Enerjinin sadece keseye maliyeti yoktur. Enerjinin gezegenimize maliyeti keseye olandan daha pahalıdır. Ve birden minicik bir virüs, devasa bir afet yaratabilir. Her an büyük bir meteorolojik afet tehlikesi de ortaya çıkabilir. Korona virüs küresel salgınından enerji üreticisi ve tüketicisi öğrenmeleri yaptı. Hala öğreniyoruz. Değerli Okuyucularım, İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara neden olan, normal […]
Enerjinin sadece keseye maliyeti yoktur. Enerjinin gezegenimize maliyeti keseye olandan daha pahalıdır. Ve birden minicik bir virüs, devasa bir afet yaratabilir. Her an büyük bir meteorolojik afet tehlikesi de ortaya çıkabilir. Korona virüs küresel salgınından enerji üreticisi ve tüketicisi öğrenmeleri yaptı. Hala öğreniyoruz.
Değerli Okuyucularım,
İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara neden olan, normal yaşamı durdurarak veya kesintiye uğratarak toplumları etkileyen ve yerel olanaklarla baş edilemeyen her türlü doğal, teknolojik veya insan kökenli tüm olaylara afet denir (Birleşmiş Milletler İnsani İlişkiler Koordinasyon Ofisi; UNOCHA). Jeolojik, Klimatik, Biyolojik, Sosyal ve Teknolojik olarak sınıflanan afetler dünyamızda doğal ve insan kökenli gerçekleşir. Yavaş Gelişen Doğal Afetler (Şiddetli Soğuklar; Kuraklık; Kıtlık), ve Ani Gelişen Doğal Afetler (Deprem; Seller; Su Taşkınları; Toprak Kaymaları; Çığ; Fırtınalar; Hortumlar; Volkanlar; Yangınlar) başta insan olmak üzere tüm yerküreyi etkilerken, İnsanın Sebep Olduğu Afetler (Nükleer, Biyolojik, Kimyasal Kazalar; Taşımacılık Kazaları; Endüstriyel Kazalar, Aşırı Kalabalık Kazaları; Göçmen Hareketleri) ile yaşam zora girer. 31 çeşit doğal afetin 28 tanesi meteorolojik afetlerdir. İnsanoğlu çevre kirliliği ve iklim değişimine olan etkisiyle doğal afet gidişatına etki ederek başta meteorolojik afetleri artırır. Biyolojik afetler olarak erozyon, orman yangınları, böcek istilası ve salgınlar gerçekleşmektedir (https://www.afad.gov.tr).
Biyolojik tehditler, biyolojik silahlar veya salgın, yaşamı zora sokar. Örneğin, Şarbon hastalığı Bacillus anthracis adlı bakteriyle, Ebola salgını ise Ebola virüsü ile biyolojik afete neden oldu. Halen Korona virüs kaynaklı küresel salgını, afeti yaşıyoruz.
Afetlere hazır olmak için risk yönetimi, afeti yönetirken ve sonrasında ise kriz yönetimi yapılır. Bu süreçte insanın barınması, beslenmesi, su ile enerjiye erişimi, sağlık hizmetleri alabilmesi ve hayatta kalması mühimdir. Bu nedenle küresel ve yerel salgınlarda enerji yönetimi tüm öncelikli alanların icrasında ayrıcalıklı yerdedir. Üretirken, tüketirken, hizmet alırken elektrik ve katı-sıvı-gaz yakıtların emre amade olması şarttır. Yurttaş evinde yaşamını sürdürürken, endüstri, hizmet ve sağlık sektörü ise çalışırken kesintisiz enerji bekler. Enerji sektörünün bugün ve yarın için teknolojik hazır olması gerekir.
Korona virüs küresel salgınını yaşarken, yakın, orta ve uzun vade sonrası için ekonomi, günlük yaşam nasıl olacak diye konuşulup öngörüler yapılırken, “Yeni Normal” tanımlaması ile “Az Temaslı Uzak Erişimli Yaşam” için değişim gereği ortaya çıkıyor. Bizlerin, enerji sektörümüzün değişim zaten gündeminde. 3D (Dijital Enerji; Dağıtık Enerji; Düşük Karbonlu Enerji) ile enerji değişmek için dönüşüyor. Buradaki 3 önceliğin salgın yönetimi için de önemli olduğunu yaşayarak öğrendik. Öğrenmemiz sürüyor. 3D’yi uygulayarak dönüşen enerji sektörü, çevre kirliliği ve iklim değişimine olan olumsuz etkilerini de azaltacak, güzelim yerküremizde bitki-hayvan-insan olarak bir arada besin zincirini bozmadan, biyoçeşitliliği tahrip etmeden yaşamımızı sağlıkla sürdürmemizde olumlu etki yaratacaktır.
Birleşmiş Milletler (BM) 5 Haziran Dünya Çevre Günü 2020 teması biyoçeşitlilik. Biyoçeşitlilik gezegenimizin yaşam çeşitliliğidir. Dünyamızda bitki, hayvan, mikroorganizma olarak tanımlanan çeşitlilik yaklaşık 1,75 milyon. Bilim insanlarının tahmini 3 ile 100 milyon arasında değişirken, genel görüş ise yaşamımızı benzersiz kılan 13 milyon tür olduğu şeklinde. “Hükümetler arası Bilim-Ekosistem Hizmetleri Bilimsel Politika Platformu (IPBES)” 1 milyon tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya derken, henüz çok geç olmadığını bildirerek “Dönüştürücü Değişim” gereği tanımını teknolojik, ekonomik, sosyal etkenlerin yeniden yapılandırılması için ortaya koyarken, doğamızın adeta onarılması ve sürekli korunması şart diyor.
Yerküremizde bunca çeşitlilik ile yaşarken, insan eli ile çevre kirliliği ve iklim değişimi yaratarak, mikroorganizma, mikrop, bakteri ve virüslerin miniciklerin dünyasına dokunmamalıyız. Karasal ve su ekosistemlerinde hepimiz, hem beraber hem de sınırlarımızı tehdit etmeden yaşamak zorundayız. Doğal yaşam zincirini bozmamalıyız. Gezegen hepimizin. Bugünümüzü ve yarınımızı düşünmeliyiz. Bu nedenle enerji üretim, tüketim ve hizmeti sürdürülebilir yönetilmelidir.
Üretim, tüketim ve hizmet yaşam döngüsü boyunca, kaynak verimli, mevcut en iyi teknoloji ile en iyi su-enerji-atık yönetiminde yapılırsa, temiz üretim-tüketim-hizmet gerçekleşir. Eğer kullanılan doğal kaynakları ve tüm kaynakları gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da dikkate alarak, bu ihtiyaçları tehlikeye atmadan tüketirsek “Sürdürülebilir Üretim-Tüketim-Hizmet” başarılır. Sürdürülebilir olmak, kaynakları gelecek için “daim” kılmaktır. Bu bağlamda sürdürülebilir enerji yönetimi gereği tartışılamaz.
“Çevre ve İklim Okuryazarı” olarak enerji kuruluşlarımızda sürdürülebilirlik yönetimi gerçekleştirmeli ve sürdürülebilirlik raporlaması yapılmalıdır. Sürdürülebilirlik Raporu, kuruluşların çevresel-sosyal-ekonomik faaliyetlerini, başarılarını ölçerek belli zamanlarda kamuoyu ve paydaşlarına sundukları, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için sürdürülebilirlik stratejileriyle nerede olduklarını, sürdürülebilirlik yönetimleriyle ulaştıkları sonuçları içeren adeta sürdürülebilirliklerinin ölçüldüğü bir karnedir. Sürdürülebilirlik Raporu olan kuruluş risk ve fırsatlarını bilerek verimlilik artışı sağlarken, müşteri ve iş ortaklarında güven oluşturur, mali konulara da olumlu etki gerçekleşir. Kuruluş tüm afetlere ve salgınlara hazır olurken enerjisini sürdürülebilir yönetir.
Enerjinin sadece keseye maliyeti yoktur. Enerjinin gezegenimize maliyeti keseye olandan daha pahalıdır. Ve birden minicik bir virüs, devasa bir afet yaratabilir. Her an büyük bir meteorolojik afet tehlikesi de ortaya çıkabilir. Korona virüs küresel salgınından enerji üreticisi ve tüketicisi öğrenmeleri yaptı. Hala öğreniyoruz. Bu çıktılar, özellikle çevre ve iklime olan etkiler de dikkate alınarak enerji kuruluşlarında nasıl etki yapacak? Yaşayarak göreceğiz.
Enerji sektöründe 3D’nin göz ardı edilemeyeceğini, yeni bir ekonomik modelin gelişmesinin fırsat yaratacağını da söylemek doğru olacaktır. Enerji sektörünü, düşük karbon ekonomisinde büyütmek ve böylece iklim esnek, iklim değişimine dirençli üretim ile halk sağlığını korumayı bir arada başarmak gerek. Bu büyüme, yeşil ekonominin öğesi olarak enerji sektörü demektir. Uluslararası kabul görmüş bir yeşil ekonomi tanımı yoktur. BM Çevre Programı (UNEP) “Gelecek nesilleri önemli çevresel riskler ve ekolojik kıtlıklara maruz bırakmadan, uzun vadede eşitsizlikleri azaltarak insan refahına ulaşılan ekonomi” diye tanımlamaktadır. Diğer deyişle, doğamızı korurken artan refahı üreten ekonomi ve iklim değişimiyle mücadele eden ekonomi, yeşil ekonomidir. Yeşil ekonomi afetle, salgınla mücadele, salgınlara dirençli yaşam da demektir.
Sözü edilenlerin hepsi için mevzuat, bilgi ve teknoloji var. En mühimi de insan gücümüz var. Örneğin, hijyen öncelikli enerji verimli iklimlendirme teknolojilerini sektörümüz acilen başarabilir. Küresel salgın üzüntüsünün ve kayıpların ardından enerji verimliliği, enerji depolama, yenilenebilir kaynaklı enerji üretimi, elektrikli taşıt ve hidrojen teknolojileri ile akıllı enerji sistemlerinin hızla büyüyen yeşil yatırım alanları olmasını, yeni-yeşil istihdam alanlarının artmasını, tüketici odaklı enerji hizmetinin gelişmesini bekliyoruz. Hem akıllı, hem de sağlıklı şehirler için enerji sektörümüze büyük görev düşüyor. Bugünkü salgın tehdidini aşıp, gelecekteki salgınlara hazır olmak için ekonomi ve yaşam tarzımız artık, kesinlikle aynı olamaz. Sürdürülebilir enerji yönetimi ile biricik ülkemizde, salgınlara dirençli, salgın esnek, sürdürülebilir yaşamı sağlamada, lokomotif sektörlerden biri olarak bizlere görev düşüyor. Enerji sektörümüzün enerjisi buna yeter. Yetmeli.
Acıdan yeterince ders çıkarmış olacak mıyız? Uygulamada neler olacak? Yaşayarak göreceğiz. Çalışmak, çok ama çok çalışmak gerek. Ancak, öncelikle kendi enerjimizi, sonra enerji sektörümüzün enerjisini kuvvetli tutup, sürdürülebilir yönetmeliyiz. Çünkü yaşamımızda sağlıktan öte öncelik yok. Olmayacak.
Enerjinize ve çevrenize iyi bakınız değerli okuyucularım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Enerji bakanları, bölgesel işbirliğinin önemini vurguladı22 Kasım 202418:18 Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202417:54 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202416:49 Bakan Bayraktar, İEF kapsamında önemli temaslarda bulundu22 Kasım 202414:07 “65’ten fazla şehirdeki ağımızla büyümeye devam ediyoruz”22 Kasım 202413:57