“Elektrikte termal anlayışa ihtiyacımız var “

Enerji sektöründe karar alıcıları, uzmanları ve özel sektör temsilcilerini bir araya getiren Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı (EIF) Ankara’da üçüncü ve son günüyle davetlileri ağırlamaya devam ediyor.

 

Fuarda ‘Enerji Üretiminde Biyokütle’ konferansı düzenlendi.

 

Oturum Başkanlığını OSTİM Enerji Kümesi Başkanı Yaşar Çelik’in yaptığı oturumda uzmanlar konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

 

OSTİM Enerji Kümesi Başkanı Yaşar Çelik; “Ülkemizde enerji dediğinizde hep elektrik anlaşılıyor. Oysa bizim termal anlayışa ihtiyacımız var. 22 milyon ton kömür ithal ediyoruz. Oysa biz termal enerji olarak biyokütleyi kullanabiliriz. Öncelikle olarak 22 milyon ithal ettiğimiz kömürü nasıl azaltabiliriz buna odaklanmamız gerekiyor” dedi.

 

“PETROL GİBİ EVRENSEL BİR DEĞERİN KARŞISINDA ODUN EN ULUSAL

KAYNAK”

 

GÖNDER Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Belen ise ormanların dokunulmaması gerektiğine dair yanlış bir algı bulunduğunu ifade etti. Belen konuyla ilgili; “Ülkemizde orman kutsaldır anlayışı var. Bizler de bu görüşe katılıyoruz. Fakat bazı sektörler için ormanların da kullanılması lazım. Gereksiz çalı çırpıyı kullanmanız ormanlara da fayda sağlıyor. Yangın çıkarılması önleniyor. Biyokütleye bir de bu açıdan bakmamız gerekiyor. Petrol gibi evrensel bir değerin karşısında odun en güzel ulusal, yenilenebilir, evrensel bir kaynak. Bu milli bir enerjidir. Dünya bu konuda ciddi büyük yatırımlar yapıyor” diye konuştu.

 

“BİYOKÜTLE ENERJİ TAŞIMA ENGELİNE ÇÖZÜM OLABİLİR”

 

EMTA Enerji Genel Müdürü Orkun Özgencil ise tarımsal atıklar, kanalizasyon çamur gibi her tür yakıtın biyokütle santralinde kullanılabileceğini belirtti. Özgencil; “Bu fabrikalardan çıkan ısının ısıl değeri var. Bunu hayvancılıkta kullanabiliriz. Bunlar uygun bir şekilde projelendirilirse hem tarım, hem hayvancılık, hem de enerjinin önü açılabilir.3’lü saç ayağı oluşabilir. Ülkemizde ciddi bir enerji taşıma problemi var. Ufak santraller enerji açığımızı destekleme açısından da önemli. Ülkemiz gerçekten zengin. Rüzgar ve güneşle kıyaslandığında bu santrallerin 24 saat esasıyla çalışması büyük bir avantaj. Biyokütlenin önemini hep beraber konuşmamız devletin de bu konuyu proje ve ihalelerle desteklemesi gerekiyor diye düşünüyorum” dedi.

 

“BİYOKÜTLE RÜZGARDAN SONRA DÜNYADA 2. SIRADA GELİYOR”

 

İş Bankası Proje Finansmanı Yöneticisi İmge Koç; “Enerji sektörü stratejik önemi olan bir sektördür. 2017’de kapasitenin yüzde 45’inin yenilenebilir kaynaklarının oluşturduğuna bakarsak sektörün enerji sektöründeki yeri oldukça önemli. Biyokütle rüzgardan sonra dünyada 2. sırada geliyor. Dünyada toplam 112 GW biyokütle üretimi var. Günümüz itibariyle Türkiye’nin mevcut biyogaz biyokütle santrali kurulu gücü 467 MW civarındadır. Rüzgar ve Güneşte YEKDEM’in sona ereceği ve YEKA ile devam edileceği ifade edildi. Diğer kaynaklar açısından da bu haritanın açıklanmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

 

BİYOKÜTLE ENERJİSİ NEDİR?

Biyokütle enerjisi tükenmez bir kaynak olması, her yerde elde edilebilmesi, özellikle kırsal alanlar için sosyo-ekonomik gelişmelere yardımcı olması nedeniyle uygun ve önemli bir enerji kaynağı olarak görülmektedir.

 

Biyokütle için mısır, buğday gibi özel olarak yetiştirilen bitkiler, otlar, yosunlar, denizdeki algler, hayvan dışkıları, gübre ve sanayi atıkları, evlerden atılan tüm organik çöpler (meyve ve sebze artıkları) kaynak oluşturmaktadır. Petrol, kömür, doğal gaz gibi tükenmekte olan enerji kaynaklarının kısıtlı olması, ayrıca bunların çevre kirliliği oluşturması nedeni ile, biyokütle kullanımı enerji sorununu çözmek için giderek önem kazanmaktadır.

 

Bitkilerin ve canlı organizmaların kökeni olarak ortaya çıkan biyokütle, genelde güneş enerjisinin fotosentez yardımıyla depolayan bitkisel organizmalar olarak adlandırılır. Biyokütle, bir türe veya çeşitli türlerden oluşan bir topluma ait yaşayan organizmaların belirli bir zamanda sahip olduğu toplam kütle olarak da tanımlanabilir.

 

Fotosentez yoluyla enerji kaynağı olan organik maddeler sentezleşirken tüm canlıların solunumu için gerekli olan oksijeni de atmosfere verir. Üretilen organik maddelerin yakılması sonucu ortaya çıkan karbondioksit ise, daha önce bu maddelerin oluşması sırasında atmosferden alınmış olduğundan, biyokütleden enerji elde edilmesi sırasında çevre, CO2 salımı açısından korunmuş olacaktır. Bitkiler yalnız besin kaynağı değil, aynı zamanda çevre dostu tükenmez enerji kaynaklarıdır.