OVP kapsamında yerli enerji kaynaklarımız etkin bir şekilde değerlendirilecek

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Programı kapsamında “Enerji yatırımlarının artırılmasına ek olarak Karadeniz doğal gazı ve Gabar petrolü gibi yerli enerji kaynaklarımızın etkin bir şekilde değerlendirilmesi, enerji verimliliğine yönelik teknoloji ve uygulamalarının yaygınlaştırılarak enerji ithalatının azaltılması, program döneminde öne çıkan kamu yatırım önceliklerimizdendir” diye konuştu.

OVP kapsamında yerli enerji kaynaklarımız etkin bir şekilde değerlendirilecek
Petroturk.com
  • Yayınlanma5 Eylül 2024 11:41

Sibel Acar – Ankara

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Programı açıkladı.

Toplantıda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan da yer aldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, (OVP)Ekonomik istikrarı sağlamayarak sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek politika ve reformların önümüzdeki 3 yıl ekonominin yol haritasını oluşturacağını söyledi.

“ENERJİ FİYATLARININ DENGELİ BİR SEVİYEDE KALACAĞI TAHMİN EDİLİYOR”

Yılmaz, 2020 yılı itibarıyla özellikle pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte küresel emtia fiyatlarında belirgin bir dalgalanma yaşandığını belirterek, “2021 ve 2022 yıllarında, ekonomik toparlanma ve arz-talep dengesizlikleri nedeniyle emtia fiyatlarında ciddi artışlar görülmüştür. Ancak, 2023 yılı itibarıyla bu fiyatlarda bir dengelenme gözlenmiştir. 2024 ve 2025 yıllarına dair tahminler, emtia fiyatlarının daha ılımlı bir seyir izleyeceğini ve aşırı dalgalanmaların azalacağını öngörmektedir. Genel emtia fiyatlarında bir stabilizasyon, baz metallerde ise ılımlı bir düşüş beklentisi bulunmaktadır. Gıda ve enerji fiyatlarının da benzer şekilde, daha dengeli bir seviyede kalacağı tahmin edilmektedir. Bu iyileşme ve ılımlı seyir beklentisi, ithalatçı bir ülke olarak Türkiye ekonomisi açısından önemli avantajlar sunmaktadır. Sonuç olarak, OVP 2025-2027 dönemi boyunca küresel emtia fiyatlarında beklenen bu ılımlı seyir, sanayide girdi maliyetleri, Türkiye ekonomisinin dış ticaret dengesi, enflasyon kontrolü ve genel ekonomik istikrar açısından olumlu bir tablo çizmektedir” diye konuştu.

Programın en temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğuna vurgu yapan Yılmaz, “2023 yılında, küresel tedarik zinciri sorunları, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve iç talep koşulları dahil pek çok olumsuz gelişmenin etkisiyle, enflasyon oranı yüzde 64,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Uygulamaya konulan sıkı para ve maliye politikalarıyla 2024 yılı için enflasyon oranının yüzde 41,5’e gerileyerek, enflasyonla mücadelede önemli bir mesafe kat edilmesi beklenmektedir. 2025 yılı itibarıyla, enflasyon oranının daha da gerileyerek yüzde 17,5 seviyesine inmesi hedeflenmektedir. Bu dönemde, ekonominin dengelenmesi ve para politikalarının istikrarlı bir şekilde uygulanması, enflasyonun tek hanelere inmesinde kritik rol oynayacaktır. 2026 yılına geldiğimizde, enflasyonun yüzde 9,7 ile tek haneli seviyelere gerilemesi ve 2027 yılında yüzde 7,0’ye gerilemesi öngörülmektedir” dedi.

“2025 YILINDA ENERJİ MALİYETLERİNDEKİ DÜŞÜŞ CARİ AÇIĞININ İYİLEŞTİRİLMESİNE YARDIMCI OLACAK”

2025 yılında cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 2,0 seviyesinde olmasının öngörüldüğünü belirten Yılmaz, “Bu dönemde, ihracatta çeşitliliğin artması ve enerji maliyetlerindeki düşüşler, cari işlemler açığının iyileştirilmesine yardımcı olacaktır. 2026 ve 2027 yıllarına geldiğimizde, cari işlemler açığının milli gelire oranının sırasıyla yüzde 1,6 ve yüzde 1,3 seviyelerine gerilemesi hedeflenmektedir. Bu, Türkiye’nin dış ticaret açığını sürdürülebilir bir şekilde yönetme kapasitesinin artacağını göstermektedir. Bu projeksiyonlar, Türkiye’nin cari işlemler dengesinde iyileşme sağlamak için attığı adımların ve yapısal reformların bir sonucudur. Özellikle, yüksek katma değerli üretimi hedefleyen yeni sanayi politikası ile ihracatın artırılması, enerji gibi kritik sektörlerde ithalat bağımlılığının azaltılması ve dış ticaretin optimize edilmesi, cari açığın sürdürülebilir bir seviyeye çekilmesinde kritik rol oynamaktadır. Sonuç olarak, bu hedefler, Türkiye’nin ekonomik yapısını güçlendirme ve dış ticaret dengesini sağlama yönündeki kararlılığını yansıtmaktadır. Ekonomimizin sürdürülebilir büyüme patikasında ilerlemesi ve dış şoklara karşı dayanıklılığının artırılması için gereken tüm tedbirler alınmaya devam edilecektir” ifadelerini kullandı.

“YERLİ ENERJİ KAYNAKLARIMIZ ETKİN BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLECEK”

Programın kamu önceliklerine de değinen Yılmaz, enerji sektörüne yönelik önceliklere ilişkin, “Kamu altyapı yatırımlarının etkinleştirilmesi ve verimliliğin ve üretimin artırılması, büyümeyi destekleyen diğer önemli faktörlerdir. Bu kapsamda OSB ve KSS gibi planlı sanayi alanlarının artırılması, sanayi üretim bölgelerinin iltisak hatları aracılığıyla limanlara ve ana ticaret yollarına bağlanması, değerlendirmesinde bulundu.