piyasa modelini hayata geçirdiğimiz zaman ne olacak? Bu model hâlihazırdaki işletmekte olduğumuz düzenle rekabet edecek bir model değil. Özel sektör kar elde edip vergisini ödeyecektir. Önce kamunun istifadesine bakarak ne kadar ekonomik koşullarda aldığını kontrol ederek yani devlet mekanizmasının sıkı denetlemesi ile yürütülebilecek ve geliştirilebilecek bir piyasadır. Bundan bahsederken aklıma hep EPDK’nın girişindeki kitabede yazılan gelir ; ‘Kesin zaruret olmadıkça piyasalara karşılamaz. Bununla beraber hiçbir piyasa da başıboş değildir. ‘Atatürk’ün bu sözleri oldukça önemlidir.. İleriye mahsus özel sektörün daha çok rol almasını ümit ediyoruz. Bunun örneğini geçmişte akaryakıt sektöründe de yaşadık. Gelinen noktada akaryakıt sektöründeki gelişmelere ve piyasaya güveniyoruz. Doğal gazda da özel sektörün payının yükseltilmesi ile bugün itibariyle üzülerek söylüyorum ki bu rakam yüzde 10 civarlarında. Bu oranın kanuna göre yüzde 50’inin üzerinde olması gerekirken olamamasının haklı nedenleri de var. Bunlardan en önemlisi eldeki mukavelelerin ‘Al ya da Öde Taahhütleri’ ve onların süreçleri idi. Ama bunları çoğunlukla aştık. Önümüzdeki döneme daha geniş bir özel sektör katılımı olacak ümidi taşıyoruz.
Doğal gaz piyasasında 2021 yılı itibariyle Rusya, Nijerya Azerbaycan gibi uzun soluklu alım kontratları sona eriyor. Bu kontratların bitişine yönelik değerlendirmeleriniz neler olabilir? Bu kontratların bitmesi özel sektörde bir fırsat yaratabilir mi?
Sonlanmasını beklediğimiz akitler ticari akitler. Ticari akitler belli bir dönem için geçerlidir ve gün gelir biter. Eğer sonlanacağı zamandan itibaren halen o emtiaya ihtiyacınız var ise onun müzakeresini yapabilirsiniz. Özel sektörün gelişmesine fırsat olarak da değerlendirilebilir. Burada devlet denetim mekanizmasını işleterek ticaretin özel sektöre doğru yönelmesine imkan sağlayabilir. Böylelikle daha farklı rekabetçi koşullar elde edilebilir. Burada en önemlisi bitecek olan mukaveleler uzun dönemli mukaveleler.Ancak artık günümüz koşullarında böyle uzun dönemli mukaveleler kalmadı. Eskiden üretim ve taşıma garantili 20 veya 25 yıllık sözleşmeler var iken günümüzde sistem değişti. Günün koşullarında 3-5-7 yıl gibi süreler konuşuluyor. Tabii spot dediğimiz alışveriş sitili hariç. Dolayısıyla bu durum bir fırsat olarak değerlendirilebilirse özel sektörün beklediğimiz açılımı gerçekleştirilebilir.
Ülkemizde yaşanan LNG bolluğu piyasalara ucuzluk olarak yansıdı. Maliyetine bakarsak 2019 yılında ülke toplam ithalat faturamız 172 milyar dolar iken bunun yüzde 25’ini enerji oluşturuyor. Enerjinin içinde doğal gazın payı 13 milyar dolardı. 2020 yılındaki seyir bunun 9 milyar dolar civarında olacağını söylüyor yani maliyette bir ucuzlama sağlamış durumdayız. Kısacası doğal gaz ithalat faturamızda bir düşme söz konusu diyebiliriz.
Bunun dışında doğal gaz kullanımımız bu sene de 45-46 bcm mertebesinde gözüküyor. Bu rakamın ileriki dönemde yüzde 50 mertebesinde genişlemesini öngörüyoruz. Bu yıl tüketimimizin yüzde 42’sine kadar ulaşan LNG katkısının her zaman sürdürebilmesi mümkün olmayabilir. Ülkemizin kaynak çeşitliliğine ve giriş noktalarına bakarsak LNG’nin tüketim portföyünün yüzde 25 ile 30 mertebesinde olması çok faydalı olacaktır.
Türkiye’nin ilk özel LNG terminali olan EgeGaz’ın geldiği nokta ve mevcut faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Ülkemizin ilk doğal gaz özel sektör yatırımcısı ve ilk LNG terminali kurucusuyuz. Gelinen noktada hala da bu konumumuzu koruyoruz. EgeGaz 2006 yılında ülke ekonomisindeki faaliyetlerine başladı. Çok önemli istifadeler sunarak piyasaya katkı sunmaya devam ediyor. İlk özel sektör LNG ithalatçısı ve aynı zamanda Katar’dan ve ABD’den ilk LNG ithalatı yapan bir tesisiz. Bunun yanında Q-ebatlı gemileri Doğu Akdeniz’de ve Ege’de kabul edip yanaştırabilen ilk iskeleyiz. Böyle bazı ilklerimiz var. EgeGaz’ın gazlaştırma kapasitesi kuruluşta günde 16milyon Sm3 civarındayken 2017 yılında hayata geçirdiğimiz kapasite büyütme yatırımıyla ile günlük gazlaştırma ve sevk kapasitesini 40 milyon Sm3’e yükselttik, bu çok önemli bir rakam. Kış günündeki bir pik tüketiminin yüzde 15’i ya da 20’ye kadar olan bir dilimini tek başına karşılayabiliriz. Bu imkanlar boru hatlarımızın, şebekemizin sağlığı ve işletme güvenliğimiz için çok önemli. Ayrıca kamyonlara ve gemilere LNG doldurma imkanımız da bulunuyor. EgeGaz önümüzdeki dönemde de bu faaliyetlerini sürdürme gayretinde olacak. Yeni planlamalarla çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürmeye devam edeceğiz.
Karadeniz’de gerçekleştirilen dev doğal gaz keşfinin Türkiye ve Türkiye ekonomisine katkılarını değerlendir misiniz?
TOBB Doğal Gaz Meclisimizin Haziran ayı toplantısında da” bu mutlu haberin sevincini yaşadığımızı memnuniyetle paylaşmıştım.
Bu bizim Cumhuriyet tarihimizdeki en önemli keşif. O kadar büyük ki bugünkü ölçekte bunları oturup hesaba dökmek ve net bir hesaplama yapmak çok kolay değil. 1987 yılında doğal gaz kullanımına başlamış bir ülke olarak bu zamana kadar yılda 1 milyar metreküpe bile erişememişiz. Hal böyleyken gelinen noktada 405 milyar metreküpe ulaşmış olmak büyük bir nimet. Keşfedilen sahanın tamamen bizim denetimimizde bir saha koordinatı konumunda olması da çok önemli. Bu keşif kısmet olursa ileriki dönemlerde ulusal ekonomiye çok ciddi istifadeler sunacak. Bundan hiç şüphemiz yok. Keşfin Türkiye’nin yıllardır yapmaya çalışıp bir türlü ilerleyemediği ticaret merkezi olma hazırlığına da büyük bir katkı sağlayacağına inanıyorum. Böylelikle kendi gazımızı üreteceğimiz coğrafyada, Anadolu’dan geçen ve Batıya doğru yönelen boru hatları üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ürettiği miktarlarla inşallah ticaret yapma fırsatımız da olacak. Bunun büyüklüğünü değerlendirirken şöyle bir örnek vermek istiyorum; 1987 yılından bu yana 795 milyar metreküp doğal gaz kullanmışız. Şimdi ise 33 yılda kullandığımız gazın yüzde 50’sini bulmuşuz. Bu perspektiften baktığımızda bu müthiş bir keşif. Emeği geçen herkesi kutluyorum ve keşfin tüm ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
LNG piyasalarında artan rekabet nedeniyle yaşanan fiyat düşüşü Türkiye’nin LNG tüketimini artırdı. Türkiye’nin LNG stratejisi önümüzdeki dönemde nasıl olmalı?
Türkiye LNG ile 90’lı yılların başında tanıştı. Çok doğru bir kararla ürün ve kaynak çeşitlemesine gidildi. Yıllar İçinde baktığımızda LNG’nin tüketim portföyündeki yeri yüzde 15-17 mertebesinde gezindi. Uluslararası ortamda yeni kaynaklar bulunması, yeni yatırımcıların ortaya çıkması, LNG üretiminin hızlı geliştirilmesi nedeniyle beklenenden daha hızlı bir genişleme oldu. Katar, ABD ve Avustralya gibi üretici ülkeler 10 yıl gibi kısa bir sürede önemli bir yol kat etti. Uluslararası piyasalarda LNG piyasasını genişletmek adına yeni çalışmalar yürütüldüğünü biliyoruz. Bu üretimin daha da artacağı anlamına geliyor. Pandemi döneminde oluşan bolluk nasıl gelişti diye bakacak olursak, LNG dünyasında hiçbir şey ben istiyorum ve yapıyorum şeklinde yaşanmıyor. Öncesinde iyi bir araştırma, hesaplama ve planlama ile uzun bir süreçten sonra nihai yatırım kararı alıyorsunuz. ABD’de 2014-2016’ da planlanan tesislerin çoğu 2019-2020 yıllarında devreye girerek LNG sevkiyatına başladı. Bunların çoğu ürün satmaktan ziyade sıvılaştırma hizmeti veren yapıda çalıştı. Bu dönemde pandemi ile tüketim kısılınca piyasalarda fazla arz, düşen talep ve yeni bir fiyat dengesi oluştu. Bugünlerde ise bu durum önceki haline dönmeye başladı. Halen yazın yaşadığımız düşük fiyatların 2,5 ila 3 katı fiyatla ticaret yapılıyor. Dünyada doğal gaz tüketimi yaklaşık olarak 4000 bcm civarında ve bunun 1000 bcm’lik kısmı ticaret kapsamına giriyor. Bunun da yüzde 50’si LNG ticaretine esas. LNG alt yapı tesislerinin kapasite unsurlarına baktığımızda dünyada 42 tane üretim tesisi olduğunu görüyoruz. Bunların kapasitesi yaklaşık 550 milyar metreküp eş değerinde. Bunlar yüzen filolarla taşınıyor. Bu büyüme bizi tüketici noktalarının artmasına götürüyor. Şu anda 124 tane LNG ithal gazlaştırma terminali var. 23 tane FSRU tesisatı var. 2030’lı yılların ortasına geldiğimizde bugün 550 milyar metreküp gördüğünüzün 750 milyar metreküpe çıkması bekleniyor. Piyasa çok ciddi gelişme halinde. Önümüzdeki dönemde LNG en az günümüzdeki kadar parlak olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Türkiye Avrupa’ya “yeşil hidrojen” ihraç edebilir konuma yakın19 Nisan 202518:29 ASPİLSAN Enerji, ürettiği pil ve bataryalarla savunma sanayisinin karbon ayak izini düşürüyor19 Nisan 202512:36 Rekabet Kurulu, Stellantis’in, Tofaş tarafından devralma işlemini onayladı19 Nisan 202512:34 ABD yönetimi, madencilik projelerinde izin süreçlerini hızlandırıyor19 Nisan 202512:33 Güneş enerjisine dayalı elektrik üretimi yatırımlarına ilişkin düzenleme19 Nisan 202512:31