‘Döngüsel ekonomi sadece çevre konusu değil ekonomik büyümenin de bir enstrümanı’

TAYRAŞ Yönetim Kurulu Danışmanı Dr. Erol Metin, iklim değişikliği konusunun artık küresel anlamda en temel konulardan bir tanesi olduğunu belirterek “Döngüsel ekonomiye sadece çevre konusu olarak bakmamak gerekiyor. Ekonomik büyümenin de bir enstrümanı olarak masanın üstünde durmalı” değerlendirmesinde bulundu.

‘Döngüsel ekonomi sadece çevre konusu değil ekonomik büyümenin de bir enstrümanı’
SONER OKUR
  • Yayınlanma2 Temmuz 2024 11:56

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca Başkent Millet Bahçesi’nde ‘Hepimizin Bir Dünyası Var’ temasıyla düzenlenen ÇEVREFEST’e ‘Platin Sponsor’ olarak katılım sağlayan TAYRAŞ, çevreye verdiği önemle dikkat çekti.

Sibel Acar / Ankara

Organizasyon kapsamında gazetemize özel değerlendirmelerde bulunan firma yetkilileri, TAYRAŞ’ın ‘Sıfır Atık’ vizyonuyla tasarlanarak kurulduğunu ve teknolojilerinin de bu kapsama uygun dizayn edildiğini ifade etti.

Kullanım ömrünü tamamlamış madeni yağları toplayarak gelişmiş teknolojilerle rafine etme işleminin ardından katma değeri yüksek bir ürüne dönüştüren TAYRAŞ’ta üretilen ürünler, ham petrolden üretilen baz yağ ürününe kıyasla 70 bin ton daha az karbon ayak izine sahip ve sıfır atık ilkesine uygun, çevre dostu olarak sektörde yerini alıyor.

“47 BİN TON CİVARINDA ATIK YAĞ EKONOMİYE KAZANDIRILDI”

TAYRAŞ Yönetim Kurulu Danışmanı Dr. Erol Metin, gazetemize özel yaptığı değerlendirmede, TAYRAŞ’ın atık yağların toplanarak değerlendirilmesi, tekrar ekonomiye kazandırılması konusunda önemli bir yatırım olduğunu ifade etti.

TAYRAŞ’ın işleyiş prensibine ilişkin detaylar paylaşan Metin; “Türkiye’nin değişik yerlerinden düzenli bir şekilde atık madeni yağları topluyoruz. Demir yoluyla, kara yoluyla ve değişik vasıtalar kullanarak Bilecik’teki rafinelerimize taşıyoruz. Bu rafinerimiz 60 bin/ton yıl kapasiteli, hidro işlem yapabilen, dünyanın az sayıda hidro işlemle yeniden rafine edilmiş baz yağları üretebilecek, teknolojisi oldukça ileri, altyapısı da oldukça güçlü bir yatırım. Rafineri 2021 yılında devreye girdi. 2022 yılından itibaren de tam kapasiteyle üretime başladık. Geçen sene itibariyle aşağı yukarı 40 bin tona yakın baz yağ ürettik. 46 ila 47 bin ton civarında da atık yağ işledik. Bu sebeplerden dolayı TAYRAŞ, Türkiye’nin ve dünyanın önemli rafinelerinden bir tanesi” diye konuştu.

Atık madeni yağların hem çevre hem de kaynak açısından ülke için önemli bir kaynak olduğuna vurgu yapan Metin; “TAYRAŞ, diğer rafinerilerden farklı olarak ham petrolden değil de atık madeni yağları, motor yağlarını toplayarak bunu ileri teknoloji rafinasyon sistemlerinden geçirerek baz yağ üretiyor. Ürettiği baz yağ ise ‘Grup 2’ ve üzeri dediğimiz daha üstün performans motor yağları sınıfında yer alıyor. Üstün performans ve endüstriyel yağlar için nitelikli bir ham madde. Türkiye önemli bir baz yağ ithalatçısı, ham madde olarak dışa bağımlı bir iş. Türkiye’deki rafinerilerin ürettiği bazı yağlar madeni yağ sektörümüzün talebini karşılamaya yeterli değil. 650-700 bin ton düzeyinde ithalat yapıyoruz. Yaptığımız iş sürdürülebilirlik, karbon emisyon azaltımı gibi konular açısından da baktığımızda somut bir emisyon azaltımı etkisi de yaratıyor” dedi.

Metin; TAYRAŞ’ın bu yapısıyla hem çevre, hem ekonomi hem de atık yönetimi ve sürdürülebilirlik tarafında ileri dönüşüm denilen iyiye dönüşüm örneklerinden bir tanesi olduğuna dikkati çekti.

YENİ FİNANSMAN DÜNYASINDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KONUSUNUN ÖNEMİ

Sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik de görüşlerini aktaran Metin, dünyanın yapması gereken en önemli şeyin 2050’lere kadar toplam emisyonları azaltarak net sıfır hedefi ne ulaşmak olduğunu belirtti.

Metin, bundan sonraki süreçte şirketlerin sürdürülebilirlik raporlarının finansmana ulaşabilmek açısından da oldukça önemli bir konu olduğuna dikkati çekerek; “Şirketler artık sürdürülebilirlik raporlarıyla karbon emisyonlarını hem işletme bazında hem de ürün bazında azalttığını gösteren sürdürülebilirlik raporlarını üretmek ve doğrulatmak durumunda. Üretebilsinler ki finansmana ulaşabilsinler. Yeni finansman dünyasında bunu göstermek gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘YILDA YAKLAŞIK 50- 60 MİLYON DOLARLIK BİR EKONOMİK DEĞER GERİ KAZANDIRILIYOR’

Aynı zamanda bu baz yağların tamamına yakın ithalata bağlı ürünler olduğunu belirten Hamzaoğlu; “Biz bunu yerelde yerli ve milli olarak ürettiğimiz için dış ticaret açığına da ciddi bir katkı oluşturuyoruz. Tüm bunları alt alta topladığınız zaman yılda yaklaşık 50-60 milyon dolarlık bir ekonomik değer geri kazandırmış oluyoruz. Çevreye sağladığımız istihdam, devlet ekonomisine sağlayacağımız ve sağladığımız istihdamla bu yatırımı çok hızlı bir şekilde geri çevirme imkanı bulmuş oluyoruz. Bu bize şirket hedeflerinden ziyade ülkeye yarattığımız katkı, çevreye yarattığımız katkı açısından da çok büyük bir şekilde bir motivasyon kazandırıyor. Bu yatırımları da büyütmek ve devamını da getirmek istiyoruz. Çünkü ülkemizde çok ciddi bir potansiyel var ve kayıt dışı ekonomi söz konusu. Bu ekonomiyi ülkeye kazandırdığımız zaman da bunun ülkemize faydaları çok yüksek olacaktır” diye konuştu.

Hamzaoğlu, son olarak şirketin uzun vadeli hedeflerine yönelik değerlendirmede bulunarak; “Uzun vadede tesisin bir büyüme ve kapasite arttırma hedefi var. Bununla birlikte bu 350 bin tonluk potansiyelin yaklaşık yüzde 50’sini ekonomiye kazandırma hedefiyle hareket ediyoruz. İlerleyen dönemlerde bu oran çok daha artacaktır. Bizle birlikte farklı yatırımların, farklı firmaların da bu sektörde yatırım yapmaları bizim için çok önemli. Kapasiteler arttıkça bu bahsettiğimiz rakamlar da ikiye üçe katlayacak ve ekonomiye kazandırılmış olacak” diye konuştu.

“DÖNGÜSEL EKONOMİYE SADECE ÇEVRE KONUSU OLARAK BAKMAMAK GEREKİYOR”

TAYRAŞ’ın faaliyetlerini çevresel fayda açısından değerlendiren Metin “İklim değişikliği konusu artık küresel anlamda en temel konulardan bir tanesi. Bu kapsamda ‘Yeşil mutabakat, döngüsel ekonomi, karbonsuzlaşma’ gibi kavramlardan bahsediyoruz. Bunlar bir taraftan iklim değişikliğini ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya karşı küresel önlemlerin bir söylemi olmasının yanı sıra aynı zamanda küresel anlamda bir ekonomik büyümenin de enstrümanı. Bu sebeple döngüsel ekonomiye sadece çevre konusu olarak bakmamak gerekiyor. Bu konu çok önemli. Ekonomik büyümenin de bir enstrümanı olarak masanın üstünde durmalı” değerlendirmesinde bulundu.

Metin sözlerini, “TAYRAŞ’ın iştigal alanı olan atık yağlar konusuna çevresel açıdan baktığımızda ise bunun suya karışması, toprağa karışması veya akaryakıta doğrudan karıştırılması her boyutuyla çevre açısından tehdit. Bu atıkları doğru bir şekilde işleyip endüstri için değerli bir ham madde üretiyor olmak bir atık azaltımı veya atığı yok etme ile ilgili önemli fayda sağlıyor. İkinci fayda ise atığın baz yağa dönüşerek ekonomik değer kazanması. Dolayısıyla bir şeyi tehlikeli zararlı bir atık olmaktan çıkarıp onun da ötesinde hem ithalatın önüne geçiyor, hem ham petrol üretimi olarak yaptığınız baz yağdan çok daha az karbon yüküyle bir ham madde kullanıma sunmuş oluyorsunuz. Bu çerçeveden baktığınızda bu dönüşümün çevre açısından da iki yönlü bir faydası var” şeklinde sürdürdü.

“TAMAMEN YEŞİL BAZ YAĞ HEDEFLİYORUZ”

Metin TAYRAŞ’ın sürdürülebilirlik faaliyetlerine yönelik sözlerine şöyle devam etti:

“TAYRAŞ olarak sürdürülebilirlik faaliyetlerinde, birinci olarak madeni yağ sektörünün karbon yükünü azaltıyoruz. Madeni yağ üreticilerinin ham madde kullanımından kaynaklı karbon yükünü en az yüzde 70 azaltıyoruz. İşletme olarak da yüzde 70 yetmiyor. İddialı bir şekilde sıfır atık hedeflerimiz doğrultusunda orta ve uzun vadeli hedeflerimizde tamamen yeşil dediğimiz baz yağ hedefliyoruz.”

“TÜRKİYE’DE DE YILLIK 350 – 400 BİN TON CİVARINDA BİR ATIK YAĞ POTANSİYELİ VAR”

TAYRAŞ CFO’su Dr.Emre Hamzaoğlu ise yaptığı değerlendirmede TAYRAŞ’ın çevreye olan katkılarının yanı sıra ekonomiye olan katkısının da anımsanmayacak derecede olduğuna vurgu yaptı.

Hamzaoğlu, yaptığı değerlendirmede; “TAYRAŞ, yılda 60 bin ton atık madeni yağı işleme kapasitesine sahip ve 45 bin ton da baz yağı üretiyor. Bu da demek oluyor ki yılda 100 – 110 bin tonluk bir sirkülasyonu var. Bunu da Türkiye’nin genelinde yürüttüğü bir operasyonla sağlıyor. Haliyle ülke genelinde direkt ve indirekt olarak yaklaşık 250 kişilik istihdam sağlanmış oluyor. Yaklaşık 10 şehirde faaliyetlerini aktif şekilde yürüten 81 ilde de hizmet veren bir yapımız var. Biz tabii sadece atık yağ toplama ve baz yağ üretme taraflarına odaklanıyoruz ama TAYRAŞ’ın çok ciddi bir lojistik operasyonu da var. Burada hem karayolu hem demiryolu ağlarını kullanarak yürüttüğü bir operasyon söz konusu. Yaklaşık 60 bin ton atık yağ topluyoruz. Türkiye’de de yıllık 350 bin 400 bin ton civarında bir atık yağ potansiyeli var. Ve bu atık yağların çoğunluğu maalesef kayıt dışı ekonominin içerisinde bir döngüye sahip. TAYRAŞ da bakanlıktan aldığı lisanslar çerçevesinde bunu yetkili bir kurum olarak kayıt altına alıyor ve tesisinde işliyor. Haliyle burada da ciddi bir KDV oluşturulmuş oluyor çünkü bu yağların ekonomiye kazandırılması söz konusu ve ürüne döndürüp baz yağ olarak da piyasaya arz ediyor. Baz yağlar bildiğiniz gibi ÖTV’ye tabi ürünler. ÖTV’de devlet bütçemizin önemli kalemlerinden biri. Haliyle bu üretimle kayıt dışı ekonominin tamamen kayıt altına alınması hem KDV hem ÖTV açısından da ciddi bir fayda oluşturulması söz konusu” ifadelerini kullandı.

Bakan Özhaseki’den yaşanabilir dünya vurgusu

ÇEVREFEST’in açılışında konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın önemine vurgu yaptı.

Geçmişte çevreyi korumanın çok daha kolay olduğunu belirten Özhaseki, Sanayi Devrimi ile üretimin ve tüketimin artmasının sonucu olarak çokça kirletilen çevreyle karşı karşıya kalındığını ifade ederek bu durumun çevrenin dengesini bozduğunu vurguladı.

Özhaseki, atmosfer sıcaklığının 1,1 derece arttığını, bilim adamlarının öngörülerine göre, bunun 2 dereceyi bulması halinde gıda krizi ve göç olaylarının yaşanacağını, 3 dereceyi bulması halinde ise dünyanın yaşanamaz bir hal alacağını kaydetti.

Bakan Özhaseki, dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşen bir olayın ortak evimiz olan dünyayı kirlettiğine vurgu yaparak festivalin bu sebeple ‘Hepimizin Bir Dünyası Var’ temasıyla düzenlendiğine dikkati çekti.

Dünyada olan biten her şeyden ‘bize ne’ diyemeyiz” ifadelerini kullanan Bakan Özhaseki; “Muson Asyası’nda meydana gelen bir atık da, Pasifik kıyılarında israf edilen su da, Kuzey Afrika’da karbon salınımıyla atmosferi kirleten bir ortam, birbirinden bağımsız değil ve ortak evimiz dünyayı kirletmeye devam ediyor” dedi.