“Togg sadece Türkiye yollarında değil Avrupa yollarında da görülecek”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Togg sadece Türkiye yollarında değil, Avrupa yollarında da görülecek, satılacak. Bütün bu pazarlarda onlarca, yüzlerce marka ile modelle rekabet edeceğiz” diye konuştu.

“Togg sadece Türkiye yollarında değil Avrupa yollarında da görülecek”
Petroturk.com
  • Yayınlanma1 Ekim 2024 15:12

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, katıldığı bir programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Togg sadece Türkiye yollarında değil, Avrupa yollarında da görülecek, satılacak. Bütün bu pazarlarda onlarca, yüzlerce marka ile modelle rekabet edeceğiz” diye konuştu.

Kacır, Togg için yabancı ortaklığın söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine yüksek teknoloji alanlarında uluslararası işbirliklerinin mümkün olduğunu söyledi.

Togg’un batarya teknolojileriyle ilgili şirket kurduğuna dikkati çeken Kacır, bu şirketin Çinli bir şirketle ortaklığı olduğunu ifade etti.

Kacır, ortaklık kapsamında, batarya üretiminin ve AR-GE çalışmalarının Türkiye’de yapılmasının hedeflendiğini dile getirerek, “Bunun gibi işbirlikleri önümüzdeki dönemde çoğalabilir. Togg’u kuvvetlendirecek her türlü işbirliğini biz de olumlu karşılarız. Togg bizim milli markamız, bu anlayışla doğdu, bu anlayışla büyüyecek. Burada farkı bir manipülasyon oluşmasını arzu etmem.” diye konuştu.

“ŞARJ KONUSUNDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK”

Türkiye’de elektrikli otomobillere ilişkin altyapının durumunun sorulması üzerine Kacır, elektrikli araçların sessizlik, çevre dostu ve kullanım maliyeti açısından kullanıcılarına avantajlar sunduğunu anlattı.

Kacır, elektrikli araçlarda menzil kaygısının yeni kullanıcılar için soru işareti oluşturduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Aracınızı kendi eviniz veya iş yerinizde şarj edebiliyorsunuz. Bunun yanında halka açık şarj istasyonları da çok önemli. Bunun için Bakanlık olarak önemli adımlar attık. Geçtiğimiz dönemde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile işbirliği yaparak bu alanda bir düzenleme çalışmasını yaptık. Bir lisans mekanizması kuruldu, bu alana özel sektör şirketlerinin yatırım yapmasının önü açıldı.”

Halihazırda Türkiye’de 23 bin 400 halka açık elektrikli şarj ünitesi bulunduğunu ve bunların 8 bin 850’sinin hızlı şarj ünitesi olduğunu belirten Kacır, “Hızlı şarj ünitelerinden kastımız, ortalama konuşuyorum, 25 dakikada aslında bataryanızı doldurabileceğiniz üniteler. Bizim bir hızlı şarj ünitesi destek programımız oldu. Şu anda 81 şehrin tamamında hızlı şarj üniteleri kurulmuş oldu. Türkiye elektrikli araç başına düşen şarj ünitesi sayısı açısından Avrupa’da lider konumda. Dolayısıyla kullanıcıların bu konuda artık bir kaygı yaşamamaları gerekir diye düşünüyorum.” dedi.

Elektrikli araç pazarının ve buna bağlı olarak şarj ünitelerinin artacağını anlatan Kacır, eksik bölgelerde şarj ünitelerinin yatırımlarını hızlandırmak için destek programları oluşturduklarını bildirdi.

Kacır, elektrikli araçlar için Türkiye’nin altyapısının oldukça yeterli olduğunu vurgulayarak, kullanım yaygınlaştıkça altyapının gelişimini sürdüreceğini söyledi.

“HIT 30, SON DÖNEMDE ATTIĞIMIZ EN ÖNEMLİ ADIMLARIN BAŞINDA GELİYOR”

HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’nın hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bakan Kacır, şu ifadeleri kullandı:

“HIT 30 son dönemde attığımız en önemli adımların belki de başında geliyor. Sayın Cumhurbaşkanı’mız dünyaya Türkiye’nin yüksek teknoloji yatırım programını ilan etti. HIT 30’daki 30’un 2 anlamı var. Bir anlamı hedef 2030, 2030’a dek bu programı sürdürmeyi amaçlıyoruz. Bir diğer anlamı da bu programla 30 milyar dolarlık bir teşvik paketini yüksek teknoloji yatırımlarına sunmayı amaçlıyoruz. Ülkede katma değerli üretimi ve yüksek teknoloji ihracatını artırmak için yatırımları artırmanız lazım, özellikle uluslararası yatırımları çekebilmeniz lazım.”

Kacır, Kovid-19 salgınından sonra dünyanın ucuz, tek merkezden tedarik yapması konusunda ciddi soru işaretleri doğduğuna işaret ederek, bu modelin risklerini bütün dünyanın deneyimlediğini anlattı.

Türkiye’nin yüksek teknolojili ihracatını artırmasının önemini vurgulayan Kacır, şöyle devam etti:

“Bunun için yeni yatırımları Türkiye’ye kazandırmalıyız. HIT 30 programıyla şunu yaptık. Özellikle elektrikli araçlar, batarya, yarı iletkenler yani çip üretimine ilişkin yatırımlar, güneş hücreleri, rüzgar türbinleri, veri merkezi yatırımları ve benzeri alanlarda çok kapsamlı teşvik paketleri hazırladık. Doğrudan nakit teşvikler, istihdam destekleri ve vergi avantajları sunduğumuz paketler hazırlanmış oldu. Elektrikli araçlarda 5 milyar dolar, çip yatırımlarına ilişkin 5 milyar dolar, batarya yatırımlarına ilişkin 4,5 milyar dolar, güneş hücrelerine ilişkin 2,5 milyar dolar, rüzgar türbinlerine ilişkin 1,7 milyar dolar, AR-GE merkezlerine ilişkin 1 milyar dolarlık kaynağı bu alanda gerçekleşecek yatırımlara önümüzdeki dönemde, inşallah, sunacağız.”

Kacır, program kapsamında 50’ye yakın firmayla görüşmeye başladıklarının altını çizerek, söz konusu firmaların 10’unun fizibilite paylaşımı aşamasına geldiğini söyledi.

Salgın döneminden sonra Türkiye’nin avantajlı bir konuma geldiğini anlatan Kacır, bu avantajları değerlendirmeyi amaçladıklarını vurguladı. Kacır, HIT 30’un yüksek teknoloji yatırımlarında bir dönem noktası oluşturacağını da belirtti.

Bakan Kacır, teknoloji girişimciliğinin yeni nesil ekonominin lokomotifi olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu yeni nesil şirketlerin Türkiye’de sayılarını artırmak öncelikle hedeflerimizden biri. Bunun ekonomimiz için dönüştürücü bir güç ortaya çıkaracağına inanıyoruz. Son 22 yıl bu alanda temellerin atıldığı bir dönem oldu. 2002’de Türkiye’de 2 teknopark vardı. Bu 2 teknoparkta da 56 şirket araştırma, geliştirme, inovasyon yapıyordu. Bugün Türkiye’de teknoparkların sayısı 104’e yükseldi. Buralarda 10 bin 800 şirket AR-GE, inovasyon yapıyor. Bunların 3 bine yakını yeni doğan şirketler. Türkiye’nin AR-GE insan kaynağı 10 misline çıktı, AR-GE harcamaları da 10 misline çıktı, 1,2 milyar dolardan 12 milyar dolara geldi Türkiye’nin AR-GE harcaması. Yeni nesil şirketleri ortaya çıkaran AR-GE çalışmaları.”

Yeni nesil teknoloji şirketlerinin finansmana erişiminin de önemli olduğunun altını çizen Kacır, bu konuda son dönemde çeşitli adımlar attıklarını kaydetti.

Kacır, AR-GE teşviklerine yönelik de düzenlemeler yaptıklarını bildirerek, büyük şirketlere AR-GE teşviklerinden sağladıkları kazanımları teknoloji girişimlerine yönlendirme zorunluluğu getirdiklerinin altını çizdi.

Türkiye’de son 3,5 yılda teknoloji girişimlerine 4,5 milyar dolar yatırım yapıldığını belirten Kacır, bu yatırımların daha önceki dönemlere göre çok fazla arttığını söyledi.

Kacır, 2030’da 100 bin teknogirişimin Türkiye’den doğmasını hedeflediklerini vurgulayarak, 100 girişimin de milyar dolar değerini aşmasını hedeflediklerini dile getirdi.

“YENİLİKÇİ TEKNOLOJİLERE YÖNELMEMİZ ÇOK ÖNEMLİ”

Türkiye’nin doğrudan sermaye yatırımları açısından son 22 yılda önemli başarılar elde ettiğine işaret eden Kacır, AK Parti hükümetleri döneminde 262 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı sermayenin Türkiye’ye geldiğini söyledi.

Kacır, küresel doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında Türkiye’nin payının binde 2’lerden yüzde 1’lere çıktığını bildirerek, şimdi bu payı yüzde 1,5’e yükseltmeyi hedeflediklerini aktardı.

Yeni teknolojilerin Türkiye’de geliştirilmesi ile AR-GE ve inovasyon yatırımlarını önemsediklerini dile getiren Kacır, sadece Batılı ülkelerden değil, yüksek teknolojide önemli atak yapan Çin’den gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını artırmak istediklerini anlattı.

Kacır, bu kapsamda gerçekleştirdiği Çin seyahatinin amacının, elektrikli araç ve batarya teknolojilerinde Türkiye’ye yatırım çekmek olduğunu belirterek, “Çin’den yatırım çekmemiz, önümüzdeki dönemde küresel piyasalarda güçlenen oyuncularla Türk sanayisini kuvvetlendirmemiz anlamına gelecek. Türkiye, otomotivde de iddialı bir ülke. Otomotiv, ihracatta lokomotif sektörümüzdür. Türkiye’nin yıllık 35 milyar dolar otomotiv ihracatı var. 8 küresel şirket Türkiye’de halihazırda bu alanda üretim yapıyor. Bu şirketlerin 100’den fazla tedarikçisi var. Türkiye’de bu sektörün kuvvetini sürdürmesi, rekabet gücünü koruması çok önemli. Bunun için de yenilikçi teknolojilere yönelmemiz çok önemli.” diye konuştu.

“FABRİKA ARAZİSİNE İLİŞKİN ALTYAPI HAZIRLIKLARI YÜRÜTÜLÜYOR”

Elektrikli araç üreticisi BYD’nin Türkiye’ye yatırım kararı aldığını anımsatan Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çok sıkı bir çalışma yürüyor. 2026’da üretim başlayacak, imzalar atıldı. BYD, Manisa Organize Sanayi Bölgemizde yer tahsis sürecini tamamladı, fabrika inşaatına ilişkin izin başvurularını gerçekleştirdi, bu başvurular en hızlı şekilde değerlendirilecek, sonuçlandırılacak. Fabrika arazisinde altyapı hazırlıklarına ilişkin Manisa Organize Sanayi Bölgemizle birlikte yürüttüğümüz çalışmalar var. 160 hektarlık bir alandan söz ediyoruz. Orada hem bir AR-GE merkezi hem 150 bin araçlık fabrika hem de bir tedarikçi parkı olacak. Tedarikçi firmalar da burada yatırım yapacak. Türkiye, yüksek teknolojide çok önemli bir adım atmış olacak. 650 binden fazla çalışanı olan, 110 binden fazla AR-GE çalışanı olan, her gün 32 patent geliştiren bir markanın Türkiye’de AR-GE merkezi kurması, nitelikli mühendislerimizi, araştırmacılarımızı istihdam edecek olması, doğrudan 5 bine yakın, dolaylı olarak 20 binin üzerinde bir istihdam potansiyeli oluşturacak olması ve bütün bu yatırımı yüzü dışarıya dönük olarak, ihracat pazarlarını hedefleyerek gerçekleştirmesi çok değerli, çok kıymetli.”

“BAŞKA MARKALARLA TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİNİ PAYLAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Kacır, Chery’nin uluslararası başkanının Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı’na katıldığına da işaret ederek, “Sayın Cumhurbaşkanımız da kendisini kabul etti, Türkiye’de potansiyel bir yatırımın nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin istişarelerde bulunduk. Chery ile de geçtiğimiz yıl sonundan beri çok sıkı bir iletişim ve diyalog halindeyiz, o yatırım için de son basamaklara geldik. Hedefimiz, orada da neticeye erişebilmek. Gerek Chery ile gerek başka markalarla Türkiye’nin potansiyelini paylaşmaya devam edeceğiz.” ifadesini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri’nde de yatırımcı toplantıları gerçekleştirdiklerini bildiren Kacır, ABD’li ve küresel markaların gündeminde Türkiye’de yeni yatırımlar gerçekleştirmek olduğunu aktardı.

Kacır, hem elektrikli araç hem batarya hem de diğer yüksek teknoloji alanlarında gelecek dönemde ciddi neticeler elde edilmesini beklediklerini belirterek, böylece geçen yıl 9 milyar doları aşan yüksek teknoloji ihracatının 2028’de 19 milyar doları aşmasının hedeflendiğini söyledi.

“TOGG’U DESTEKLEMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

BYD ve diğer firmaların Türkiye’de yatırım yapmasının Togg’un rekabet gücünü etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin soruya da yanıt veren Kacır, şu değerlendirmede bulundu:

“Togg yeni bir teknoloji markası aslında. Her yeni markanın doğduğu, emeklediği, büyüme aşamasında olduğu süreçlerde ciddi bir sahiplenme ve destek ihtiyacı var. Dünyanın en kıymetli elektrikli araç markasının 5’inci, 6’ncı yılında geldiği üretim hacmine aslında Togg’un bir yılda geldiğini görüyoruz. Bu hepimizin sahiplenmesiyle mümkün oldu. Millet olarak Togg’a 60 yıl öncesindeki ‘Devrim otomobili’ hayalimizle, Sayın Cumhurbaşkanımızın tabiriyle “devrin otomobili” olarak gerçekleştiren bir proje olarak yaklaştık ve sahip çıktık. Togg da elbette bunun hakkını veriyor, verecek. Her yeni teknolojik üründe yaşanabilecek bazı sorunlar da yaşanıyor. Hep birlikte Togg’daki canla başla çalışan, alın teri döken, akıl teri döken bu ülkenin evlatlarına, pırıl pırıl mühendislerine destek olmaya gayret ediyoruz. Giderek teknolojik olarak da iyileşmenin hızlandığını görüyorum. Rekabetin ana unsuru AR-GE, inovasyon, yeni nesil ürünler ve hizmetler geliştirebilmek. Togg bu anlamda çok ciddi gayret ortaya koyuyor. Hem elektrikli araç teknolojisi, batarya ve elektrik motoru teknolojileri hem de otonom sürüş teknolojileri tarafında ciddi bir araştırma, geliştirme çabası içinde. Ama elbette bütün bunlar zaman alacak ve biz bu zaman boyunca Togg’u desteklemeyi sürdüreceğiz.”

“TOGG SADECE TÜRKİYE YOLLARINDA DEĞİL, AVRUPA YOLLARINDA DA GÖRÜLECEK, SATILACAK”

Kacır, bu markaların sadece Türkiye’de yatırım yapmadığını, Avrupa’nın farklı ülkelerinde de yatırım yapacaklarını aktararak, “Bu rekabete hazırlanmak bizim için elbette ki bir zorunluluk. Sadece Türkiye pazarında ürün satarak bir küresel markanın ortaya çıkması mümkün değil. İnşallah ihracat da yapacağız. Togg sadece Türkiye yollarında değil, Avrupa yollarında da görülecek, satılacak. Bütün bu pazarlarda onlarca, yüzlerce marka ile modelle rekabet edeceğiz. Bu rekabete hazırlanma sürecinde, bizim hem devlet hem millet olarak milli markamızı sahiplenmemiz çok önemli.” dedi.

Togg projesi sürecinde bazı çevrelerce eleştirilerde bulunulduğunu ancak şimdi 37 bin Togg’un piyasada olduğunu belirten Kacır, “Ama şöyle bir algı oluşmasın. Biz Türkiye’nin tüm sanayi sektörlerinin mesuliyetini taşıyoruz ve bu sektörlerde Türkiye’nin tüm milli kabiliyetlerini yükseltmemiz lazım. Yeni nesil yatırımların Türkiye’ye gelmesi, aslında yeni nesil teknoloji geliştiren bir milli markamız için de iyidir.” diye konuştu.

AA