“Enerji ekonominin ayağa kalkmasında öncü rol oynayabilir”

Dünya şimdiye kadar hiç yaşamadığı değişik bir tecrübe yaşıyor ve en enteresan tarafı bu dönemin tam olarak neresinde olduğumuz konusundaki belirsizlik. Yani krizin başında mıyız ortasında mıyız bunu söyleyebilecek bir veri maalesef kimsenin elinde mevcut değil. Sanıyorum bu konudaki belirleyici unsur tıbbi olarak ortaya çıkacak bir çözüm olacak ya da bunun olmaması halinde 18 – […]

“Enerji ekonominin ayağa kalkmasında öncü rol oynayabilir”
Mustafa Karahan
  • Yayınlanma25 Haziran 2020 16:20

Dünya şimdiye kadar hiç yaşamadığı değişik bir tecrübe yaşıyor ve en enteresan tarafı bu dönemin tam olarak neresinde olduğumuz konusundaki belirsizlik. Yani krizin başında mıyız ortasında mıyız bunu söyleyebilecek bir veri maalesef kimsenin elinde mevcut değil.

Sanıyorum bu konudaki belirleyici unsur tıbbi olarak ortaya çıkacak bir çözüm olacak ya da bunun olmaması halinde 18 – 24 ay gibi bir aralıkta dalga boylarının küçülerek tamamen sönümlenmesi senaryosuna göre planlar yapılacak.

Elbette işin sağlık ve insani boyutu yanında daha uzun vadede sosyal açıdan da dengeleri etkileyecek bir ekonomik boyutu var. Dünya ekonomisinin tekrar rayına oturması ve pozitif büyümeye geçmesi için gerekli olan zaman ya da likiditenin ne olduğu konusunda ortak bir görüş ise yok. Ancak farklı senaryolar konuşulurken en çok duyulan konuların başında; bu dönemi yeniden yapılanma ve yapısal değişimler adına olumlu kullanan ekonomilerin nisbi olarak büyük avantajlar sağlama olasılığı.

Tam da bu dönemde Sabancı Üniversitesi, İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen “Sürdürülebilir Enerji ve Yeni Gerçeklik” temalı web seminerinde konuşan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol ile konuşma fırsatı yakaladık.

İlk olarak pandemi süreci öncesinde zaten dünyada petrol talebi ve büyüme sorunları nedeniyle düşme eğilimdeki enerji piyasaları ile birlikte, aynı durumun yansıdığı Türkiye ve istenen seviyede olmayan yatırım ortamı bakımından -enerji piyasaları özelinde- yeni stratejiler neler olmalı, neler yapılmalı diye sorarak başladık.

Dr. Birol, öncelikle tüm dünyanın ve özellikle enerji sektörünün büyük bir şok yaşadığını ve bu şokun halen de devam ettiğini belirterek, petrol, doğalgaz ve elektrik sektöründeki şirketlerin bundan sonraki stratejileri konusunda düşünmeye başladıklarını ancak bunları belirlerken temkinli olmalarının daha sağlıklı olacağını tavsiye etti.

“… Sektörün önünde çok büyük iki belirsizlik var. Birincisi ekonominin ne zaman ve nasıl toparlanacağı konusundaki belirsizlik, diğeri ise pandeminin ikinci dalgası olup olmayacağı konusundaki belirsizlik. Bu durumlar bütün planların değişmesine sebep olacak…”

Dr. Fatih Birol, Ortadoğu ve Asya’daki milli enerji şirketlerinin, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki endüstrilerde hakim olma yoluna gittikleri gibi bir stratejiye karşın özellikle stratejik ve arz güvenliği bakımından bazı devletlerin bunu engelleme yoluna gittiklerini, bu konuda kararlar aldıkları bilgisini verdi.

Yatırımlar konusunda ise çok ciddi bir düşüş olduğunu ve bunu tersine çevirecek bir ivmenin beklenmediğini belirten Birol’a göre ekonomik belirsizlik, ileriyi ön görememe, devletlerin birçoğunun bütçelerinin zayıflaması, yeni yatırımların artmamasını normalleştirdi. Bu dönemde yüzde 20 azalan yatırımların parasal karşılığı yaklaşık olarak 400 milyar USD.

Bunun normal beklenen sonucu olarak birçok ülkenin ve şirketin ilk amacı mevcut pozisyonlarını korumak ve giderlerini azaltarak devamlılık sağlamak. Bu tercihin ilk uygulaması ise maalesef işten çıkarmalar olarak gözüküyor.

“… Haziran başı itibariyle enerji sektöründe dünya çapında 3 milyon kişi işini kaybetti. Buna ilaveten sene sonuna kadar da 3,5 milyon kişinin daha işini kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu sadece Türkiye’nin sorunu değil, tüm dünyanın sorunu…”

Sohbetimize Türkiye’nin enerji stratejisi içerisinde özellikle ekonomiyi canlandırıcı etkileri  bakımından neler yapılabilir konusu ile devam ettik.

Dr. Birol bu konuda kesinlikle bir şeylerin somut olarak yapılabileceğini, enerji sektörünün ekonominin ayağa kalmasında öncü bir rol oynayabileceğini belirterek söyle devam etti;

“… Enerji sektöründe özellikle birkaç alan bu anlamda çok elverişli; güneş, rüzgar, özellikle binaların yalıtımı ile enerji verimliliğinin arttırılması ve elektrik şebekelerinin modernizasyonu, güvenliğinin arttırılması ve dijitalleştirilmesi. Bunlar ayrıca ciddi anlamda iş imkanı yaratabilecek opsiyonlar. Mesela enerji verimliliği, inşaat sektörüne bir suni teneffüs kazandırabilecektir. Kısa vadede sonuç getirebileceği için bunlara odaklanılabilir…”

Elbette pandemi ile mücadele konusunda dünyadaki tüm karar vericiler Merkez Bankaları aracılığı ile doğrudan ya da dolaylı olarak para arzını ciddi oranda arttırdı. Artan likidite şimdilik sadece bir cansuyu ya da oksijen çadırı gibi gözüküyor olsa da şimdiden 9 Trilyon USD seviyesine ulaşan yardım paketlerinin yıl sonuna kadar 20 Trilyon USD seviyesine yükselmesi bekleniyor. Bu likidite bolluğu acaba gelecekteki farklı senaryolar açısında bize neler gösterebilir? Dr. Fatih Birol’a bunu da sordum.

Dr. Fatih Birol pandemide ikinci dalga olmasa bile dünyadaki ekonomik krizin toparlanmasının geçmişteki krizlere göre biraz daha zor olduğunu düşünüyor ve bunun sebebini söyle açıklıyor;

“… Çünkü 2008’deki finansal krizi düşünürseniz, o zaman Avrupa ve Amerika çok fazla etkilendi ama Çin bundan muaf kaldı. Çin dünya ülkelerinin lokomotifi ve dünyayı bu krizden çıkardı. Şimdi bu Çin gibi Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler ilk defa bu krize dahil oluyorlar. Bu daha önceki krizlerde hiç olmamış bir şey olduğu için çok daha ciddi. Bütün bunlara rağmen, ekonomi ‘V’ dediğimiz şekilde bir sürpriz yaparsa bazı ülkeler bu krizden muaf kalabilir. Türkiye de bu ülkelerden biri olabilir. Türkiye’nin enerji talebi, büyüme beklentisi var, dinamikleri güçlü ve makro ekonomik dinamikler Türkiye’de mevcut. Lakin dediğim gibi; Türkiye de dünya ekonomisinin bir parçası. Tek başına Türkiye’nin kötü olması ya da tek başına iyi olması mümkün değil ama kendi önlemlerimizi alarak en az hasarla bu süreci atlatmaya çalışacağız…”

Son olarak Sayın Birol ile IICEC in hazırlamakta olduğu “Türkiye Enerji Görünümü” ve bunun ilk sunum ve lansmanının yapılacağı “Türkiye Enerji Zirvesini” sorduk…

“… Bu yıl temenni ediyorum ki Türkiye Enerji Zirvesi’nde de bulunacağım ve sektörümüzle orada bir araya geleceğiz. Türkiye’deki enerji girişimi, dünyadaki enerji girişiminin bir parçası. IICEC ‘Türkiye Enerji Görünümü’nü anlatan ve önümüzdeki 20 yılı kapsayan bir çalışma yapıyor. Öngörüler oluşturuluyor ve bu beklentiler doğrultusunda şirketlerin nasıl karar vereceği planlanıyor. Beni bildiğim kadarıyla şimdiye kadar yapılan bu alandaki en kapsamlı çalışma. Bu ilk ama hem devamı gelecek inanıyorum, hem de yapacağımız toplantılarda, zirvelerde, oturumlarda iyi bir yol gösterici olacak…”

Türkiye adına bulunduğu pozisyon ve etkisi ile bir şans olan IEA Başkanı Sayın Fatih Birol gerek Türkiye gerekse dünyadaki politika yapıcılara yön gösterirken -açıkçası bu avantajdan daha fazla faydalanma adına- kendisinin de Türkiye Enerji Zirvesini adreslemesini çok olumlu bir adım olarak algılıyorum. Zira tüm paydaşların bir araya geldiği bu en büyük “Aile Toplantımızda” gerek Sayın Fatih Birol’u gerekse onun oluşturduğu etki ile yeni katılacak artan sayıda uluslararası misafirlerimizle de Kasım ayında, sağlıklı bir ortamda bir arada olmayı çok istiyoruz.