Yerli kömür büyük potansiyel

Geleneksel olarak ülkelerin enerjiyle ilgili meseleleri, enerji kaynaklarına erişimi, enerji kaynak fiyatları, enerjinin kaynağından tüketim noktasına güvenli ulaşımı ve 12 Aralık 2015 Tarihli Paris İklim anlaşmasının etkisi ile küresel kirlilik gibi konuların etrafında dönmektedir. Devletlerin enerjiyi adaletli bir şekilde dağıtması, ekonomisi ve kaynaklara erişimi gibi meselelere bakışı, kararları, enerji kaynakları üzerindeki jeopolitik kargaşalar ve riskler olayı daha da karmaşık hale getirmiştir. Devletlerin bugün tüm enerji politikaları iklim değişikliği, küresel ısınma ve karbon emisyonları çevresinde şekilleniyor. Bazı ülkeler karbondioksit ve diğer sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltmak için enerji sistemlerini kökten dönüşümden geçirmeyi düşünüyor. Günümüzde ülkeler, ihtiyaç duyduğu enerjinin yüzde 80’lik kısmını fosil yakıtlardan elde etmektedir. Basit bir dille söyleyecek olursam, yaklaşık son 200-250 yıldır dünyamızda sanayi uygarlığı tam bir hidrokarbonların baz yükü üzerinden yükseliyor.

DÜNYA’DA KÖMÜR SANTRALLERİ VE ELEKTRİK ÜRETİM

Kömür santralleri, bir tür termik santraldir. Çalışma sistemi ise, kömür yakılarak elde edilen ısı enerjisi ile kızdırılan buharın, türbinleri çevirerek elektrik enerjisi üretimi şeklindedir. Dünya genelinde, elektrik üretiminde kömürün payı yüzde 41 civarındadır. Ülkemizde ise bu oran yüzde 28 civarındadır. Görülmektedir ki, Türkiye’de kömürden elektrik üretimi dünya üretiminin ortalamasının oldukça altındadır.

Ülkemizde elektrik üretimi 2014 yılında 252 TWh 2015 yılında ise 260 TWh olmuştur. 2015 yılında elektrik üretimi bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 3 artmıştır.

*Tablo 1- Karşılaştırmalı Enerji Kaynaklarından Elektrik Üretimi

PEKİ KÖMÜRÜN ÜLKEMİZDEKİ ELEKTRİK ÜRETİMİNE ETKİSİ NEDİR?

Tablo 1’de verilen değerler üzerinden bakıldığında; toplam elektrik üretiminin 196 TWh’ı fosil yakıtlardan elde edilmiştir. İthal ve yerli kömürün elektrik üretimdeki payı ise 75.32 TWh’dır. Yani 2014’te ülkemizde üretilen elektriğin %30’unu kömürden elde etmekteyiz. 2015 yılı toplam elektrik üretiminin 172 TWh’ı (Toplam Elektrik üretiminin %66) fosil yakıtlardan elde edilmiştir. Peki fosil yakıtların üretimdeki payı 2015 yılında neden yüzde 12 düştü? Özellikle yağışların bol olması ile HES’lerden elektrik üretimi 2015 yılında, 2014 yılına göre yüzde 10 artmıştır. 2015 yılında ithal ve yerli kömürün elektrik üretimdeki payı ise 74 TWh’dır. Yani 2015 yılında üretilen elektriğin yüzde 29’unu kömürün yakılması ile elde ettik.

2014-2015 YILLARINDA ENERJİ İTHALAT GİDERLERİMİZ

Ülkemizin cari açığına, en büyük negatif etki enerji ithalatından kaynaklanmaktadır. 2014 yılı net enerji ithalat giderlerimize bakıldığında yaklaşık 55 milyar dolar olduğu görülecektir. Bunun yaklaşık 11 milyar dolarlık kısmı ithal kömürden kaynaklanmaktadır. (Tablo2) 2015 yılında ülkemizin net enerji ithalatı ise 40 milyar dolar civarındadır. Toplam ithalatımızın yüzde 18’i enerji kaynaklıdır. 2015 yılında enerji ithalatımızın dolar bazında bir önceki yıla göre düşük olması petrol, doğalgaz  ve kömür fiyatlarının uluslararası düzeyde çok dip seviyelere düşmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca 2015 yılında HES’lerde üretim 2014 yılına göre yaklaşık yüzde 10 artmıştır. Aynı dönemde doğalgazdan elektrik üretimi de yaklaşık olarak yüzde 10 azalmıştır. (Tablo 1’e bakınız) Kömür’de dışa bağımlılığımız yüzde 55 civarındadır. Yıllık kömür arzı 64,4 milyon ton iken ithal edilen kömür 35 milyon ton civarındadır.

*Tablo 2- 2014 yılı enerji ithalat giderlerimizin yüzdelik oranları 

2016 YILINDA ÜLKEMİZİN KÖMÜR İTHALATI

Türkiye’nin kömür ithalatının 2016 yılı Ağustos ayında düşüş gösterdiği bildirildi. Montel’de yayınlanan ve IHS’nin raporuna dayandırılan habere göre, Ağustos ayında kömür ithalatı yüzde 11 düşüşle 2,5 milyon ton oldu. Böylece son 3 ayın en düşük rakamı görüldü. Yılın ilk 8 aylık döneminde ise ithalat 22,7 milyon tona ulaştı.

Tablo 3’e bakıldığında ise 2002 yılı ile 2016 yılı ilk 8 ay karşılaştırılmıştır. Toplam Kurulu güç 14 yılda yaklaşık olarak 2,5 kat artarak 77.849 MW olarak gerçekleşmiştir. Kömürdeki duruma bakacak olursak 2002 yılında 7.439 MW olan kurulu güç 2016 yılının 8. ayında 18.000 MW’a ulaşmıştır. Toplam kurulu güçte son 5 yıllık büyümeye bakıldığında ortalama yıllık 5000 MW’lık bir kapasite artışı gözlemlenmektedir.

* Tablo 3- Kaynaklar bazında yıl bazlı Elektrik Kurulu Güç Değişimi

         

ÜLKEMİZDE KÖMÜR STRATEJİSİ

Ülkemizdeki kömür havzalarının elektrik üretimine katkıda bulunmasını sağlayacak santral teknolojilerinin yüksek verimlilik düşük emisyon prensibine göre dizaynı önem arz etmektedir. Bu kapsamda yerli kaynaklar ekonomiye kazandırılırken, emisyonların en aza indirgenmesi sağlanmış olacaktır. Elektrik üretiminde dışa bağımlılığın azaltılması amacıyla, elektrik üretimine uygun yerli linyit ve taşkömürü sahalarının elektrik üretimi amaçlı projelerle değerlendirilmesi çok önemlidir.

*Tablo 4- Ülkemizdeki potansiyel kömür yatakları

SONUÇ

Ülkemizde yerli kömürden elektrik üretiminde kurulu güç 10.500 MW civarındadır. Toplam kömür rezervimiz de 15,5 milyar ton civarındadır. Ülkemizde yerli kömür potansiyeli ise toplam kurulu güç de 25.000 MW olarak öngörülmektedir. Yeni Bakanlık bakış açısı ile temel strateji, mevcut sahalardaki ekonomik olan potansiyeli değerlendirmek ve yeni kömür sahalarını üretime açmaktır.  (İlk projeye Çayırhan’ın açıklanması ile start verilmiş oldu. Aralık ayında tamamlanacak süreç, yine ÖİB tarafından alım garantisi fiyatı üzerinden açık eksiltme yöntemi ile yapılacak. 15 yıllık alım garantisi ve 35 yıllık bir işletme süresi söz konusu. Kapasite ise yaklaşık 800 MW civarı diye tahmin ediliyor) Yerli kömür santrallerinin ekonomik olmadığı tezi doğru değildir. Halen ülkemizde işletilmekte olan pek çok kömür santralinde işletme maliyeti, benzer ithal kömür ve doğalgaz santrallerine göre daha düşüktür. Ayrıca ülkemizin baz yük üretimi, yenilenebilir santraller ile karşılanamaz.

Peki, temel sorunlar nelerdir? Ülkemizde hem madencilik hem de santral işletmeciliğinin birlikte yapılması, madenciliğin zor ve açık galeri yoğunlukta çalışılması, ülkemizde kömür kalitesinin düşük olması, galeri bazında özel kazan ve santral tasarımlarının gerekliliği, maden sahasının ihalesinden itibaren santralin elektrik üretimine başlaması 6-7 yıl sürmekte olduğundan yatırım süreçlerinin uzunluğu, rezerv belirsizlikleri (madenin işletilmesi ile kil ve fay problemleri gibi) ve  en önemlisi finansman giderleri ve mali yapılanma.

Ama yerli kömürü teşvik önemlidir. Çünkü; arz güvenliğinin sağlanması, istihdam sağlanması (500 MW’lık doğalgaz santralinde 50 kişi çalışırken,yerli kömür santralinde 1.000 kişi istihdam edilmektedir) Baz yük için güvenilir üretim ve enerjide dışa bağımlılığın azaltılması gibi  nedenlerden ötürü önem arz etmektedir. En önemlisi temiz kömür için inovasyon zorunluluğu çok güçlü şekilde hissedilmektedir. Yani kömür yakıldığında ortaya çıkan atığı başlı başına bir değer ve ürüne dönüştürebilmenin yolu bulunabilir. Başka bir değişle CO2 problem olmaktan çıkarılıp bir mala dönüştürülebilir. Şöyle bir örnek verebilirim, Amerika’da kömürle çalışan enerji santrallerinde elde edilen CO2’nin yüzde 60’ı bile tutulup sıkıştırılarak sıvılaştırılsa ,sonrada depolanabilse,bu sıvının günlük miktarı ABD’nin her gün tükettiği 19 milyon varil petrole eşit olacaktır.