Hedef: Türkiye’yi ‘Batarya Üssü’ yapmak

Pil Batarya Üreticileri ve Tedarikçileri Derneği PİLDER tarafından Batarya Teknolojileri Zirvesi, Bilişim Vadisi Gebze’de bu yıl ikinci kez düzenlendi. Türkiye ve dünyadan uzmanlar batarya ve depolama teknolojilerinin geleceğini konuştu.

Hedef: Türkiye’yi ‘Batarya Üssü’ yapmak
Petroturk.com
  • Yayınlanma4 Ekim 2024 15:48
  • Güncelleme4 Ekim 2024 15:52

Beyza Erdoğan / İstanbul

Pil Batarya Üreticileri ve Tedarikçileri Derneği PİLDER tarafından bu yıl ikinci kez düzenlenen Batarya Teknolojileri Zirvesi, Bilişim Vadisi Gebze’de yapıldı. Zirvede hammadde süreçlerinden hücre üretim tekniklerine, sıra dışı pil uygulamalarından sürdürülebilir atık stratejilerine kadar pil ekosisteminin her aşaması ele alındı. Açılış konuşmaları zirve Komite Üyesi Emin Mert Uygun, zirveyi düzenleyen PİLDER Başkanı Kadem Usta ve Sanayi Genel Müdürü Prof. Dr. İlker Murat Ar tarafından yapıldı.

Zirve Komite Üyesi Emin Mert Uygun, PİLDER Başkanı Kadem Usta, Pomega Enerji Depolama Teknolojileri Genel Müdürü Osman Şahin Köşker, Reap Battery CEO’su Dr. Alper Baykut, Renault Group Elektrikli Araçlar Batarya Kalite Program Müdürü Ümit Batmaz Petroturk.com’a özel açıklamalarda bulundu.

“HIZLI BİR GELİŞME YAŞANIYOR”

Türkiye’de batarya teknolojilerinin gelişimi hakkında konuşan Emin Mert Uygun, “Hızlı bir gelişme yaşanıyor. Hız bizim işimiz. Yeni teknolojilere adapte olmak konusunda gerçekten iyiyiz. Yatırımlar da aynı hızla devam ediyor. Hücre ve bataryayı birbirinden ayırmak gerekiyor. Hem hücre teknolojileri gelişiyor hem de batarya, enerji depolama sistemleri konusunda yatırımlar yapılıyor. Hücre teknolojisi transfer etmek durumunda olduğumuz bir know how. Bu kabiliyeti de ülkemize kazandığımızda değer zincirini tamamlamış olacağız. Çok hızlı gelişmekte olan bir teknoloji her zaman yatırım fizibilitelerinde bir negatif unsur olarak karşınıza çıkabiliyor. Yani bugün yatırım yapmak istediğiniz teknoloji yarın güncelliğini yitirebilir. Birçok ana sektörde geçmişte inovasyon hızı nispeten daha düşüktü. Fizibiliteler daha uzun yıllara sirayet edecek şekilde daha rahat yapılabiliyordu. Dolayısıyla en çok zorlanacağımız şey yeterince hızlı olmak ve devreye almak olacak. Devamlı takipçisi olacağız, bir noktada da öncüsü olmalıyız” dedi.

“YATIRIMCILARA YERLİ BATARYA ÇAĞRISI”

Yatırımcılara seslenen Kadem Usta yerli üretim batarya vurgusu yaptı. Usta, “Türkiye ham madde üretiminden geri dönüşüme kadar geniş bir batarya ekosistemine sahip. Ülkemizde halihazırda 2 hücre üretim tesisi ve çeşitli ölçeklerde 100’e yakın lityum iyon batarya üretim tesisi aktif olarak faaliyet gösteriyor ve yatırım aşamasında olan gigawatt saat kapasitesinin üzerinde 4 yeni hücre üretim tesisi ile bu sayı daha da artacak. Avrupa’nın batarya üretim üssü olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye’nin 2030 yılına kadar 80 gigawatt saat batarya üretim kapasitesini aşacağını öngörüyoruz.2023 yılında sadece lityum iyon bataryalar için gerçekleştirilen 1 milyar USD’lik ithalat, bu alanın stratejik önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Enerji santrali yapacak olan yatırımcılarımızın yerli batı üretilmiş bataryaları kullanması hem cari açımız hem güvenlik hem de yerli ekosistemin gelişmesi için çok önemli. Bu sebeple şu an enerji santrali, güneş enerji santrali, rüzgâr enerji santrali, depolamalı santral yapacak bütün yatırımcı firmaların yerli bataryaları kullanmasını, tercih etmelerini istiyoruz” diye konuştu.

“AR-GE BU İŞİN TEMELİNDE VAR”

Ar-Ge çalışmalarının önemine değinen Osman Şahin Köşker iseBatarya teknolojisi aslında yeni bir teknoloji sayılabilir. Lityum konusundan bahsedersek 20 yılı var ya da yok. Enerji depolama alanında kullanımı daha da yeni. Yaklaşık 15 yıldır enerji depolamada kullanıyoruz. Ar-Ge çalışmaları çok değerli. Çünkü teknoloji sürekli gelişiyor ve yenileniyor. Hem verimlilik noktasında hem daha sürdürülebilir olma noktasında hem de daha uzun ömürlü olma noktasında sürekli yeni teknolojiler ve inovasyonlar geliştirmek zorundasınız. Bu sebeple Ar-Ge bu işin temelinde var. Lityum hücresinin dizaynından başlıyorsunuz ve o dizaynının da içinde, onu geliştirirken, ham maddelerin materyalleri geliştirilirken bir Ar-Ge var. Batarya paketi yapıp daha büyük enerji depolama sistemleri yaptığınızda da yine aynı şekilde Ar-Ge çalışmalarınız olmak zorunda. Türkiye küreseldeki trendleri yakalama konusunda geç kalmış sayılmaz ama trendi de yakalamaya çalışıyoruz. Aslında iyi bir iklim yakaladık. Devlet tarafından da ‘Türkiye’yi batarya üssü yapma’ hedefi kondu. Bu çok değerli bir hedef ve bu nedenle hızlı ilerlememiz gerekiyor. Çin’e alternatif bir tedarik zinciri olma noktasında hem de Avrupa’ya bu kadar yakın olup bataryaları birinci elden servis etme noktasında Türkiye’nin konumu çok değerli. Biz çok umutluyuz” ifadelerini kullandı.

“ÇARKLAR YENİ DÖNMEYE BAŞLADI”

Alper Baykut da bataryaların geri dönüşümüne dikkat çekti. Baykut, “Geri dönüşümde sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da çarklar yeni dönmeye başladı. Takip ettiğimiz kadarıyla Amerika ve Kanada bu konuda biraz daha önde gidiyor. Büyük firmalar kurdular ve özellikle lityum bazlı geri dönüşü hallettiler. Avrupa’da da bu yola girilmiş durumda. Türkiye’de lityum üzerine regülasyonlar çok net değil. Hatta santral bazında kurulmuş bir depolama sistemi de yok ama elektrikli araçlarımız var. Yaklaşık on yıldır giderek artan sayıda elektrikli araç kullanıyoruz. Elektrikli araçların bataryalarının geri dönüşümleri şu anda üretici firmalar üzerinden yetkilendirilmiş durumda. Türkiye’de artık bu konuda araştırma ve tesis bulunması gerekiyor. Bunun da aslında tek elden yapılması lazım. Çünkü baktığınız zaman her tarafta batarya var ve bunlar birbirinden çok farklı. Bunları değerlendirmek için TÜBİTAK veya enstitüler bazında bir geri dönüşüm tesisinin hazırlığının yapılması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de sadece bu konunun kağıt işleri bitirilmiş durumda” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE BATARYA ÜRETİMİNDE ÇOK KRİTİK BİR ÜLKE”

Türkiye’nin batarya üretimi hakkında değerlendirmelerde bulunan Ümit Batmaz da “Türkiye batarya üretiminde çok kritik bir ülke. Avrupa’nın tedarik zincirinde Çin’den uzaklaşmak gibi bir öncelik var. Türkiye hem coğrafi olarak yakınlığı hem de iş gücünün yetkinliği ve rekabetçi gücü sebebiyle önemli bir avantaja sahip. Fakat gelecekte Avrupa’nın talep edeceği batarya, batarya hücresi, batarya hammaddesi, bitmiş batarya gibi ürünleri sağlamak için Türkiye’nin önemli miktarda yatırıma ve bunu yönetecek stratejiye ihtiyacı var. 2030 itibarıyla Avrupa’nın 2000 gigabyte‘ın üzerinde bir batarya kapasitesine sahip olmasını bekliyoruz. Bugün için Türkiye’de planlanmış yatırım 80 gigabyte. Arada çok büyük bir fark var. 2000 gigabyte’a rağmen Avrupa önemli bir batarya komponent ve hammadde ithalatçısı olacak. Türkiye bu alanda yatırım yaparsa çok büyük bir fırsatı değerlendirme imkanı bulacak. Otomotiv endüstrisi çok büyük bir mühendislik gücünü ifade ediyor. Elektrikli araçların satışlarındaki inişler çıkışlar her türlü pazarda olan şeyler fakat otomotiv endüstrisi yoğun biçimde ve kararlı biçimde Avrupa, Amerika ve Çin’de yüz milyarlarca doları elektrikli araçların mühendisliği ve geliştirmesine yatırıyor. Dolayısıyla önümüzdeki 10-20 yıllık süreçte otomotiv endüstrisinin elektrikten çıkma olasılığı yok. Bugün yapılan yatırımlar geri alınmadan çıkılmayacaktır. Bataryaya yatırım yapmak lazım” dedi.