Yerli kömürden elektrik üretiminde yeni dönem

Yaklaşık değerler üzerinden hesaplandığında 700 MW’lık bir yerli kömür santralinin hayata geçirilmesi Türkiye’nin cari açığını yıllık bazda 225 milyon dolar, santralin kullanım ömrü boyunca ise toplam 5.81 milyar dolar düşürecektir.

Hidrokarbon kaynakları açısından yakın çevresindeki Orta Doğu ve Hazar bölgelerinin aksine zengin kaynaklara sahip olmayan Türkiye toplam enerji talebinin karşılamasında yüzde 72’ye yakın oranda dışa bağımlı durumda.

Bu durum ise uzun yıllardır hem enerji arz güvenliği açısından hem de ağırlıklı olarak petrol ve doğalgaz ithalatının neden olduğu yüksek enerji ithalat faturası nedeniyle sürdürülebilir olmaktan uzaklaşmış ve önemli bir risk unsuru halini almıştı.

Oluşan risklerin farkında olan Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığı bu nedenle yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini en önemli politika önceliği olarak belirlemesine rağmen güneş ve yerli kömüre dayalı gerçekleştirilmesi planlanan projelerde istenilen mesafe alınamamıştı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndaki değişim ve yeni dönem yerli-yenilenebilir kaynaklara dayalı üretimin arttırılması hedeflerinin proje dokümanlarının ötesine geçerek somutlaşmasını da beraberinde sağladı. Bu amaçla 2016 Ocak ayından itibaren enerji bürokrasisi ve ilgili kurumlar çalışmalarını hızlandırırken, güneşte YEKA ve kömürde yeni sahaların geliştirilmesi amacıyla önemli mesafe alındı. Güneşte 1000 MW’lık ilk ihalenin önümüzdeki ay yapılması planlanırken yerli kömürde ise yeni dönem 21 Kasım’da son tekliflerin toplanacağı Çayırhan sahası ihalesi ile başlayacak.

Yerli kömürde yeni dönemin neler getireceğini, ülke ekonomisi ve sektör açısından önemini ele almaya geçmeden önce geçtiğimiz hafta 11-12 Kasım tarihlerinde İstanbul’da Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın da katılımıyla gerçekleştirilen “1. Kömür Eylem Planı Çalıştayı”na değinmekte fayda var.

Kamu ve özel sektörden konunun tüm taraflarını en üst seviyede buluşturan çalıştayda yerli kömür çevresel boyuttan finansmana, madencilikten yerli kömüre özel yeni kazan ve düşük salınımlı üretim teknolojilerine, bürokratik süreçlerden yerli kömürün ekonomi ve istihdam üzerindeki katkılarına kadar tüm boyutlarıyla ele alınırken kömür sahalarının geliştirilmesi ve yerli kömüre dayalı elektrik üretim projelerinin geliştirilmesinde karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı.

Çalıştayın sonuç bildirgesine de giren ve raporlaştırılan konular yerli kömüre dayalı santral yatırımlarında karşılaşılan sorunların giderilmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak yatırımların önünün açılması için önemli bir yol gösterici olacak. Enerji yönetiminin yerli kömür konusundaki kararlılığı ve bir an önce sonuç almayı hedeflemesi enerji sektörü açısından oldukça önemli ve sevindirici.

YERLİ KÖMÜR, CARİ AÇIK VE ÇAYIRHAN ÖRNEĞİ

Yerli kömüre dayalı santral yatırımlarının en önemli etkisi hiç şüphesiz ki enerji ithalatı ve dışa bağımlılıkta olacak. 2014 yılında Türkiye’nin enerji ithalat faturası 54,9 milyar dolar olmuştu. Petrol ve gaz fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle bu rakam 2015’de 37,8 milyar dolara geriledi. Önümüzdeki yıllarda petrol ve gaz fiyatlarında görülebilecek artışlar cari açık ve enerji ithalat faturasının tekrar artışa geçmesine neden olacak.

Bu nedenle dışa bağımlılığı azaltıcı yerli kömür yatırımlarının hayata geçirilmesi ve yerli kaynaklardan üretilecek her 1 MW’lık elektrik ülkemiz açısından oldukça önemli.

Peki yerli kömüre dayalı santral yatırımlarının ülke ekonomisine sağlayacağı katkılar neler olacak?

Bu konuda yapılan birçok çalışma mevcut olmakla birlikte konuyu güncel ve önemli bir örnek üzerinden anlatmak oldukça açıklayıcı olacak.

21 Kasım’da son tekliflerin alınacağı “Çayırhan Kömür Rezerv Alanı ve Enerji Üretim Alanı” ihalesi ile Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan bölgesinde bulunan Çayırhan 2 maden sahasının üretime açılması ve buradan çıkarılacak kömürden elektrik üretecek Çayırhan B termik santralinin kurulması planlanıyor. Santralin toplam kurulu gücünün ise 700-800 MW arasında olması öngörülüyor.

700 MW’LIK YERLİ KÖMÜRE DAYALI BİR SANTRAL CARİ AÇIĞI YILDA 225 MİLYON DOLAR DÜŞÜRECEK

Yaklaşık değerler üzerinden hesaplandığında 700 MW’lık bir yerli kömür santralinin hayata geçirilmesi Türkiye’nin cari açığını yıllık bazda 225 milyon dolar, santralin kullanım ömrü boyunca ise toplam 5.81 milyar dolar düşürecektir.

1.500 kişi doğrudan olarak istihdam edilirken dolaylı olarak 5.000 ve toplam 6.500 kişiye istihdam sağlanırken yatırımdan sağlanacak gelirin önemli bir bölümünün tabana yayılması sağlanacak. Aileleri ile birlikte değerlendirildiğinde ise yaklaşık 25 bin kişiye katkı sağlanmış olacak.

2020 yılına kadar yerli kömüre dayalı 5.000 MW’lık santral yatırımının inşaat çalışmalarının başlaması planlanıyor. Bu yatırımların hayata geçmesiyle birlikte orta ve uzun vadede yıllık bazda cari açıkta 1,5 milyar dolarlık düşüş sağlanırken 10 binlerce kişilik yeni istihdamın önü açılmış olacak.

Devam eden maden arama çalışmaları ve başka sahalarla birlikte uzun vadede 10.000 MW’lık yerli kömüre dayalı santralin hayata geçirileceği tahmin ediliyor.

YERLİ KÖMÜRDE YENİ DÖNEM NELER GETİRİYOR?

Bu yatırımların hayata geçmesi için ise en önemli gereksinim bu projelerin desteklenmesi. Normal koşullarda yatırım kararının alınması, izin süreçleri, finansman ve inşaat süreleri göz önüne alındığında bir yerli kömür santralinin hayata geçmesi 7. Yılın sonunda mümkün olabiliyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Elektrik Üretim A.Ş (EÜAŞ)’ın bu konuda yürüttüğü çalışmalarda sona gelinmiş durumda. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), kamulaştırma ve imar planı gibi izinlerin tamamı EÜAŞ tarafından alınarak yatırımların önündeki bürokratik engeller ve zaman alıcı süreçler ortadan kaldırıldığı gibi yatırım maliyetlerinin düşmesi de sağlanacak.

Yeni dönemdeki bir diğer önemli destek ise alım garantisi olacak. Yatırımların hayata geçirilmesi ve finansman sağlanabilmesi için projenin finanse edilebilir olması, gelir-gider akışının sağlıklı ve doğru hesaplanabilmesi oldukça önemli.

Yine Çayırhan 2 sahası örneğine bakacak olursak, buradaki 15 yıllık alım garantisi yatırımın finansmanı açısından oldukça önemli. Alım fiyatı ve süresinin sabitlenmesi gelir akışının doğru ve sağlıklı olarak hesaplanmasını sağlayacak.  Buna ek olarak sahaya ilişkin işletme hakkı devir sözleşmesi ise 35 yıllık olacak. Çayırhan B halesi açık eksiltme usulüyle yapılacak olup bundan sonraki süreçlerde yapılacak başka kömür sahalarında da benzer yöntemin izlenmesi bekleniyor.

İhalenin dolar kuru üzerinden yapılacak olması enerji yatırımları büyük oranda döviz finansmanı ile gerçekleştirildiği için bir diğer önemli avantaj. Bu sayede yatırımcıların kur riskinden korunması sağlanmış olacak.

Yerli kömüre dayalı santral projelerinde yatırımın süreçlerinin kısaltılması, alım garantisinin olması ve kur riskinin ortadan kaldırılması bu projelerin sağlıklı, öngörülebilir bir şekilde gelir-gider akışının yapılmasını sağlarken yüzde 20 öz sermaye ve yüzde 80 finansman yapısı ile hayata geçirilecek bu projelerin ucuz ve yeterli finansmana ulaşması sağlanmış olacak.

Çayırhan B ihalesi sonrası Konya-Karapınar sahasının 2017 sonuna kadar, Eskişehir-Alpu, Afyon-Dinar ve Trakya Kömür Havzalarının ihale süreçlerinin ise 2020’ye kadar tamamlanması planlanıyor.

Yerli kömüre dayalı santral yatırımları önümüzdeki dönemlerde ülke ve sektör açısından önemi giderek artan ve üzerine sıkça konuştuğumuz önemli bir konu olmaya devam edecek.