Son zamanlarda doğal gazın geleceği konusunda yeniden iyimser bir hava esmeye başladı. Bu iyimser havanın esmesinde ve esintinin devam etmesinde üç faktörün baş rol oynadığını ve oynamaya devam edeceğini düşünüyorum: Birincisi, LNG önceliğinde gaz kullanımının ve dolayısıyla ticaretinin artması ve yaygınlaşması. İkincisi, daha rekabetçi, şeffaf ve esnek bir ticaret anlayışı getiren iş modelinin gelişmesi. Üçüncüsü, […]
Son zamanlarda doğal gazın geleceği konusunda yeniden iyimser bir hava esmeye başladı. Bu iyimser havanın esmesinde ve esintinin devam etmesinde üç faktörün baş rol oynadığını ve oynamaya devam edeceğini düşünüyorum: Birincisi, LNG önceliğinde gaz kullanımının ve dolayısıyla ticaretinin artması ve yaygınlaşması. İkincisi, daha rekabetçi, şeffaf ve esnek bir ticaret anlayışı getiren iş modelinin gelişmesi. Üçüncüsü, LNG üretiminde ve tüketiminde yeni koridorların açılması.
Dünya doğal ticareti geçen yıl yüzde 9 büyüdü. Boru hattıyla yapılan gaz ticareti yüzde 8 büyüdü. LNG ticareti ise 2017 yılında yüzde 12 artarak 293 milyon tonla (Mt) yeni bir rekora imza attı. LNG ithal eden ülke sayısı 40’a, ihraç edenlerin sayısı da 19’a yükseldi. Global yeniden gazlaştırma kapasitesi yıllık 850 Mt’ye, sıvılaştırma kapasitesi de 370 Mt’ye erişti. LNG ticaretindeki artışta toplam kapasitesi geçtiğimiz 5 yılda ikiye katlanarak 84 Mt’ye yükselen FSRU önemli bir rol oynadı.
Shell haricinde neredeyse tüm saygın kurum, kuruluş ve uzmanlar LNG bolluğu olduğunu ve LNG piyasalarında 2020’li yılların ortalarına doğru arz fazlasının devam edeceğini bekliyordu. Ama bu bolluk kendini henüz göstermedi.
Bunun temel nedeni en büyük 5 LNG ithalatçısının 2014-2016 yılları arasındaki talep toplamı yataya sararken küçük ithalatçıların talebinin 2014 ortasından itibaren çok hızlı büyümesiydi (21.8 Mt). Bunun yanında 2016 ortasından itibaren en büyük 5 ithalatçının gaz talebinde de simultane artış gerçekleşince beklenen LNG balonu geçen seneden bu yana pek ortada gözükmedi. Bu durumun önümüzdeki senelerde de devam edip etmeyeceğini hep beraber göreceğiz.
LNG piyasaları gerçekten iyi çalışıyor ya da işliyor mu? Bu konuda şüpheler var. LNG ticaretinde dolaylı ve dolaysız sınırlamaların olması ve fiyat şeffaflığının henüz sağlanamamış olması bu şüpheleri gündemde tutuyor. Fiyat şeffaflığı için likit bir piyasanın olması gerekir. Bu henüz yok.
LNG piyasasında daha rekabetçi, şeffaf ve esnek bir ticaret anlayışının yaygınlaşması için bir takım koşulların yerine getirilmesi gerekir. Bunlardan birisi LNG likiditesini arttırmada anahtar olan fiyat şeffaflığıdır. Şu anda LNG piyasalarında şeffaf bir fiyat yapısından bahsedebiliyor muyuz? Hayır.
Dolayısıyla, Avrupa ve Amerika’da boru gazına yönelik hub’lar olmasına rağmen, halihazırda bir LNG hub’ı yok. Singapur, Japonya ve Çin bu konuda çeşitli adımlar attılar ama bir Asya LNG hub’ı kurulması konusunda öncelikle birçok zorluğun aşılması gerekiyor.
Singapur‘un Asya LNG hub’ı olma konusunda arz ve talep merkezlerinin ortasında olması, vergi avantajları, LNG ticareti yapan 50 şirketin ülkede ofis açması bir artı olarak gözükse de piyasa hacminin küçük olması, komşularıyla entegre olmaması gibi bazı nedenlerle gerçek manada bir LNG hub’ına dönüşmesi şimdilik pek inandırıcı gözükmüyor. Japonya’da da terminallere üçüncü şahısların erişimindeki güçlükler, henüz entegre bir iç piyasa oluşturulamaması gibi engeller var. Çin’de Şanghay petrol ve gaz borsası sınırlı miktarda da olsa LNG ticareti sağlayabiliyor şimdilik. Anlayacağınız, henüz bir lider yok.
Ancak, Singapur’un LNG bunkering hub’ına dönüşmesi konusunda kimsenin şüphesi yok. Her ne kadar LNG bunkering Avrupa’da başlamış olsa da. Henüz bir LNG bunkering hubı olmayan Avrupa’da bu vazifeyi muhtemelen gate LNG terminali üstlenecek.
Global ölçekte yıllara göre doğal gaz fiyat yapısına baktığımızda genelde gazın gazla rekabet ettiği fiyatlandırma sistemine kayış gözlemliyoruz. Bu kayış, Amerika, Avrupa ve Asya piyasaları arasındaki fiyatların da birbirlerine yakınlaşmasını sağladı. Böylece, aslında LNG kast edilse de doğal gaz piyasalarının globalleştiği ve hatta LNG’nin global bir ürüne dönüştüğü iddia edilmeye başlandı. Bu söylem birçok uzman tarafından şüpheyle karşılanıyor. Öyle ya, LNG gerçekten global bir ürün olmuş olsaydı televizyon ve gazetelerde petrol fiyatlarının yanında doğal gaz veya LNG fiyatları da gösterilirdi. Gösterilemiyor, çünkü petrolde olduğu gibi henüz LNG piyasalarında bir referans fiyat yani benchmark oluşturulamadı.
Geçen yıl 675 bcm olan dünya boru gazı ithalatının yüzde 61’inde gazın gazla rekabet ettiği, yüzde 31’inde petrol endeksli bir fiyatlandırma yapısı gözlemlenirken, 390 bcm olan LNG ticaretinin yüzde 72’si petrol endeksli, yüzde 28’i ise gazın gazla rekabet ettiği bir fiyatlandırma yapısına sahipti. Spot LNG fiyatlandırılmasında ise çoğunlukla gazın gazla rekabeti söz konusu iddia edilse de bazı tereddütler var.
Asya spot LNG ticaretinde kullanılan fiyatları baz alan JKM fiyat endeksinin referans fiyat oluşturacağı konusunda ise şüpheler var. Yüksek volatilite, Brent petrole nazaran çok yüksek mevsimsel bir görünüm sergilemesi, vadeli işlemlerin olmaması, şeffaflığı konusundaki şüpheler, Amerikan LNG’si haricinde teslimat yeri konusunda pek serbest olmayan yapısı belki ileride değişecek. Piyasada artan oyuncu sayısı ve ikili anlaşmalardan çoklu anlaşmalara doğru kayış bazı konuları iyileştirecek ama JKM ile Brent arasındaki ilişki nasıl ortadan kalkabilir sorusu bir süre daha gündemde kalmaya devam edecek. Peki, JKM ile NBP arasındaki (zaman içinde bazen farklılaşan) fiyat korelasyonu Brent gölgesinden nasıl ve ne zaman kurtulacak? Bu soru doğal olarak NBP ile Brent için de geçerli.
Neden mi? İki fiyat arasındaki korelasyon hala çok güçlü de ondan (korelasyon katsayısı 0.98). Belki fiziki spot LNG kargo ticaretinde JKM referans olabilir. Ancak, uzun vadede 3-5 yıl üstü kontratların ortalama elektrik üretim maliyetine endekslenme olasılığını göz ardı etmemek gerekir. Ama yine de JKM’nin bir risk yönetim aracı olarak görülüp finansal LNG’nin ileriki yıllarda artmasını öngörebiliriz.
Şimdilik yıllık 90 milyar dolara karşılık gelen global LNG ticareti için LNG risk yönetim aracı konusu çok önemli: Hem alıcılar hem satıcılar ve hem de LNG ticaretiyle uğraşanlar için. Bu bağlamda iki sıcak gelişmeyi yakından takip etmekte fayda var. Birincisi, Mayıs ayında ICE ile S&P Global Platts’ın Amerikan LNG’ye dayanan vadeli işlemler kontratı, ikincisi ise Temmuz ayında CME Group’un Cheniere Energy ile geliştirdiği ve Sabine Pass tesisinden fiziki teslimatı baz alan vadeli LNG kontratı. Bu kontratlarda likiditenin zaman içinde nasıl bir yörünge izleyeceğini hep beraber göreceğiz.
Global bir LNG piyasasından bahsetmek için rekabetçi ve şeffaf fiyatlar tek başına yeterli değil tabii ki. Kontratların da belli bir esneklikte bu rekabeti ve şeffaflığı sağlaması gerekir.
LNG alım satım anlaşmalarında teslimat yeri şartının olması serbest ticareti önlediğinden Japonya ve Avrupa Birliği’nde benimsenmiyor. Bu yüzden, kontratlara eklenecek standart bir model üzerinde çalışıyorlar. Teknisyenler ve avukatlar tarafından geliştirilen metnin bu yılın sonuna kadar netleşmesi ve bundan sonra yapılacak tüm kontratlara eklenmesi bekleniyor. Bu standart metinde teslimat yeri olarak belli bir terminal yerine bir bölge tanımlamasının yapılması, kargonun nihai varış yerinin alıcı ve satıcı tarafından beraber belirlenmesi ve bunun şartları yer alacak. Bildiğiniz üzere geçen ay AB Komisyonu, Qatar Petroleum kontratlarındaki teslimat yeri şartının, problematik bölgesel sınırlama hükmü olduğu ve (dolaylı veya dolaysız olarak) ithal edilen LNG’nin AB iç gaz piyasasında serbestçe seyrini engellediği gerekçesiyle resmi bir soruşturma başlatmıştı. Benzeri bir soruşturmayı geçmişte boru gazı için Gazprom’a açtığını ve sonrasında neler olduğunu zaten biliyorsunuz. Ayrıca, hatırlarsınız geçen sene Japonya LNG kontratlarında teslimat yeri şartının bulunmasını ve alıcıya re-export hakkının verilmemesini rekabete aykırı bularak yasal bir hamle yapmıştı.
Artık Asya’da yapılan kontratlarda teslimat yeri için Japonya, Kore, Tayvan ve Çin’den oluşan bir bölge tanımı yapılması yaygınlaşıyor. Belki düzenlenecek bu standart metni başka ülkeler de kullanacak ve böylece bir süre bölge bazında dahi olsa LNG’nin global bir ürün olması yolunda önemli engellerden biri kalkacak.
Şunu da belirtmek gerekir ki, LNG kalitesinin bir sorun olabileceği konusu bazen dile getirilse de petrolde de farklı kalitelerin olduğu ve farklı LNG kalitelerinin normalize edilmesinin mümkün olması, cüzi bir maliyetle söz konusu endişeleri ortadan kaldırmaktadır.
Spot LNG piyasası gittikçe büyüyor. LNG ticareti A satıcısı ile B alıcısı arasındaki ticaretten, A ile B arasına giren ara alıcı ve satıcıların arttığı bir şekle dönüşüyor. Yani LNG ticaretinde, ticaret şirketlerinin veya trader’ların rolü artıyor. Örneğin, 2017 yılında yapılan LNG ticaretinin ve kontratların yüzde 24’ünde trader’ların parmağı vardı. Halbuki 2012 yılında bu oran sadece yüzde 1’di. Bunun önemli bir nedeni spot ve kısa vadeli LNG ticaretinin artmasıdır.
Spot dahil dört yıl ve daha az süreli LNG ticaretinin toplam LNG ticaretindeki payı geçen yıl yüzde 27’ye çıktı. 2017 yılında 77.6 Mt olan gerçekleşen bu tip ticaretin yüzde 20’sini spot LNG (anlaşma yapıldığı tarihten itibaren üç ay veya daha az sürede teslimatı yapılan) oluşturdu.
Spot LNG’nin yaygınlaşması uzun vadeli kontratların yok olacağı anlamına gelmemeli. Tüketiciler açısından garanti altına alınması gereken gaz talep miktarı yine uzun vadeli kontratlarla satıcılardan temin edilmeye devam edilecek. Belki sene sayısı olarak uzun vade teriminde değişiklik olacak. Aradaki marj daha kısa vadeli kontratlarla, mevsimsellik içeren kısım da spot piyasayla karşılanacak. Dolayısıyla yüksek capex gerektiren büyük projelerde uzun vadeli kontratlara devam edilmiş olunacak. Tabii ki bu bahsettiğim sistemi uygulamak için alıcıların çok iyi talep tahmini yapması lazım.
Spot LNG ticaretinin daha kolay yapılmasına olanak sağlayan platformların kurulması da şüphesiz spot LNG ticaretine ivme kazandıracaktır. Eskiden Uber stilinde veya E-bay gibi bir spot LNG piyasasından bahsedildiğinde yüzümüzde gülümseme beliriyordu. Şimdi ise gerçek. Basit bir örnek vereyim. GLX spot LNG ticaret platformu (glx-lng.com) alıcılarla satıcıların buluştuğu bir platform. Hangi alıcılar veya satıcılarla ticaret yapmak istediğinizi siz seçiyorsunuz. FOB veya DES bazında ticaret tipini belirleyip, sizin veya sitede verilen koşullardan istediklerinizi seçiyorsunuz. Sonra ihale süreci başlıyor.
Bildiğiniz üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının hem toplam birincil enerji talebi hem de elektrik üretimi bileşimindeki payının ileriki yıllarda giderek artması bekleniyor. Orta ve büyük çaplı petrol ve gaz şirketleri de rüzgar ve güneş santral yatırımlarını gittikçe arttırıyorlar. İlk bakışta bu sanki şirketlerin yeşil enerjiye kaydıkları ve fosil yakıtlardan uzaklaştıkları gibi bir algı yaratıyor. Gerçekten öyle mi? Yoksa bu şirketler elektrik depolama konusunda olağanüstü bir devrim gerçekleşmediği sürece rüzgar ve güneş santrallerinin doğal gazla çalışan yedekleme kapasitesine ihtiyaç duyacaklarını mı göz önüne alıyorlar? Diğer bir deyişle, aslında kendi geleceklerini mi düşünüyorlar? Bu konuda yorumu size bırakıyorum.
Şu bir gerçek ki global gaz sektörünün elektrik üretimiyle ayakta kalabileceğini düşünmek hata olur. Elektrik üretiminde belki mutlak olarak daha fazla gaz kullanılacak ancak oransal olarak payı düşecek. Küresel doğal gaz talebine ilişkin yapılan tahminler doğal gaz talebinde elektrik üretiminin payı düşerken, sanayi ve ulaşım başta olmak üzere diğer sektörlerinde artacağını işaret ediyor. Bunda doğal gazın yeni kullanım alanları konusundaki gelişmeler, daha doğrusu LNG önemli bir rol oynayacak.
LNG kullanımı bir yüzyıllık geçmişe sahip olmasına rağmen, 1964 yılında başlayan LNG ticareti hemen hemen benle yaşıt. Arada geçen sürede çok şeyler değişti ve olmaz denilen şeyler oldu. FSU/FSRU’lar yayılmaya başladı (2007). Geçtiğimiz birkaç yıl içinde çok daha hızlı gelişmeler yaşandı. Yüzer LNG sıvılaştırma tesisleri yapılarak faaliyete geçti, ABD LNG ihracatçısı oldu, elektronik LNG ticareti başladı ve saire. Ne nihayet, Yamal LNG tesisinden yola çıkan iki LNG kargo gemisinin geçen hafta Çin’e varmasıyla Rusya-Çin arasında Kuzey rotası (kutuplar üzerinden) da açılmış oldu.
Bu arada çığ gibi büyüyen bir small scale LNG sektörü ortaya çıktı. LNG ile çalışan kara, deniz ve demiryolu araçları geliştirildi (bu arada dünyanın LNG ile çalışan ilk kargo gemisinin Türkiye’de yapıldığını belirtmekte fayda var). İlk LNG bunkering Avrupa’da geçen yıl gerçekleşti. Dahası, doğal gaz altyapısının olmadığı birçok yerde LNG’den elektrik üretilmeye başlandı. Kara yoluyla LNG’nin bir yerden başka bir yere ulaştırılması normal bir operasyon haline geldi. LNG dolum istasyonları ve diğer LNG lojistik yapıları benzin istasyonları gibi hızla yaygınlaşmaya başladı. Tüpgazlar gibi LNG tüpleri bile servis sektörü, konut ve küçük çaplı sanayi sektörlerinde kullanılmaya başlandı. Sektördeki inovasyon ve teknolojik gelişme artık öyle bir virüs gibi gelişme sergiliyor ki sınırlarını tahmin etmekte zorlanıyor insan.
İnovasyon ve teknoloji, LNG’nin kullanım alanlarını yaygınlaştırılmasının arttırılması yanında LNG üretiminde de kendini göstermeye başladı. Bio-LNG (bitki ve hayvansal atıklardan oluşan organik maddelerin fermantasyonu sonucu üretilen biyogaz içindeki CO2’nun ayrıştırılmasıyla elde edilen biyometanın LNG’ye dönüştürülmesi) ve yenilenebilir elektrikten LNG üretimi (rüzgar ve güneş santrallerinde üretilen ihtiyaç fazlası elektriğin sudaki hidrojen ve oksijeni ayrıştırmak için kullanılıp, açığa çıkan hidrojenin sonradan CO2 ile birleştirilmesiyle metan gazına dönüştürülmesi ve nihayetinde bu gazın sıvılaştırılması). Biyo-LNG ve elektrikten LNG üretiminin ölçek ekonomisine ulaşması ve yaygınlaşması şüphesiz zaman alacaktır. Ama bu sürecin içinde yer alanların kazançlı çıkacaklarını düşünüyorum.
Bir yerde okumuştum. Dünyada 3 grup insan vardır diyordu.
1. Teknoloji geliştirenler, standartları belirleyenler ve gelişmelere yön verenler
2. Geliştirilen teknoloji ve standartları kullanarak yeni ürünler, sistemler geliştirenler
3. Olup biteni seyredenler ve iki grupça yapılanların pazarı olanlar
Üçüncü gruptaki kalabalığa karışmamamız dileğiyle, kalın sağlıcakla.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Enerji bakanları, bölgesel işbirliğinin önemini vurguladı22 Kasım 202418:18 Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202417:54 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202416:49 Bakan Bayraktar, İEF kapsamında önemli temaslarda bulundu22 Kasım 202414:07 “65’ten fazla şehirdeki ağımızla büyümeye devam ediyoruz”22 Kasım 202413:57