Elektrik piyasasındaki serbestleşmenin gelişimi hakkında tedarik şirketlerinin rolünden geçen sayıda bahsettik. Ancak özellikle elektrik piyasasında işin arka tarafında oluşmaya başlayan derinlik ile birlikte gerek fiziksel gerekse finansal piyasalar gelişmeye başlamıştı. Kısaca OTC (Over-the-Counter), yani “Tezgah-Üstü” olarak adlandırdığımız regüle olmayan ticaret alanları ile birlikte organize piyasalardaki işlem hacimleri de ciddi yükseliş trendi gösteriyordu. Ancak tedarik piyasasındaki […]
Elektrik piyasasındaki serbestleşmenin gelişimi hakkında tedarik şirketlerinin rolünden geçen sayıda bahsettik.
Ancak özellikle elektrik piyasasında işin arka tarafında oluşmaya başlayan derinlik ile birlikte gerek fiziksel gerekse finansal piyasalar gelişmeye başlamıştı.
Kısaca OTC (Over-the-Counter), yani “Tezgah-Üstü” olarak adlandırdığımız regüle olmayan ticaret alanları ile birlikte organize piyasalardaki işlem hacimleri de ciddi yükseliş trendi gösteriyordu.
Ancak tedarik piyasasındaki olumsuz etkiler doğal olarak bu “ikincil” diyebileceğimiz piyasayı doğrudan etkiledi. Zira gerek OTC gerekse VİOP piyasaları halen enerji şirketlerinin oyun alanı olmaya devam ediyor.
Enerji piyasalarındaki veri ve şeffaflık sorunu devam ettikçe enerji dışı oyuncuların bu piyasalarda pozisyon almasını beklemek mantıklı değil.
Bu sebepler ile birlikte gerek üreticilerin devam eden sorunları, gerekse tedarik piyasasının gözle görülür şekilde daralması, enerji ticaret piyasalarında derinlik beklentisinin duraklama dönemine girdiğine gösterge olarak değerlendiriliyor. Ancak bu dönem elbette ayakta kalan bazı şirketler için de önemli avantajları beraberinde getirecek.
Gözüken net sinyal önümüzdeki dönemin özellikle tedarik piyasasında bir konsolidasyon dönemi olacağı. Bu konsolidasyon büyük ihtimalle kar sorunu yaşayan veya kredi ödemelerinde zorlanacak olan üretim ve dağıtım/perakende şirketlerini de içerecek şeklide genişleyecektir.
Yine aynı şekilde, tüm bu şirketlere danışmanlık, yazılım ve brokerlik hizmetleri veren şirketler için de bir konsolidasyon söz konusu olacak gibi gözüküyor.
Bu geçiş dönemi oldukça sancılı geçecek olsa da orta vadede taşlar yerine oturacak ve yeni dengeleriyle bir piyasa ortaya çıkacaktır. Bu aşamadan sonra ise bu süreç ile birlikte piyasada kalan servis sağlayıcılar daha kurumsal ve mali olarak daha kuvvetli firmalar olacaklardır. Bu yüzden nefesi yetecek firmaların sabırları ve dirençleri çok önemli.
Yenilenebilir enerji kaynakları ile üretim yapan ve halen YEKDEM bünyesinde çalışan tesislerde fazla bir sorun yok gibi gözükmekle birlikte, özellikle esas işi enerji olmayan yatırımcıların hızlı bir sektörden çıkış sinyali verdiğini belirtmek lazım. Son iki yıldır devam eden bu trend hızlanmış gibi gözükse de, yatırımcıların iştahlarının azlığı ve hatta yabancı yatırımcı yokluğu, yükselen getiri beklentileri ile satıcılar açısından çok kolay bir süreç var gibi gözükmüyor.
ŞEFFAFLIKTA İKİNCİ ADIM
EPİAŞ’ın faaliyete geçmesiyle birlikte enerji piyasasına en büyük katkılarından birisi kesinlikle şeffaflık platformunu hayata geçirmesi oldu. Daha önce asimetrik bilgi ve haber akışı maalesef bu piyasa için en önemli sorunların başında geliyordu. Bu sorun tamamıyla giderilmiş değil zira şirketlerin tüm çabalarına ve mevcut olan tüm şeffaflığa rağmen kamu şirketlerinin tahmin edilemez stratejileri sebebiyle halen doğru ve güvenilir fiyat tahmini yapmaları mümkün olmuyor. Bu elbette serbestlik kavramının yerleşmesiyle ilgili bir sorun ancak bu dönemde şeffaflık bağlamında yine ciddi çalışmalar yapılmaya devam ediliyor.
Şeffaflığın ikinci aşaması olarak adlandıracağımız mesele ise doğal gaz piyasası.
Halen EPİAŞ doğal gaz piyasasını faaliyete geçirmek için çalışmalarını yürütüyor ve bu konuda piyasada tam bir konsensüs oluşmuş durumda. Elbette bu piyasanın en önemli parametresi Botaş’ın katkısı ile belirlenecektir. Botaş’ın katkısı ile şekillenecek olan şeffaflık, elektrik piyasasında da önemli katkı sağlayacaktır.
Gerek veri gerekse haber akışında – doğal gaz kaynaklı veri haberlerinde- simetrik ve anlık paylaşımı ile birlikte piyasaya olan güven ciddi şeklide yükselecektir. Bunun sağlanmasında avantaj kaybedecek olan herhangi bir kurum olmayacaktır.
Özellikle VİOP işlemlerinde oluşan ve doğal gaz kaynaklı olduğu ileri sürülen kısa süreli volatilitenin engellenmesi ile bu konudaki haklı ya da haksız spekülasyonlar sona erecektir. 2017 yılı içerisinde bu sürecin altyapısının da hazırlanmış olacağını tahmin ediyorum.
EPİAŞ’ın bir sonraki aşamada ise AB mevzuatındaki REMIT’in yerine geçecek daha pratik bir yöntem ile enerji piyasalarında OTC piyasalarındaki veri akışı ve risk hesaplamaları ile ilgili adımları atması da beklenmektedir. Bu konuda beklenen en önemli kilometre taşlarından bir tanesi ise “Piyasa İzleme Fonksiyonu”nun tam olarak işlerlik kazanmasıdır.
Doğru işleyen elektrik ve doğal piyasalarını hızla kurabilirsek, Türkiye’nin bir enerji ticaret merkezi olması için en kritik adımı atmış oluruz ve özellikle türev ürünler piyasalarına finansal kuruluşların ilgisini artırabiliriz diye düşünüyorum.
Kısacası hala yapacak çok iş var… Hem kamu hem de özel şirketler ve özellikle de EPİAŞ açısından…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Bakan Bayraktar, İEF kapsamında önemli temaslarda bulundu22 Kasım 202414:07 “65’ten fazla şehirdeki ağımızla büyümeye devam ediyoruz”22 Kasım 202413:57 Bakan Bayraktar, Gürcistan Birinci Başbakan Yardımcısı Davitashvili ile görüştü22 Kasım 202413:50 Sorokin, Türkiye’nin enerjide merkez ülke olmasının önemini vurguladı22 Kasım 202411:06 ‘İstanbul Energy Forum’ başladı22 Kasım 202410:39