Enerji Borsası kavramı Türkiye’nin gündemine girdiği yaklaşık 8 yıldan bu yana, piyasamız bu kavrama çok önemli anlamlar atfetti. Elbette bunun temel sebebi; geçtiğimiz dönüşüm sürecinde TEİAŞ tarafından yönetilen PMUM bünyesindeki piyasa yapısının iyi yönetilmediğinden ziyade, yeni ve bağımsız bir borsa yapısı ile kuralların ve yöntemlerin daha belirli olduğu, bilgi ve verilerin herkese açık ve eşit […]
Enerji Borsası kavramı Türkiye’nin gündemine girdiği yaklaşık 8 yıldan bu yana, piyasamız bu kavrama çok önemli anlamlar atfetti.
Elbette bunun temel sebebi; geçtiğimiz dönüşüm sürecinde TEİAŞ tarafından yönetilen PMUM bünyesindeki piyasa yapısının iyi yönetilmediğinden ziyade, yeni ve bağımsız bir borsa yapısı ile kuralların ve yöntemlerin daha belirli olduğu, bilgi ve verilerin herkese açık ve eşit mesafede olacağı bir piyasa oluşumu ve bu sebeple de ticaret hacminin artarak ileriye dönük bir fiyat eğrisi (forward curve) oluşturması, dolayısı ile tacirlerin, yatırımcıların ve/veya finansörlerin geleceğe yönelik daha kolay bir tahmin yapabilmesi idi.
Piyasa oyuncuları, ne o günlerde ne de bugünlerde fiyatı oluşturan diğer etkenlerin aynı hızda değişmesi konusunda bu ölçüde bir beklentiye sahip değillerdi. Zira Türkiye’deki -özellikle elektrik fiyatları özelindeki- fiyat oluşumuna bakıldığında birçok dışsal değişkenin etkin olduğunu görüyoruz. Elbette bunların en başında doğal gaz maliyeti geliyor. Aslında piyasadaki en “uzak” beklenti noktasına baktığımızda; tam anlamıyla serbest olmayan bir doğal gaz piyasası söz konusu, elektrik piyasasının da tam olarak serbestliğinden bahsetmenin olasılık dışı olduğu bilinen bir durum.
Diğer taraftan, uzun yıllar boyu elektriği sübvanse fiyatlardan kullanmaya alışkın bir sanayi yapımız ile nihai tüketicinin elektrik maliyetlerine olan doğrudan hassasiyeti, yenilenebilir enerji üretim yatırımlarının – alım garantili model ile teşviki sayesinde büyüyen yatırımlar ve bu yatırımların hayata geçmesi ile bu verilen teşvikli tarifelerin yabancı para cinsinden olması – haliyle bu maliyetin kur yükselişi ile beraber maliyetleri etkilemesi karar vericileri bu konuda beklenen serbestleşme eğilimini biraz revize etmeye yöneltti.
Türkiye elektrik ve doğal gaz piyasa yapısına bakıldığında her iki piyasanın da en büyük oyuncuları kamuya ait EÜAŞ ve BOTAŞ. Bu model içerisinde adil çalışan piyasa yapısına ulaşmak çok kolay olmasa da, aslında teorik olarak mümkün.
EPİAŞ, bu ortam içerisinde hayata geçerken ve özel şirketlerin hissedar olmasına imkan tanınırken, birçok yerli şirket pay sahibi olmak dahi istemedi. O dönemde Almanya’dan EEX dışında EPİAŞ’a gönüllü olmak isteyen şirket sayısı sayılı idi.
Buna rağmen, kurulumundan sonra tüm piyasa iyi niyetle EPİAŞ’ı destekledi ve hemen her konuda birlikte çalışmaya gayret etti. Elbette tüm borsalar gibi EPİAŞ’ın elindeki en temel ve değerli ürünü arz ve talebe göre belirlenen fiyat ve bu fiyatın oluşmasına etkisi olan mümkün olduğunca açık ve şeffaf olan data setidir. Şimdiye kadar gerek şeffaflık platformu gerekse fiyat konusunda EPİAŞ bir güvenilirlik sağlamış gibi gözüküyordu.
Ancak şunu kabul etmek gerekir ki, piyasadaki baskın oyuncu olan EÜAŞ büyük miktarda fiyatın belirleyicisi durumunda. Bu herkes tarafından bilinen bir durum.
Bu piyasa koşullarına rağmen geçtiğimiz hafta yabancı bir haber ajansına Türkiye kaynaklı servis edilen habere dayanarak verilen mesaj metnindeki bir başlık çok dikkat çekti. Haberde “Türkiye’deki bazı şirketlere göre EPİAŞ arz ve talebe göre oluşan fiyatı piyasa giriş saati saati kapandıktan sonra değiştirdi” şeklinde kesin bir ifade kullanıldı.
Bu konudaki yorumlara karşılık EPİAŞ 19 Şubat itibarı ile bir açıklama yayınladı. Buna rağmen şimşekler EPİAŞ’ın üzerinden gitmiyor ve piyasada bazı oyuncular ısrarla açıklandığı gibi konunun bir iletişim hatası değil, yukarı bahsettiğim yabancı yayındaki gibi olduğunu iddia ediyorlar.
EPİAŞ’ın 3 yılda oluşturduğu imaj sebebiyle hep beklentinin yukarıda olması, iletişim kanalının hep açık olması, en önemlisi de aslında bir kamu kuruluşu olmaması sebebiyle bu kadar ağır eleştirilerin hedefi olması anlaşılır bir durum.
Ancak unutmamak gerekir ki, bu kadar gözde bir kurumu amaçsız yıpratma çabası biraz “bağcıyı dövmeye çalışmaya” benziyor. Oysa burada EPİAŞ ile birlikte tüm piyasa katılımcılarının bir araya gelip, konunun sebebi ve sonuçlarını da masaya yatırıp buna göre EPDK ve/veya bakanlıktan buna uygun bir “Kural Kitabı” geliştirmesini talep etmek gerekir.
Böyle bir Kural Kitabı oluştuktan sonra EPDK’nın da tüm katılımcıların -EÜAŞ ve EPİAŞ dahil- bu kurallara uygun hareket etmesini sağlayacak bir yaptırım mekanizmasını devreye alması acil ve önemli bir konu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202416:49 Bakan Bayraktar, İEF kapsamında önemli temaslarda bulundu22 Kasım 202414:07 “65’ten fazla şehirdeki ağımızla büyümeye devam ediyoruz”22 Kasım 202413:57 Bakan Bayraktar, Gürcistan Birinci Başbakan Yardımcısı Davitashvili ile görüştü22 Kasım 202413:50 Sorokin, Türkiye’nin enerjide merkez ülke olmasının önemini vurguladı22 Kasım 202411:06