TOBB LPG Meclisi Başkanı ve Aygaz Genel Müdürü Gökhan Tezel, Türkiye LPG pazarını değerlendirdi. KULLANIM ALANLARI ÇOK ÇEŞİTLİ LPG’yi enerji arzı için stratejik bir ürün olarak gördüklerini söyleyen Tezel, “Bu yüzden sektör olarak temel beklentimiz, LPG’nin ülkemiz enerji politikaları arasında önemli bir yakıt olarak yer almasının sağlanması. Çünkü LPG; bulunması, taşınması, depolanması kolay bir ürün […]
LPG’yi enerji arzı için stratejik bir ürün olarak gördüklerini söyleyen Tezel, “Bu yüzden sektör olarak temel beklentimiz, LPG’nin ülkemiz enerji politikaları arasında önemli bir yakıt olarak yer almasının sağlanması. Çünkü LPG; bulunması, taşınması, depolanması kolay bir ürün ve ulaşımdan ısınmaya, pişirmeden aydınlatmaya kadar kullanım alanlarının çeşitliliğiyle ön plana çıkıyor” diye konuştu.
LPG’li araçlara kapalı otopark yasağına da değinen Tezel, “Bu yasak Avrupa’nın hemen hemen tamamında kaldırıldı. Türkiye’de de birtakım kararlar alındı ancak buradaki önemli nokta şu; AVM’lerin ya da kapalı otoparkların havalandırma sistemlerinin LPG’ye uygun hale getirilmesi gerekiyor. O zaman LPG’li araç sahiplerinin kapalı otoparkları kullanması yönünde bir engel kalmayacak” dedi.
HABERİN TAMAMI
‘Hizmet kalitemizi geliştirip değer yaratmaya devam edeceğiz’
Eylül sonu verileri değerlendirildiğinde, tüpgazda yüzde 42, otogazda yüzde 25 ve toplam pazarda yüzde 28 pazar payı ile liderliklerini sürdürdüklerini belirten Aygaz Genel Müdürü Gökhan Tezel, Aygaz’ın 2017 yılı performansını, 2018 yılı hedeflerini ve LPG pazarına ilişkin değerlendirmelerini Enerji Petrol Gaz okurlarıyla paylaştı.
2017’de LPG sektöründe ÖTV, KDV düzenlemesi, ulusal stok yükümlülüğü ve tüp izlenebilirliği konusundaki düzenlemeler öne çıktı. Bununla beraber belki de en büyük değişiklik uluslararası temin fiyatlarındaki ve döviz kurundaki yükselişle gerçekleşen fiyat artışı oldu. Bu artış da doğal olarak son kullanıcı fiyatlarına yüzde 20’ye varan oranlarda yansıdı. Ana segmentler olan tüpgaz ve otogaz pazarlarında da son dönemden farklı gelişmeler gördük. Son iki senedir yatay seyreden tüpgaz pazarında yıl sonunda bir miktar daralma bekliyoruz. Otogaz tarafında ise 15 yıldır büyüyen pazarda ilk kez daralma yaşanıyor. Bu şartlar çerçevesinde Aygaz’ın 2017 hedeflerini yakaladığını söyleyebiliriz. Eylül sonu verileri değerlendirildiğinde, tüpgazda yüzde 42, otogazda yüzde 25 ve toplam pazarda yüzde 28 pazar payı ile liderliğimizi sürdürüyoruz. Zorlu bir yıl olmasını beklediğimiz 2018 için de hedeflerimiz yüksek. Çalışanlarımız, iş ortaklarımız ve Türkiye’nin dört bir yanında hizmet veren 4 binin üzerinde tüpgaz ve otogaz bayimizin katkılarıyla, yüksek hizmet kalitemizi daha da geliştirerek müşterilerimize ulaşacak, tüm paydaşlarımız için değer yaratmaya devam edeceğiz.
1961’de kurulan ve o günden itibaren Türkiye’nin bir numaralı LPG tedarikçisi olan Aygaz, müşterileriyle güven ve yüksek hizmet kalitesine dayanan, sıcak bir ilişki kurmaya büyük önem verdi. Bu ilişki müşterilerimizin memnuniyeti için gerçekleştirilen yatırımlarla bugün de sürüyor. Bu süreçte müşterilerimiz, Aygaz’ı Türkiye’nin en çok tercih edilen LPG markası konumuna taşımanın ötesinde, markamızla duygusal bir bağ da kurdular. TSE tarafından verilen Müşteri Dostu Marka ve Müşteri Dostu Kuruluş belgelerine sektöründe ilk sahip olan şirketimiz, IPSOS ve Kalder tarafından düzenlenen Türkiye Müşterinin Sesi Araştırması’nda da hem tüpgaz hem de otogaz segmentlerinde 2 kez üst üste birinci seçildi.
Son olarak Türkiye’nin gönülden bağlı olduğu markaları belirleyen, MediaCat ve IPSOS iş birliğiyle gerçekleştirilen 2017 Lovemarks Araştırması’nda Aygaz, “Tüpgaz kategorisinde Lovemark olarak Türkiye’nin en sevilen tüpgaz markası” unvanına layık görüldü. Bu belge ve ödüller, müşteri memnuniyeti için yaptığımız çalışmaların değerli birer yansıması oldu. Aygaz, kurulduğu günden bu yana hem sektöründe hem de iş alanlarının kesiştiği diğer sektörlerde gelişmenin ve kalkınmanın öncüsü olmuş bir şirket. Bu konumumuzu sürdürmek ve müşteri memnuniyetini daha da arttırmak için müşterilerimizin talep ve görüşlerine önem veriyor, onların beklentilerini aşacak uygulamaları hayata geçirmek için çalışıyoruz. Müşteriye en yakın şirket olma hedefi doğrultusunda stratejiler belirliyoruz. Müşterilerimizi her şeyin üstünde tutarak en önemli iş ortağımız olan bayilerimizin de bu anlayışla hizmet vermesi amacıyla şirket – bayi ilişkisindeki yakınlığımızı sürekli geliştirmeye çalışıyoruz. Bu anlamda Aygaz, milyonlarca müşterisine daha iyi hizmet sunabilmek için sadece sektöründe değil tüm Türkiye’de inovasyon ve dijital teknolojilerin iş süreçlerine entegrasyonu konusunda en fazla yatırım yapan şirketler arasında yer alıyor.
Aygaz 4 binin üzerindeki tüpgaz ve otogaz bayisi ile Türkiye’nin en geniş bayi ağlarından birine sahip. Bayilerimizle ilişkilerimiz karşılıklı güven üzerine kurulu. Aygaz’ın sektöre yön veren ve gelişmelere öncülük eden bir şirket olmasında bayileri ile kurduğu yakın ilişkinin katkısı çok büyük. Bayilerimizle devamlı temas halindeyiz ve işimizi geliştirmek için beraber çalışıyoruz. Bunun yanısıra düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz toplantı ve organizasyonlarda bayilerimizle bir araya geliyor, sektör ve işimiz hakkında bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Katılım sağladığımız sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte sadece Aygaz’ın ve dağıtıcıların değil, bayilerimizin, tedarikçilerimizin gelişimi ve güçlenmesi için de projeler üretiyoruz. Markamızın müşterilerimize ulaşan yüzü olarak, Aygaz’ı bugün bulunduğu konuma getiren en önemli gücün bayi teşkilatımız olduğunun bilinci ile çalışıyoruz.
Otogaz dünyada çevreci özellikleri ile de tercih edilen bir yakıt türü. İklim değişikliğine neden olan gazların başında gelen CO2 salımının yüzde 15’i karayolu ulaşımından kaynaklanıyor. Bu anlamda ülkeler enerji politikaları içinde başta iklim değişikliği ile mücadele olmak üzere otogazın kullanımını destekliyor. Burada dikkat çekici olan ise bu konunun ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerin politikalarında yer alıyor olması. Bunun yanında dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çevre duyarlılığı her geçen gün artıyor ve otogazın kullanımı destekleniyor.
Otomobil sektörü ise köklü bir değişim içinde. Hem dizel araçlarda yaşanan emisyon sorunları hem de gelişen elektrikli motor ve batarya teknolojileri bu değişimin tetikleyicileri oldu. Elektrikli araçların ne zaman yaygınlaşacağı ile ilgili kimse net bir öngörüde bulunamasa da son dönemde, özellikle Avrupa ülkelerinde, dizel/benzinli araç satışlarının sınırlandırılmasına yönelik atılan adımlar yakından takip edilmeli. Bu sınırlamaları, emisyonları düşürmek amacıyla getirildiklerini de düşündüğümüzde, çevreci bir ürün olan otogaz için bir büyüme fırsatı olarak görülebilir. İlaveten bazı gelişmiş ülkelerin çevre politikaları arasında otogazlı araçların kullanımını arttırıcı kararlar alması da dikkat çekicidir. Biz de stratejimizi oluştururken tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Sektörümüz kuruluşundan bu yana mevzuat ve standartlar kapsamında çalışmaya devam ediyor. 2005 yılında yayınlanan LPG Piyasası Kanunu ve devamındaki ilişkili mevzuat ile düzenlenmiş bir piyasa oluşumu memnuniyet verici. Bizler de sektörümüz için belirlenen piyasa kuralları ve disiplin içinde çalışmaya devam ederken gündeme gelen her türlü konuda gerek EPDK gerekse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nezdinde görüşlerimizi paylaşıyoruz.
LPG’yi ülkemizin enerji arzı için stratejik bir ürün olarak görüyoruz. Bu yüzden sektör olarak temel beklentimiz, LPG’nin ülkemiz enerji politikaları arasında önemli bir yakıt olarak yer almasının sağlanması. Çünkü LPG; kolay bulunan, kolay taşınan ve kolay depolanan bir ürün ve ulaşımdan ısınmaya, pişirmeden aydınlatmaya kadar kullanım alanlarının çeşitliliğiyle ön plana çıkıyor. Deprem ve doğal afetlerde diğer yakıt kaynaklarına ait alt yapı olanaklarının kullanılamaması durumunda da LPG, hazır ve hızlı çözüm sunarak pek çok acil ihtiyacı giderebiliyor. Dolayısıyla LPG’nin enerji havuzumuzda daha fazla önemsenmesi, enerji, çevre ve sanayi politikaları içinde daha fazla desteklenmesi önem kazanıyor. Ülkemizde elektrik üretimi önemli ölçüde doğal gaz ile çalışan elektrik santralleri ile sağlanıyor. Devlet ve/veya özel sektör tarafından işletilen kombine çevrim santrallerinde bulunan bu gaz türbinlerinde, doğal gaz kesintisi durumunda kullanılmak üzere yedek yakıt sağlayan sistemler bulunuyor. Doğal gaza fiziksel ve kimyasal olarak en yakın yakıt olan ve aynı kuyudan çıkan LPG’nin bu santrallerde yedek yakıt olarak kullanılması mümkün. LPG kullanılması ekonomik olmakla birlikte sahip olduğu çevreci özellikleri sayesinde de emisyon değerlerini önemli ölçüde düşürüyor. LPG’nin doğal gaz arzında yaşanabilecek olası kesinti dönemlerinde bu santrallerde yedek yakıt olarak kullanılabileceği, hatta kurulu gücü 10 MW seviyelerinde olan santraller için dünyadaki örneklerine benzer şekilde ana yakıt veya daha büyük santrallerde ana veya yedek yakıt olarak da yer alabileceği değerlendiriliyor.
Türkiye LPG sektörü 60 yıla yakın bir geçmişe sahip. Bugüne kadar da birçok farklı süreçten geçti. Günümüzde tüpgazdaki daralmanın otogazdaki büyüme ile dengelendiği Türkiye LPG pazarının; 4 milyon tonun üzerinde bir tüketimle, enerji amaçlı kullanımda Avrupa’da Rusya’dan sonraki ikinci büyük pazar olduğunu görüyoruz. Segment bazında değerlendirmek gerekirse; dökme gazın giderek küçüldüğü ve pazarın yüzde 95’ten fazlasını tüpgaz ve otogazın oluşturduğu bir dönemdeyiz. Tüpgaz segmentini etkileyen en önemli faktör doğal gaz altyapısının yayılımı. Türkiye enerji politikalarında doğal gazın çok önemli bir yeri var. Ancak, bu noktada belli bir seviyeye gelindi ve doygunluğa ulaşıldı, bu nedenle tüpgaz pazarına olumsuz etkinin giderek azalacağını öngörüyoruz. Tüpgaz, dünyadaki diğer ülkelerde de görüldüğü üzere, azalsa da yok olmayan bir segment. Hem doğal gazın ulaşmadığı veya ulaşmasının çok maliyetli olduğu bölgelerde, hem de doğal gaz ulaşmış olsa dahi mutfak alışkanları nedeniyle tüpgaz kullanılmaya devam ediliyor. Bununla birlikte, tüpgaz fiyatının yüksek olması nedeniyle Anadolu’da tezek ve odun gibi yakıtlara yönelen bazı bölgelerimiz olduğunu da göz ardı etmemek gerekir. Bu bölgelerde tüketicilerin çevreci yakıt kullanımının sağlanması için sosyal politikalar ile tüpgaz kullanımının desteklenmesinin önemini de her fırsatta dile getirmeye çalışıyoruz. Otogazda ise tüpgazın aksine çok farklı parametreler var. Yıllar önce muhtemelen kimse otogazın bu kadar büyüyeceğini tahmin edemezdi. Otogaz, şu anda Türkiye’de 100 otomobilden 39’unda kullanılan ve en çok tercih edilen binek otomobil yakıtı. Otogaz fiyatının alternatiflerine göre avantajı, artan çevre duyarlılığı ve otomobil piyasasındaki gelişmeler otogaz pazarının gelişimini de doğrudan etkiliyor.
Bu yasak Avrupa’nın hemen hemen tamamında kaldırıldı. Türkiye’de de birtakım kararlar alındı ancak buradaki önemli nokta şu; AVM’lerin ya da kapalı otoparkların havalandırma sistemlerinin LPG’ye uygun hale getirilmesi gerekiyor. O zaman LPG’li araç sahiplerinin kapalı otoparkları kullanması yönünde bir engel kalmayacak.
En çok tercih edilen yakıt türü olması itibarıyla, LPG araç sahiplerinin de bu otoparkları kullanabilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. LPG’li araçların otoparklara girememesinin, en çok otogaz satılan ikinci ülkeye yakışmayan sosyal bir konu olduğuna inanıyoruz. LPG’li araç sahiplerinin yaşadığı bu mağduriyetin giderilmesi ve Türkiye’nin bu ayıptan kurtulması gerekiyor. Sektör olarak da çözüme yönelik önemli adımlar attık. İlgili tüm kamu kurumları, STK’lar ve sektör temsilcilerinin katılımı ile yapılan çalıştayın ardından bir sonuç bildirgesi yayımladık. Bu bildirgede yer alan ilk konu kapsamında LPG’li araçların park edebileceği otoparklar için standart oluşturduk. Bu standart hazırlanırken akademisyenlerden, sektördeki firmaların bilgi ve deneyimlerinden, TSE, MMO, TÜV gibi otoritelerden destek aldık. Aynı zamanda özellikle üniversite ve TSE ekiplerince yurtdışı uygulamalar incelendi ve sonucunda kapsamlı bir metin yayımlandı. Bu aşamada ise beklentimiz Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik içeriğinde bu standardın zorunlu uygulamaya alınması ve LPG’li araçların park edebileceği otoparklar için bu yetkinlikteki sahalar konusunda onay sisteminin oluşturulması. Bu sayede yasağın kontrollü şekilde kaldırılması sağlanacak, güvenlik için önemli bir gelişme kaydedilmiş olacak.
Mevcut durumda gündemimizde iki önemli konu bulunuyor. Öncelikle 1 Ocak itibari ile denetim ve izleme süreçlerinin başlatılması hedeflenen stok yükümlülüğü için sektörün tüm oyuncuları ile birlikte kısıtlarımızı ve önerilerimizi kamu otoritesi ile paylaştık. Ülkemizin toplam stoklama kapasitesi 350 bin ton, yüzde 10 erişilemeyen stok hariç kullanılabilir kapasite ise 315 bin ton. 4 milyon tonluk tüketimde EPDK tarafından yayımlanan son verilere göre 249 bin tonluk yükümlülük ise her an tanklarda yüzde yüzde 79 oranında doluluk gerektiriyor. Tankların rutin testleri, deprem güçlendirmeleri, düzenli bakımları gibi hususlar kapasiteyi azaltıcı özellikte. Türkiye ithalatlarında Karadeniz temini yüzde 20 seviyesine düşerken; ABD ve Norveç gibi kaynaklar arttı. LPG temininin yüzde 80 dışa bağımlı olması, yurtdışı temininin büyük gemilerle ve uzak rotalardan yapılması diğer kısıtlar olarak öne çıkıyor. Yükümlülüğün sadece LPG ile sağlanabilmesi ise yüksek yatırım maliyeti ve süresi gerektiriyor. Bu aşamada ikame ürün kritik bir çözüm alternatifi olsa da, sektöre maliyeti oldukça yüksek. Önerimiz; 20 günlük stok yükümlülüğünün zorunlu olması halinde sektöre 5 yıllık süreçte kademeli geçiş sağlanması, şirket envanterinde yer alan tüm LPG ürünlerinin stok yükümlülüğüne dâhil edilmesi, yatırım teşvikleri sağlanması, yükleme limanından yola çıkmış ürünlerin stoğa dâhil edilmesi, stok yükümlülük hesabının her 3 aylık dönem ortalaması alınarak yapılması, ve sürecin yakından izlenmesi yönündedir. Diğer kritik husus ise Nisan 2018’de yürürlüğe girmesi beklenen tüplerin izlenebilirliğine ilişkin düzenleme. Sektörümüzde yaklaşık 70 ila 80 milyon tüp bulunduğu düşünülüyor. Bugüne kadar yapılan uygulamalardan edinilen tecrübe Tebliğ ile getirilen tüplerin barkodlanması, veri girişi ve takip süreçlerinin yönetilmesi hususlarının özellikle müşteri boyutunda oldukça güç olduğunu gösteriyor. Belirtilen sürede sektör olarak uygulamaya geçiş ise neredeyse imkânsız. Bu kapsamda ilgili Kamu birimleri ile birlikte sektörün mevcut durumunun değerlendirilmesi, ihtiyaçların belirlenmesi hususlarını son derece önemsiyoruz.
Otogaz, çevreci ve ekonomik özellikleri ile kendini ispat etmiş alternatif bir yakıt. Yani son dönemde yavaşlasa da otogaz pazarı büyüme trendini sürdürecektir. Otogaz pazarı bugüne kadar, dönüşüm atölyelerinde dönüştürülen araçlar ile büyüdü. Dönüşümde standartlara uyum ve kaliteli dönüşüm için birçok adım atıldı ve giderek daha iyi bir noktaya geldiğimizi söyleyebiliriz. Geldiğimiz aşamada, Aygaz Dönüşümcü Kulübü ile dönüşüm atölyelerine verdiğimiz desteğin de bir payı olduğunu görmek bizleri memnun ediyor, bu desteğimizi sürdüreceğiz. Son dönemde ise önde gelen otomotiv sektörü oyuncularının da otogazlı araçlara olan ilgisinin arttığını görüyoruz. Özellikle, Avrupalı ve Uzak Doğulu farklı üreticiler fabrika çıkışlı LPG’li araçları üretmeye başladı ve bu trendin artarak süreceğini düşünüyoruz. Bizler de Aygaz Yakıt Güvence Sistemi uygulamalarımız ile tüketicilere yakıt maliyeti uygun ve güvenli araçlar sunulması için otomotiv sektörüne destek vermeye çalışıyoruz. Otogaz pazarının büyümesi ve farklı segmentlerden daha fazla tüketiciye ulaşması için otomotiv sektörünün desteği ve fabrika çıkışlı otogazlı araçların artması çok büyük önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Enerji bakanları, bölgesel işbirliğinin önemini vurguladı22 Kasım 202418:18 Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202417:54 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, İstanbul Energy Forum’da konuştu22 Kasım 202416:49 Bakan Bayraktar, İEF kapsamında önemli temaslarda bulundu22 Kasım 202414:07 “65’ten fazla şehirdeki ağımızla büyümeye devam ediyoruz”22 Kasım 202413:57