Elektrik talebinde normalleşme başladı

Türkiye’de 1 Haziran itibarıyla normalleşme sürecinin başlamasının ardından elektrik talebi de artış gösterdi. Yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele kapsamında alınan tedbirler nedeniyle nisan ve mayıs aylarında yüzde 16-17 seviyesinde gerileyen Türkiye’nin elektik talebi, normalleşme süreciyle yeniden yükselişe geçti. Ekonomik büyüme açısından en büyük göstergelerden biri olarak görülen elektrik talebi Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamındaki çeşitli kısıtların kalkmasıyla […]

Elektrik talebinde normalleşme başladı
Tolgahan Küçük
  • Yayınlanma22 Haziran 2020 11:42

Türkiye’de 1 Haziran itibarıyla normalleşme sürecinin başlamasının ardından elektrik talebi de artış gösterdi.

Yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele kapsamında alınan tedbirler nedeniyle nisan ve mayıs aylarında yüzde 16-17 seviyesinde gerileyen Türkiye’nin elektik talebi, normalleşme süreciyle yeniden yükselişe geçti.

Ekonomik büyüme açısından en büyük göstergelerden biri olarak görülen elektrik talebi Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamındaki çeşitli kısıtların kalkmasıyla daha önceki aylarda görülen azalışların aksine 17 Haziran itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1 artış göstererek, normalleşme sürecinin sinyalini vermeye başladı.

Garanti BBVA Türkiye Başekonomisti Alvaro Ortiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19’un yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirlerin nisan ve mayıs aylarında elektrik tüketimine büyük bir etkisi olduğunu söyledi.

Nisanda elektrik tüketiminin yıllık bazda yüzde 16 düştüğünü anımsatan Ortiz, “Bu oran mayıs ayında yüzde 17 daralma olarak gerçekleşti. Diğer yandan, 17 Haziran itibarıyla baktığımızda geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 1 büyüme olduğunu görüyoruz. Nisan ve mayıs aylarında veriler çok kötüydü ama haziranda değişim başladı ve iyileşme gerçekten hızlı bir şekilde oluyor.” diye konuştu.

“EKONOMİDE HIZLI TOPARLANMA”

Ortiz, hane halkı tüketiminin bu yıl 2019’a göre yüzde 0,7 artmasını öngördüklerini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye, bu yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 4,5 ekonomik büyüme gösterdi. Bu oran, ikinci çeyrekteki ekonomik büyüme için önemli bir zemin oluşturuyor. Birçok ülke negatif büyüme rakamları açıkladığı için, bu sonucun emsalsiz olduğunu söyleyebiliriz. Yılın ikinci çeyreğinde Kovid-19 sebebiyle ekonominin yıllık bazda yüzde 5 ila 8 arasında daralacağını öngörüyoruz. Bu oranları yıllıklandırılmış çeyreklik değişimler olarak düşündüğümüzde, yüzde 30-40 küçülmeye karşılık gelir fakat Türkiye ekonomisinin üçüncü ve dördüncü çeyrekte hızlı toparlanacağını düşündüğümüz için, 2020 ekonomik büyümesinin yüzde +2 ila -2 arasında sıfıra yakın bir noktada olmasını bekliyoruz. Yine de salgın riski söz konusu ve yetkililer virüsün kontrolden çıkmaması için tetikte olmalı.”

“TÜKETİM ARTTIKÇA TERMİK SANTRALLERİN ÜRETİMDEKİ PAYI BÜYÜYOR”

Yatırım ve danışmanlık şirketi APLUS Enerji Ortağı Volkan Yiğit, nisan ve mayıs aylarındaki tüketim düşüşüyle özellikle termik kaynaklardan üretimde hatrı sayılır bir azalma görüldüğünü kaydetti.

Bu dönemde doğal gaz santrallerinin elektrik üretimindeki payının tarihin en düşük seviyesine gerilediğini aktaran Yiğit, “Düşük talep ve termik elektrik üretimi nedeniyle, yenilenebilir enerji üretiminin toplam üretimdeki payının da rekor seviyelere ulaştığını gözlemledik.” dedi.

Yiğit, normalleşme süreciyle özellikle 15-20 Haziran haftasında elektrik talebinde önemli bir artış görüldüğüne işaret ederek, şu bilgileri paylaştı:

“Bu dönemde yenilenebilir enerji santrallerinin üretimi paralel seyrederken, bakım dönemlerini de tamamlayan ithal kömürlü santrallerin bu ayın ilk haftasında saatlik ortalama 6 bin 500 megavat olan üretim seviyelerini, 8 bin megavata kadar çıkarttıklarını görüyoruz. Yerli kömür santralleri de geçici çalışma izni verilen santrallerin de etkisiyle üretimi saatlik ortalama 4 bin 300 megavattan 5 bin 200 megavat seviyesine yükseltti. Doğal gaz santralleri tarafında ise bu ayın ilk haftasında 4 bin 200 megavat olan saatlik üretim, ayın üçüncü haftasında ortalama 5 bin 300 megavat seviyesine yükseldi.”

Yılın geri kalanındaki elektrik talebi açısından turizmin önemli olduğunun altını çizen Yiğit, “Şu anda baz senaryo tahminlerimiz bu yıl elektrik tüketimimizin 296 ila 297 milyar kilovatsaat olacağı yönünde. Bu da 2019’a göre yüzde 2 ila yüzde 2,5 oranında bir düşüş olarak hesaplanıyor fakat gerçekleşen her dönemle birlikte güncellemeler yapmaya devam etmek ve gelişmeleri çok iyi takip etmek gerekiyor.” öngörüsünde bulundu.

“PROBLEMLİ TAHSİLAT ORANI BEKLENDİĞİ KADAR YÜKSEK OLMADI”

Enerji Ticareti Derneği Başkanı Burak Kuyan ise tüketimin elektrik ticaretini doğrudan etkilediğine dikkati çekerek, “Salgının başlangıç döneminde talepteki düşüş sebebiyle ticaret hacminde de negatif bir şokla karşılaştık. Salgının yoğunluğu ve belirsizliğin sürdüğü mayıs ayı ortasına kadar ticaret hacminde düşük seyir devam etti. Haziran başı itibarıyla normalleşme süreci takviminin açıklanması ve talepte toparlanma beklentilerinin ön plana çıkmaya başlamasıyla ise ticaret hacimlerinde yeniden yukarı yönlü bir hareket görmeye başladık.” değerlendirmesinde bulundu.

Kuyan, elektrik talebinin geleceği açısından en önemli unsurun ekonomik hayatın hareketlenmesi olduğunu vurguladı.

Öte yandan, salgın sürecinin başından itibaren üzerinde durulan en önemli konulardan birinin tahsilat sorunları olduğunu belirten Kuyan, şunları kaydetti:

“Zaten son birkaç yıllık dönemde gelinen noktada sektörün en büyük sorunu finansman problemi olarak ön plana çıkıyordu. Dolayısıyla bu süreçte elektrik tedarik ve ticaret sektörünün devamlılığı açısından en önemli risklerden birisi, büyük ölçekli bir tahsilat problemi yaşanması olabilirdi. Böyle bir durum yaşanması halinde uygulanmak üzere tedbiren bazı düzenlemeler de yapılmıştı. Ancak sektörü sarsacak büyüklükte bir sorun ortaya çıkmadığını görüyoruz. Şirketler bazında tahsilat oranlarında farklılıklar mutlaka vardır ancak piyasa katılımcılarıyla yapılan görüşmeler sonucunda genel olarak bakıldığında en zorlu dönemde problemli tahsilat oranlarının ortalama yüzde 10 bandını geçmediğini söyleyebiliriz. Bu konuda temel sorun, özellikle belediyelerin iştirakleri başta olmak üzere bazı kamu kuruluşlarının ödemelerinde yaşanıyor. Bu hususta da özellikle konjonktürel çözümlerin ötesine geçebilecek kalıcı ve metodolojik çözümlerin özellikle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafında çalışıldığı yönünde bilgiler alıyoruz.”

AA