
Almanya merkezli ThinkStep şirketi tarafından TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı ile Rusya’dan Türkiye ve güneydoğu Avrupa’ya doğal gaz taşınmasının potansiyel çevresel etkilerini ortaya koymak amacıyla Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi raporunu hazırladı. Bağımsız hakem heyeti tarafından incelendikten sonra yayımlanan raporun sonuçları da dijital ortamda düzenlenen toplantıda yorumlandı. Sphera, TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı ile Rusya’dan Türkiye ve güneydoğu Avrupa’ya […]
Almanya merkezli ThinkStep şirketi tarafından TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı ile Rusya’dan Türkiye ve güneydoğu Avrupa’ya doğal gaz taşınmasının potansiyel çevresel etkilerini ortaya koymak amacıyla Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi raporunu hazırladı. Bağımsız hakem heyeti tarafından incelendikten sonra yayımlanan raporun sonuçları da dijital ortamda düzenlenen toplantıda yorumlandı.
Sphera, TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı ile Rusya’dan Türkiye ve güneydoğu Avrupa’ya doğal gaz taşınmasının potansiyel çevresel etkilerini ortaya koyan bir Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD) raporu hazırladı. Rapora göre TürkAkım ve bu hattan aktarılan doğal gaz, bölgede iklim değişikliğiyle mücadeleye son derece önemli katkılarda bulunacak.
Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi, bir ürün, hizmet ya da sürecin tüm kullanım ya da geçerlik ömrü boyunca çevresel etkilerininin hesaplanması anlamına geliyor.
Bağımsız hakem heyeti tarafından incelendikten sonra yayımlanan raporun sonuçları, dijital ortamda düzenlenen toplantıyla duyuruldu. Toplantıda Sphera’dan Üst Düzey Sürdürülebilirlik Danışmanı Jasmin Hengstler rapor bulgularını özetlerken, raporu inceleyen hakem heyetinde de görev yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu da YDD sürecine ve rapora ilişkin yorumlarını paylaştı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi’ne ilişkin yorumlarda bulundu: “Bir ürünün, tüm yaşam döngüsü boyunca neden olduğu olası çevresel etkileri değerlendirmek için kullanılan bir metodolojidir. Ürünlerin yaşam çevrimleri süresince çevreye verdikleri potansiyel etkilerinin miktarının belirlenmesi yöntemi yaşam döngüsüdür. Bir ürünün etkilerine baktığımızda iki etkisi vardır: Çevremize etkisi ve maliyeti. Bu yüzden YDD ile gezegenimize, bütün su ve kara ekosistemlerine, insana olan etkiyi karşılaştırıyoruz. Bu kapsamda, hammadde halinden yaşam döngüsünün sonuna kadar, söz konusu ürünü oluşturan her bir süreçteki malzeme ve enerji girdi-çıktıları ölçülmektedir” dedi.
Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “Doğal gazın TürkAkım ile taşınmasında 3 ülke var. Bu ülkelere doğal gaz denizden ve karadan boru hatlarıyla gidiyor. Doğal gazın tüketiciye ulaşmasında, doğal gazın arzında doğal gazın tedarik zinciri çok önemlidir. Onun için yapılan YDD çalışmasında birinci karşılaştırma ve yorumlama Rusya’dan Ukrayna koridoruyla gelecek doğal gaz ya da LNG ithalatıyla ABD, Avustralya, Cezayir ve Katar’dan gelmesi konusu mukayese edildi ve sonuçlar ortaya kondu. TürkAkım ile yapılacak tedarik zinciri yönetimi LNG ile olana göre daha avantajlı olduğu ortaya kondu.
Genel olarak, boru hatlarıyla gerçekleştirilen doğal gaz tedarik zincirleri, LNG ithalatına bağlı tedarik zincirlerine göre daha düşük Küresel Isınma Potansiyeline sahiptir. LNG ithalatına bağlı tedarik zincirlerinin sera gazı emisyonları, tedarik edilen doğal gazın her MJ (LHV) birimi başına 16,7 ila 28,6 g CO2 eşd. aralığında değişiklik göstermektedir ve doğal gazın Rusya’dan TürkAkım boru hattı üzerinden arzına göre yüzde 61 ila 176 oranında daha yüksek sera gazı emisyonu oluşturmaktadır. Böylece, doğal gazın LNG ithalatı yerine Rusya’dan TürkAkım boru hattı üzerinden tedarik edilmesi halinde, Türkiye ve güneydoğu Avrupa için yıllık 19 ila 48 milyon ton karbondioksit eş değeri emisyon tasarrufu anlamına gelmektedir.”
Hidrojenle ilgili de konuşan Karaosmanoğlu, “Hidrojen ülkemizde son zamanlarda çok gündemde. Hidrojen bir enerji kaynağı değildir. Hidrojen elde edildiği kaynağa göre gerek çevre gerek iklim değişikliğine etkisi ölçülmektedir. 2030 yılına kadar, çalışma kapsamında yer alan ülkelerin elektrik ve ısınma sektörlerinde linyit, taş kömürü ve petrol/petrol ürünleri gibi daha kirletici fosil enerji kaynaklarının yerini doğal gaz ve düşük karbonlu hidrojenin alması, ciddi oranda sera gazı emisyonu azaltma potansiyeli sunmaktadır. GAZBİR’in çalışmalarında da doğal gaza yüzde 20 oranında hidrojen katılması çalışmaları yürütülmektedir. Doğal gaz, hidrojen kaynaklarıyla kullanıldığında karbon ayak izi düşeceği için önemli bir avantaja sahiptir” dedi.
TürkAkım Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD) raporuna göre;
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 PÜİS Genel Başkanı Okumuş’un Darphane ziyaretinde süre uzatımı konusunda görüş birliğine varıldı29 Nisan 202520:18 Eti Maden 2024 sonunda 1,3 milyar dolarlık satışla tüm zamanların rekorunu kırdı29 Nisan 202518:19 Dicle Elektrik, kaçak elektrik kullanımının Türkiye’de enerji güvenliğini tehdit ettiğini bildirdi29 Nisan 202516:41 Raylarda yeşil dönüşüm29 Nisan 202515:06 Avrupa’da yaşanan elektrik kesintileri ülkeler arası bağlantıların dayanıklılığını gündeme getirdi29 Nisan 202514:47