Yeni dengeler

2020’ye girdiğimiz ilk günlerde gerek siyasi gerekse enerji politiği bakımından önemli gündem maddeleriyle karşı karşıya kaldık.

Bir taraftan Doğu Akdeniz meselesi sebebiyle bu bölgedeki sular ısınırken, İran ile ilgili yeni durumun devreye girmesi dikkatleri bu yöne doğru çekti.

Hemen aynı günlerde ise İstanbul’da TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı Projesinin açılış töreni yapıldı.

Yaklaşık 100 yıldır devam eden bölgesel karışıklığın -sadece Orta Doğu değil dünyanın birçok başka bölgesi de dahil olmak üzere- temel sebebi olarak hep enerji kaynaklarına sahiplik ve/veya enerji ekonomisi mevzuları öne çıkarıldı. Elbette bunun yanında farklı sosyolojik, ekonomik ve hatta teolojik sebepler de var ancak gün geçtikçe konunun enerji olduğu görüşü ağır basıyor.

Bugün özellikle Doğu Akdeniz’de yaşananlar, Türkiye ve karşıtındaki bloklaşmanın mantığı aslında doğalgazın petrol karşısındaki nispi önemini de bir şekli ile anlatıyor.

Bu sebeple açılışı aynı tarihlere denk gelen TürkAkım önemli.

Zaten genel anlamda bitirdiğimiz bu on yıl ile birlikte Türkiye’nin doğalgaz başta olmak üzere tüm enerji sektörü açısından stratejik olarak yönünü teyit etme ihtiyacı var. Aslında defalarca teyit edildiği ve dillendirildiği halde temel hedefi “serbestleşme” olan bu stratejinin halen teyide muhtaç olması en öncelikli düşünmemiz gereken mesele.

Ancak bu “serbestleşme” dediğimiz mesele, özellikle doğalgaz piyasasının serbestleşmesine bağlı olduğundan çok da istenildiği an yapılabilecek bir konu değil. Zira Türkiye’nin uzun dönemli sözleşmeleri var ve BOTAŞ eliyle gerçekleştirilen bu sözleşmelerin fiyatlamasında belli formüller var.

2020 yılı bu bakımdan da önemli.

Yeni dönemin şifreleri bu sene ortaya çıkacak…

Doğalgazda Türkiye bir ticaret merkezi olacak mı yoksa transit mi kalacak, fiyat formüllerine mi bağlı kalacak göreceğiz. Ancak uzun dönemde gerek satıcılar (Rusya, Azerbaycan, İran vb.) gerek Türkiye gerekse Türkiye’nin diğer ithalatçı komşuları için en doğru model, fiyatın bu bölgedeki arz ve talebe göre belirlendiği bir pazar modeli.

Geçiş sürecinde ikinci bir alternatif ise yine Avrupa’da fiyatın serbest belirlendiği bir Hub üzerinden bir endekse bağlanması.

Petrol ile ilişkisi giderek zayıflayan doğalgaz piyasası için eski formüllerin geçerli kalması tüm taraflar için yanlış bir strateji.

Zira Türkiye buna uygun altyapısını elektrikte hazırladığı gibi doğalgazda da hazırlıyor. Gerek ithalat serbestisi gerekse EPİAŞ tarafından başlatılan spot piyasa altyapısı tüm bölgesel oyuncular için iyi bir platform olacaktır. Bununla beraber kısa zamanda devreye girecek olan elektrik ve doğalgaz için fiziki teslimatlı Vadeli Piyasalar ise yine bölge için önemli bir adım olacaktır.

Bu yeni duruma geçmişte bu ticareti yapan tüm tarafların hızla hazır olması gerekiyor. Özellikle Gazprom Avrupa’daki tecrübesi sebebiyle zaten alışık olduğu bir model içerisinde faaliyet gösterecek. Bu bakımdan özel sektörümüzün ve BOTAŞ’ın bu yeni döneme hızla hazırlanması gerekiyor.