“Türkiye’yi enerji üretim devine dönüştürme hedefi uzak görünmüyor”

Sibel ACAR-ANKARA

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş; “Üç tarafı denizlerle çevrili çok özel bir ülkede yaşıyoruz. Sahip olduğumuz potansiyeli ve denizden gelen gücü en iyi şekilde değerlendirdiğimiz takdirde Türkiye’yi kendi bölgesinde bir enerji üretim devine dönüştürme hedefi hiçte uzak bir hedef gibi görünmüyor” dedi.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜREB) bu yıl yedincisini düzenlediği Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi (TÜREK 2018) Ankara’da başladı. 2 gün sürecek kongrenin başkanlığını TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş yürütüyor.

“Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın enerji portföyündeki payının artırılması çalışmaları devam ediyor”

Kongrenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Elitaş, yerli ve yenilenebilir doğal enerji kaynaklarımızdan rüzgâr ile enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı ve rüzgâr enerjisi potansiyelimizi ekonomiye kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. “Daha Çok Yerli, Daha Çok Yenilenebilir” stratejisi doğrultusunda hareket ettiklerini belirten Elitaş; “Başta yerli kömür olmak üzere rüzgâr, güneş, hidrolik, jeotermal gibi yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın enerji portföyündeki payının artırılmasına yönelik çabalarımız çevreci bir anlayış ve sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda yoğunlaştırılmıştır. Dünya nüfusunun 2040 yılına kadar 9.2 milyara ulaşması beklenmektedir. Küresel enerji tüketiminin 2040 yılına kadar yüzde 28 artacağı öngörülüyor. Hızla artan tüketime yanıt olarak yenilenebilir enerji yükseliyor. Bununla birlikte yeşil enerji, yeni teknolojiler ve enerji politikalarıyla yenilenebilir enerjinin dünyanın en hızlı büyüyen enerji kaynağı olması bekleniyor” diye konuştu.

“Türkiye yaptığı yatırımlarla gücünü arttırmaya devam ediyor”

Elitaş’ın konuşmasından öne çıkan satır başlıkları şöyle;

“Ülkemizde 2005 yılında çıkan Yenilenebilir Enerji Kanunu ile rüzgar endüstrisi hızlı bir gelişme göstermiş, teknolojik gelişmelerin ivmelenmesi sonucu yatırım ortamı oldukça uygun hale gelmiştir. Bugün başta kanat ve kule olmak üzere, ülkemizde türbini oluşturan parçaların yüzde 50’si yerli olarak üretilmektedir. Ülkemizde rüzgar enerjisi yatırımlarının artması sanayinin hızla gelişmesine, dolaylı olarak da istihdama önemli bir katkı sağlamaktadır.

Rüzgar enerji santrallerinden üretilen elektrik ile toplam elektrik ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 6’sı karşılanmakta ve önümüzdeki yıllarda rüzgar enerji payının yeni yatırımlar ile artması hedeflenmektedir. Türkiye rüzgâr enerjisi potansiyeli 48.000 MW olarak belirlenmiştir. Bu potansiyele karşılık gelen toplam alan Türkiye yüzölçümünün yüzde 1,30’una denk gelmektedir.2017 yılında rüzgar enerjisinden 17,9 milyar kWh elektrik üretilmiştir.

Enerji kaynakları yönünden zengin coğrafyaya yakınlığı ile bölgede önemli bir aktör olan ülkemiz, jeopolitik konumunun getirdiği avantajların farkında olarak, hem halkına hem de bölgesine ve dünyaya karşı bir sorumluluk bilinci ile hareket etmektedir.  Son yıllardaki enerji atılımlarıyla dünyada adından söz ettiren Türkiye, yaptığı yatırımlarla gücünü arttırmaya devam ediyor. Ülkemiz, yenilenebilir enerji ve rüzgâr enerjisinde 48 GW karasal (onshore), 11 GW denizüstü (offshore) olmak üzere önemli bir potansiyele sahiptir. Ülkemizde 2017 yılında 766 MW rüzgâr santrali işletmeye alınmış olup ve Türkiye bir yıl için işletmeye giren rüzgar santralleri(RES) açısından Avrupa’da 4. sırada, dünyada ise 8. sırada yer almaktadır.

Üç tarafı denizlerle çevrili çok özel bir ülkede yaşıyoruz. Sahip olduğumuz potansiyeli ve denizden gelen gücü en iyi şekilde değerlendirdiğimiz takdirde Türkiye’yi kendi bölgesinde bir enerji üretim devine dönüştürme hedefi hiçte uzak bir hedef gibi görünmüyor.”

“Kaynak çeşitliliği artırılmalı”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan ise elektrik üretimindeki yenilenebilir enerji kaynak çeşitliliğinin artırılmasının büyük önem arz ettiğini vurguladığı konuşmasında sözlerine şöyle devam etti:

“Yenilebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanmak ve yerli ve yenilenebilir kaynak oranını 3’te 2 mertebesine ulaştırmak istiyoruz. YEKA yarışmasındaki fiyatlar ve ortaya çıkan rekabet bu hedefin olabilitesini bizlere göstermiştir. Bu zamana kadar yapılan çalışmalarda enerji piyasasının serbestleşmesi ve piyasada yatırımların artması adına birçok adım atıldı. Bu adımların meyvesini bu gün geldiğimiz noktada görmekteyiz.”

“TL bazında teşvik yöntemi gündemimizde”

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz da; Türkiye’de rüzgar ekenin kazanç biçtiğini söyleyerek hidrokarbon kaynakları konusunda yaşadığımız dezavantajı; yüzümüzü güneşe dönerek sırtımızı da Türkiye’nin güçlü rüzgarına vererek avantaja dönüştürebileceğimize vurgu yaptı.

Günümüz itibariyle rüzgar enerjisinin ülkemiz kurulu gücünün yaklaşık yüzde 8’ini, elektrik üretiminin ise yaklaşık yüzde 7’sini oluşturduğuna dikkati çeken Yılmaz; “Bu rakamları daha yükseklere çekme gayretimizi aralıksız sürdürüyoruz. Düzenleme yaparken sektörden bağımsız hareket etmiyor, sektörü yakından izleyerek ve dinleyerek daha doğru ve daha verimli sonuçlar elde edebileceğimize inanıyoruz. Nitekim siz sektör temsilcileri de yönetmeliklerin açık ve katılımcı bir süreçte yapılması konusunda sarf ettiğimiz çabanın yakın şahitlerisiniz. 2015 RES başvuruları için 47 adet bağlantı bölgesi genelinde 88 projeye 2950 MW kapasite tahsis edildi. Bunlardan 43 bölgede yapılan yarışmalar kapsamında 85 projeye toplam 2820 megawatt kapasite verildi. Bu projelerin de 69 adet yani2373 megawatt’ı için bağlantı kapasitesi eksi teklif fiyatları ile tahsis edildi. Sonuç olarak yapılan yarışmalar sonucunda kazanan tekliflerin ağırlıklı ortalaması kilowattsaat başına -0,11 dolar sent olarak oluşmuştur.  Yarışmalar sonucunda toplam 88 projeden toplam gücü 2907 MW olan 84 adedine önlisanslarını verdik. Bunların dışında 789 MW gücünde 20 adet önlisansımız daha bulunmaktadır” şeklinde konuştu.

Gelecek stratejilerine değinen Yılmaz konuyla ilgili; “2020 yılı sonrasında YEKDEM mekanizmasının mevcut haliyle devam etmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Zira bu mahiyette teşviklere ihtiyaç da kalmamıştır.  Ancak 2018 yılındaki kurulumlarımız ve gelecek döneme ilişkin gelişmeler de göz önüne alınarak 2021 ve sonrasında özellikle yerli ürün kullanımının artarak devamı için mili paramız TL bazında teşvik yöntemi uygulanması da gündemimizdedir” diye konuştu.

“Ülkemizin enerjisine katkı sağlamayı sürdüreceğiz”

TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven da katılımcılara teşekkür ettiği konuşmasında bu zamana kadar tüm sorunların bu platformda çözüldüğünü ifade ederek; “Önümüzdeki süreçte bizleri neler bekliyor bugün bu platformda bunları konuşup ülkemizin enerjisine katkı sağlamayı sürdüreceğiz” dedi.