Akaryakıt sektöründe gözler 2025’te

Önemli bir kısmı 2025 yılında yenilenecek olan bayilik sözleşmeleri sektörü kartların yeniden dağıtılacağı hareketli bir döneme hazırlıyor. Sektör temsilcileri de konuya dair görüşlerini Enerji Petrol Gaz’la paylaştı.

Akaryakıt sektöründe gözler 2025’te
SONER OKUR
  • Yayınlanma2 Temmuz 2024 08:55
  • Güncelleme2 Temmuz 2024 14:43

2020 yılından beri akaryakıt piyasasında çok önemli gelişmeler yaşandı. Özellikle petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar, döviz kurlarındaki hareketlilik ve yeşil enerjiye olan talebin artması piyasanın seyrini oldukça değiştirdi.

Gözde Emlik / İstanbul

Geçtiğimiz yıllarda EPDK’nın ince eleyip sık dokuması, sektördeki birleşme ve devralmalar gibi unsurlar petrol piyasasında oyuncu sayısındaki istikrarsızlığı engelledi. Son bir yıl içinde yeni dağıtıcı girişi olmazken bir dönem 110’lara kadar ulaşan dağıtıcı lisansı sayısı 36’da sabitlendi. 2024 Haziran ayı itibarıyla 12 bin 619 bayinin bulunduğu akaryakıt sektöründe bayilerin çoğunu ilgilendiren 2025 yılı için dağıtıcılar şimdiden yeni stratejiler geliştirmeye başladı.

HER YIL TOPLAM BAYİ SAYISININ NEREDEYSE YÜZDE 25’İNİN SÖZLEŞME DÖNEMİ SONA ERİYOR

Akaryakıt sektörü için kar paylaşımı ve intifalar en önemli hususlardan biri. Rekabet Kurulunun kararı ile akaryakıt sektöründe intifa sözleşmelerinin muafiyetten yararlanma süresi 18 Eylül 2010 tarihinde bitti. Bu tarihten itibaren sözleşme süresi dolan bayiler, her beş yılda bir istediği dağıtıcı şirketiyle ya da mevcut anlaşmasını yenileme yoluyla sözleşme yapabiliyor. 5’er yıllık sözleşmeler yapılarak devam edildiğinde sözleşme yenileme dönemi 2025’in Eylül ayına tekabül ediyor. Ancak bayiler çeşitli nedenlerden dolayı (ekonomik koşullar, finansman maliyeti, ticari şartlar ve düzenlemeler) sözleşme dönemlerini uzun süreli yapmaktan kaçınıyorlar. Her yıl ise toplam bayi sayısının neredeyse yüzde 25’inin sözleşme dönemi sona eriyor. Toplamda 36 dağıtıcı ve 12 bin 619 bayinin olduğu akaryakıt sektörünü hareketli dönemler bekliyor. ADER Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Direkci ve ALPET Genel Müdürü Murat Batmaz konuya dair görüşlerini Enerji Petrol Gaz’la paylaştı.

OTOMASYON VE DİJİTALLEŞME

Son dört yıl içinde akaryakıt piyasasında yaşanan otomasyon ve dijitalleşme yatırımları da sektörün gelişimine farklı bir boyut getirdi. Teknolojik yenilikler; operasyonel verimliliği artırmak, müşteri deneyimini iyileştirmek ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak amacıyla sektörde geniş çapta benimseniyor. Akaryakıt istasyonları yaşanan bu dijital dönüşüme hızlı bir şekilde ayak uydurdu. Otomatik taşıt tanıma sistemlerinden sadakat programlarına, tam otomatik ve akıllı tuvaletlerden pompa yazar kasalara kadar her alanda tüketicinin hayatını kolaylaştıracak çözümler akaryakıt sektörüne entegre edildi.

Sektörde son yıllarda yaşanan ve hala gelişime açık olan yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar (ÖKC) en önemli dijital gelişmelerdendi. Yeni nesil ÖKC’lerin eski nesillere göre en büyük farkı, tüm satış işlemlerinin Gelir İdaresi Başkanlığı’na raporlanmasını sağlayacak altyapıya sahip olmalarıydı. Bu sayede, kaçak ve kayıt dışı işlemlerin önüne geçilmesi hedefleniyor. Bu düzenlemeyle istasyon sahiplerinin kontrolü de oldukça kolaylaşıyor

Akaryakıt piyasasında rekabet eşitliğinin sağlanması ve kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi amacıyla istasyonlarda akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihazlara taşıt plaka bilgilerinin elle girişini önleyerek otomatik olarak aktarılmasını sağlayan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) 5 Ekim 2023 tarihinde Resmi Gazete’de ilan edildi. UTTS Yönetmeliği doğrultusunda, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın talimatıyla ticari araçlara 31 Aralık 2024’e kadar Taşıt Tanıma Birimi takılması mecburi kılındı.

BUHAR GERİ KAZANIM (BGK) SİSTEMİ

2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan Benzin ve Naftanın Depolanması ve Dağıtılmasından Kaynaklanan Uçucu Organik Bileşik Emisyonlarının Kontrolü Yönetmeliği’ne göre yıllık 100 m3 ve üzerinde benzin satışı olan akaryakıt istasyonları ile tüm terminal ve tankerlerde Buhar Geri Kazanım (BGK) sisteminin kurulumu zorunlu hale getirilmişti. Bu, 13 Şubat 2024 günü Resmi Gazete’de yayımlanan kararla revize edildi. Yapılan değişiklikle BGK sistemi kurması gereken yerleşim yerlerinde bulunan mevcut akaryakıt istasyonları için önceden yıllık 100 m3 olan sınır değer 500 m3’e çıkarıldı. Bu istasyonlarda BGK sistemi kurulumu için 2023 yılında başlayan yükümlülük 1 Ocak 2030 olarak belirlenirken bu süreden önce istasyonlarda yapı ruhsatına tabi esaslı bir tadilat yapılması halinde tadilatla birlikte sistemin kurulması zorunlu hale getirildi. Yıllık ürün çıktı miktarı, 500- 1000 m3 arasında olan mevcut akaryakıt istasyonlarında ise süre 1 Ocak 2032’ye kadar ertelendi.

TEK FİYAT UYGULAMASI

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) aldığı karar gereği, akaryakıt istasyonlarında 15 Mayıs 2024 tarihinden itibaren artık farklılaştırılmış akaryakıt ürünleri aynı fiyata satılacak. “95 oktan benzin” ve “dizel” gibi basitleştirilmiş terimler kullanılarak istasyonlarda ürün çeşitliliği azaltıldı. Akaryakıt istasyonlarında, benzin ve motorin fiyatları tek bir fiyat etrafında birleştirildi.

Dağıtıcı lisans sahipleri, akaryakıtın özelliklerini iyileştirmek için belirli katkı maddeleri kullanabilirler, ancak bu maddelerin kullanımı EPDK’nın belirlediği kurallar çerçevesinde olmalı. Bu düzenlemeyle birlikte, tüketiciler açısından karışıklığı önlemek ve fiyat şeffaflığını artırmak amaçlandı.

PİYASA SEYRİNİ DEĞİŞTİRECEK DÜZENLEMELER

Bu dönemdeki regülasyon değişiklikleri piyasanın yapısal dönüşümünü de başlattı. Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS), Buhar Geri Kazanım, Yeni Nesil ÖKC, Vergi Usul Kanunu gibi önemli değişikliklerin yapıldığı akaryakıt sektöründe oldukça hareketli dönemler yaşandı. EPDK’nın teşvikleri ve düzenlemeleri piyasanın yapısına önemli değişiklikler getirdi.

EPDK, özellikle 2020- 2021 yılları arasında döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve küresel petrol fiyatlarının etkisiyle akaryakıt fiyatlarında değişiklikler yaptı.

Yine 2020-2021 yılları arasında ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) ve KDV Katma Değer Vergisi) alanlarında düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemeler akaryakıt fiyatlarını kontrol altında tutabilmek amacıyla gerçekleştirildi. O dönemlerde petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar tüketiciyi LPG kullanımına yönlendirdi. Sonrasında bu tüketici davranışı elektrikli araç sektörüne doğru yön değiştirdi.

Ayrıca 2018 yılında devreye alınan ve 2020 yılında uygulamaya konulan Eşel Mobil Sistemi’yle petrol fiyatlarındaki artışların tüketiciye yansımasını azaltabilmek adına ÖTV’nin buna uyumlu şekilde ayarlanması sağlandı. Bu sistemle uluslararası akaryakıt fiyatlarındaki değişimin iç piyasaya olan etkisini azaltmak hedeflendi.

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), Dijital Vergi Beyanları, Elektronik Fatura ve Belge Düzenlemeleri ile sektörün önünü açan bazı sistemler geliştirdi. Akaryakıt sektöründe elektronik fatura (e-fatura) ve elektronik irsaliye (e-irsaliye) uygulamaları oldukça hızlı yaygınlaştı. Bu uygulamalarla sektörün daha şeffaf olması ve vergi kaybının yaşanmaması amaçlandı.

‘BAYİLER 5 YILLIK SÖZLEŞME YAPMAKTAN İMTİNA EDİYORLAR’


ADER Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Direkci

Sözleşme yenileme dönemiyle 18 Eylül 2010’da sona eren Rekabet Kurulu muafiyetine dair yenilemeler ise 5’er yıllık sözleşmeler yapılarak devam edildiğinde sözleşme yenileme dönemi 18 Eylül 2025 tarihi civarında gerçekleşir. Ancak ekonomik koşullar, finansman maliyetlerinin artışı, ticari şartların değişikliği, istasyon genel giderlerinin artması ve en önemlisi de aşırı fiyat rekabetinin gündeme gelmesi gibi faktörler nedeniyle artık bayiler beş yıllık sözleşme yapmaktan imtina ediyorlar. Sektör raporlarına baktığımızda kabaca görünen rakam her yıl toplam bayi sayısının yaklaşık yüzde 25’inin sözleşmesinin sona erdiğidir.

“BAYİ SÖZLEŞMELERİ YENİLENİRKEN BİRÇOK FAKTÖR GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULUYOR”

Bayi sözleşmeleri yenilenirken bayilerin satış miktarları, ticari satış koşulları, istasyonların genel görünümü, bayinin ekonomik yapısı, istasyonun bulunduğu bölgenin ticari gelişime müsait olup olmaması gibi faktörler göz önünde bulundurulmaktadır.

“YATIRIM YAPMAKTAN ŞİRKETLER DE VAZGEÇTİLER”

Şirketlerinin bayilerden aldığı uzun süreli intifalar sayesinde yatırım yapmaları ve yapılan yatırımların kendini amorti etmesi daha kolay oluyordu. Ancak 18.09.2010 tarihinde Rekabet Kurulu tarafından uygulanmaya başlanan maksimum beş yıllık intifa süreleri uygulamanın başladığı dönemlerde yine de şirketleri bu kadar çok etkilemiyordu. Günümüzde yukarıda da bahsettiğimiz değişen ticari koşullar ve ekonomik şartlar nedeniyle artık dağıtım şirketleri de bu yatırımların tamamını yüklenemez oldular. Sözleşme süreleri de daha kısa olmaya başladığından yapılan neredeyse hiçbir yatırım kendini amorti edemez hale geldi. O nedenle şirketler de yatırım yapmaktan vazgeçtiler. Doco ve acente döneminin başlangıcı olmuştur.

“KISA SÜRELİ SÖZLEŞME DÖNEMLERİNDE DAĞITIM ŞİRKETİNİN KATLANDIĞI MALİYETLER DE ARTMIŞTIR”

Uzun süreli sözleşmelerde dağıtım şirketleri bayilerine yaptıkları yatırımın geri dönüşünü satış ve karlılık anlamında geri alabilirler. Son zamanlarda sektördeki rekabetin fiyat odaklı olması nedeniyle uzun süreli sözleşmeler bayilere cazip gelmemektedir. Kısa süreli sözleşme dönemlerinde, bayi transferleri fazla olduğundan kurumsal kimlik, demirbaş malzemeler, otomasyon sistemi gibi dağıtım şirketinin katlandığı maliyetler de artmıştır.

“KAR MARJLARININ ARTIRILMASI HEM BAYİLERİ HEM DE DAĞITIM ŞİRKETLERİNİ RAHATLATACAK”

Toplam kar marjının istenilen seviyede olmaması, artan akaryakıt fiyatları nedeniyle bayilerin ekonomik yapılarının sarsılması ve bununla beraber istasyonların genel giderlerinin özellikle işçi ve finansman maliyetlerinin artması nedeniyle yayımlanan Kurul Kararı ne yazık ki beklentileri karşılayamamıştır. Dolayısıyla istasyonların satılması ve/veya kiraya verilmesi ile faaliyetlerinin durdurulması gündeme gelmiştir. Kar marjlarının artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi hem bayileri hem de dağıtım şirketlerini rahatlatacaktır.

BAYİLERİMİZLE ORTAK NOKTADA BULUŞMA GAYRETİYLE BU SÜRECİ TAMAMLAYACAĞIZ


Alpet Genel Müdürü Murat Batmaz

Rekabet Kurumu tebliği sonrası, sözleşmelerin beş yıl ile sınırlandırılması neticesinde 2010 yılında akaryakıt istasyonlarının yaklaşık yüzde 60’lık bir kısmının sözleşmeleri sona ermişti.

Bu süreç her beş yılda bir kritik yenileme dönemleri olarak gündemimize gelen bir konuydu. Ancak, sektörde yaşanan değişimler ve rekabet ortamının günden güne artması sonucu; bazı bayilerin, daha kısa süreli yenileme alışkanlığı kazanması ile birlikte, günümüzde gelinen noktaya baktığımızda sözleşme yenileme dönemlerinde yığılma olmadığını, istasyon ve dağıtıcılar açısından her yıl neredeyse sözleşmelerin yaklaşık yüzde 25’lik bir kısmının sona erdiğini görüyoruz.

Bu durum hem dağıtıcı hem bayi açısından her yılın önem arz ettiğini göstermektedir. Gerek döviz ve petrol fi yatlarındaki artışlar, gerekse enflasyon nedeni ile bayi ve dağıtıcı açısından rekabetçi fiyatlamanın günden güne öne çıktığı bu dönemde, zor olan bu süreci bayilerimiz ile ortak noktada buluşma gayreti ile yeni dönem strateji hedeflerimize uygun, her iki taraf için de en verimli olacak şekilde tamamlayacağız.

“REKABET ORTAMI, HER GEÇEN GÜN DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN VE BAYİLERİNİN KARLARINI AZALTMAKTADIR”

Sözleşme yenileme dönemlerinde, istasyonun lokasyonu, yapılacak yatırım miktarı, satış hacmi, bayinin finansal gücü, bölgenin gelişim hızı, nüfus faktörleri ve yapılan yatırımın geri dönüş süreleri göz önüne alınmaktadır.

Sektörde günden güne artan rekabet, fi yatların son iki yıl içerisinde yüzde 50’nin üzerinde artış göstermesi, tüketici nezdinde de fi yatı en önemli unsur haline getirmektedir. Özellikle yüksek tüketimi olan ticari araçlara sahip müşteriler için ürün, servis ve hizmet kalitesinin yanı sıra ürün fi yat avantajı sunulması da çok önemli hale gelmiştir. Bu rekabet ortamı, her geçen gün dağıtım şirketlerinin ve bayilerinin karlarını azaltmaktadır. İşte bu noktada, akaryakıt dışı gelirler ön plana çıkıyor. Dağıtım şirketlerinin, doğru bir strateji ile doğru konseptler geliştirmesi, aynı zamanda tüketicinin tüm ihtiyaçlarının bir arada karşılanacağı bir hizmet anlayışı ile markanın gücünü ön plana çıkarması ve tüketici tarafından tercih sebebi haline getirmesi şarttır.

“EN KRİTİK DEĞİŞİM BAYİLER İLE DAĞITICILAR ARASINDAKİ TİCARİ ÇALIŞMA KOŞULLARINDA YAŞANDI”

İntifaların kısaltılması ve sözleşme sürelerinin beş yıla indirilmesi üzerine sektörde sözleşmesi sona ererek bağımsız hale gelen istasyonlar, dağıtıcılar ile yeniden müzakerede bulunarak sözleşmelerini yenilemiş olup bu durum bazı dağıtım şirketlerinin istasyon sayısını attırmıştır. Bu süreç aynı zamanda kaotik ortamı da beraberinde getirmiş, yapılan uzun süreli yatırımların iadesi, sebepsiz zenginleşme vb. konularda uzun süren hukuki süreçlerin yaşanmasına neden olmuştur.

En kritik değişim ise bayiler ile dağıtıcılar arasındaki ticari çalışma koşullarında yaşanmıştır. Dağıtım şirketleri tarafından uzun süreli anlaşmalar için bayilere ödenen peşin intifa bedelleri yerine, kar paylaşımı ya da rafineri fiyatı +/- modeller ile anlaşmalar yapılmaya başlanmıştır. İntifa bedeli alamayan bayi, finansal durumu güçlü değilse ayakta kalamamış ve sektörde kapanan, satılık, kiralık istasyonların çoğaldığı bir dönem yaşanmıştır. Diğer taraftan, dağıtım şirketlerinin uzun vadeli kiralamalar ya da mülk istasyonlar ile Doco ya da acenta sistemine geçmesi de bu dönemde yaygınlaşmıştır.

“SÖZLEŞMELERİN 5 YIL İLE SINIRLANDIRILMASI OLUMLU GELİŞMELERE KATKI SAĞLAYACAKTIR”

Ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağlayan sektörümüzde istasyon yatırımları yüksek sermaye gerektirmekte olduğundan ve her istasyon işletmecisinin yeterli finansal güce sahip olmaması nedeni ile istasyon yatırımı ya da işletmesi için dağıtıcılardan destek alınmaktaydı. Doğru ve tüketimin yoğun olduğu noktalarda bir bayi ile uzun süreli bir anlaşma yaparak faaliyetine devam etmek, dağıtıcı açısından da tercih ediliyordu. Bu durum dağıtıcı ve bayi arasında uzun süreli bir anlaşma ile gerçekleşmekteydi.

Diğer taraftan, son beş yıllık süreçte dağıtım şirketlerinin sayısının 91’den 36’ya kadar düşmesi, yine geçmişten günümüze sıklıkla aşina olduğumuz dağıtım şirketlerinde yaşanan birleşme, devralma ve ortaklıklar sektörümüzde bitmeyen dinamizmin göstergesi olduğunu düşünecek olursak sözleşmelerin beş yıl ile sınırlandırılmasının tüm paydaşlar açısından olumlu gelişmelere katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.

Biz de bu dönemde ALPET olarak köklü geçmişimiz ile dünya çapında 4 kıta, 8 sektörde hız kesmeden büyüyen Zeren Grup Holding çatısı altında çıktığımız bu yolda, yeni vizyonumuz, hedeflerimiz, değerlerimiz, sahip olduğumuz üçüncü büyük depolama kapasitesi hacmimizle tüm iş ortaklarımıza ve ülkemize katma değer yaratacak bakış açımız ve hayallerimiz ile pazardaki konumumuzu güçlendireceğimize inanıyoruz.

“MALİYETLERİN BAYİYE YANSITILIP YANSITILMAYACAĞINA AÇIKLIK GETİRİLMESİ SON DERECE FAYDALI OLDU”

Hepimizin bildiği üzere ilgili kurul kararı ile bayi ve dağıtıcı arasındaki marjın tavsiye edilen veya tavan olarak bildirilen fi yattan en yakın rafineri fiyatının düşülerek bulanacağı belirtilmiş ve bayi ile dağıtıcı arasındaki marjın en az yüzde 50’sinin bayi payı olmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Karar ile yer alan marj paylaşımı dışında, maliyetlerin bayiye yansıtılıp yansıtılmayacağı hususlarına açıklık getirilmesi son derece faydalı olmuştur. Mevzuat gereği dağıtıcıya ait maliyetlerin (otomasyon, marker, ulusal stok vb.) bayiye yansıtılması ve bayilerin bundan dolayı maliyetlerinin yükselerek zararların artmasını, diğer taraftan dağıtıcının maliye kalemlerini oluşturan biyodizel ve biyoetanol maliyetlerinin fiyata yansıtılıp yansıtılmayacağı hususun netleştirilmesi ile dağıtıcının zararına yönelik durumlar da kontrol altına almıştır.

Ancak günümüz rekabet şartlarında yukarıda da bahsettiğim üzere, dağıtıcı ile bayinin arasında marjın paylaşımından ziyade artan maliyet kalemleri ve enflasyon karşısında toplam marj yetersiz kalmaktadır. Bayi ve dağıtım marjının yetersiz kalması yükselen maliyetler ile doğru orantıda seyretmemektedir.

Diğer taraftan, bu sınırlandırma 24 saat kesintisiz hizmet veren istasyonlarımıza yapılan yatırımları azaltmıştır.